GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Toplumcu Mühendis ve Mimarlar’dan Yıldırım’a ’AKM’ yanıtı

Toplumcu Mühendis ve Mimarlar'dan Yıldırım'a 'AKM' yanıtı

Sizinle her şey kötü AKM bile 

Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, Başbakan Binali Yıldırım’ın AKM’yi kastederek “O binanın ne özelliği var ki?” sorusuna,  “Sizinle her şey kötü… AKM bile! Her şeyi bilen Başbakanlar; Taksim Meydanı, AKM, Gezi Parkı üzerine yıllardır çokça konuştular. Asıl söylenmek istenenin başka bir kültürün, zihniyetin inşası olduğunu biliyoruz. Ama bizler de #TeslimOlmayacağız!” diyerek yanıt verdi.

Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, Başbakan Binali Yıldırım’ın AKM’yi kastederek “O binanın ne özelliği var ki?” sorusuna bir açıklama yaparak cevap verdi.

"Toplumcu Mimarların Gözünden AKM” başlıklı açıklamada “Başbakan Binali Yıldırım’ın AKM’yi kastederek ‘O binanın ne özelliği var ki?’ sorusuna bir cevap da biz verelim istedik.  Sizinle her şey kötü… AKM bile! Her şeyi bilen Başbakanlar; Taksim Meydanı, AKM, Gezi Parkı üzerine yıllardır çokça konuştular. Asıl söylenmek istenenin başka bir kültürün, zihniyetin inşası olduğunu biliyoruz. AKM’nin yıkılıp yerine koyma derdiniz olan her ne ise; işte o gerici, rantçı, reklamcı zihniyetinizin kent meydanlarına, mekanlarına sirayetidir. Ama bizler de #TeslimOlmayacağız! AKM; Taksim Meydanı’nın en güzel cephesidir. Hele bir de Gezi günlerindeki gibiyse…” denildi.

AKM’de yaşanan  sürecine ilişkin 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“O bina diye kastedilen yapı Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Kültür Merkezi’ni kısaca tanıyarak başlayabiliriz. Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul’da kültürel etkinlikler için bir mekana ihtiyaç duyulur ve Taksim Meydanı’na bir opera binası yapılmasına karar verilir. Fransız Mimar Auguste Perret ilk projeyi hazırlar. Bu ilk adım sonrası süreç biraz meşakkatli işler ve ekonomik zorluklar sebebiyle yarım kalır. 1946’da bu yarım kalan proje Mimar Faruk Akçer ve Mimar Rükneddin Güney tarafından yeniden ele alınır ve proje oldukça değiştirilir, inşaata tekrar başlanır. 1960 yılında, inşaat bu kez ihtilal sebebiyle yeniden durdurulur. Proje yeniden başladığında ise; Kültür Merkezi olarak yeniden ele alınması için Mimar Hayati Tabanlıoğlu işin başına getirilir.

Açıklamada Hayati Tabanlıoğlu’nun “Olumsuz tüm koşullara karşın büyük çaba ve sabırlar sonucu 12 Nisan 1969’da İstanbul Kültür Sarayı adıyla hizmete açılan yapı, 27 Kasım 1970’te bir temsil sırasında sahneden başlayan bir yangınla, büyük ölçüde hasara uğramıştır. Ancak bu yangında ölen ya da yaralanan olmamıştır. Yetkili otoriteler yangın nedenini teknik işletme yokluğuna bağlamışlardır. 1973 yılında tekrar onarıma alınan bina teknik tesisatta ve iç mekanlarda bazı değişiklikler yapılarak tekrar 7 yıl sabır gösterilere 1977 yılı başlarında Atatürk Kültür Merkezi adıyla ikinci kez hizmete hazır duruma getirilmiştir” ifadelerine  atıfta bulunuldu.

Yapının bu halde olmasının sorumlu AKP’dir

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Atatürk Kültür Merkezi, TC Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 06.12.1998 tarih, 607 No.’lu toplantısında, 06.01.1999 tarih, 10521 sayılı kararı ile tescil edilmiştir. Ancak buna rağmen 2008 yılında yıkım kararı TBMM’den geçmiş ve konu Kültür Bakanlığı’na bırakılmıştır. Yıkım kararı yeniden kaldırılmış ve AKM, 1. Grup Tescilli Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir. Restorasyon gerekçesiyle kapatılan AKM, restorasyon yapılmadan, aksine tahrip edilerek 8 yıldır kullanıcısından uzak bırakıldı. 2013 yılında “her şeyi bilen Başbakan” olan R. Tayyip Erdoğan “AKM’nin yıkılıp modern bir kültür merkezi, barok görünümlü bir opera binası yapmak” gibi hayalleri olduğunu tam da Gezi günlerinde açıklamıştı. 2013’ten günümüze gelene kadar yapı; bilinçli olarak tahrip edildi, içi boşaltıldı, camları kırıldı. Şimdi de yine bir Başkaban, ‘AKM’yi kaldıralım, ne özelliği var o binanın?’ deyiveriyor. Bilinçli biçimde dış etkilere maruz bırakılan, üşüyen, ıslanan AKM’nin sorumlusu kendileridir. Bununla da yetinmeyip: ‘Kimliği olan, dört köşe cam giydirme bir bina yerine bizim kültürümüzü, tarihimizi, geçmişimizi geleceğe taşıyan güzel bir bina yapalım’ buyuruveriyor.

AKM kültürümüz ve tarihimizdir 

Açıklamada, “Oysa AKM tam da kültürümüz ve tarihimizdir, kimlikli özgün bir mimari yapının kimliği var diye tartışılması ise sanırsak dünyanın hiçbir yerinde mümkün değildir. Kültür ve tarih sadece Osmanlı yapılarından ya da onların kopyalarından ibaret değildir. AKM cumhuriyet döneminin modern mimarlık eserlerinin en güzel ve az örneklerinden birisidir. Bu nedenle de hem mimari ve hem de tarihsel açıdan simge bir yapıdır. Bir kültür varlığıdır ve yıkılması teklif dahi edilemez” denildi.

Tescilli, korunması gereken yapı kararı ve kavramının sadece yapıların yaşı ile değerlendirilemeyeceği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“ Uluslararası bir sözleşme olan; tarihi yapıların korunması ve restorasyonu hakkında bir çerçeve belirleyen ve 1964’te kabul edilen Venedik Tüzüğü’nün 1. Maddesi şöyle der: ‘Tarihi anıt kavramı sadece bir mimari eseri içine almaz, bunun yanında belli bir uygarlığın, önemli bir gelişmenin,tarihi bir olayın tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal bir yerleşmeyi de kapsar.Bu kavram yalnız büyük sanat eserlerini değil ,ayrıca zamanla kültürel anlam kazanmış daha basit eserleri de içine alır’  AKM; mimari olarak ‘dört köşe cam giydirme bir bina’dan fazlasıdır. Yapının Taksim Meydanı’na verdiği cephe, müthiş inceliktedir. Meydanla son derece kapsayıcı, çağırıcı bir şeffaflıkla ilişki kurar. Meydan cephesinde, önünde birkaç basamakla inilip yarattığı boşluk kullanıcıyı alır, içeri çeker.   AKM; İstanbul’un kültür ve sanat hayatında bellek ve icra mekanıdır. AKM’nin kapatılması ile 8 yıldır kentte tiyatro, opera ve bale izleyicisi bu boşluğu fazlası ile hissediyor. Kültür-sanat hayatı AVM’lere hapsolup kalmıştır. AKM’nin fuayesinde temsil öncesi buluşulur, konuşulur, sıcacık çay yudumlanır, sonrasında ise oyun üzerine tartışılırdı. Bu yakınlaştırıcı, geliştirici kültür ortamının AVM’lerdeki alışveriş beklentisi içerisinde kendisini bulması mümkün görünmüyor”

 

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi 


Toplam Görüntülenme : 58972
Kategori Haberleri

“Atatürk Orman Çiftliği özgürleşmek için gün sayıyor, AOÇ’deki tahribatın tespiti için Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu görevlendirmeli”
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluşunun 98. Yıldönümünde yaptığı basın toplantısında, AOÇ mücadelesinde gelinen durumu aktardı. Toplantı sonrasında "98 Yıllık Bir Çınar ve Özgürleşme Mücadelesi: Atatürk Orman Çiftliği" sergisinin açılışı da yapıldı.
05 Mayıs 2023
Soğuksu Milli Parkı’ndaki yapılaşmayı derhal durdurun
Soğuksu Milli Parkı’nda orman varlığı yok edilerek inşaat başlatıldı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi milli parkta orman varlığının yok edilmesine sert tepki  gösterdi.
02 Mayıs 2023
Yargı, AOÇ’de emniyet hizmet binası yapımına ilişkin plan değişikliğini iptal etti
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk Orman Çiftliği mücadelesinde bir hukuk zaferi daha kazandı. Atatürk’ün şartlı bağış ve vasiyetine aykırı olarak AOÇ’de Emniyet Hizmet Binası yapımını yargıya taşımıştı.
09 Mart 2023
Mimarlar : Atatürk Orman Çiftliği alanlarında, fabrikadan, rezidansa geçit yok!
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk  Orman Çiftliği’nde,  Çimento Fabrikası alanında  LİMAK’ın  rezidans ,avm yapmasına olanak sağlayan Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından  yapılan imar planı değişikliğini yargıya taşımıştı.
02 Ocak 2023

<<< <
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!