GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Yüksek Mahkemeden oy birliği ile "Mimarlar Odası’nın dava açma ehliyeti var"
Yüksek Mahkemeden oy birliği ile "Mimarlar Odası'nın dava açma ehliyeti var" Mimarlar Odası Ankara Şubesi Sivas'ta Esentepe ve Yunusemre mahallelerinin riskli alan ilanına ilişkin açtığı davada Danıştay 14.Daire ehliyet yönünden reddine karar vermişti. Kararın temyizi üzerine İdari Dava Daireleri Kurulu oy birliği ile "Mimarların dava açma ehliyeti var" diyerek ehliyet konusunda son noktayı koydu. Konuyla ilgili açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan "Dava açma ehliyetimizi Anayasadan aldık, ehliyet yok diye davaların reddedilmesine karşı yüksek mahkeme oy birliği ile cevabını verdi." "Yüksek Mahkeme hukuk dersi vermiştir" Afet yasası ve riskli alan ilanlarına yönelik kararın emsal teşkil edeceğini söyleyen Candan şöyle devam etti: "Dava Daireleri Kurulu, meslek odalarının Anayasa'dan gelen haklarını hatırlatarak,dava açma ehliyetinin, özellikle çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı ve çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa'nın 56. maddesinin zorunlu bir sonucudur diyerek hukuk dersi vermiştir. Defalarca kez bir çok davamızda ehliyet sorgulaması yapılarak dava süreçleri uzatılmak isteniyor , ancak her defasında yüksek kurul ehliyet sorunu var diyenlere, hukuk ve anayasa dersi veriyor. Bu kezde riskli alan kararında yaşanan bu süreç, afet yasası uygulamalarında karşımıza çıkmıştı. Ankara'da Ulus'ta 1.derece arkeolojik sit alanınında içerisinde bulunduğu 4 alanda ilan edilen acele kamulaştırma davasında da benzer bir sorun yaşanmıştı.Bu kararı Ulus acele kamulaştırmasındaki ehliyet sorgulaması davasına sunacağız.Gerisini hukuku ihlal edenler düşünsün." "Sağlıklı ve Düzenli kentleşme için dava açıyoruz" Candan şöyle devam etti: "Bilimsel planlama ilkelerine göre, insanlar daha sağlıklı çevrelerde yaşasınlar, kentleşme süreci rant odaklı değil bilimin ışığında gelişsin diye dava açıyoruz. Ankara'nın nazım imar planı 10 bin kez değişikliğe uğramıştır. Planlar rant odaklı değiştirildiği için bugün ulaşım altüst olmuş durumda, Eskişehir yolu bu plansız büyümenin bir sonucu olarak tıkanıyor ve artık altyapısı kaldırmıyor. İnsanlar evlerine ulaşamıyor. Bütün bu sorunlar,akıl dışı bilim dışı uygulamaların sonucu.Yüksek mahkeme kamu yararını önceleyerek sağlıklı ve düzenli kentleşme, plan ve imar uygulamalarının şehircilik esaslarına uygun yapılmasının sağlanması için faaliyet gösteren TMMOB Mimarlar Odası'nın dava açma ehliyetinin altını kalın çizgilerle çizmiştir."
Dava Daireleri Kurul kararından: " Anayasa'nın 125. maddesinde belirtildiği üzere, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Hukuk devletinde, idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri iptal davalarıdır. İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olup, bu koşulun idari işlemlerin iptal davası yoluyla denetlenmesini etkilemeyecek şekilde anlaşılması gerekmektedir. Özellikle çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı ve çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, ayrıca herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa'nın 56. maddesinin zorunlu bir sonucudur. Anayasa'nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesinde; "...Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla konulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileridir..." hükmü yer almakta olup, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Kanununun 2. maddesinde ise; Birliğin kuruluş amacının gösterildiği, anılan hükme göre, Birliğin kuruluş amaçları arasında; "Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlâkını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak" ve "Meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmî makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı normları, fenni şartnameleri incelemek ve bunlar hakkındaki görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek" görevleri yer almaktadır. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlar Odası Ana Yönetmeliğinin 6. maddesinde " Odanın başlıca amaçları; a) Mesleki alanda ülke ve kamu çıkarları ile uluslararası gelişmeler çerçevesinde çalışmalar yapmak, mesleğin ve üyelerin değişen toplumsal ve ekonomik yapı içindeki değişen konumlarını izlemek, tespit etmek, değerlendirmek, mesleğin ve üyelerin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemek, ulusal ve uluslararası ölçekte mesleğin gelişmesini izlemek ve sağlamak, b) Meslek onurunu ve üye haklarını korumak, c) Ülke içinde ve dışında tüm resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yaparak, mesleğin uygulama ve kuram alanında gelişmesini sağlamak üzere her türlü etkinliklerde bulunmak; bilimsel ve teknik evrakı inceleyerek gereken mesleki denetimleri yapmak, d) Mimarlık uygulamasıyla ilgili standart ve normları, yönetmelik ve teknik şartnameleri araştırmak ve incelemek, gerekli düzenlemeleri yapmak, e) Eğitim kurumlarıyla işbirliği yaparak mesleki eğitimin gelişmesine katkıda bulunmak, f) Üyeler arasındaki dayanışmayı sağlamak ve haksız rekabeti önlemek, g) Mimarlık kültürünün korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak, bu doğrultudaki başarılı çalışmaları özendirmektir." kuralı yer almıştır. 6306 sayılı Kanunun amacı ve genel gerekçesinin değerlendirilmesinden, söz konusu Kanun ile afet riski altına bulunan yerleşim merkezlerinin bulundukları yerlerde iskanın yeniden düzenlenmesi ya da gerekirse, bunların başka yerlere nakledilmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede, bir alanın riskli alan olarak ilan edilmesi üzerine, ilgili idare tarafından, tahliye, yıkım, imar planı yapılması, alandaki taşınmazların kamulaştırılması, yeni yapıların inşası, ayni hak tesisi vb. gibi uygulamalar yapılmak suretiyle sağlıklı ve güvenli bir yaşama çevresinin oluşturulmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu itibarla, riskli alan ilanı ile başlayan süreç, bir dönüşüm olgusunu içermekte olup, riskli alan ilanının, söz konusu dönüşüm süreci ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Danıştay Ondördüncü Dairesince, mülkiyet bağı ve sınırlı ayni hakları bulunanların dava konusu işleme karşı dava açabileceği, işlemin davacı odanın menfaatini etkilemediği, bu nedenlerle davacının subjektif dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş ise de, yukarıda anılan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunu uyarınca kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan davacı odanın kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğü, bir kamu kurumu olmasının doğal sonucudur. Öte yandan, dava konusu alan için öngörülen dönüşüm sürecinin bir parçası olan riskli alan ilanına ilişkin işlemin kamu yararını doğrudan ilgilendiren bir husus olduğu açıktır.Gerek, çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması sonucunu doğuran Anayasa'nın 56. maddesi, gerek 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunu ile davacı odanın kuruluş amaçlarını düzenleyen Yönetmelik hükümleri, gerekse de 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun amacı ve uyuşmazlık konusu riskli alan ilanına ilişkin işlemin niteliği dikkate alındığında, sağlıklı ve düzenli kentleşme, plan ve imar uygulamalarının şehircilik esaslarına uygun yapılmasının sağlanması için faaliyet gösteren TMMOB Mimarlar Odası'nın , riskli alan ilanına yönelik Bakanlar Kurulu kararının "kamu yararına" uygunluğu yönünden yargı denetimine tabi tutulması amacıyla açtığı bu davada, dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır." Toplam Görüntülenme : 61072 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|