Gezi Park’ındaki olaylara iliÅŸkin sergilediÄŸi direniÅŸiyle tüm ülkede sempati kazanırken, “Çarşı” taraftar grubundan gözaltılar yapıldı. Çarşı grubu son yaÅŸananlara iliÅŸkin bir açıklama yaparak ÅŸunları söyledi:
“Rüşvet alan, para pul padiÅŸahı deÄŸiliz.
Paramparça olmuÅŸ gönül hırkalarını diker, yamarız biz.”
Mağduriyetimiz ve mazlumiyetimiz sınanırken, vicdanı icarlanmamış halkımızın, hakikate olan inancından güç alarak diyoruz ki: Mutluluğun resmini yapamadık belki; ama -15 derecede, naylon çadırların içerisinde güneşin doğuşunu hayal etmenin ne olduğunu resmettiğimiz için hiçbir pişmanlık duymuyoruz.
Beyaz formalarımız bize kefen olsun ki kanlarımızı satmadık, tek celsede bağışladık. “Helal-i hoÅŸ olsun” diyoruz.
Çocuk Esirgeme Kurumları’nda, aÄŸlayan çocukların gözyaÅŸlarını gördüğümüz için boÄŸazımıza bir yumruk oturmuÅŸtu ve sıkılıydı.
Yaşlılarımızı ziyarete gittiğimizde, analarımızın-babalarımızın olduğunu onlar ölmeden önce öğrendik.
Tabelada yerlere çöp atmayınız yazdığı için değil, engelleri tek tek aşmaya çalıştığımız için ceplerimizde mavi kapaklarla gezdik.
Uluslararası Astronomi BirliÄŸi, Pluton için “o artık gezegen deÄŸil” dediÄŸinde, kandırılmışlık duygusuna kapılmanın ne olduÄŸunu iyi bildiÄŸimiz için “bi dakkaaa!” dedik… “hepimiz Pluton’uz”!
Hasankeyf, yunuslar, sokak hayvanları…
Bilemedik, bilemedik, bilemedik.
Daha çok sevmemekmiş asıl suçumuz, bilemedik.
Karadeniz için haykırdık; kimsenin diline, genzine o çaylar dökülmesin diye. Karadeniz’e kanser araÅŸtırma hastaneleri yapılsın diye inim inim inledik.
Van’a 8 deÄŸil, 18 konteynır alamamaktır vicdani suçumuz.
17 AÄŸustos’taki acıyı biz neden daha çok hafifletemedik ki?
Henüz biber gazı da icat olmadıydı üstelik.
Biz buna yangınız.
İçimizde yangın çıkardık, suçluyuz…
Kaz DaÄŸları ile akrabalığımız, Ferhat’a olan hayranlığımızdan olmadı.
Peki ya Åžirin bilseydi Munzur Çayı’nın gizemini, Ferhat’ın hali nice olurdu ?
Biz de geç kalmışız be Schindler, evet. İnsanlık için, halkımız için daha çok güzellikler yapabilirdik.
Düğün nedir bilemedik; ama cenazelerimizi hep kendimiz kaldırdık.
Evvellerimiz ve geleneÄŸimiz olduÄŸu için, dayatılana karşı çıkıp baÅŸka bir dünyayı mümkün görebiliyoruz. O yüzdendir ki, “her ÅŸeyin, herkesin bir fiyatı vardır” diyen meymenetsiz patronun suratına parayı çarpan güzel abimizi sinema salonunda alkışladığımız anın heyecanını hep içimizde yaşıyoruz.
Tarih, bugüne kadar söylediğimiz her sözün ve yaptığımız her şeyin şahididir. Bizim hakikatimiz, isnat edilenlerle değişmez.
“AÄŸaçları sulamanın bir adalet, dikene su vermenin ise bir zulüm olduÄŸunu” çok ama çok, çok iyi biliyoruz.
Bizim aradığımız ÅŸey bambaÅŸka…
Åžairin dediÄŸi gibi, “ne aÄŸaca benzer ne de buluta”
Hukuk ve ahlak kurallarının kesiştiği yerde vicdan arıyoruz biz, vicdan !
Toplam Görüntülenme : 47888