Sobe Gazetesi 2024 - Bu taslak imar süreçleriyle şekillenen açık işgale davetiyedir
GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Bu taslak imar süreçleriyle şekillenen açık işgale davetiyedir

Bu taslak imar süreçleriyle şekillenen açık işgale davetiyedir

Mimarlar Odası Ankara Åžubesi,  3194 Sayılı Ä°mar Kanunu’nda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı’nı düzenlediÄŸi basın toplantısıyla masaya yatırdı. Mimarlar Odası Ankara Åžubesi meslek odalarının hukuksal süreçlerinin önünü kesmek amacıyla hazırlanan 3194 Sayılı Ä°mar Kanunu’nda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı’nı, düzenlediÄŸi basın toplantısıyla deÄŸerlendirdi. Basın toplantısına Mimarlar Odası Ankara Åžube BaÅŸkanı Tezcan KarakuÅŸ Candan ve Åžube Sekreteri Nihal Evirgen katıldı

Fiziksel planlamada imar faÅŸizmi

Taslağı genel olarak deÄŸerlendiren Mimarlar Odası Ankara Åžube BaÅŸkanı Tezcan KarakuÅŸ Candan, ÅŸunları söyledi: “Bu taslakta ülkenin kendi barındırdığı deÄŸerleri bir kenara bırakarak satışa hazırlandığı bir pazarlama ve yetkinin tek elde olduÄŸu süreç tanımlanmış. Ãœlkenin her bir toprağı artık satışa hazır bir araç olarak görülüyor. Bütün ülke topraklarının parası olanın satın alacağı, yandaÅŸlardan  Katarlılara kadar giden, imar süreçleriyle ÅŸekillenen bir açık iÅŸgal sürecine davetiye çıkaracak. Kamu yararını savunan meslek odaları ise devre dışı bırakılıyor. Kamu yararı yok ediliyor, tek adam rejiminin fiziksel planlaması tariflenmiÅŸ” diye konuÅŸtu.

 Candan, sözlerine şöyle devam etti:

 “Planlama süreçleri ya da onun yasal düzenlemesi, ülkenin idari sistemiyle doÄŸrudan iliÅŸkilidir. Ãœlke düzeyi, bölge düzeyi, çevre düzeyi, kentsel düzey ve yerel düzeyde yapılan planlamalar, idari sistemin fiziksel planlamaya yansımasıdır. 24 Haziran ile birlikte baÅŸkanlık sistemine geçilmesi ile imar rantının da tekelden yönetilmesinin yönetmeliÄŸi olan mekânsal planlamalar yönetmeliÄŸini kanuna ekliyorlar.  Bu kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi önerisi malumun ilanıdır. Kamu yararı rafa kalkıyor, fiziksel planlamada diktatörlük ve baÅŸkanlık sisteminin tek elden yürütülmesi süreci imar faÅŸizmi olarak uyarlanıyor.”

Kamu denetimden çekiliyor

Candan  “Taslakta ağırlıklı olarak öne çıkan ülkenin kendi barındırdığı deÄŸerler, tek elden pazarlama sürecinin konusu yapılabilecek düzenlemeler içeriyor. Ãœlkenin tamamını dijital ortamda sayısallaÅŸtırarak diÄŸer bütün kademelerdeki idareleri devre dışı bırakacak, son yetkilinin yani cumhurbaÅŸkanın verdiÄŸi kararlar düzeyinde bir rant iliÅŸkisinin örülmesinin önü açılıyor. Kanun taslağı kamu kurum ve kuruluÅŸlarınca hizmet alımı ÅŸeklinde yapılan inÅŸaatın denetimlerini de özelleÅŸtiriyor. Taslakta bu denetiminin de artık danışman firmalar tarafından yapılacağı denetiminin de özelleÅŸtirildiÄŸini görüyoruz. Kamu yararında olmazsa olmazımız olan kamu denetimi de paraya tahvil ediliyor, kamu denetimi bitiriliyor.”

Devlet artık rantı planlayan sürece doğru gidiyor

“Ãœlkeyi imar etmeye çalışan ülkenin geliÅŸimi ile birlikte insanların saÄŸlıklı yaÅŸamasının mekanlarını oluÅŸturmaya çalışan devlet, bütün alanlardan, planlama süreçlerinden denetimden çekildiÄŸinde ne yapacak? Tam da bu noktada Mekansal Planlama YönetmeliÄŸi ve imar kanununda yapılan deÄŸiÅŸikliklerle birlikte devlet artık rantı planlayan sürece doÄŸru gidiyor” diyen Candan, ÅŸunları kaydetti:

“Ä°mar düzeni yapı düzeni ve toprak düzeni deÄŸiÅŸikliÄŸi baÅŸkanlık sisteminin   planlama süreçlerindeki tezahürü  olarak,  bugün ülkenin bir çok yerinde yaÅŸadığımız ülke topraklarının parası olana satıldığı, yandaÅŸlardan, Katarlılara  kadar imar süreçleriyle ÅŸekillenen bir açık iÅŸgal sürecine davetiye çıkaracak. Siyasi olarak baÅŸkanlık rejiminin imarla ve fiziksel planlama süreçleriyle birlikte insanları kontrol altına alan ile haklarından mahrum eden bir süreçle karşı karşıyayız. YasalaÅŸması  vahim olur.”

 Meslek örgütlerinin dava açması engelleniyor

Candan, kamu yararını savunan Anayasa’nın 135. Maddesi ve 6235 TMMOB Kanuna göre kurulan ve görevi devletin kamu yararı olmayan uygulamalarını yargı yoluna taşıyan meslek örgütlerinin de dava açmasının engellendiÄŸini belirterek, “Bu kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi ile birlikte kamu yararı kavramı rafa kalkıyor mülkiyetle sınırlandırılıyor. KesinleÅŸmiÅŸ planlara altı ay içinde dava açtınız açtınız,yoksa açamıyorsunuz.  Bizim özellikle gizli kapaklı yapılan planlama süreçlerinde ruhsat iptali ile birlikte gündeme getirdiÄŸimiz ruhsatın dayanağı olan planın iptali sürecini baltalayan bir öneri. Aynı ÅŸekilde usulsüz kamu yararı içermeyen inÅŸaatlarda verilen ruhsatların iptali sürecinde su basmanlar atılmışsa ruhsat iptali istenemeyecek denilmesi imar affının kesintisiz hale getirildiÄŸi ve rantın sürekliliÄŸi saÄŸlayan bir süreç olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

Diktatöryel rejimin fiziksel planlama organizasyonu

“Ä°mar kanunu kamu yararını savunmayan tamamen baÅŸkanlık sisteminin diktatöryel bir rejiminin fiziksel planlamasının organizasyonu ortaya koyan deÄŸiÅŸiklikler ve düzenlemelerle karşımıza çıkıyor.” diyen Candan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ekonomik kriz, uyguladıkları neoliberal politikaların çöküşünün yansımaları hem de dış politikadaki uygulamalarıyla birlikte tam da kalbimize oturduÄŸu bir noktada da ülkenin en deÄŸerli topraklarını imar kanunun ve planlaması süreciyle satarak çözüm bulma noktasına girmiÅŸ durumda. DeÄŸer artışlarının alınması dava süreçlerinde mülkiyet kavramının öne çıkarılması. Mülkiyetiniz yoksa herhangi bir yerde meslek odası olsanız da tüzel kiÅŸi de olsanız dava açamaz hale getirilmesi ülkenin bölünüp parçalanıp bir bütün olarak deÄŸerlendirilemediÄŸi bireyin de toplumsal olarak ta yanlızlaÅŸtırıldığı sadece mülkiyeti ile birlikte baÅŸ baÅŸa bırakılmaya çalışıldığı hak arama sürecinin önünü açıyor.  Kentsel ölçekte AOÇ yapılaÅŸmaya açıldı, Ä°mrahor Vadisi yapılaÅŸmaya açıldı, mülkiyet bağınız yoksa dava açılamayacak. Bu kentte yaÅŸayan insanlar olarak nefes alma hakkımızın bile ortadan kaldırıldığı yani anayasal olarak bir kentte saÄŸlıklı yaÅŸama barınma yerel hizmet alma hakkımızın da müşterek olarak kullandığımız haklarımızın ve hak arayışlarımızın tamamı da devre dışı bırakılıyor. Bütün insanlığın yararına olan alanlarda devre dışı bırakılırken müştereklerimiz de mülkiyet hakkı ile sınırlandırılıyor. ”

“ Yerel yönetimlerde kıskaç altında”

Candan imar süreçlerinin baÅŸkanlık sisteminin uzantısı haline gelmesi ile birlikte, yerel yönetimlerinde idari mali ve fiziksel olarak, kuÅŸatılacağı bir dönemle iÅŸlevlerini yerine getiremeyecek bir duruma düşürüleceÄŸini ifade ederek şöyle devam etti. “YaklaÅŸan yerel seçimler sürecini de düşündüğümüzde, idari olarak kayyumlarla tehdit edilen, ekonomik olarak  Bakanlığın iznine tabii olan bir durumda yerel yönetimlerin üçüncü ve hizmet ayağı olan imar süreçlerinin de tekelleÅŸmesi, yerel yönetimlerinde tekelden vesayet altına alındığı bir süreçle karşılaÅŸacağız. Yeni bir yol bulmak artık zorunluluÄŸumuz. Bu böyle gitmeyecek “

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu taslak devletin imar ettiÄŸi ve etmeyi planladığı her alana ekonomik açıdan bir kaynak gözüyle baktığının itirafıdır. GeçtiÄŸimiz günlerde bildiÄŸiniz gibi CumhurbaÅŸkanlığı tarafından 2019-2021 dönemi yatırım programı hazırlama rehberi yayınlandı. Bu taslağı orada geçen bir madde üzerinden deÄŸerlendirmek taslağın özünü anlamak açısından yardımcı olacaktır. Maddede ‘Kamu yatırımları, özel sektör tarafından gerçekleÅŸtirilemeyecek ekonomik ve sosyal altyapı alanlarında yoÄŸunlaÅŸtırılacaktır.’ ifadesine yer veriliyor. Yani, eÄŸer ki herhangi bir alanda özel sektör tarafından gerçekleÅŸtirilemeyecek bir faaliyet varsa kamu ancak o zaman devreye girer diyor. Dolayısıyla sermaye eliyle gerçekleÅŸtirilebilecek bütün hizmetlerden kamu el çekecek demek oluyor. Bu taslak da bahsedilen özelleÅŸtirmelerin imar alanında nasıl hayata geçirileceÄŸini yasalaÅŸtırmak üzere hazırlanmış bir belge olarak karşımızda duruyor. Bunun yöntemlerini nasıl buluruz ve bu duruma engel olmaya çalışanların da nasıl önüne geçeriz diye düşünerek bu kanun taslağını hazırlamışlar.Tek baÅŸlıkla ifade edecek olursak, çok ciddi anlamda anayasaya, hukuk devleti olma ilkesine aykırı, hak arama özgürlüğüne, kentli ve yurttaÅŸ olma bilincine tamamen ters ve devlet eliyle üstün tek hakkın mülkiyet hakkı olarak ilan edildiÄŸi bir taslak diyebiliriz. Yalnızca mülkiyet sahibi olanlar, doÄŸrudan hakları muhtel olanlar tarafından dava açılabilir diyen madde, anayasal bir kuruluÅŸ olan biz meslek odalarını, kent mücadelesi veren bütün odakları ve yurttaÅŸlık bilincine sahip, kent hakkını arayan herkesi hukuksal alanda boÅŸa düşürmek için verilmiÅŸ anayasaya aykırı bir taslak önerisidir. Yine bu taslakta, denetlemelerin de danışman firmalarca yapılarak özelleÅŸtirileceÄŸi ifade ediliyor. Zaten bugün ihale usullerinde de görüyoruz. Projeler tek bir seferde bütünüyle ihaleye çıkıyor, bir müşavir firma alıyor. Hem projeyi kendisi dağıtıyor hem de yapı denetimini üstleniyor. Bu ÅŸekilde tekelleÅŸmiÅŸ durumları zaten görüyorduk. Åžimdi bu hukuksuzluÄŸu devlet direkt yasalaÅŸtırıyor, o danışman firmaların da nasıl belirleneceÄŸi bugünkü ihale sistemlerinden yeterli ipuçlarını veriyor.”

Devlet eliyle hukuksuzluğa göz yumuluyor

“Ä°mar planlarının kesinleÅŸmesinden itibaren 6 aylık süreden sonra dava açılamaması maddesi ise doÄŸrudan bizler, meslek örgütleri için hazırlanmış bir madde. Dava açma durumumuzdan ne kadar ÅŸikâyetçi oldukları biliniyordu. Bizim hukuksal mücadelemizi durdurmak için plan hukuksuz da olsa 6 ay içinde açtınız açtınız yoksa biz zaten devlet olarak affettik diyor” diyen Evirgen, ÅŸunları kaydetti:

“Biz devlet olarak nerede haksızlık nerede hukuksuzluk varsa göz yumuyoruz. Bizim elimizle yapılabilir diyor. Anayasada güvence altına alınmış hak arama özgürlüğünü çiÄŸniyor. Bir yandan ruhsatsız yapılara ruhsat vermek için bahane arıyor. Zaten imar affıyla bütün kıyılarda, kültür ve tabiat varlıklarında, derelerin ortasına yapılan yapılarda hepsine ruhsat vermek için bahane aranıyordu. Åžimdi imar kanununa yerleÅŸtirilerek sınırsız bir suç ortamı yaratılıyor.

Değer artış payına değinecek olursak, bu maddede de arsa değerinde yaşanan kamu artışının tamamı kamuya aittir deniliyor. İlk söylenmesi gereken şu ki; şu anda yaşanan ekonomik krizin psikolojik olmadığının aksine ne kadar somut olduğunun kanıtı bu maddedir. Devletin paraya ne kadar ihtiyacı olduğunun ve kent toprakları üzerinden bu kaynağı sağlamaya çalıştığının çok açık kanıtıdır. Ancak buna dair de değer tespit komisyonunun belirlenmesi, değerin nasıl ortaya konacağı, hangi yatırımcıdan bu payı alacağı da muğlak olarak bırakılıyor. Üstelik bu maddeyi sopa olarak kullanıp ödeme yapmazsanız yapı ruhsatı da düzenlemem diyor.

Bu kanun taslağının önünde toplumsal olarak durmalıyız

Evirgen taslakta deÄŸer artış payı alımı maddesinin bazı alanlarda uygulanmayacağına dikkat çekerek, “Bu alanlara baktığınızda organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliÅŸtirme bölgeleri var. Kıyı kanuna tabi alanlar, kültür ve tabiat varlıkları, kültürel taşınmazlar, afet riskli alanlar ve toplu konut alanları var. Baktığınızda asıl deÄŸer artışının gerçekleÅŸtiÄŸi alanlarda deÄŸer artış payına dokunulmuyor. Buralarda proje yapıldığında gerçekleÅŸecek deÄŸer artışlarının ne olacağı yine muÄŸlak.

"Bir de özel proje alanları meselesi var yine deÄŸer artış payı maddesine dahil olmayan. Gökçek döneminden aÅŸinayız; cazibe merkezi haline gelebilecek kullanımlar diye tanımlarla özel proje alanları planlarda ilan edilebiliyor. Bunun takdiri idarelere bırakılmış durumda. ÖrneÄŸin Ankapark özel proje alanı, buradaki deÄŸer artışını kamuya aktarmayacaksınız, dolayısıyla idareler bu paydan kaçmak için “özel projeler” adı altında rantı yeni, daha büyük projelere kaydırma eÄŸiliminde olabilecekler. Zaten imar affıyla para karşılığı illegal projeler legal hale getiriliyordu, ÅŸimdi bu deÄŸer artış meselesiyle de imar affına girmeyen geriye kalan kent toprağından da para kazanmanın yolu bulunmuÅŸ oldu. Bu kanun taslağının toplumsal olarak önünde durmadığımız sürece bütün ülke sermayeye çevrilecek bir kaynak olarak kullanılmaya devam edecektir.”

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi

 


Toplam Görüntülenme : 55181
Kategori Haberleri

Hepbirlikte yürüyeceğiz
Çayyolu Semt Meclisi Çevre ve İmar Uygulamaları -ÇİU- Çalışma Grubunun daveti ile Mimarlar Odası Ankara Şubesi , Kırsal Çevre Derneği, Semtimizdeki 9 Mahallenin Sakinleri / Sahipleri, Muhtarlarımız ve Çayyolu Semt Meclisi gönüllüleri katılımlarıyla
16 Kasım 2016
Yargı ‘Halide Edip Adıvar Lisesi korunmalıdır’ dedi
Mimarlar Odası Ankara Åžubesi’nin  Halide Edip Adıvar Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi’nin tescil edilmesine iliÅŸkin davada Ankara 12.Ä°dare Mahkemesi  ‘Halide Edip Adıvar Lisesi korunmalıdır’ dedi. Mimarlar Odası Ankara Åžubesi kararın kamu yararı adına sevindirici olduÄŸunu söyledi.
16 Kasım 2016
Ulus Atatürk Anıtı’nın bakımında kurumlar sorumluluğu birbirine atıyor
Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, çevresi kuÅŸ pislikleri, çöplerle, ekmek kırıntıları ve plastik su kaplarıyla çevrili Ulus Atatürk Anıtı’nın bakım, onarım ve güvenliÄŸinden sorumlu kurumlara resmi yazı ile anıtın bakımının yapılması için baÅŸvurmuÅŸtu. BüyükÅŸehir Belediyesi ve Koruma Kurulu’ndan gelen yazılarla kurumlar anıtın bakım ve sorumluluÄŸunu birbirlerinin üstüne attı.
13 Kasım 2016
Süren bitti, Ankapark’ı iade et!
Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’in, “Ankapark’a yabancı iÅŸletmeci arıyoruz” sözlerine, “141 gündür hukuksuz iÅŸlem yapılan AOÇ arazisini hangi akla hizmet yabancı yatırımcılara açıyorsun. Süren bitti Ankapark'ı iade et, AOÇ’den elini çek” diyerek tepki gösterdi.
09 Kasım 2016

<<< <
84 85 86 87 88 89 90 91 92 93
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiÅŸ.
Yorum için giriş yapınız!