Mimarlar: Ankara’da yapımı devam eden katlı kavşaklarla Ankara’ya iyilik değil kötülük yapılıyor

“Plansız ulaşım politikalarına devam edilmesi kabul edilemez”

Salgın öncesinde ve kısıtlamaların sürdüğü günlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi katlı kavşaklar ve yeni yollar yapmaya, yolları genişletmeye devam ediyor. “Ulaşım ana planından yoksun, taşıt odaklı yollar,  katlı kavşaklar ve bütüncül bir ulaşım planlamasından uzak yapımlar, yıllardır kangren haline gelmiş Ankara’nın ulaşımını çözemeyeceği gibi, daha da karmaşık hele getirecektir” diyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Başkent’te meslek odalarının olduğu “teknik masa” kurulmasının artık zorunluluk olduğunu bildirdi.

Konuyu değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan “Ankara’ya yapılan bilimsel ve teknik bilgiden uzak tüm uygulamalara hepimizi kaygılandırıyor. Meslek Odaları 25 yıldır Ankara’nın planlı bir şekilde gelişmesi için binlerce hukuksal süreç başlatarak önceki yönetimi bilimin ve tekniğin rehberliğine davet etmişti. Görünen o ki teknik ve kentsel süreçlerde bugünde katılımcı bir süreç yok. Ulaşım alanında Ankara’nın yıllara yayılan kabus projeleri devam ediyor: Yine katlı kavşaklar, yine bütüncül uygulamalardan uzak yol genişletmeleri, yine yetersizliği Gökçek döneminde kanıtlanmış Gazi Üniversitesi ile ulaşım politikaları protokolünün imzalanması. Ankara ulaşım planlamasında içinden çıkılamaz bir yolda devam ediyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin elektronik postaları dolup taşıyor vatandaş yanlış uygulamalardan rahatsızlığını Mimarlar Odası’na ileterek çıkış yolu bulmaya çalışıyor” diye konuştu.

“Ulaşım politikalarında yayalaştırma yok, otomobil önceliğinden vazgeçme yok, yürünebilir Ankara yok”

Candan şöyle devam etti:

“Tüm dünyada salgın bir kez daha göstermiştir ki kent mekanlarını, kaldırımları, yeşil alanları yollara ve taşıtlara göre düzenleyenler kentlerine o kentlerin insanlarına iyilik yapmıyor, tersine insanların sağlığına en ölümcül darbeleri vuruyor, çocukların geleceğini tehlikeye atıyor. Dünya salgın boyunca otomobile ve motorlu taşıtlara yönelik yatırımların ve düzenlemelerin yanlışlığını bir kez daha görünce,  daha güçlü bir şekilde yollardan şeritler alarak ya da yolları tamamen taşıtlara kapatarak yayalara ve bisikletlilere veriyor.  Yine taşıt trafiğini azaltarak kentlilerin egzoz gazlarından daha az etkilenmesine ve salgının gerektirdiği fiziki mesafe kurallarına uygun sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesine olanak sağlanıyor. Ama bizde salgın öncesinde durum neyse salgın sonrasında da durum aynı ulaşım politikalarında bir dirhem değişiklik yok, yayalaştırma yok, otomobil önceliğinden vazgeçme yok, yürünebilir Ankara yok”

Salgına,  bu kadar acıya ve ölüme rağmen , bu durum yerel yöneticilere hiçbir şey öğretmiyor

 “Yerel yönetimler dünyanın her köşesinde kentlerin yollarında otobüs şeritleri veya otobüs yolları yaparak toplu ulaşım araçlarının daha hızlı yolcu taşımasını sağlayarak işletme giderlerini azaltıyor, yolculukları kısaltıyor ve aynı otobüslerle daha çok sefer yaparak yolculara daha konforlu ve güvenli hizmet sunuyor diyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent İzleme Danışma Kurulu Üyesi Ulaşım plancısı Erhan Öncü ise, “Başta Ankara olmak üzere bizim kentlerimizde hala motorlu taşıtlara yönelik beton ve asfalt belediyeciliği gözlüğüyle yatırımlara devam ediliyor. Salgın bu kadar acıya ve ölüme rağmen yerel yöneticilere hiçbir şey öğretmiyor. Eski kafalar yeni dönemde de kentlilerin parasını beton ve asfalta dökerek yeni salgınların daha da ölümcül hale gelmesinin yolunu hazırlıyor ” değerlendirmesinde bulundu.

“Başta Ankara olmak üzere nedense  kaldırımların genişletildiğini, yolların yayalaştırıldığını hiç duymuyoruz”

Öncü şöyle devam etti.

“Ankara’da yeni dönemde de Eskişehir Yolunda üç, Etimesgut’ta iki, havaalanı yolunda bir ve Oran’da iki katlı kavşakla Gökçek’in projeleri uygulanarak, Gökçek’in Ankara’ya kötülükleri devam ettiriliyor. Dünyada Paris, Oslo, Amsterdam kent merkezlerinde trafik hızlarını azaltıp, otoparkları kaldırıp, yayalara daha çok yer açarken, Hollanda tüm ülkede yerleşim alanlarda trafik hızlarını saatte 20 kilometreye indirirken bizim yöneticiler hala taşıt hızlarını arttıracak, çevreyi kirletecek ve insanları öldürecek projelerle salgınlara meydan okuyor. Başta Ankara olmak üzere nedense kaldırımların genişletildiğini, yolların yayalaştırıldığını hiç duymuyoruz. Göstermelik hiçbir yere gitmeyen daracık mavi boyalı bisiklet şeritleriyle yöneticiler kendilerini temize çıkarmaya çalışırken kentlerin kaynakları hala beton ve asfalta harcanıyor? Belediye başkanları değişse bile niye ulaşımdaki dünya vizyonu değişmiyor, çağdaş yaklaşımlar ve dünya uygulamaları göz ardı ediliyor?”