GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Mimarlar Odası: “Kentsel site “riskli alan” kararı risklidir”

Mimarlar Odası: “Kentsel site “riskli alan” kararı risklidir”

Mimarlar Odası Ankara Şube Saraçoğlu Mahallesi’nin riskli alan ilan edilmesine tepkiliydi. Oda yöneticileri, Saraçoğlu yıkılamaz dedi.

Bakanlar Kurulu kararıyla, Kızılay'daki lojmanların bulunduğu alan 'afet riski altındaki bölge' olarak ilan edildi.   Oda yöneticileri kararın kent için riskli olduğunu açıkladı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan Ve Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Karakuş Candan’ın düzenlediği basın toplantısında Hakkan karara tepkisini şu sözlerle dile getirdi:  “Mimarlar Odası’nın çok yakından izlediği bir alandı Saraçoğlu Mahallesi, kentsel sit alanı olmasına rağmen, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki kanunla birlikte riskli alan tespiti yapılıp, Çevre Şehircilik Bakanlığı marifetiyle birilerine peşkeş çekilmeye çalışılıyor diye düşünüyoruz. Saraçoğlu Mahallesi Ankara’nın hatta Türkiye’nin en önemli kentsel mekânlarından bir tanesi  Cumhuriyet döneminde, Türkiye’nin ilk lojmanlarının oluştuğu bir modeldir.  1940’lı yıllarda emlak bank aracılığıyla yapılaşmaya açılmış, yüksek dereceli bürokratların kullanımına tahsis edilmiş olarak bölge, tescilli bir alandır.Buna rağmen riskli alan ilanının bir anlamı yok.”

Hakkan Ankara Ticaret Odası’nın yakın zamanda Odayı ziyaret ederek, Saraçoğlu Mahallesi’ni dönüştürmek üzere proje getirdiklerini ve Mimarlar Odası’nın görüşünü istediklerini de ifade ederek şunları kaydetti. “ATO, Maliye Bakanlığı’ndan bu alanın kendilerine tahsis edilmesini istediklerine dair düşüncelerini bizimle paylaştılar. Sadece kendi mimarlarının değil Mimarlar Odası’nın da görüşünü almak istemeleri bizim için önemliydi, kendilerine teşekkür ettik.  Saraçoğlu ile ilgili olarak,  koruma amaçlı imar planı çerçevesinde bölgenin analizlerinin yapılıp doğru bir şekilde kullanıma açılmasının doğru olabileceğini söylemiştik. Çekincelerimizi dile getirmiştik, buranın birincil olarak ticarileşmesinin önündeki kaygılarımızı söylemiştik. Kültür sanat mekânlarının olacağı, sosyal paylaşım alanlarının artırılabileceği, içindeki kütüphanenin mutlaka yaşaması gerektiği aynı şekilde okul yapısının mutlaka devam etmesi gerektiğini, binaların özgün kimliğinin de korunarak Ankara’nın ihtiyaçları doğrultusunda, Mimarlar Odası olarak bu projenin olabileceğini belirttik. Proje elde etme sürecinde ise asli unsur olan yarışma yöntemiyle elde edilmesinin önemli olduğunun altını çizdik. Bizi destekleyen ya da karşı çıkan bir şey söylemediler. Bugün de aynı şeyleri düşünüyoruz. Bu riskli bina tanımına dikkat çekmek gerekir, son deprem yönetmeliğini sağlamayan yapılar ancak riskli alan tanımı yapıp bir anda o binaları yıkmak gibi bir şey karşımıza gelebilir. Bu kabul edilemez. Süreci çok yakından izleyeceğiz. Hukuki girişimlerde bulunabiliriz fakat afet yasası elimizi ayağımızı bağlıyor Anayasaya ‘aykırı olarak yürütmeyi durdurma kararı alamıyoruz. Bunlarda bizi endişeye sevk ediyor. Paul Bonatz’ın mimarlarla birlikte ortak bir fikir yürüterek yapılmış olması bu binalar için önemli. Avrupa kentleri, yapıları 150–200 seneliktir, o yapılarında o günün teknolojisi ile yapıldığı için bugün riskli alan tanımı içinde olması lazım, ama bunları koruyup dönüştürüp yaşatıyorlar, merkezi idareciler ve yerel yöneticiler, eminim ki gidip geziyorlar buraları, buralardan dersler çıkartılmalıdır. O nedenle milyonlar gidip ziyaret ediyor oraları.”

“Kızılay sıkışmış durumda”

İlan edilen alanla ilgili dönüşümün olduğundan da bahseden Hakkan: “Bu alanda Türkiye Petrol Ofisi’nin binası yıkıldı, Eski Emekli Sandığı’nın olduğu binada dönüşümler yaşanıyor. Bunun bir proje bütünü olarak ele alınması doğru olur.  Melih Gökçek’in Kızılay’daki kamu yapılarından başlayarak, cephelerin değiştirilmesine yönelik çabalarını da çok öncesinden değerlendirerek, Yönetim Kurulu olarak bir çalışma başlattık. Vekâletler caddesi dediğimiz, tüm Kızılay’ın ve Bakanlıkların da yer aldığı, Çevre Şehircilik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Güvenpark ve Saraçoğlu Mahallesi’nin de yer aldığı alanı hedefleyen bir proje yarışmasının şart namesini hazırladık. Jüri belirleme aşamasındayız. Mimarlar Odası’nın birikimiyle yapılacak dönüşümlerin önemli olduğunu düşünüyoruz. Kızılay kent merkezini masaya yatırmak önemli bir proje olabilir diye düşündük ve Mimarlar Odası’nın buradaki görevi de bu süreçte ön açıcı olmak, hakikaten projenin içinde olmak bizim sorumluluğumuzdur. Sadece proje üretmek yeterli değil daha kentsel ölçekte değerlendirmek önemli. Kızılay sıkışmış durumda, Güvenpark sit alanıdır, otobüs ve dolmuş duraklarının kullanımına açılmış inanılmaz bir trafik yoğunluğu, keşmekeş ve kaos var orada.” Şeklinde konuştu.

Ağaçlara kadar tek tek tescilli

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, Saraçoğlu Mahallesi’nin önemli bir noktada olduğunu belirterek,”Saraçoğlu Mahallesi, Cumhuriyet mimarlığının modernleşmeye başladığı dönemin ilk toplu konut projesidir. Özgün bir yaklaşımı var, Devlet Mahallesi kurgusuyla yapılmıştır, sadece lojmanlar yoktur, sosyal içerikli tesisler de vardır, Saraçoğlu Mahallesi Mimarlar Odası’nın hep gündemindeydi. Bugün riskli alan ilan edilmesinin çok önemli bir boyutu var. Kamuoyuna Afet Yasasının çıkmasıyla kültürel mirasımızın, Cumhuriyet dönemi mimarisinin risk altında olduğunu anlatmaya çalışmıştık. Afet yasası Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanununu da devre dışı bırakan bir yasa. Şu anda karşı karşıya bulunduğumuz en büyük risk bu afet yasasıdır. Saraçoğlu Mahallesi kentsel sit alanıdır, binalar tek tek tescilli, oradaki ağaçlar çınarlar tek tek tescilli olmasına rağmen riskli alan ilan edilmesiyle birlikte, kotuma kurulunun koruma zırhı kaldırılıyor.”  dedi

Candan, sadece Kültür Bakanlığı’ndan görüş alınmayacağının altını çizerek şunları söyledi: “ Kültür Bakanlığı’nın görüşü doğrultusunda yasaya göre görüş alınarak, her ne kadar biz o yapıları yıkmayacağız deseler de. Bu riskli alan kararı ile birlikte, bölge tescilli bir yapı olarak, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun güvencesinden çıkmış durumda. En büyük risk budur. Özellikle tarihi yapıların ve kültürel mirasın olduğu yerlerde dönüşüm yapmak istediklerinde Kültür Bakanlığı’nın Koruma Kurulu’nun kararlarını dikkate almak durumundaydılar. Afet Yasası ile Kurul kararına gerek kalmıyor. Karar, her birimiz için hem anı değeri olan hem mekân değeri olan, Cumhuriyet döneminin o modernleşmesinin, devlet lojmanlarının, bütün değerlerimizin korumasız olduğunu gösteriyor şu anda. Herhangi bir dönüşüm yapılırken, çınar ağaçları da kesilebilir, bir gece de değerli yapılar alt üst olabilir. Bunun güvencesi hükümetin kendisi olamaz. Bunun güvencesi bilimsel kriterlere göre belirlenmiş kurallar ve kanunlardır. Koruma Kurulları ve tescil raporlarıdır maalesef Afet yasası bütün bunları devre dışı bırakmıştır Zaman zaman koruma kurulu kararları ile de sıkıntıya düşüyoruz, Kurul kararlarıyla AOÇ sit derecesi kaldırılıyor, çok önemsediğimiz yapıların, tescilleri kaldırılıyor. AOÇ’deki karakol binasının da tescili geçtiğimiz hafta kaldırıldı. Koruma Kurulu’da bilimsel rotasını şaşırmaktadır.”

“Saraçoğlu Mahallesi hepimize ait, katılımcı model şart “

Candan Saraçoğlu Mahallesi konusunda yapılması gerekenleri ve önerilerini de şu ifadelerle sıraladı: “Burada geliştirilecek bir proje sadece hükümetin, Ankara Ticaret Odası’nın ya da herhangi bir finans kurumunun görüşü üzerinden şekillenemez. Bu değerler hepimize ait, burada yaşayan insanlara ait. Eğer bir dönüşüm projesi yapılacaksa, burada uygulanacak her bir projenin katılımcı olması gerekiyor. Meslek Odaları’nın görüşlerinin alınması, halkın görüşlerinin alınması, projenin şeffaf bir şekilde topluma sunulması, toplum tarafından tartışılır hale gelmesi, çünkü kent merkezine ait bu alan, ticarete kurban gidebilir, kent merkezinde olan bu alan finans merkezlerinin kendi ticari ürünü olarak bize pazarlanabilir. Amacımız kamu yararına bunun kullanılmasını sağlamaktır.  Eğer kent merkezi bugün çöküntü halinden daha iyi görünüyorsa bunun nedeni Saraçoğlu Mahallesi’nin konut dokusu olarak kalmasıdır. Gece orada ışıklar yanmaktadır, bir hayat vardır. Kızılay’ın merkezinde siz hayatı göremezsiniz. Burasını kamuya sunarken bir taraftan da o özgün dokusunu koruyan bir şey yapmak gerekiyor. Riskli alanla birlikte Koruma kalkanın kaldırılmış olması, Saraçoğlu Mahallesinin geleceğine dair kuşkularımızı artırmaktadır.”dedi.

Toplantıda, bir gazetecinin sorusuna yanıtı Hakkan verdi. “ 7 Ocak’ta Çevre Bakanlığı Maliye Bakanlığı’na bir yazı gönderiyor, yazıda finans merkezi şeklinde dönüştürülmesi şeklinde bize devredin diyor, daha sonra bakanlar Kurulu’ndan bu karar çıkıyor, önceden yazının gitmesi sonra bu kararın çıkması bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine  Hakkan “Tek başına böyle bir dönüşümü asla uygun bulmayız, insanların sosyal hayatında önemli yer tutacak mekânları yaşatmamız lazım. Kent Merkezini masaya yatırıp, bir program çıkartıp ona göre projelendirilmeli Ankara’nın neye ihtiyacı var bu projelendirilmeli. Yapının girmesi sonra kararın çıkmasına geldiğimizde,  hepsi önceden hazırlanıyor, pişiriliyor, o nedenle bir gecede böyle karşımızsa geliyor. Onlar da biliyor Mimarlar Odası doğru şeyleri söylüyor, basında da söylüyorlar hemen dava açıyormuşuz diye.  Çünkü bu alanlarda çalışmalar yürütüyoruz, 2010 yılında da panel yapmışız Saraçoğlu Mahallesine ilişkin olarak.  Fikir soranlara tüm samimiyetimizle projenin içinde olmak istediğimizi söylüyoruz.  Gelsinler, Kızılay’ı Ankara’da layık olduğu yere getirelim. Bizi dinlemelerini öneriyoruz.”

“Hiçbir projeleri kamu yararını öncelemiyor”

Candan ise bazı soruların cevaplanması gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Cuma günü kararı aldılar, karar resmi gazetede 8 Şubat’ta yayınlandı. Riskli bir alansa, insanların can ve mal kaybına yol açacak bir riskin olması gerekiyor, risk tespiti yapıldı mı?  Bu tespite dair can ve mal kaybını tehdit edici riskler nelerdir? Hangi kriterlere göre yapılmıştır. Zemin yapısına göre şekillenmiş bu alan, bunun zemin yapısı Cuma günümü bozulmuştur. Bu aciliyet nedir? Bunu merak ediyoruz, Bu tür durumlarda Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan görüş alınması gerekiyor, alınmış mıdır? Alınmışsa, orada hala insanlar niye oturuyor? Bütün bunları düşündüğünüzde arkasında çok önceden kurgulanan başka bir şey olduğu söylenebilir bunun biri rant bir diğeri de Cumhuriyet dönemi kültürel mirasının risk altında olması. Karşımızdaki yapı önceden rant getirecek  “riskli alanları” tespit etmiş durumda, her ne kadar yıkmayacağız, yapmayacağız deseler de kimsenin niyeti üzerinden politika yapamayız, teknik açıklama yapamayız. Kent mücadelesinin göbeğindeyiz o kararı alanlarda bunu biliyorlar. Proje aşamasında getirdikleri hiçbir proje, kamu yararını önceleyen projeler değildi, hep rant öncelikli projelerdi. Umarız bizi şaşırtırlar ve kamu yararı öncelli olur. Her birimiz çok rahatlıkla gidebileceği, en düşük gelirlisinden, en yüksek gelirlisine kadar, herkesin bir arada paylaşabileceği bir kent mekânı olmasını biz de istiyoruz. Saraçoğlu lojmanlarının 1940’lı yıllarda yapılmış olması nedeniyle bir onarıma ve bakıma ihtiyacı var. Ama riskli alan tespiti ile dönüşüm demek, başka rant planların olduğunun da göstergesi. Konuyu yargıya taşıyacağız.”

“Yarışmanın önünü açsınlar”

Candan ayrıca bölgeyi kent merkezini kapsayacak şekilde Kent Düşleri yarışmasının 8.si olarak yarışma hazırlıklarının tamamlandığı dile getirerek, “Saraçoğlu Mahallesi dahil bütün vekaletler alanının yeniden kamuya kazandırılması için Kent Düşleri Fikir Yarışması’nın sekizincisini açıyoruz. Eğer gerçekten katılımcı bir yöntemle buranın kente kazandırılmasına dair bir yaklaşımları olacaksa. Yarışmada yüzlerce fikir yarışacaktır, sadece finans merkezlerinin, Bakanlar Kurulu’nun fikri değil, mimarların, halkında fikri olacaktır. Dönüşüm istiyorlarsa, katılımcı bir modelle bütün toplum ikna olacak öyle dönüşecek. Güçlendirme yapılırken hava gazı fabrikası nasıl yıktılarsa bir gece de bazı lojmanlarda yıkılabilir. Hatta, Kızılay cepheleri ile peş peşe açıklandı projeler,  yenileme diye Saraçoğlu mahallesinin pencerelerinde kemerler görürseniz şaşırmayın, Selçuklu motifleri görebiliriz yani tehdit bu. “ ifadelerini kullandı.


Toplam Görüntülenme : 92748
Kategori Haberleri

TMMOB’den HAVA-İş’e Selam
Ulaşım aksadı diye, direnenleri işten atmak demokrasiye, sendikal haklara olan inançsızlıktır. Siyasi iktidarın ve THY’nin tavrı demokrasi dışı bir davranıştır.” İfadelerine yer verildi.
04 Haziran 2012
Teleferik çözüm değil, düğüm
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, teleferik sistemi kurmak isteyen Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirdi.
01 Haziran 2012
Memura zam belli oldu
Kamu emekçileri, Hakemler Kurulu’nun verdiği karar göre; 2012 için yüzde 4+4, 2013 için yüzde 3+3 olarak belirlendi.
30 Mayıs 2012
RedHack Türk Hava Yolları’nın sitesini hackledi
Bugün mecliste görüşülecek olan havacılık iş koluna grev yasağı getiren kanun teklifine karşı THY  çalışanları işi durdurdu.  İç hatlar ve dış hatlar da uçuşlar iptal edildi.
29 Mayıs 2012

<<< <
143 144 145 146 147 148 149 150 151 152
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!