GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Mimarlar: AOÇ arazilerinin talanını belgelerle konuşuyoruz
Mimarlar: "AOÇ arazilerinin talanını belgelerle konuşuyoruz" AOÇ arazisi hülle yoluyla ABD'ye satılmıştır Kamuoyunda tartışmalara yol açan ve kamuoyunun gündemine düşen Atatürk Orman Çiftliği arazisi iken Tıp Fakültesi yapılması için Gazi Üniversitesine verilen oradan da TOKİ'ye, TOKİ'den de ABD'ye satılan 37 bin metrekarelik alana ilişkin basın toplantısı yaptı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, toplantıda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın "Haber çarpıtma, yalan ve iftira. Kirli bir algı operasyonuna su taşımak için bu yapılıyor" sözlerine belgelerle yanıt verdi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, " Mimarlar Odası her zaman bilim ve tekniği halkın hizmetine sunmak ve halkın doğru bilgilendirilmesi için çalışan bir örgüttür. Belgelerle konuşuyoruz. İktidar yaptığı uygulamalarla Türkiye'yi yıpratıyor. Aksini iddia ediyorlarsa bizim yaptığımız gibi belgelerle açıklasınlar" dedi. AOÇ arazilerini her bir metrekaresi takibimizde Candan, sözlerine şöyle devam etti: "AOÇ arazilerine ilişkin çok uzun süreden beri ardı arkası kesilmeyen fikri takip yapıyoruz. AOÇ arazilerinde plan yapma yetkisinin 2006 yılında Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmesi ile davalarla bu süreç başladı. 2012 yılında AOÇ tarihi çekirdek alan dediğimiz alanda Başbakanlık Hizmet Binası olarak başlayan Cumhurbaşkanlığı Binası olarak devam eden bizim aslında kitabını yazdığımız "Kaçak Saray" mücadelesi ile birlikte her bir metrekaresini ve aşamasını takip ediyoruz. AOÇ topraklarının talanına karşı çıkanlar, Kent İzleme Merkezimizde 60'a yakın hocamız da bu süreci yakından takip ediyor. Bu süreç içinde AOÇ arazisi iken Tıp fakültesi yapılması amacıyla Gazi Üniversitesi'ne devredilen arazileri Gazi Üniversitesi, TOKİ'ye devretmiş. TOKİ'de 37.000 metrekarelik 29095 ada 2 parsel olan araziyi ABD Büyükelçiliği'ne satmıştır. Hülle yoluyla AOÇ arazisi ABD arazisi olmuştur. Bütün belgeler ortadadır. " Tarihe not düşülsün diye suç duyurusunda bulunuyoruz "AOÇ arazileri bir yandan kanun yoluyla talan edilirken, son yıllarda AKP hükümetiyle birlikte kiralama ve kanunsuzluk yoluyla talan edilmeye başlandı. ABD Büyükelçiliği'ne hülle yolu ile satılan arazi AOÇ arazisidir. Bu olaylar gündeme geldiğinde, bunu kamuoyu ile paylaştık. Şimdi inşaat başladı, gizli kapaklı yürütülen bir süreç açığa çıktı. Biz o süreçte 2013 yılında hem Gazi Üniversitesi'nden hem de AOÇ Genel Müdürlüğü'nden AOÇ arazisinin devrine ilişkin protokollerin tarafımıza gönderilmesini istemiştik. Protokoller bize gönderildi yani bu alanın AOÇ ilgili alakası yok dememek gerekir. Aynı Anıtkabir mevzusunda ilgili plan değişikliğinin Anıtkabir tarihi SİT alanıyla ilişkisi yok dedikleri gibi" diyen Candan, şu tepkiyi verdi: "AOÇ arazisinin nasıl hülle yoluyla ABD'ye satıldığı belgelerle elimizdedir. AOÇ sınırları ile fiilen ilgisi yoktur ne demek? AOÇ'nin daralmış sınırlarını ve talanını gerçekleştirenler AOÇ sınırları hakkında konuşmasınlar. AOÇ'nin en geniş sınırları bellidir. Bu sınırlar içerisinde bugün ABD'ye satılan arazide vardır. Hülle yoluyla el değiştirildi diye AOÇ ile ilgisi yok denilemez. Bunu Cumhuriyet'in mimarları olarak kabul etmemiz mümkün değil. Hukuksal süreç başlatıyoruz. Silsile yoluyla yeniden suç duyurusu yapıyoruz yeniden reddetsinler ama tarihe not düşülsün. AOÇ arazisi iken bu ülkenin kurucusunun emanet ettiği alanın hülle yoluyla nasıl ABD çiftliğine dönüştüğüne dair tarihe not düşülsün istiyoruz. Çünkü o büyük gün geldiğinde herkes yargı önünde bunu hesabını verecek" El birliğiyle bir talan ve hülle süreci yaşanmış Candan, yaşanan sürece ilişkin şu bilgilendirmeyi yaptı: "AOÇ arazilerinin devri en son askeri darbe döneminde 1983 yılında yapıldı. 1983'te hem Milli Savunma Bakanlığı'na hem de Gazi Üniversitesi'ne arazilerin devri yapıldı. Şimdi Gazi Üniversitesi'nde devir yapılırken, Tıp Fakültesi yapılması öngörüldüğü için verilmiş. Gazi Üniversitesi AOÇ Genel Müdürlüğü ile buna ilişkin protokol yapmış. Bu alanın AOÇ arazisi iken .kanunla Tıp Fakültesi yapılması için bir kamu yararı yaklaşımıyla Gazi Üniversitesi'ne devredilmiş bir alan. Gazi Üniversitesi 1983 yılında amacı dışında kullanarak TOKİ'ye devrettiği bu arazinin parasını, TOKİ'ye devirden 2 yıl önce ödemiş. Onun da bize ödeme planını AOÇ göndermiş. 1991'den itibaren satışının yapılması için para ödüyor. 1991 yılında 21 lira ödüyor. Bu süre içinde aralıklarla bin 200 lira, 17 bin, 160 lira, 2005 yılından sonra bir artış olmuş 1 milyon ödemiş, ondan sonra 100 bin ödemiş, 600 bin ödemiş. Toplamda 10 milyon 591 bin 207 lira yani eski para ile 10 trilyon lira ödemiş. Altı milyonu 2008 yılında ödenmiş. Bunu da kamuoyunu araştırması gerekiyor. Bunu da ödedikten sonra da TOKİ'ye satıyor bu araziyi. TOKİ burası üniversite alanı iken plan değişikliği yapıyor,özel eğitim alanına dönüştürüyor. Sonra hemen bir plan değişikliği daha yaparak konut ve ticaret alanına dönüştürüyor. Bununla birlikte birkaç tane daha parsel var. Onlarda konut ve ticaret alanına dönüştürülüyor. Oysa AOÇ arazilerinin 5659 sayılı AOÇ kanuna göre üzerinde konut, ticari ve sanayi hiçbir şey yapılamaz. Yani Atatürk'ün şartlı bağışının dışında orada herhangi bir şey yapılamaz. Bu çok açık AOÇ arazisi iken size tıp fakültesi yapılması için verilmiş bir alanı siz alıyorsunuz ve TOKİ'ye devrediyorsunuz. Sonrada TOKİ ABD Büyükelçiliği'ne satmak üzere ilke kararına varıyor. Bu satış AOÇ kanuna aykırıdır. Anlaşılan o ki el birliğiyle bir talan süreci yaşanmış ve bir hülle zinciri kurulmuş." Plan değişiklikleri gizli kapaklı yapılıyor 2013 yılında konuyu kamuoyunun gündemine taşıdıklarını hatırlatan Candan, şunları söyledi: "Bu süreçte belge ve bilgileri elde etmeye çalıştık. Satış protokollerini ticari sır diyerek vermediler onun üzerine yargı yoluna başvurduk. Yargı yoluyla da bize imzasız mühürsüz satışla ilgili bedel olmayan bir belge gönderdiler. Bu arada 3 kez AOÇ, ABD'ye satılamaz diye Başkent Dayanışması eylem yaptı ve sarı, kırmızı ve siyah çelenk bıraktı. ABD Büyükelçiliği'ne 'Buradan vazgeçin' denildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri o dönemde ABD Büyükelçiliği ile de görüştü. Bu araziden vazgeçin burası AOÇ arazisi denildi. 'Bize hükümetiniz burayı gösterdi' dediler. 2016 yılının başında ABD Büyükelçiliği oraya dair projeleri hazırlayarak, Mimarlar Odası Ankara Şubesi'ni ve akademisyenleri projeyi tartışmak üzere davet etti. Davete icabet eden avukatlarımız ve yönetim kurulu üyelerimiz projenin tartışılmaması gerektiğini belirterek buradan vazgeçin dediler. Hep gizli kapaklı yapılıyor bu işler. Ruhsatın ve dayanağı planların iptal edilmesi için dava açılmasın diye bilgi belge bile vermiyorlar." AOÇ arazisi, başka bir ülkenin toprağı oldu Candan, Adalet Bakanı'nın sözlerine ise şöyle yanıt verdi: "5659 sayılı kanun çok açık ve netken Gazi Üniversitesi'ne eğitim alanı olarak tahsis edilmişken, şimdi Bekir Bozdağ çıkıp hükümeti yıpratmak için algı yönetimi yapılıyor diyor. Bizim hükümetinizi yıpratmamıza gerek yok siz zaten gereğince yıpratıyorsunuz. Sadece hükümeti değil, Türkiye'yi yıpratıyorsunuz. Türkiye'nin artık dış camiada bir itibarı kalmadı. Yurtdışına çıkışlarda sıkıntı yaşıyoruz. Sonuçta 29095 ada ifrazla birlikte 2 parsel olan bu arazi artık ABD toprağı. Burası bu ülkenin kurucusu Atatürk'ün halkına bağışladığı bir AOÇ toprağıydı. Hülle yoluyla AOÇ arazisi bir başka ülkenin arazisi haline getirildi. Bütün belgeler elimizde hepsini sizlerle paylaşabiliriz. Herkese açık bir şekilde tapu kütüğünün hikayesini koysunlar görürler." Atatürk AOÇ arazilerini şartlı bağışla halkına emanet etmiştir, kanunla, hülleyle, bu şart değişmez Söz konusu arazisine ilişkin ilk tapuyu gösteren Candan, şöyle konuştu: "AOÇ arazilerini talanı sistematik olarak devam ediyor. Ankara'nın kentleşmesi AOÇ arazilerini yutuyor. 4 yol güzergahı askıda, iki tanesini AOÇ arazisinden geçiyor. Bu demektir ki AOÇ arazilerinin talanı devam edecek. Atatürk AOÇ arazilerini şartlı bağışla halkına emanet etmiştir, kanunla, hülleyle, bu şart değişmez. Böylesi bir süreçte askeri darbenin aldığı bir karara sığınıyorsunuz. Sizin hükümetiniz görevdeyken hülle yoluyla ABD Büyükelçiliği'ne satıldı. Sattığınız yerin neresi olduğunu bilmiyor musunuz? Öte yandan Gazi Üniversitesi'nin 6 milyon liralık bütçeyi bir kalemde nasıl ödediğini sonra niye TOKİ'ye sattığını da gerçekten merak ediyoruz. Gazi Üniversitesinin 2008 yılı bütçesine ve harcamalarını araştıracağız. AOÇ arazilerinin talanı devam ediyor bizim bunu Cumhuriyetin mimarları olarak kabul etmemiz mümkün değil. Fiilen içindeymiş dışındaymış tartışmasına girmiyoruz oranın ilk tapusu nedir? Bu önemli, bu arazi hülle yapılmadan önce AOÇ arazisi miydi biz ona bakarız. Gazi Üniversitesi sen bu araziyi alırken neden tıp fakültesi yapmıyorsun da satıyorsun. Zincirleme suç bir hukuksuzluk var ortada. Amacı dışında kullanılan AOÇ arazilerinin kullanımının hepsine dava açmaya ve mücadeleye devam edeceğiz." Aksini iddia ediyorlarsa kanıtlasınlar Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya ise tepkisini şöyle dile getirdi: "Yeni bir devlet kurduklarını iddia edenlere şunu söylüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının akabinde 29 Ekim 1923'te kurulmuştur. Bu savaşın dünyada bir benzeri daha yoktur. Bütün kazanımlarımızı Kurtuluş Savaşı'nda savaşanlara ve sonunda bu ülkeyi kuranlara borçluyuz. Kuruluş ile birlikte yapılan devrimler sonucunda toplumun özgürleşmesi, kurulan Cumhuriyetin çağdaş dünyaya açılan kapısıdır. Bu ülkenin kuruluş harcında emperyalizme karşı tam bağımsızlık uğruna, kazanılmış bir kurtuluş savaşı var. Bu ülkenin harcında bireyin özgürleşmesi var, sınıf bilincine geçiş var, laiklik ilkesi var ve bu ülkenin kuruluş harcında üreten bir toplum var. Bu ülkenin kuruluş harcındaki devlet adamları kendi çocuklarını hiçbir zaman kayırmadılar. Onlara şirketler, vakıflar kurmadılar. Devletten ihale verdirmediler. Kimseden rüşvet almadılar ve kimseye rüşvet vermediler. Var olanı büyüttüler. Üretime yönelik fabrikalar açtılar. Bu ülkenin hiçbir değerini satmadılar. Bugün gelinen son noktada, devlete ait ve üretime yönelik ne varsa her şey satılmış durumda. Kıyılarımız, ormanlık alanlarımız satılmış durumda ve satılmaya devam ediliyor. Ülke yönetimi, Cumhuriyetin özgürlükçü değerlerden, demokrasi kültüründen, adaletten hızla uzaklaşarak, OHAL ve KHK'larla diktatörlüğe giden bir süreç işletmektedir. Toplumun bütün değerlerini rant uğruna tükettikleri bir süreçle karşı karşıyayız. Ülke açısından, süreç kötü bir noktaya gidiyor. Bizler durduğumuz noktadan, yetkilerimiz ve sorumluluklarımız çerçevesinde mücadelemize devam edeceğiz. Konuştuğumuz ve paylaştığımız her şey, belgelere dayalı. Bilgi Edinme Kanunu'ndan kaynaklı bize gelen belgelerle konuşuyoruz. Biz, algı yönetimi içinde değiliz. Algıyı kimlerin yönetmeye çalıştığını herkes biliyor. Sonuç olarak Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı girdiği savaşı kazanarak bu ülkeyi kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün şartlı bağış ile Türkiye halkına emanet ettiği AOÇ arazisi, emperyalizmin temsilcilerine satılmış olmasının hesabını soracağız. Sormaya da devam edeceğiz." Toplam Görüntülenme : 63206 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|