GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Türkiye aklını ve varlıklarını kaybediyor
Türkiye aklını ve varlıklarını kaybediyor Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bilim emekçilerinin ihraç edilmesine, ülkenin varlıklarının talan edilmesi anlamına gelen Varlık Fonu’na, “Bu bir siyasi yıkım projesidir. KHK’lar ve Varlık Fonu bu yıkım projesinin argümanlarıdır. Ülkenin felakete sürüklenmemesi için referandumda oylarımıza sahip çıkarak, Hayır demeliyiz” diyerek tepki gösterdi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi düzenlediği basın toplantısında son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bilim emekçilerinin ihraç edilmesine, ülkenin kaynaklarının talan edilmesi anlamına gelen Varlık Fonu’na ve yıkılma tehdidi ile karşı karşıya olan TBMM Camisi’ne ilişkin basın toplantısı düzenledi. Son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bilim emekçilerinin ihraç edilmesine, ülkenin kaynaklarının talan edilmesi anlamına gelen Varlık Fonu’na tepki gösteren Mimarlar Odası Ankara Şubesi ülkenin yıkıma sürüklenmesine isyan etti. Ülkenin varlıkları talan ediliyor, gelecek nesillerin yaratıcılık hakkı gasp ediliyor Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi: ”Siyasi bir yıkım projesi ile karşı karşıyayız. Bu Cumhuriyetin değerlerinin, varlıklarının, devrimlerinin eserlerinin yıkma teşebbüsüdür. Haklar güçsüzler için tanımlanır. Hükümet devletin gücünü kullanarak güçsüzlerin haklarını yok ediyor. Devletin gücü kullanılarak güçsüzlerin haklarını gasp ediliyor. Bilim ihraç ediliyor, ülkenin varlıkları şirkete devrediliyor. Anayasa referandum ile de halk tasfiye edilmek isteniyor. Kanun Hükmünde kararname ile ‘Bu suça ortak olmayacağız’ imzası attığı için üniversitelerden 115 akademisyen ihraç edildi. Türkiye üniversitelerini tasfiye ediyor ve aklını kaybediyor. Siyasetçiler bilimsel yargı ve estetik yargı yetkisini kullanamazlar. Neyin doğru neyin yanlış, neyiz güzel, neyin çirkin olduğuna gelişmiş ülkelerde siyaset karar vermez. Siyaset neyin iyi neyin kötü olduğuna ilişkin ahlak yargısını kullanırlar. Buna karar verirken de, tek akıl değil ortak aklı işletmek, bilimin ve sanatın fikrini almak zorundadır. Hükümet bilimsel yargı kullanıyor, bilim insanların, neyi konuşup konuşmayacağına, neye imza atıp atmayacağına nasıl ders anlatacağına karışıyor. Estetik yargıyı kullanıyor, bu bina çirkin yıkalım, diyor. Ülkenin varlıklarını hepimiz olan varlıklarını alıyor fona devrediyor, size kanal İstanbul, 3.havalimanı yapacağım diyor. Bizim olanı alıp, başkasının hizmetine, sunup yandaşlarına pazarlayacak bir sürecin önünü açarak, gelecek nesillerin, yaratıcılık hakkını gasp ediyor. Bilimi akademiyi bunun için susturmaya çalışıyorlar. Bu Türkiye açısından tehlike çanlarının çaldığının göstergesidir. Ülkenin felakete sürüklenmesine isyan ediyoruz. Türkiye aklını kaybediyor Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Kanun Hükmünde kararname ile 115 bilim emekçisi ‘Bu suça ortak olmayacağız’ imzası attığı için üniversitelerden ihraç edildi. Bu kişilerin arasında dostlarımız, hocalarımız ve arkadaşlarımız var. İhraç edilen bilim emekçilerinin arasında Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Kent İzleme Merkezi’nin Danışma Kurulu Üyeleri olan Doç. Dr. Bülent Duru, Yrd. Doç. Ozan Devrim Yay, Prof.Dr. Funda Şenol Cantek, Prof. Dr. Aykut Çoban ve Prof. Dr. Funda Başaran Özdemir var. Büyük üzüntü duyuyoruz, Üniversitelerdeki ihraç süreçlerini yıkım sürecinin bir parçası olarak görüyoruz. Bir yönetim sürecinde siyasetçilere bilimsel yargı yetkisi devredilemez. Doğru yanlış kararını bilim ve bilim insanları karar verir. Türkiye’de siyaset, bilimsel yargı kullanma yetkisini, eline almış ve tavır koyuyor. Bilim insanları söyledikleri, attıkları imzalar ve yaptıkları çalışmalardan kaynaklı ihraç edilir duruma geldi. Bilim insanlarının nasıl konuşacağına nasıl ders anlatacağına, nasıl makale yazacağına ve nasıl imza atacaklarına karar veriliyor. İhraç ederek ıslah etmeye çalışıyorlar. Bilimsel yargı yetkisini OHAL sürecinde darbe yaparak kullanıyor. Türkiye üniversitelerini tasfiye ediyor ve Türkiye aklını kaybediyor” Dünya güzeli Camiyi yıkmak istiyorlar Siyasetin bu bina güzel, çirkin, diyerek, estetik yargıyı da belirlemeye çalıştığına dikkat çeken Candan, şunları kaydetti: “Bir estetik harikası olan TBMM Camisi’nin güzelliğine siyasetçi karar veremez. Bir estetik harikası olan TBMM Camisi’ni yıkmak istiyorlar. Camiinin koruması kaldırılarak yıkılmak isteniyor. Bu cami estetik güzelliği ve Cenneti yeryüzünde simgeselleştiren tasarımlarıyla Ağahan Mimarlık Ödülü almıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi camiinin yıkıma karşı dava açtı ve yargı camiyi kültür varlığı olarak tescil etti. Bu varlıkları korumakla görevli bakanlık camiinin tescilinin kaldırılması için itiraz etti ve siyasi baskılarla tescil kaldırıldı camii yıkılmak isteniyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi bu caminin korunmasını estetik güzelliğini gelecek kuşaklar tarafından paylaşılmasını istiyor. Ekonomik işgale neden olur Candan, siyasetçilere sınırlı olmak ve ortak akılla yönetilmek şartıyla sadece ahlaki yargı yetkisi verildiğinin altını çizerek “Siyaset iktidarı ele geçirdikten sonra iyi ve kötüyü kendi belirmeye başladı. Bu ülkenin varlıklarını tamamını Varlık Fonu’na devretti. Türkiye’nin bütün varlıklarını bir şirkete devrediyorsunuz. Sonrada o şirketi uluslararası ortamlarda satışa çıkartacak, bu ortamların müdahalesine izin verecek bir sürece çıkarıyorsunuz. Ekonomik olarak açık işgale neden olacak bir süreci başlatıyorsunuz. Varlık Fonu borç alacakmış uluslararası kuruluşlardan, teminat olarak gösterecekmiş, borcunu ödeyemezse ne olacak,” Devletin gücü halkın aleyhine kullanılıyor Yetkililere “Bu varlık Fonu bu teminatı ödemez ise yabancı devletler el mi koyacaklar?” sorusunu da yönelten Candan, şunları kaydetti: “Bu ülkenin hepimize ait olan varlıklarını alıp aslında bir yanılsama ile bu ülke için kullanacaklarını söylüyorlar. Koca bir yalan söylüyorlar ve insanları gerçekte doğru olmayan süreçlerle bir algı yönetimi yaklaşımıyla herkesin malına mülküne el konulacak bir süreci işaret ediyorlar. Hükümet siyasetin gücünü, güçsüzlerin haklarını gasp ederek kuruyor. Devletin ordusu adaleti ekonomisi yönetimi güvenliği devletin gücü ile halkın aleyhine kullanılıyor. Bu Cumhuriyetin yıkım sürecinin ifadesidir. Cumhuriyet bir kelime değildir, varlıkları ile değerleri ile eğitimi ile, bilimi ile, adaleti ile laikliği ile, demokrasi ile bir yaşamdır. Bilim ve estetik yıkılıyor. Ortak akılla karar verilmesi gerekirken tek başına karar veriliyor. Bu ülkede yaşayan insanlar açısından bu toprakları kaybetme nefes alma adalet içinde vicdanının sesini dinleyerek yaşaması zorlaşıyor. Ülkenin felakete sürüklemesine isyan ediyoruz. Varlık fonuna ülke varlıklarının devredilmesi “size ait olan evinizin elinden alınarak daha iyi ev vereceğim diye borçlandırılması, eviniz üzerinden elde edecekleri iki daireye de el konulması demektir. Hem evden oluyorsunuz hem borçlanıyorsunuz hem de eviniz üzerinden başkalarına rant sağlanıyor. Ülkenin hepimize ait olan varlıklarını alıyor ben diyor bunlar satacağım, bilim insanların rafa kaldırılması gerektiğini söylediği üçüncü havalimanı ve kanal İstanbulu yapacağım diyor. Böyle ülke yönetilir mi? Bunun için bilimi susturmaya çalışıyorlar. Bunun için akademisyenleri üniversitelerden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Kimse bir şey bilmesin bizde bildiğimizi okuyalım istiyorlar. Varlık Fonuna devredilen bütün değerler bu ülkeye ve hepimize ait. Bu ülkenin varlıklarını talan etme projesidir. Onun için referandumda hayır diyeceğiz.” Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal ise son KHK’larla bilim insanların ihraç edilmesinin Cumhuriyetle hesaplaşma sürecinin son girişimlerinden olduğunu söyledi. Kaya, sözlerine şöyle devam etti: “Kültürel varlığa nasıl saldırıyorlarsa aynı şekilde bilim insanına da saldırıyorlar. Bugün iktidarda olan siyasetin geçmişte söylemiş olduğu kubbeler miğferimiz minareler süngümüz sloganıyla başlayan süreç devam ediyor. Kendileri gibi düşünmeyen bilimin önünü tıkamak istiyorlar. Bu gidişat tehlikelidir. Bütün politikalarında inançla çok sıkı ilişkisi olduğunu söyleyen iktidar, tescilli ve ödüllü TBMM Camisi’ni Cumhuriyet döneminde modern bir şekilde inşa edildiği için yıkmak istiyor. Anayasa referandumuna gidilirken Varlık Fonu gibi en son hamlelerle tek adama her şey devredilmek isteniyor. Bu faşizmin ve diktatörlüğün son rütuşlarıdır. Bu düşünce tarafından Türkiye işgal altındadır. Türkiye halkı bunu görmeli ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Referandumda kendi oylarına sahip çıkarak Hayır oyu kullanmalıdır." Toplam Görüntülenme : 24407 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|