GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
“BİR SEN BİR BEN BİR DE HEYKEL KALDI”

“BİR SEN BİR BEN BİR DE HEYKEL KALDI"

Kuşaklar boyu Ulus’ta yer edinmiş, kuşaklara boza ikram etmiş olan Akman Boza Ulus’a veda ediyor. Akman Boza’nın 3. kuşağı Alper Akman, özleyeceğimiz o tadın Ulus’u bırakıp giden Akman Boza’nın hikayesini anlattı.

Alper Akman: Benim dedemler göçmen, Makedonya’dan, Üsküp göçmeni. Türkiye’ye ilk geldiklerinde Bursa’ya yerleşmişler.1920’lerin başında gelmişler herkesin savaşlardan kaçtığı yıllarda… 1930’ların başında da Ankara ‘ya yerleşmişler. Dedemin asıl mesleği çobanlık. Ne yaparız da para kazanabiliriz diye düşünmeye başladıklarında şerbet yapmayı bildikleri için omuzda taşınan, bakırdan iki tane şerbetlik yaptırmışlar. Biraz para kazanıp çok küçük bir dükkan almışlar. 1936’da. Sadece boza ve şerbet yaparak başlamışlar işe. 1960’da Ulus’a taşınmışlar.

Şimdi,Ulus’u terk etmek bana çok şey hissettiriyor. Babam kadar duygusal olmam mümkün değil ama benim çocukluğum Ulus’da geçti, dedemlerin boza ustalarının yanında çıraklık yaptım, benim 3 yılım ama babamın 25 yılı burada geçti. Babam, babasını, amcasını o koltukta otururken kaybetti. Babam için oldukça yıkıcı bir durum bu.

Dedelerinin omuzlarında şerbet satarak kurdukları Akman Boza’da işçi kıyafetlerini giyerek yıllarca çalıştı, çocukluğum Ulus’ta geçti diyor Alper Akman, şimdi Ulus’tan vazgeçmek zorunda…

Alper Akman: Yıkılma kararı esnasında bir çok insan Ulus işhanını terk etti. Ofis katlarının bir çoğu boşalınca Ulus işhanı bir anda boşaldı. Bu yıkılma kararının bir etkisi var. Böyle olunca cazibe de yok oldu ve gidip gelen insan sayısında ciddi bir azalma oldu. Bana göre Ankara‘nın en güzel binalarından biri fakat yıkılacak yıkılmayacak söylentileri o kadar çok esnafı, o kadar çok iş sahibini kaçırdı ki binanın işlekliği yok olunca bizi etkiledi. Oraya gelen de tabii ki bizim müşterimiz oluyor. Sonra yıkılacağı söylentileri bitti; yalnız buna benzer, söylenti olmaktan da şu anda çıkmış olan, Torba Yasa’nın içerisinde Ziraat Bankası’nın taşınacağı, Merkez Bankası’nın taşınacağı haberleri de çıkınca bu yapılanlar artık Ulus’tan bizim bile soğumamıza sebep oldu. Çünkü Ulus bizim için de nereden baksanız 1000-1500 kişilik bir potansiyel. O binalar boşaldığı zaman belki yerine başka bir kurum gelip oturacak oraya da insanlar gelecek ama kalite ne olacak? Ulus’un önümüzdeki üç dört yıl içinde daha da ciddi sıkıntılar yaşayacağını düşünüyoruz. Biz stratejik kararlarımızı alırken en büyük sebeplerden bir tanesi buydu.

Biz Ulus’tan taşınma fikrini  iki yıl önce düşünmeye başladık. Çünkü bozanın üretimi de Ulus’ta olduğu için bizim için de zordu. Geniş bir alan gerekiyor boza üretimi için ciddi sistemlerle üretiyoruz, bozanın yapıldığı yerin havalandırmasından tutun da ısı derecelerine kadar ciddi faktörler var, risk alıyorsunuz; makinelerimizi bir anda toplayıp gitmek ciddi maliyetleri de getiriyor. Bizim için de kolay olmadı. Ulus’un durumu öyle bir hal aldı ki o riski almak zorunda kaldık biz de.

İşin bir de ticari boyutu var. Her yıl önümüze hesapları kitapları alıp baktığımız zaman iki sene öncesine göre hep bir düşüş var. Buna bir önlem almak zorundaydık. Bizim boza üretimimiz Ulus’ta. Salon katı haricinde iki katımız daha var mutfak katımız var şimdi üretimimizi de taşıyoruz, İstanbul yolu üzerine taşınıyoruz.

Akman Boza sadece üretimini, ismini değil müşterilerini de kendisi ile birlikte taşıyor. Ulus yalnızlaşıyor…

Alper Akman: Geçenlerde eski müşterilerimizden bir tanesi babama sizin oğlunuz, “Merkez Bankası gidiyor abi, Ulus eski Ulus değil biz de gidiyoruz’ diyor. Lütfen yapmayın Merkez bankası’nın gitmesi sizin gitmenizden daha önemli değil” burada demiş. Bizim ne düşündüğümüzün dışında orada çok ciddi hatıraları olan o kadar eski müşterilerimiz var ki eşine orada evlenme teklifi eden var,öğrencilik yıllarında anıları olanlar var, ilk kez sevgilisi ile orada el ele tutuşan var.  Akman’da anısı olanlar o kadar çok ki. Babam hep anlatır; Ankara’da eskiden efsane bir takımmış, “PTT takımı” diyerek anlatır. Bizim arkada üç tane tabureli masamız vardı; o masaya PTT Futbol takımından başka kimse oturamazmış, onların masasıymış onlar gelse de gelmese de. Müşterilerimizden bir tepki de alıyoruz üzülüyorlar böyle şeyleri duyunca bizim üzüntümüz de ikiye katlanıyor. İnsanlara karşı da bir sorumluluğunuz var, Bizim asıl sorumluluğumuz elbetteki sağlıklı hijyenik, leziz ürün üretim satmak şimdi geçmişimize bakınca biz orayı çoktan geçtik, geçmişte bıraktık artık sorumluluğumuz da boyut değiştirdi. Ben poğaçayı güzel yapıyor olabilirim ama artık daha fazlasıyla insanları karşılamak durumundayız.      

Ulus’un eski cazibesini yitirdiğini söyleyen Akman gönülsüzce gidiyor Ulus’tan tüm gidenler gibi…

Alper Akman: Ankara’da şöyle bir eksiklik var, eski ve eskinin getirdiği bilince sahip değiliz. Bunu tartan bir ölçütümüz yok. O şehrin değerini anlatan. Bunlar İstanbul’da olmuyor. Bir saray muhallebicisi kaç yıllık muhallebici ama dekorunu bile değiştirmez. İstanbullular onu ararlar ve onun için giderler. İstanbul’da merkezler kaymaz. Bir Taksimi değiştiremezsiniz, Taksim’in merkezi şuraya kayıyor diyemezsiniz. Yüzyıl sonra da Taksim Taksimdir. Ankara‘ya gelince ise her kırk yılda ortasına bir alışveriş merkezi kuruluyor. O alışveriş merkezinin etrafında yaşayan insanlar da bütün ihtiyaçlarını oradan karşılayıp başka bir yere gitmemeye başlıyorlar.  Bu da etkili. Genel Müdürlükleri, Kurumları kalkıp da İstanbul’a taşımamak lazım. Ankara’nın ticareti ile esnafı ile oynamamak lazım. Ulus’ta ayakkabı boyayarak para kazanan biri çok zor durumda kalacak ilerleyen yıllarda. Şu hali ile Ulus cazibesini kaybetmiş durumda eski cazibesine kavuşsa tekrar ulus’a dönerim.

Anafartalar çarşısının altında emek garajı vardır orası da iş hanı kadar eski yapılanmadır. Oranında bir sahibi vardır aşağı yukarı 2-3 sene önce vefat etti. O da Ulus’un çok eski emektarlarındandı. Babamın da bir çalışanı vardı emekli olmasına rağmen bizimleydi çok eski bir çalışanımız. Kadir Amcanın öldüğü gün babama dönerek heykeli göstermiş ve  Numan amca, demiş: “Kadir Abi de gitti. Ulus’ta bir sen kaldın bir ben bir de heykel kaldı”…

Hüzünle, Anlatabiliyor muyum? Bilmiyorum diyor, Alper akman, Anlatabiliyor mu? Ulus’u neden terk ediyor insanlar?

Alper Akman: Anlatabiliyor muyum bilmiyorum biz çok eski bir çalışanlarız Ulus ile özdeşleştik. Ulus eski haline döndüğünde biz de döneriz. Şimdi bana hep soruyorlar neden bir alışveriş merkezine açmıyorsunuz. Ben sokağı seviyorum. Hiçbir zaman alışveriş merkezinde açmayı düşünmedik. Firma için ticari açıdan cazip olabilir ama biz düşünmüyoruz. Ulus’un yaşayan bir yer haline tekrar gelmesi lazım.  Belki de davet ile ciddi firmaların markaların Ulus’a getirilmesi lazım. İşhanı’nın önündeki otobüs durakları bir keşmekeş. Oraya ağaçlı bir yol bir makyaj yapsalar belki de çok şey değişir. Eski Ankara dediğimiz; kale ve Ulus ve bu değer yok oluyor.


Toplam Görüntülenme : 15050
Kategori Haberleri

"Bu Millet Adam Olmaz Diyenlere" Karaözü Köyünden Selam Var
Anadolu gezisi sırasında Sivas’ın Karaözü köyünü, köylülerin kendi elleriyle yapmış oldukları okul binasını gören gazeteci Fikret Otyam, 21 Ekim 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesi yazısında heyecanını, sevincini paylaşır
22 Ekim 2013
Vakit nakittir
Zumbaradakiler evvel zaman içinde bir zaman borçlanarak, bu borcu başka bir zamandaki emekle değiş tokuş ediyorlar. 
16 Ocak 2013
TANSEL ÖNGEL
Ankara’dan gittiğim de bir Doğu Avrupa Şehriydi Ankara. Ben Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulmuş binalara hayrandım.
22 Şubat 2012
ADI CİNAYET
Medya yaşananların karşısında “Yeni Acı” diye başlıklar attı, virgüller attı, noktalar koydu, soru işaretleri bıraktı.
19 Şubat 2012

1 2 3
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!