Sobe Gazetesi 2024 - İMECE’den HARVEY’e UYARI
GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
İMECE’den HARVEY’e UYARI

Ä°MECE’den HARVEY’e UYARI

Ä°MECE Toplumun Åžehircilik Hareketi, Harvey’i uyarmak üzere bir mektup kaleme aldı.  9 ve 12 Haziran 2012 tarihlerinde Bilgi Ãœniversitesi'nde düzenlenecek David Harvey konferansı öncesinde yazılan mektupta Bilgi Ãœniversitesi'nin sendika karşıtlığına, küresel sermaye baÄŸlantılarına, ifade özgürlüğünü engelleme teÅŸebbüsleri üzerine HAvrvey’e sesleniyor. Ä°MECE'ye Bilgi Ãœniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Ãœyesi ve Dekanı Ä°hsan Bilgin'den de yanıt geldi. Ä°MECE'nin açık mektubu ve Ä°MECE'ye cevaben Ä°hsan Bilgin'in yazıları aÅŸağıdadır.

Ä°MECE’nin mektubu…

9 Haziran'da yapacağınız Ä°stanbul ziyaretini duyduÄŸumuzdan beri sadece sizin kapitalizmin krizi ve kentsel mücadeleler üzerine yapacağınız kıymetli deÄŸerlendirmeleri duymak için beklemiyor, ayrıca konuÅŸma yapacağınız yer olan (resmen kâr-amaçlı olmayan bir vakıf üniversitesi, fiilen ise Baltimore kökenli Laureate Education Inc.'nin 'zincir maÄŸazalarından' biri olan) Ä°stanbul Bilgi Ãœniversitesi'nin son dönemdeki bazı uygulamaları hakkında da sizi haberdar etmek ihtiyacını derinden hissediyoruz.

Gerek kentsel rant gerekse sınıf mücadelesi üzerine olan titiz araştırmalarınızı bildiğimizden, sizi Bilgi Üniversitesinin sadece üç kampüsü ile çevresindeki alanın soylulaştırılmasındaki başlıca faillerden biri değil, aynı zamanda çalışanlarının ifade özgülüğünü ve sendikalaşma/örgütlenme hakkını ihlal eden bir kurum olduğu konusunda haberdar etmeye mecbur hissediyoruz.

Bilgi Üniversitesinin üç kampüsü de şehir merkezinde, klasik soylulaştırmanın, yüksek katlı yeni üst-orta sınıf rezidans formlarının ya da devlet eliyle yapılan mülksüzleştirmenin ağır baskısı altındaki işçi sınıfı mahallelerinin ortasında yer alıyor. Konuşmalarınızın ilkini yapacağınız Santral kampüsü, bir zamanlar endüstri alanı olan şimdi ise farklı sermaye gruplarının ağır saldırısı altında bulunan Haliç havzasının sonunda bulunuyor. Londra Rıhtımlarındakine benzer ve biraz daha olgun bir soylulaştırma modeli kullanılarak, son yıllarda Haliç havzası ile ilgili İstanbul Metropoliten Planlama Merkezi tarafından (IMP) birçok belirsiz proje önerisi getirildi. Bazen "Slikon Vadisi" formasyonundaki hayaller, bazen vasat bir Richard Florida özentisi yaratıcı endüstri merkezi, ara sıra turizm endüstrisi planları... ayrı ayrı her biri havada uçuşuyor. Ama bu sırada eski sakinlerin ve işçi sınıfının sürgün edilmesi süreci farklı stratejiler altında, kuvvetlenerek devam ediyor: 1- Kamu arazilerinin ve mülklerinin özelleştirilmesi yoluyla (Bilgi Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Koç Endüstri Müzesi, Haliç Kongre Merkezi, vd. eliyle); 2- Merkezi hükümetin ve Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin gücü marifeti ile mahallelerde gerçekleşen ya da planlanan yıkımlar (Yahya Kemal, Fener-Balat-Ayvansaray, Karadolap, Akşemsettin, Yeşil Pınar, Süleymaniye mahalleleri bunlardan bir kaçı); 3- Havzanın kuzeyindeki Cendere Vadisinden Maslak iş merkezine kadar uzanan alanda kamu-özel işbirliği ile planlanan ve yapılan büyük kapalı siteler ve ofis binaları. İktidarı muazzam bir otoriteyle donatan ve 'mülkiyet hakkının kutsallığını' bile anlamsızlaştıran sözde "Afet Yasası" da mecliste kabul edildiğinden, Haliç çevresine bunlardan başka saldırılar da bekleniyor.

Bilgi Üniversitesi/Laureate'nin Santral kampüsü sadece coğrafi olarak bu büyük kentsel rantın ortasında yer almıyor, ayrıca sosyolojik açıdan bakarsak, üniversitenin çoğunlukla üst-sınıf olan öğrenci profili (burslu okuyanların dışındakilerin ödedikleri aylık üniversite ücreti, aylık asgari ücretin neredeyse üç katı) soylulaştırılmış alanın gerçek ve potansiyel müşterilerini oluşturuyor. Ayrıca bize bir şekilde Columbia Üniversitesinin Doğu Harlem sakinleri ile ilişkilerini hatırlatan bir durum olarak, kampüsteki hayatla (moda haftaları, pahalı ve yüksek sesli konserler, özelleştirilmiş kafeler, lüks düğün törenleri, lüks araba reklamları ve denemeleri vb., ezcümle kampus içinde tüketmeden durulabilecek tek bir yer yok) çevresindeki işçi sınıfı mahalleleri arasında, ara sıra mahalle gençlerinin özel güvenlik tarafından taciz edilmesi ile de sonuçlanabilen belirgin bir gerginlik mevcut.

Bilgi Ãœniversitesinin Santral Kampüsü aslında Ä°stanbul'un ilk elektrik santrali idi ve bugün ÅŸehrin elde kalmış nadir endüstri ve kültürel miraslarından biri. 2005 yılında Ãœniversitenin yasal kurucusu olan Bilgi EÄŸitim ve Kültür Vakfı, Enerji Bakanlığı'ndan kullanım hakkını aldıktan sonra 2007 yılında kampüs olarak kullanıma açıldı. Santral Kampüsü'nün onarım/restorasyon giderlerinin mali yükü yüzünden Vakıf, önce Laureate Edu. Inc.'den borç aldı, sonra da binalar ve çalışanlar(!) da dahil, tüm üniversiteyi Laureate Uluslararası Ãœniversiteler ağına 2009 yılında fiilen 'devretmek' zorunda kaldı. Cömert devlet öğrenci kredileri Pell Grant'ler tarafından beslenen ve 1990ların finans-odaklı birikim rejiminde büyüyen kâr amaçlı üniversite ÅŸirketlerini ABD'den çok iyi biliyorsunuzdur. Laureate, bir giriÅŸim sermayesi konsorsiyumu tarafından 'çıkarılıncaya' kadar, yani 'yönetici giriÅŸim sermayesi satın alışları' furyasının yaÅŸandığı 2007 yılına kadar, NASDAQ menkul deÄŸerler borsasında iÅŸlem görüyordu. O zamandan beri Laureate'in sahipliÄŸi, içinde 2008 krizi ve öncesindeki rolü çok tartışılan Kohlberg Kravis Roberts & Co. 'ın da bulunduÄŸu, bir giriÅŸim sermayesi konsorsiyumuna ait. Bu kurumun sermayesini uluslararasılaÅŸtırma stratejisi, borçlu ve gelecek vadeden Madrid Avrupa Ãœniversitesi (Universidad Europea de Madrid) ve Bilgi gibi üniversiteleri satınalmak üzerine kuruldu. 1997 yılında Madrid Avrupa Ãœniversitesinin alınması sürecinde bir arazi rantı skandalı da yaÅŸandı. Kâr-amaçlı ve giriÅŸim sermayesi sahipliÄŸinde bir üniversite ÅŸirketinin, mevzuatı üniversitelerin kâr amaçlı iÅŸletilmesini yasaklayan Türkiye'de nasıl varolabildiÄŸi pek çok ÅŸeffaf olmayan unsurlar barındırıyor. Fakat açık olan ÅŸu ki, Laureate/Bilgi mevcut liberal-muhafazakâr rejim ve onun kurumları ile sıcak iliÅŸkiler kurmaya özen gösteriyor. 2010 yılında Laureate'in Avrupa yönetim merkezi olan Madrid Avrupa Ãœniversitesi tarafından, BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'a 'medeniyetler ittifakına olan katkıları' nedeniyle verilen fahri doktora bu bilgiler ışığında hiç de ÅŸaşırtıcı deÄŸil.

Laureate üniversiteyi devraldıktan sonra gerek Bilgisayar Bilimleri, Ekonomi Politik ve Sosyal Felsefe, Fotoğraf ve Video gibi kuram ağırlıklı bölümleri kapatarak gerekse Tarih, Sosyoloji, Karşılaştırmalı Edebiyat, Matematik gibi temel bilimler bölümlerindeki burslu öğrenci kontenjanlarını azaltarak pratikte üniversiteyi, daha da ticarileştirmek ve neoliberalleştirmek için düğmeye bastı. Fakat asıl saldırı DİSK/Sosyal-İş Sendikası altında 2009 yılından beri örgütlenen ve vakıf üniversitelerinde bir ilki teşkil eden sendikalaşma hareketine karşı oldu. Bu saldırı 2010-2011 yılları arasında, neredeyse hepsi akademik hiyerarşinin en altında konumlanan (okutmanlar ve araştırma görevlileri) ve önemli bir kısmı sendikal hareketin taşıyıcı unsurlarından akademik personelden 40 kadar çalışanın hukuksuz bir şekilde işten çıkarılması ile sonuçlandı. İşten çıkarılan 19 çalışanın davaları İş Mahkemelerinde, ciddi bir kamu desteği ile görülmeye devam ediyor. İşten çıkarılanlardan çoğunun yerine, yüzde 30'u geçen oranda daha düşük maaşla, esnek ve hukuksuz olma ihtimali yüksek bir iş sözleşmesi ile ve kırpılmış özlük haklarıyla, daha da 'güvencesiz' genç akademisyenler işe alındı. Üniversite içindeki ifade özgürlüğü ihlalleri (tüm çalışanların erişebildiği ve sesini duyurabildiği e-posta listesinin kapatılması, işten çıkarmaları ve Laurate/Bilgi'nin politikalarını eleştiren bir öğretim elemanına rektör tarafından disiplin soruşturması açılması vb.), Laureate/Bilgi'nin yeni 'verimlilik-odaklı yönetim stratejisi'nin alametlerinden oldu. En son örnek ise, Doç. Dr. Esra Arsan'ın İletişim Fakültesi'ndeki işinden fakülte dekanı tarafından 'verimsiz ve uyumsuz' olduğu iddiası ile geçen hafta çıkarılmak istenmesi. Esra Arsan, hem üniversite içi politikaları açıkça eleştiren bir ses hem de liberal-muhafazakar AKP ve onun Kürt politikasının otoriter eğilimleri konusunda sistematik olarak yayınlarda bulunan etkili bir iletişimcidir.

Kısacası Sayın Harvey, bizler Bilgi Ãœniversitesinin sadece soylulaÅŸtırmanın neoliberal bir aracı ve 'verimlilik-arayışı' yönetim stratejisinin gereÄŸi olarak sistematik hak ihlallerine neden olduÄŸuna, akademisyenleri ve diÄŸer emekçileri güvencesizleÅŸtirdiÄŸine, kampüslerindeki mekanı sıkıştırdığına ve Türkiye üniversite sisteminin kâr amaçlı üniversite ÅŸirketlerine açmak için lobi yaptığına deÄŸil, aynı zamanda da önemli Marksist düşünürleri konuÅŸma yapmak ve 'tamamen entelektüel' üretim sürecine katılmak için davet ederek 'kentsel göz boyama' icra ettiÄŸine inanıyoruz. Biliyoruz ki siz de bizim gibi "praksis"i savunuyor ve uyguluyorsunuz. Biz sizin sınıf-tabanlı kentsel mücadele çaÄŸrınızdan esinleniyoruz. Ve bilgimizi tüm yoldaÅŸlarımızla paylaÅŸmaya zorunlu hissediyoruz.

Sevgi ve dayanışma ile
Ä°MECE-Toplumun Åžehircilik Hareketi

 

 

İhsan Bilgin'in Cevabı

 

DeÄŸerli dostlar,

Bilgi'deki Mimarlık Fakültesi nüvesi daha Laureate gelmeden çok önce dile getirdiÄŸiniz görüşlere ve pozisyona hiç de yabancı olmayan  bir grup akademisyen ve tasarımcı mimar tarafından oluÅŸturulup temeli atılmış bir yapılanmanın ürünüdür. Bu nedenle de David Harvey, Richard Sennett, Frederic Jameson, Henri Lefebvre, Manuel Castells gibi çaÄŸdaÅŸ tarihsel maddeci anti-kapitalistler, fiilen konuÄŸumuz olmadıklarında da fikirleri ve kitaplarıyla derslerimizin ve atölyelerimizin sürekli vazgeçilmez konukları arasındadırlar. Dahası da var: sadece kent ve kentsel mücadele kuramcıları deÄŸil, AntonioGramschi, Theodor Adorno, Walter Benjamin gibi tarihsel maddeciliÄŸin geliÅŸmesi yönünde dirsek çürütüp göznuru dökmüş çeÅŸitli kuÅŸaklardan düşünürler de mimarlık literatürünün standart kaynakçaları arasında bulunmamalarına karşın fakültenin sürekli konukları arasına katılmaktadırlar. Hatta bunların da ötesinde Avrupa'nın üzerinde dolaÅŸan hayalet metaforuyla Marx'ın bizzat kendisi tarihsel maddeciliÄŸin kurucu nefesi olarak aramızda dolaÅŸmaktadır. Peki "Lauerate de neyin nesi?" Derseniz o da bankaya para yatırmaktan, TV seyretmekten ya da seçimlerde oy vermekten, hamburger yemekten öte bir ÅŸey deÄŸil bizim açımızdan.

Bilgi-gentrification ilişkisi de üzerinde durulmayı hak eden bir konu: Bilgi başından beri tutarlılıkla izlediği yer seçim kararlarıyla da örnek tutum takınmış kurumlardan biridir. Şehrin ana akslarının aşırı spekülatif değerleri nedeniyle yanına yaklaşılamadığından ana aksların, dolayısıyla aşırı spekülatif değerlerin hemen kıyısında teknik adıyla teğetinde bulunan konumlara yerleşerek: Kuştepe-Dolapdere-Silahtarağa; hem sayısı hiç de az olmayan mensuplarını merkezin olanaklarından hem de merkezleri üniversite gençliğinin aktivitelerinden mahrum bırakmamıştır. Ayrıca da bu teğet yerleşme stratejisi ana akslardaki spekülatif eğilimlerin yakın çevrelerine sıçramaları önünde de bir tür bariyer işlevi görmüştür; ve de görmeye devam etmektedir. İri gövdeleriyle Bilgi kampüsleri kapladıkları yerle kabaran iştahları durdurmasa da yatıştırmaya devam etmektedir.

Åžu da eklenmeli ki: derslerimizde ve atölyelerimizde tarihsel maddeci resmigeçidi yapmakla yetinmiyoruz, onlardan öğrendiklerimizle örneÄŸin spekülasyonun artık alanı haline düşürülmüş Kağıthane Vadisi  ya da  politikacılar ve piyasa aktörleri açısından halen kaba bir yayılma alanı olmanın ötesinde bir deÄŸer taşımayan Arnavutköy ilçesi için  alternatif yaÅŸama ve barınma alanları içeren kentsel projeler üretiyor ve fakülte binamızın giriÅŸinde varolan iliÅŸkilerin alternatifleri olarak sürekli sergilerle kamuoyuna teÅŸhir ediyoruz.

KuÅŸkusuz bütün bunlar herhangi bir ÅŸeyin mazereti olamazlar ve olamamalılar ben de zaten sitenizdeki açık mektupla sanki bizler D.Harvey'e layık deÄŸilmiÅŸiz; onu haketmiyormuÅŸuz gibi  imalarla yüklü ifadelerinizden alınıp yazdım bu satırları. Harvey Metis ve Sel'in yanı sıra bizim fakültemizin konuÄŸu olarak davet edilmiÅŸtir. Alınmış olmamız bile birÅŸeyler söyler diye umuyorum, Harvey'in konukluÄŸu, fikirleri ve ruhu fakülte binasında sürekli gezinen birinin fiilen kendisinin atmosfere dahil olmasının nasıl bir etki yaratacağı bakımından da ilginç bir deneyim olacak bizler için. Ne yazık ki Derrida'nın deyimiyle Marx'ın tüm hayaletlerini birden ağırlamak mümkün olamıyor! Kaldı ki Laureate de devasa organizasyonların hantallığı içinde bunun hakkını her seferinde veremese de "Açık toplum" vurgusu ve angajmanıyla, bu dünyada karşılaşılabilecek en beter aktörlerden biri olmasa gerek. iyi günler, güçlü sesler ve enerjik katılımcılar dileklerim ve sevgilerimle....

Ä°hsan Bilgin
İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dekanı


Toplam Görüntülenme : 113977
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiÅŸ.
Yorum için giriş yapınız!