GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Bina acilen karantinaya alınmalı, korunarak müze olmalı

Bina acilen karantinaya alınmalı, korunarak müze olmalı

Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası asbestli Havagazı Fabrikası yıkımı ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin basın toplantısı yaptı. Meslek odaları mahkeme kararıyla yıkımın durdurulmasını büyük bir adım olduğunu belirtirken, asbest tehlikesinin tamamen bertaraf edilmesi için yapının acilen karantinaya alınması gerektiğini söyledi.

Ankara 7. İdare Mahkemesi yıkımının durdurulmasına karar verdiği tarihi Havagazı Fabrikası yıkımı ile ilgili Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut ve Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya katıldı.

Mimarlar Odası Ankara Şube Tezcan Karakuş Candan, yerleşke içindeki kültür mirası yapının korunmasının önemine dikkat çekti.

Yetkililerin açıklama yapmaması infiale neden oldu

Candan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın halkta panik yaratıldığına ilişkin ifadelerini değerlendirerek, “Yetkililerin hiçbir şekilde açıklama yapmaması, kamuoyunu ikna edecek bilimsel bir rapor ve belge sunamaması halkın bir şekliyle infialine neden oldu. Halkın infialine neden olan şey sistemin kendisidir. 24 Kasım’da 350 ton asbestli malzeme olduğunu biliyordunuz. Asbestli yapının nasıl yıkılacağı yönetmelikte çok açık ve ortada. Kültür Bakanlığı bu yapının kültür varlığı olduğunu ve yıkılmaması gerektiğini anlatıyor. Siz 24 Kasım’da bunu biliyorken, 15 Şubat’ta Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi kamuoyuna bunu açıklamış ve göreve davet etmişken 22 Şubat’ta suç duyurusunda bulunmuşken, 24 Şubat’ta Büyükşehir Belediyesi’ne ve Kültür Bakanlığına yazı yazmışken, 25 Şubat’ta hangi bilimsel akla hizmetle siz bu yapıyı herhangi bir önlem almadan yıkıyorsunuz ve asbestsiz bölümünü yıktık diyerek gerçek dışı konuşmasın. Önce asbesti temizleyeceksiniz. İstanbul’daki elektrik santrali Santral İstanbul da asbestliydi. Usulünce asbesti söktüler ve bir müzeye dönüştürdüler” diye konuştu.

Maden Teknik Aramaya da numune gönderdik

Alandan alınan yüzey numunelerinin çapraz sorgu için Maden Teknik Aramaya da verildiğini anımsatan Candan,  şöyle devam etti:

“Analizlerde dört noktada asbestin en tehlikeli türü olan yüzde 15 ila yüzde 40 arasında amphibole çıktı. Bilimsel olarak asbestin çıktığını ve yetkililerin bir türlü konuya açıklık getirmediğini söyledik. Öğrendiğimiz günden bu yana kamuoyuyla paylaştık ne yapsaydık insanların göz göre göre 350 ton asbestli bir yapının yıkımı sürecinde halkın sağlığını tehdit edecek boyutlarda önlem almayarak yıkılan yapıya ilişkin ne yapsaydık, sussamıydık.  Bizim görevimiz kamuoyunu bilgilendirmek. Sonrasında Büyükşehir gelin binayı ortadan kaldırın yıkın diyor. Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin başvurusu üzerine yargı çok duyarlı davranarak yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bizim uyarılarımızın ardından hemen brandalar tüller indi. Onlarda usulünce yapılmadı. Ankara Büyükşehir Belediyesi bu süreçte birinci dereceden sorumludur. Kendi alanlarına ilişkin açıklama yapmak durumundalar. Şu saatte yapılması gereken yıkım durmuştur. Binanın acilen karantinaya alınması gerekir. İşçi sağlığı ve halk sağlığı açısından Çalışma ve Sağlık Bakanlığı’nın devreye girmesi gerekiyor. Hem içerdeki hava ölçüm raporlarının işçi sağlığı açısından yayınlanmalı, raporlarla konuşulması gerekiyor. Maden Teknik aramadaki numunelerin analizleri bugün yarın çıkacak kamuoyuyla paylaşacağız. Biz de 7 Marttaki etkinliğe katılarak aslında asbestli yapılara ilişkin halkın nasıl bir süreçle karşı karşıya olduğunu bilim insanlarıyla paylaşarak öğreneceğiz. Suç duyurusu yaptık. BİMER’E 26 Şubat’ta yaptığımız başvuru, halkın yaptığı birçok başvuru, Büyükşehir Belediyesi’nde beklemede diğer kurumlar işlem yapıyor.”

“Bina yıkılmamalı korunmalı. Yıkılınca asbestle karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bu lifler uçuşabiliyor nefes aldığınızda da en tehlikeli kanser yapıcı olarak ortaya çıkıyor” diyen Candan, daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı.

350 tonluk asbestli yapıyı neden yıktığını açıklasın

Candan, Ölçüm yapan firmayla Büyükşehir’in davalık olduğuna ilişkin soruya, “Firmanın nereyle nasıl davalık olduğunu biz bilemeyiz. Bunu firmaya sorun açıklayacak. Bu konuda analizleri yapmak üzere başvurduğumuz bir firmadan bahsediyoruz. Muhatabı firmadır. Bir davalık süreç varsa kamuoyuna açıklansın. Hangi idari mahkemede nasıl bir süreç yaşanıyor biz bilmiyoruz. Biz sadece analizlere bakarız. Gökçek, firmanın akredite olup olmadığıyla ilgileneceğine kendi yaptığı analizlere ve 24 Kasım 2016 tarihinde, asbetli iş planının nereye verip vermediğini ve 350 tonluk asbestli bir yapıyı neden 25 Şubat’ta böyle yıktığını bilimsel olarak açıklasın diğer muhatap sorularını firmaya sorsun” dedi.

Mahkemede hesaplaşırız

Candan, Gökçek’in kendisini mahkemeye vereceği ve bu konuda ne düşündüğünün sorulması üzerine ise ne ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Tabi ki bizi mahkemeye versin mahkemede karşılıklı hesaplaşırız. Bizim de MTA da raporda raporlarımız analiz ediliyor biz de MTA sorduk biz de size 28 Şubatta numuneleri ilettik neden bizimki çıkmasıda Büyükşehir’in rapor bir günde çıkıyor diye sorduk. Bize Büyükşehir’in isteğiyle sizin isteğiniz arasında fark var denildi. Biz minerallerin türlerini istemiş durumdayız. Onlar Xrad istediler ayrıca bitmiş bir rapor değil, raporları devam ediyor dediler bizim raporlarımızın gecikmesinin nedeni ise onu yapacak analiz makinelerinin bozuk olmasıymış. Büyükşehir Belediyesi’nin raporlarının henüz devam ettiği söylendi.”

Parsel parsel satışlarını takip ediyoruz

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Her şey usulünü uygun yapılsaydı bunlar tartışılmayacaktı. O brandalar olmuyor bu iş bütün örneklerde binanın hava almayacak şekilde önlem alınıyor. Yapı asbestler temizlendikten sonra yıkılıyor. Gökçek, hadi asbest yönetmeliğine göre yıktım desin. İnsanlar yetkililer açıklama yapmadığı için kendileri çözüm üretmek zorunda kaldı. Biz vicdanlı ve bilimsel bir örgüt olarak işin içine dahil olduk. Bilimsel bilgiyle konuşsunlar. Ben Gökçek’i twitter’da takip etmiyorum ama parsel parsel satışlarını takip ediyorum. Bizim bildiğimiz 350 ton asbestli malzemenin sökülmesi ve bertaraf edilmesi idare şartnamede belirtilmiştir. Asbest yönetmeliğine ilişkin herhangi bir önlem almamış halkın sağlığını, 25 Şubat’ta hiçbir önlem almadan yıkarak tehdit etmiştir. Bu binanın acilen karantinaya alınması gerekiyor bununla ilgili bütün yazılarımızı bütün kurumlara yazdık. İki baranda ile üç tülle rüzgar estikçe böyle bir bilimsel yıkım süreci yapılamaz. Biz konunun takipçisi olacağız.  Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası’nın girişimleri sonucu yıkım durdurulduğu için paniğe gerek yok ama önlemlerin ciddi şekilde alınmadığı ortada, binanın acilen karantinaya alınması gerekiyor.”

Amaç rant sağlamak

Candan sürece nasıl dahil olduklarını şöyle anlattı:

“Cumhuriyet’in sanayi yapılarından birisi 66 yıl boyunca hizmet veriyor. Sonra Ankara’ya doğalgaz gelmesiyle birlikte fabrika kapatılıyor. 1990’lı yıllarda fabrikanın yıkılması ve iş merkezi yapılması gündeme geliyor. Bu noktada Mimarlar Odası Ankara Şubesi Koruma Kurulu’na başvurarak 1991 yılında Havagazı yerleşkesinin tescil edilmesine vesile oluyor. Koruma ve kültür varlıkları tarafından tescil ediliyor. 13 Haziran 2006 yılında bir gece Havagazı Fabrikası’nın yıkımı ile meslek odalarının hepsi Havagazı Yerleşkesine gitti. Gazometreleri gözümüzün önünde yıkıldı, hiçbir önlem alınmamıştı. Gazometrelerde kısmında da çok açık ki asbest vardı. 2006 yılından bu yana Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Havagazı Fabrikası’na ilişkin davası devam ediyor. Danıştay karar verdi itirazlar yapıldı dava süreçleri devam ediyor. Tescilini kaldırıp tekrar bu alanda başkan bir rant alanı işliyor ama davamız devam ediyor. Bu işin birinci boyutu sanayi arkeolojisi açısından dünyanın her yerinde bu tür yapıların korunup müze olduğu bir süreçte yıkılarak o alan rant ilişkisi içine sunulmaya çalışılıyor ki havagazı Yerleşkesi türünün son örneklerinden birisidir. 2010 yılında kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edildi. Onunla ilgili açılan davada iptal edildi. 2012 tekrar Havagazı Yerleşkesi ile ilgili 4,5 emsallik yüksek yoğunluklu süreç te yargıya taşındı. Oda iptal edildi. En son Haziran 2016’da Havagazı yerleşkesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi yeniden bir plan değişikliği yaptı. Belli bölümlerde 2,5 emsal belli bölümlerde de 4 emsallik yüksek yoğunluklu yapılaşma süreci tanımladı. Bunu da yargıya taşıdık.”

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Tarihsel süreçteki yeri korunarak müze haline dönüştürülmesi o alandaki yapılacak yüksek yoğunluklu yapılaşmayı önceleyen meclis kararlarının iptal edilmesi ve bu süreçte gerçekten hak ettiği noktaya getirilmesi. 2006 yılında büyük bir bölümü yıkıldı bacalarla ilgili süreç yaşandı bacaların tescilinin kaldırılması süreci yaşandı. Bu da yargıya taşındı. Alanını tamamen tescil edilmesi gibi bir süreçle karşı karşıya kaldık biz tekrar koruma kuruluna başvurduk. Hem alan hem da yapılar tescil edilsin diye. Koruma Kurulu 2006 yılında zaten açtığınız tescil davası devam ediyor bu karar onun içinde onun için geçerli davanın sonucunu bekliyoruz dedi. Ağustos 2016 da Ankara Büyükşehir Belediyesi ihale açtı. İhalede de hurda karşılığı yıkım işi yaptırılacaktır diyor. Mülkiyeti Havagazı Fabrikası kalıntılarının geri dönüşüm malzemesi karşılığı sökülmesi işi. İşin tahminen muhammen bedeli 581 bin diyor. Ağustos ayında yapılıyor Ekim 2016’da da Başkent Doğalgaz tarafından asbest ölçümü yaptırtıyor. Asbest ölçümü yaptırılması sürecinde de yapının asbestli olduğu ortaya çıkıyor. 24 Kasım’da ikinci ihaleye çıkılıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Daire Başkanlığı tarafından İnceleme İhale ve İdari İşler Şube Müdürlüğü tarafından yaptırılan ihalede Havagazı Fabrikasında bulunan asbestli malzemenin ve kalıntıların geri dönüşüm malzemesi ne ilişkin idari şartname. 24 Kasım’da yapılan ihalede birinci ihaleden farklı olarak 350 tos asbestli malzemenin Havagazı Yerleşkesindeki Elektrik Santralinde olduğunu öğreniyoruz. Bu süreçte Kasım ayında iki kere yazı yazıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin bu alanla ilgili davası sonuçlanana kadar yargıyı etkilememek açısından plan değişikliğini doğru bulmuyoruz. Orada işlem yapma hukuksal süreç devam ediyor. Bizi tam da bu süreçte iki kere uyarıyor. 350 ton asbestli malzeme çok ciddi bir sağlık sorunu anlamına geldiği için Bütün bu belgeler elimize geldiğinde uzmanlarıyla hemen görüştük. Ankara Tabip Odası ile bağlantı kurduk.”

Candan, “Sizin alanınız değil” diyen Beyaz TV muhabirine ders verdi. Candan, “Havagazı Fabrikası bir bina, hem de kültür varlığı bir bina, o binayı bir mimar yaptı. Tam da bizim alanımız. Yapı üretim süreci bir bütündür. Mimarlık kültürden sanata, kentten siyasete, toplumun her alanıyla ilişkili meslek disiplinidir. Binanın tarihi, yapımı ve yıkımı bizim meslek alanımızdır” dedi.

Hiçbir koruyucu önlem alınmadan yıkım yapıldı

Ankara Tabip Odası ile birlikte 15 Şubat 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyunu bütün ilgilileri ve bütün kurumları aslında göreve davet ettikleri de anımsatan Candan, şunları kaydetti:

“Burada 350 tonluk asbestli bir yapı var. Bu süreçte yıkılmaması gereken, Kültür Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen yıkım süreci başlatılmış bir de üstüne üstlük 350 tonluk asbestli malzeme varmış. Halk sağlığını tehdit eder durumda diye. 22 Şubat itibariyle Mimarlar Odası Ankara Şubesi, bu ilgililerin asbestin ne kadar tehlikeli olduğu halk sağlığı açısından sağlığı ne kadar tehdit edici yaklaşımı ile 22 Şubat’ta Sağlık Bakanlığından Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na kadar herkesi göreve davet eden ve sorumlulukların yerine getirilmesi için bir suç duyurusunda bulunduk. 24 Şubat’ta bütün ilgili kurumlara ve Büyükşehir Belediyesi’ne Kültür Bakanlığı’na yazılar yazılmıştır. Bu binayı neye yıkıyorsunuz dava süreci devam ediyor. Bütün bunları nasıl tespit ettiğinizi kamuoyuna açıklamak zorundasınız. 25 Şubat saat 14:00 civarında bize ihbar geldi ve Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak alana gidildi. 350 tonluk asbestli malzemenin bulunduğu Havagazı Fabrikası’nda yıkım başlamış. Hiçbir önlem alınmayan 25 Şubat’taki fotoğrafları göstererek, “Normalde asbestli bir yapının önlem alınmadan yıkılması durumunda ise alınacak önlemler asbest yönetmeliğinde ve uluslararası standartlarda çok açık. Bir kere bu binayı nefes almayacak şekilde kapatmanız gerekiyor. O gün branda yoktu, işçiler hiçbir koruyucu önlem almadan çalışıyordu. Bayındırlık Bakanlığı’nın Necatibey’deki binası yıkılırken nasıl bir süreç işlendiğini hepimiz gördük. Çevre Şehircilik Bakanlığının da sitesine girerseniz görürsünüz. Önce içerdeki asbestli bölümler karantinaya alınıyor. Basınçlı makinalarla çekiliyor ve özel kıyafetlerle binanın yıkım süreci devam ediyor. Burası ise bir sanayi yapısı 350 ton asbestli malzemeden bahsediliyor. Biz asbestsiz kısmı yıktık diye bir şey yok o binanın 4 kazanı var borular bütün binayı dolaşıyor. Dolayısıyla bunlar çok doğru tartışmalar değil. 15 Şubat’ta yıkıldığında ne işçiler için ne çevre sağlığı için herhangi bir önlem alınmadı. Ogün bütün uzmanlarımız ve çalışanlarımız bütün bakanlıkları ve her yeri aradı ve müdahale edilmesi gerektiğini ifade ettiler. 26’sında BİMER’e başvurduk. Ogün asbestin yayılıp yayılmadığını da tespit etmek için bir firmadan tespit istedik. Firma 27’sinde alandan ölçümler yaptı.”

Hasarlı binada asbest var

Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut, Ankara’daki asbest tehlikesi ve halk sağlığına ilişkin ve alınması gereken önlemlere ilişkin açıklamada bulundu.

Bulut, “Ankara Büyükşehir Belediyesi Havagazı Fabrikası alanındaki fabrikada yıkım işini ihale etmiştir. Bu alan hasar gördüğü için asbestsiz materyal kavramı geçersizdir. İlgili kurumlar önlemlerini almadan 25 Şubat 2017 tarihinde, yıkıma başlanmıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası YDK istemli dava açmış, Ankara 7. İdare Mahkemesi, asbestli Havagazı Fabrikası'nın yıkım kararının yürütmesini durdurmuştur. Bu karar sonrasında belediyenin yıkıma devam etmesi engellenmiş oldu. Resmi 25.01.2013 tarihli 28539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Asbestle çalışmalarda sağlık ve güvenlik önlemli hakkında yönetmelik’ bağlayıcı hükümler içermektedir. Alınması gereken önlemler öncelikle bu yıkımda çalışan işçiler, bu alana yakın oturan mahalle sakinleri ve çevrede iş yerleri bulunan vatandaşlarımız için alınmalıydı. Diğer risk alanları hafriyatın kamyonlarla taşımasının yapıldığı yollar ve döküldüğü bölgelerdir. Asbestli atıkların İzmit’te bulunan İZAYDAŞ bertaraf tesislerine götürüleceği öğrenilmiştir” diye konuştu.

Alınması gereken önlemler nelerdir?

Bulut hem alanda çalışan işçiler hem de çevre sakinleri için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

“Yıkım alanın çevresi güvenlik/uyarı levhaları ve güvenlik şeriti ile çevrilmelidir. Çevrede yaşayan sakinler ve çalışanlar böylece tehlikenin farkında olmalılar. İşçilerde kişisel ‘Uygun solunum sistemi koruyucusu ve diğer kişisel koruyucu donanım’’ kullanmalıdır. İnşaat alanının yanında ‘’Arındırma Kabini’’ bulundurulmalıdır. Tulum arındırma kabinlerinde atılır, duş alınır ve/ veya ıslak temizlendikten sonra, temiz kıyafetle yemekhaneye gidilir vb. dışarıya çıkılır. Alanda sulama yapılmalıdır. Alanda oksijen tüpleri de kullanılacağından ‘’Yangın Tüpleri’’ olmalı, yangın tüplerinin yerleri girişteki bir haritada görülmelidir. Uyarı levhaları olarak yerleri belirli olmalıdır. Alan karantina altına alınmalıdır. Sabit ve kalın brandalarla örtülmeli, ıslatılarak sızdırmazlığı artırılmalıdır. Asbestle çalışma alanında ilgili yönetmeliğin 8. Md. uyarınca mesleki eğitim veya kurs belgesi almış bir uzman olmalıdır. (Asbest söküm uzmanı) İşçilerin ‘’Asbest söküm çalışanı’’ belgeleri, sağlık kontrolleri (mutlaka solunum testi yapılmış, akciğer filmleri çekilmiş, doktor tarafından yüksekte çalışabilir ibaresi olan raporlar), tetanoz aşıları, SGK girişleri kontrolleri, yüksekte çalışma eğitimleri, iş güvenlik eğitimleri, günlük tekrar eğitim kayıtları, zimmet formları olmalıdır. Hareketli ekipman kullananlarda mutlaka sertifika gerekmektedir. (forklift, vinç vb.) Bunların hepsi dosyalarında olmalıdır. Risk analizi yapılmış olmalıdır. Konu mühim olduğundan ‘asbest risk analizi’ ayrıca yapılır, dosyalarında olmalıdır. Risk analizinde tüm kişisel ve çevresel tehlikeler belirlenmiş olmalıdır.”

Asbestli atıklar nasıl yok edilmelidir

“Asbestli atıklar, tehlikeli atıktır ve paketlenip, etiketlenmelidir. Lisanslı araçlarla Ulusal Atık Taşıma Formu doldurularak (UATF), lisanlı 1.sınıf depolama tesisine (bertaraf tesisi)  gönderilmelidir. Taşımda lisanslı araç ve dorse kamyon kullanılmalıdır.  Şoför de belgeli olmalıdır.  İşçiler ‘Uygun solunum sistemi koruyucusu ve diğer kişisel koruyucu donanım’’ larla çalışmadığı, alanın brandalarla kapatılmadığı ve toz emici ekipmanların olmadığı beyanlarımız üzerine kısmi ve basına göstermelik önlemler alındı” diyen Bulut, şunları kaydetti:

“Bölgede yaşayan mahalle sakinleri ve okulların öğrencileri de durumdan habersizdir ve önlemleri yoktur. Bizim uyarılarımız üzerine okullar ölçüm yaptırmışlar ve velileri rahatlatan açıklamalarda bulunmuşlardır. Taşıma yapan kamyonlar brandasızdır ve hafriyat döküm alanına kadar yolculuklarında asbesti çevreye yaymaktadırlar.  Sigara karşıtı kampanyaya özen gösteren hükümet yetkililerinin asbest ve asbeste bağlı sorunları da duyarlılıkla ele almalarını talep ediyoruz. Bu konuda ‘’Kentsel Dönüşüm ve Asbest Tehlikesi’’ sempozyumu yarın 7 Mart 2017 tarihinde Hacettepe Üniversitesi’nde gerçekleştirilecektir ve konu uluslararası tanınmışlığı olan uzmanları tarafından Türk Toraks Derneği öncülüğünde bilimsel yönleriyle anlatılacaktır. Bölgede acil olarak asbest liflerinin yoğunluğu akredite olan laboratuvarlar tarafından ölçümlenmelidir, hafriyat döküm alanı da dahil olmak üzere toprak ve su bulaşmaları incelenmelidir. Bu alanda yüzünün akıyla Mersin ATAŞ rafinerisinde söküm ve bertaraf işlerinde danışmanlık ve denetim hizmetleri yürüten bir kamu kuruluşu vardır. TÜBİTAK MAM Endüstriyel Hizmetler Birimi bu alanda yetkin, donanımlı ve tecrübe sahibidir. Bu gayrı sıhhi yıkım işleminin sorumlularının bilim dünyasından ve konunun uzmanlarından bila bedel yararlanmak olanağı varken, çatışmayı seçmek akılcı değildir. Tarihsel süreçte bilim her zaman haklı çıkmıştır. Ankara Tabip Odası olarak bir broşürün hazırlıklarında son aşamaya geldik. Kaynaklarımızla birlikte kamuoyunu aydınlatacak ve soruları yanıtlayacak bir broşürü www.ato.org.tr adresimizde kamuoyunun hizmetine sunacağız.”


Toplam Görüntülenme : 72599
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!