GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Mimarlar: Başkent’in simge değerlerinden DSİ binasının yıkımı belleğimizin yok edilmesidir
Mimarlar: Başkent’in simge değerlerinden DSİ binasının yıkımı belleğimizin yok edilmesidir Yıkım tehdidi altındaki DSİ binası acilen tescil edilmelidir Mimarlar Odası Ankara Şubesi Cumhuriyet dönemi mimari mirasının ve Başkent kimliğini oluşturan yapıların korunması için mücadeleyi sürdürüyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, yıkım tehdidi altındaki Cumhuriyetin ve Başkent’in simge değerlerinden Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlük Hizmet Binasının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurmuştu. Bu süreçte yapının plan değişikliği yapılarak yıkılması ve yerine kat yüksekliği arttırılmış yeni bir bina yapılmasına dönük karar verildiği kamuoyunun gündemine düştü. Mimarlar Odası Ankara Şubesi sürecin peşini bırakmayarak, resmi kurumlarla yazışmalarına devam etti. Koruya ilişkin açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Yapının korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescili için Koruma Kurulu’na başvurduk. Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Nükleer Düzenleme Kurumu Başkanlığı’ndan ve DSİ Genel Müdürlüğü’nden 5315 ada 2 parsele ait yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planını ve ilgili plan notlarını, taşınmaz üzerinde yer alan binaya ait mevcut onaylı statik raporunu ve şu an ki fiili kullanım durumuna ilişkin bilgi ve belgeler ile taşınmaz ve yakın çevresini kapsayan halihazır harita örneğinin kendisine iletilmesini istedi. Atatürk’ün istirahatgahı ile yakın konumda olan, Cumhuriyetin simge değerlerini taşıyan bir mimarlık kültürüne sahip yapıyı ve yapının içinde bulunduğu parselin kentsel tarihi korumak için mücadeleyi bırakmayacağız” dedi.
Yapı 1950’li yıllarda tasarlanmış en önemli mimarlık eserlerinden biridir Candan, bu süreçte alanda Ankara Valiliği Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından 01.02.2022 tarihinde; Ankara İli, Çankaya İlçesi, Yücetepe Mahallesi, 5315 Ada 2 Parsele ilişkin, 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı ve ‘Resmi Kurum Alanı’(Nükleer Düzenleme Kurumu) emsal 2.00 ve yükseklik Z+12 kat” kullanım kararının getirildiğini ve 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği yapıldığını da hatırlattı. Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Plan değişikliğine konu 5315 ada 2 parsele meri planda getirilen ‘resmi kurum alanı (DSİ Umum Müdürlüğü)” kullanım kararından, resmi kurum alanı (Nükleer Düzenleme Kurumu) olarak plan değişikliği önerildiği görülmektedir. Kamu kullanım niteliği değiştirilmemiş gibi görünmesine rağmen plan değişikliği ile 1958 yılında yapılan Devlet su İşleri Genel Müdürlüğü Binasının yıkımı öngörülmektedir. DSİ Binası kentin en önemli bellek mekanlarından birisidir. DSİ Kongre Salonu bugüne kadar birçok meslek örgütü, sendika, sivil toplum örgütü, siyasi partinin tarihsel toplantılarına tanıklık etmiştir. Plan değişikliği ile yıkım tehdidi altındaki yapı,1950’li yıllarda tasarlanmış en önemli mimarlık eserlerinden biridir. Geleceğe dönemin teknolojisi ve kamu yapılarına bakışın simgesel ifadesi olarak kültür varlığı olarak kentsel hafızadaki yerinin korunması için acilen tescil edilmesi gerekmektedir.” Yapının yıkılması ülkemiz mimarlık tarihine, Başkent kimliğine ve belleğimize büyük zarar verir Candan, yapıya ilişkin şu bilgeleri verdi: “1958 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün Ankara’da yer alması planlanan genel müdürlük hizmet binası, 1958 yılında gerçekleştirilen mimari proje yarışması ile elde edilmiştir. Yapı, Enver Tokay, Behruz Çinici ve Teoman Doruk’un birlikte katıldıkları tasarım projesi birincilik elde etmiştir. Enver Tokay, Behruz Çinici ve Teoman Doruk tarafından tasarlanan bina için 1959 yılında başlanan inşaat 1970 yılında tamamlanmış ve söz konusu bina Türkiye mimarlık tarihinin 1950’li yıllarda tasarlanmış en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilmiş ve mimarlık tarihindeki yerini almıştır. 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprakları üzerinde süregelen mimarlık süreci incelendiğinde, ulusal-evrensel, geleneksel-modern mimarlık uygulamalarının seyri, özellikle 1920'li yıllara hakim olan Birinci Ulusal Mimarlık Akımı, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda yabancı kökenli (ağırlıklı olarak Almanya, Avusturya ve İsviçre'den) mimarların Türkiye'ye bıraktığı eserlerin yanı sıra 1940’lı yıllarda başlayıp 1950'lere kadar süren dönemde İkinci Ulusal Mimari Akımının getirdiği modern ve postmodern mimarlık akım örnekleri ile anılmaktadır. Özellikle 1970'li yıllara kadar ağırlıklı olarak yerli ve ülkeye özgü bir mimarlık kültüründen söz etmek mümkün olmuştur. Söz konusu dönemlerde Türkiye’de binalarını tasarlama ve uygulama fırsatı bulan mimarlar ‘kültürel kimlik’ ve ‘kent kimliği’ sorularına yanıt veren çok önemli mimarlık eserleri ortaya koymuştur. Yapının yıkılması ülkemiz mimarlık tarihine Başkent Ankara’nın kentsel kültürü ve kimliğine büyük zarar verir.” Toplam Görüntülenme : 21773 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|