Sobe Gazetesi 2024 - TANSEL ÖNGEL
GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
TANSEL ÖNGEL

TANSEL ÖNGEL

Tansel Öngel ile oyunculuÄŸunun yanı sıra birçok ÅŸeyi konuÅŸtuk. Ankara ile baÅŸlayan sohbetimiz, sinema, ÅŸiir, müzik ve kitaplara kadar uzandı. Öngel Ankara’da geçirdiÄŸi zamanları özlemle anlattı, Ankara’daki deÄŸiÅŸim üzerine sorduklarımıza samimiyetle cevap verdi. Ve eski Ankara’yı nasıl özlediÄŸimizi hatırlattı. 

Ankara…

Ankara’dan gittiÄŸim de bir DoÄŸu Avrupa Åžehriydi Ankara. Ben Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulmuÅŸ binalara hayrandım. EtnoÄŸrafya Müzesi, Ankara Lisesi, Opera binası, Sümerbank Ziraat Bankası binası, mesela Küçük Tiyatro,Orhan Veli’nin kaldığı bir oteldir. Ankara’da iken biz Devlet Demiyolları’nın lokantasına, meyhanesine giderdik. Türk sanat Musikisi sanatçıları akÅŸam üstü radyodan çıkar, gelirlerdi. Biri kanununu çıkarır çalmaya baÅŸlardı, öbürü udunu çıkarırdı, Sanat müziÄŸi kalıpları olan bir müzikti bana göre, O Ankara’daki gar lokantası ile hayatıma sanat müziÄŸi girdi. Oradaki ücretsiz konserleri hiç kaçırmazdık. Kültür yapısı da deÄŸiÅŸmiÅŸ. Bizim zamanımızda SSK Ä°ÅŸ hanı alternatif müziklerin çıktığı bir yerdi. Gölge denen mekanı özlüyorum.Türkiye’de hala bir eÅŸi yok. Gölge’de rock grupları çalardı.  Çankaya’da Manhattan diye bir bar vardı, Manhattan da dinlediÄŸim grupları Ä°stanbul’da canlı olarak hiçbir yerde dinlemedim. Ankara’nın BeÅŸevler’inde okumuÅŸ olmanın ve Bahçelievler’in o güvenli ortamında büyümüş olmanın ayrıcalık olduÄŸunu düşünüyorum ama Ankara artık bir DoÄŸu Avrupa ÅŸehri olmaktan uzaklaÅŸtı. O ÅŸehir gitmiÅŸ yerine gerçekten farklı bir ÅŸey gelmiÅŸ. Betonun estetiÄŸi olmuyor iÅŸte. Alt geçitler, üstgeçitler, ÅŸunlar, bunlar gerçekten yolumuzu bulamıyoruz. 7,5 milyonluk bir ÅŸehirde illa ki bir deÄŸiÅŸim olacaktı, ama bu kadar kötü planlanmış, bu kadar geleceÄŸe kötü hazırlanmış, bu kadar kötü mimari ile sadece rant için Ankara’nın yollarına, kaldırımlarına kadar satan zihniyet belki ÅŸimdi konuÅŸuyor olabilir ama tarihin önünde bir gün, çok deÄŸil bundan belki 30 yıl 40 yıl sonra birileri “ya sen ne yaptın be adam” diyecektir.

Åžiir yazdığını biliyoruz Tansel Öngel’in, bir çok kiÅŸi gibi yirmili yaÅŸlarda ÅŸiir yazdığını anlatıyor, daha sonraları ÅŸiiri bıraktığını, “Oyunculuk ve ÅŸairlik bir arada olur elbette ama ben o kadar yetenekli deÄŸilim” diyor, sevdiÄŸi ÅŸairler ise…                                                                                                          

Ahmet Telli, Nazım Hikmet sayabilirim sevdiğim şairler arasında ama daha fazlasını da sayabilirim, Turgut Uyar kitapları başucu kitaplarımdandır, çok fazla şairi seviyorum, sayamayacağım kadar.

Tansel Öngel merak ettiÄŸi ve öğrenmek istediklerinin peÅŸini bırakmayanlardan, sesini duymak istediÄŸi enstrümanların peÅŸinden giderken oyunculuÄŸun dışında bir müzisyen de yaratmış. MüziÄŸe olan merakı baÄŸlama çalmakla baÅŸlayıp klarnete kadar gitmekte, ve klarnet ile de durmayacak gibi görünüyor… Oyunculuk ve Müzisyenlik arasında ise bir tercih meselesi olamayacağını anlatıyor.

Aslında daha beş yaşındayken evdeki kırık bağlama ile başlayan bir serüvendi benim için. Sonra lisede bir grubumuz oldu, org çalıyordum; yan flüt çalmak istedim, biraz ud çaldım, akordeonun sesini merak ettim, cümbüş, cura derken, amatör bir müzisyendim, iki ay öncesine kadar. Şimdi klarnet dersleri alıyorum. Tiyatro müzikten bağımsız değil. Müzikallerde oynadım, oynamayı da isterim. Tiyatro pastaysa müzikal onun kremasıdır. Müzikaller başka bir disiplindir, hayranlık uyandırıcı performanslar gerektirir. Müzik hayatımdan hiç çıkmaz diye düşünüyorum ama profesyonel bir müzik için en büyük hayalim klarnet ile Bach konseri.

BeÄŸendiÄŸi, sevdiÄŸi ve sevmediÄŸi her ÅŸeyi soruyoruz. İçtenlikle anlatıyor, iÅŸini, sevdiklerini, sevmediklerini… Pek çok ÅŸeyi sevdiÄŸi için pek çok ÅŸey de olabiliyor bir tiyatro sahnesinde ya da kamera karşısında.

Kitaplar ve yazarlar…

Bir kitabı bitirince uzunca bir süre etkisinden çıkamamak o kitabın dili ile konuÅŸmak OÄŸuz Atay’ın tutunamayanları ile baÅŸladı bende. PuÅŸkin, Dostoyevski, Gorki, Sartre, Nietzsche, hangi kitaplarını okursam okuyayım ayağımı yere basmamı saÄŸlayan kitaplardan. Yeni dönem yazarlarından Hakan Günday, Murat MenteÅŸ, Alper Canıgüz, okumaya devam ettiÄŸim, herkese tavsiye ettiÄŸim yazarlardan… Son okuduÄŸum Ahmet Ãœmit’in “Bab-ı Esrarı” ise çok güzel kitaptı.

Sinema…

Korku sinemasını izleyemiyorum, bilmiyorum nedenini, belki korkuyorumdur. Psikolojik gerilim türünü izlemek ise keyifli, BaÅŸucu filmlerimin arasında The Fall gelir. Tarihi filmleri çok seviyorum, baÅŸka ritimlerde olan zamanları görmekten çok hoÅŸlanıyorum, o çağın ritmini duymak gibi. Yılmaz Güney’in duvar filmi, Umut filmi bunlar yüzyıl sonra da yaÅŸayacak filmler. Charlie Chaplin’in Modern Zamanları da hala vazgeçemediÄŸim filmlerden.


Toplam Görüntülenme : 21922
Kategori Haberleri

"Bu Millet Adam Olmaz Diyenlere" Karaözü Köyünden Selam Var
Anadolu gezisi sırasında Sivas’ın Karaözü köyünü, köylülerin kendi elleriyle yapmış oldukları okul binasını gören gazeteci Fikret Otyam, 21 Ekim 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesi yazısında heyecanını, sevincini paylaşır
22 Ekim 2013
Vakit nakittir
Zumbaradakiler evvel zaman içinde bir zaman borçlanarak, bu borcu baÅŸka bir zamandaki emekle deÄŸiÅŸ tokuÅŸ ediyorlar. 
16 Ocak 2013
TANSEL ÖNGEL
Ankara’dan gittiÄŸim de bir DoÄŸu Avrupa Åžehriydi Ankara. Ben Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulmuÅŸ binalara hayrandım.
22 Åžubat 2012
ADI CÄ°NAYET
Medya yaÅŸananların karşısında “Yeni Acı” diye baÅŸlıklar attı, virgüller attı, noktalar koydu, soru iÅŸaretleri bıraktı.
19 Åžubat 2012

1 2 3
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiÅŸ.
Yorum için giriş yapınız!