Sobe Gazetesi 2024 - Gökçek Raporu
GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Gökçek Raporu

Gökçek Raporu

Melih Gökçek’in Dünya Belediye BaÅŸkanlığı yarışmasına aday olmasından sonra yarışma dışı bırakılması için Dünya Belediyeler BirliÄŸi’ne iletilen Rapor

DÜNYA BELEDİYELER BİRLİĞİ

Sayın İlgili,

KuruluÅŸunuzca verilen “Dünya Belediye BaÅŸkanı” ödülüne Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Ä°. Melih Gökçek’in de aday olduÄŸunu ve finale kaldığını ÅŸaÅŸkınlıkla öğrendik. Oylama ile çalışan bir mekanizma da olsa ödül programınızın belli kriterleri göz önünde bulundurduÄŸunu biliyoruz ve aÅŸağıda detaylandırdığımız gerekçelerle Ä°. Melih Gökçek'in, “Etik Kodlar” belgenizde yer alan bu koÅŸulları saÄŸlamadığı konusunda sizleri bilgilendirmek istiyoruz.

Ä°. Melih Gökçek, görevde bulunduÄŸu uzun yıllar boyunca makamını kendi toplumunun yararı için kullanmamıştır. Yerel yönetim anlayışı katı bir biçimde katılımı dışlayan Gökçek, yönetimde bulunduÄŸu süre boyunca kentsel geliÅŸime iliÅŸkin konularda ilgili kurum ve kuruluÅŸlarla çatışmaktan kaçınmamış, kamuoyundan tepki gören politikaları ve mahkeme kararlarıyla iptal edilerek hukuk dışı hale gelen uygulamaları sürdürmüştür. Tüm bunlara karşın uzun süredir görevini sürdürüyor olması ise, kendisinin Ankara’daki yönetim performansından ziyade, halen iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin ülke genelindeki oy desteÄŸine baÄŸlıdır. Zira Gökçek’in oy oranları, istikrarlı bir biçimde partisinin Ankara’da aldığı oyların altında seyretmektedir.

Ä°. Melih Gökçek’in sürdürdüğü kent yönetimi anlayışının olumsuz boyutlarını örnekleyerek tartışmak oldukça uzun bir rapor yazmayı gerektirecektir. Burada sadece baÅŸlıca konularda Gökçek döneminin baÅŸarısızlıklarını sıralayarak, kendisinin, düzenlediÄŸiniz ödül programının temel referans metni olan “Etik Kodlar” belgesinde yer alan ÅŸartları yerine getirmediÄŸini göstermeye çalışacağız.

1. Ulaşım:

Ä°. Melih Gökçek, belediye baÅŸkanı olduÄŸu 1994 yılından günümüze kadar geçen 18 yıllık dönemde hiçbir etüt ve plana dayanmayan, daha önce yapılan çalışmaları inkar eden, aklına geldiÄŸi zamanlarda noktasal olarak yaptığı düzenlemeler ile Ankara’nın kentiçi ulaşımını içinden çıkılmaz bir hale getirmiÅŸtir. Ankara kenti için yapılan son Ulaşım Master Planı, 1994 tarihlidir. Ä°. Melih Gökçek, görevde bulunduÄŸu süre boyunca bu planı dikkate almamış, dahası, yeni bir plan da yaptırmamıştır. Bu dönemde özellikle kent merkezinde ve kent bütününde yaya hareketlerini sınırlayan, motorlu araç trafiÄŸinin iyileÅŸtirilmesini amaçlayan karayolu projeleri yapılmıştır. Kent merkezinde ve birçok ana koridorda kesintisiz araç akışını saÄŸlamak amacıyla hemzemin geçitler kaldırılmış, yayalar alt ve üst geçitleri kullanmaya zorlanmış ve hatta kentin merkezi olan Kızılay Meydanı’nda bile yaya hareketleri sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Trafik düzeylerinin düşürülmesi yerine trafik akışını hızlandırarak trafik problemine çözüm bulmayı benimseyen anlayış, günümüzde benimsenen çaÄŸdaÅŸ ulaşım planlama ilkeleriyle baÄŸdaÅŸmamakta, araçlara öncelik veren yaklaşım kentin ulaşım planında benimsenen temel ilkelerle de çeliÅŸmektedir.

1994-2009 yılları arasında Ankara’da 109 alt ve üst geçit inÅŸa edilmiÅŸ ve ana arterler sürekli olarak geniÅŸletilmiÅŸtir. Bu geçitlerin önemli bir kısmı, bir ulaşım planına baÄŸlı olmadan yapıldıkları için mahkemelerce iptal edilmiÅŸ, ancak fiili olarak tamamlanmış bulundukları için kullanımda kalmış, kent içi trafiÄŸi daha da içinden çıkılmaz hale getirmiÅŸlerdir. Ãœstelik, plansız yapılan altgeçitler, yoÄŸun yağış olan günlerde su baskınlarına sahne olmaktadır. Bu süreçte, 17’si kent merkezinde olmak üzere 93 yaya üst geçidi yapılmış, yayalar bunları kullanmaya zorlanmıştır. Yayaların kullanmadığı bu geçitler kaynak israfına neden olmuÅŸlardır. Görüntü kirliliÄŸine de yol açan üst geçitlerin bir çoÄŸu bugün ıssız, izbe birer korku mekanı durumundadırlar. Özellikle kent merkezinde yaya yoÄŸunluÄŸunun çok yüksek olduÄŸu noktalardaki üst geçitler kullanılmamakta, yayalar üst geçidin altından hemzemin geçiÅŸ yapmaya devam etmektedirler.

Hemzemin yaya geçişleri iptal edilerek taşıt trafiğine yüksek hız sağlamak için, kentin ana bulvarları ve caddelerindeki refüjlere yayaların geçişini engellemek amacıyla beton bariyerler yerleştirilmiştir. Yapılan katlı kavşaklarla ve orta refüjlerdeki engellerle hızlandırılan taşıtların yayalarla ve diğer taşıtlarla yaptığı kazalar çok daha büyük hasarlı ve ölümcül olmaya başlamıştır.

Günümüzde tüm dünya kentlerinde kentin kalbi, toplumsal birlikteliÄŸin ve paylaşımın odağı olan kent merkezi, motorlu taşıt trafiÄŸinden arındırılarak sadece yayalara ve bisikletlilere ayrılmakta ya da merkeze otomobillerle ulaşımı caydırmak için çeÅŸitli engeller getirilmektedir. Ä°. Melih Gökçek’in başında olduÄŸu Ankara kent yönetimi ise çaÄŸdaÅŸ uygulamaların tam tersine motorlu taşıt trafiÄŸinin kent merkezinden geçiÅŸini teÅŸvik edecek ÅŸekilde yaya geçitlerini ve hemzemin kesiÅŸmeleri azaltmış ve kentin ana bulvarlarından transit trafiÄŸin geçmesini kolaylaÅŸtıracak fiziksel düzenlemeler yapmıştır.

Motorlu araç kullanımını özendiren bu uygulamalar sonunda 2005-2009 yılları arasında Ankara’da kayıtlı özel araç sayısı %20 oranında artmış ve 1000 kiÅŸiye düşen özel araç sayısı 191’e ulaÅŸmıştır. Bu oran Türkiye kentleri içinde en yüksek orandır. 2008 yılında tüm toplu taşım araçlarının toplam ulaşım içindeki payı ancak %69’du ve metro bunun sadece %7’sini oluÅŸturmaktaydı. Yapımına Ä°. Melih Gökçek döneminden önce baÅŸlanan iki raylı hat (toplam 21,64 km) 1997 yılında tamamlandığından beri Ankara’nın metro hattı geliÅŸtirilememiÅŸtir. Dahası, Ä°. Melih Gökçek tarafından 2004 yerel seçimleri öncesinde paralel olarak baÅŸlatılan 3 metro hattı halen tamamlanamamıştır. Metro hatlarının paralel olarak yapımı yerine birer birer tamamlanması yönündeki tüm uyarıları göz ardı eden Gökçek, 2011 yılında bu hatları tamamlayamayacağını ilan edip görevi merkezi hükümete devretmiÅŸtir. Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nin 7 yılda tamamladığı ve geçtiÄŸimiz günlerde hizmete giren 22 km.lik metro hattı düşünüldüğünde, Ankara’nın metro yapımı açısından ne denli büyük bir fiyaskoya sahne olduÄŸu açık hale gelmektedir.

Motorlu araç kullanımının özendirilmesi, plansız bir kentsel geliÅŸmeyle el ele gitmektedir. Bu plansızlık sürekli olarak uzak yerleÅŸimlere ulaşımı gündeme getirmekte, bu sorun da tekrar motorlu trafik yoluyla çözülmeye çalışılmaktadır. Kentin plansız büyümesini ve motorlu araç trafiÄŸini destekleyen bir dinamik de sayıları hızla artan alışveriÅŸ merkezleridir. 2010 yılı sonu itibarıyla Ankara’da, çoÄŸu kent merkezinin dışında yer alan 28 alışveriÅŸ merkezi bulunmaktaydı. Bunların içerdiÄŸi kapalı alışveriÅŸ merkezi alanının kent nüfusuna oranı, 1000 kiÅŸi için 215 m2’ye tekabül etmekteydi. Bu oran, 1000 kiÅŸi için 82 m2 lik ortalamasıyla Türkiye’nin de, tüm Avrupa kentlerinin de üstündedir.

2. Kent Ekonomisi:

2002 yılında AKP’nin iktidar olması ile birlikte, AKP’nin yönetiminde bulunan belediyeler, büyük ölçekte borçlanmalarla projeler üretmeye baÅŸladılar. Bu çerçevede Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi, Hazineye en çok borcu bulunan belediyeler sıralamasında sürekli listenin başında bulunmuÅŸtur. 2007 yılında tüm belediyelerin Hazineye olan borcu 12,9 milyar TL iken, Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi’ne ait olan borç 3,8 milyar TL ($2,9 milyar) idi. 2010 yılı Haziran ayında bu rakamlar sırasıyla 14,6 milyar ve 4,7 milyara ulaÅŸmıştı. Belediyenin 2010 bütçesinin 2,27 milyar TL olduÄŸu düşünüldüğünde, oluÅŸan borcun büyüklüğü daha iyi anlaşılacaktır. 2006 yılında Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi’nin, ulusal doÄŸal gaz ÅŸirketi olan BOTAÅž’a ödemediÄŸi borçlar ulusal gündemi iÅŸgal etmiÅŸ ve BOTAÅž’ın doÄŸal gaz fiyatlarına zam yapmasına sebep olmuÅŸtu. Yine 2006 ve 2007 yıllarının yaz aylarında, yağış oranlar mevsim ortalamalarının altında kalmadığı halde yaÅŸanan kuraklığın sebebinin, Devlet Su Ä°ÅŸleri’nin yıllardır yapılmasını tavsiye ettiÄŸi halde Belediye’nin ihmal ettiÄŸi altyapı yatırımlarının yapılmaması olduÄŸu anlaşıldı. Kent ekonomisinin plansız ve kuralsız yönetildiÄŸi Ankara’da toplu ulaşım, su ve doÄŸal gaz gibi kentsel hizmetler, Türkiye’deki en pahalı hizmetlerdir.

3. Kültürel ve Doğal Değerler

Ä°. Melih Gökçek döneminde kent içinde yer alan doÄŸal ve kültürel yapılar rant kaygısına kurban edilmiÅŸtir. Bu uygulamaların en acı örneÄŸi, 1929 yılında yapılan ve deÄŸerli bir endüstri mirası olan Havagazı Fabrikası’nın, kentli grupların muhalefetine ve meslek örgütlerinin uyarılarına raÄŸmen 2006 yılında yıkılıp yok edilmesidir. Benzer ÅŸekilde, Ankara’nın modern bir baÅŸkent olarak kuruluÅŸu ile birlikte oluÅŸturulan Atatürk Orman ÇiftliÄŸi, sahip olduÄŸu doÄŸal deÄŸerlerle ve kültür varlıklarıyla bir koruma alanı ve ekolojik bir koridor olmasına karşın tahrip edilmiÅŸ, sadece son bir yıl içerisinde Çiftlik arzisinin ortasından geçirilen 8 ÅŸeritli otoyol ile kıymetli tarım toprağı betonlaÅŸtırılmış, yüzlerce aÄŸaç sökülmüştür.

Ankara kentinin en önemli yeÅŸil alanlarından olan Orta DoÄŸu Teknik Ãœniversitesi, 56 yıl önce çorak bir arazi iken, öğrenci ve öğretim üyelerinin çabalarıyla yeÅŸillendirilmiÅŸtir. Ãœstelik Ãœniversite arazisi içinde bulunan Eymir Gölü, yine Ankara’nın en önemli doÄŸal koruma alanlarındandır. Bugün bu alanlar, Ä°. Melih Gökçek’in ısrarla imara açmaya çalıştığı, bunun için Ãœniversite üzerinde baskılar yaptığı alanlardır. Ankaralılar, bu alanları Ä°. Melih Gökçek’in “projelerinden” koruyabilmek için imza kampanyaları düzenlemektedir.

Ä°. Melih Gökçek döneminde Ankara’nın en fazla darbe yiyen ve tahribata uÄŸrayan alanlarının başında kentin en önemli aksı olan Atatürk Bulvarı gelmektedir. Gerek kentiçi ulaşım ve gerekse yürüyüş-gezinti yolu olarak Ankara’nın en önemli aksı olan Atatürk Bulvarı, Ä°. Melih Gökçek döneminde yapılan ve hiçbir bilimsel ulaşım planına ve ÅŸehircilik kurallarına dayanmayan uygulamalarla hızlı taşıt trafiÄŸine kurban edilmiÅŸ ve “Bulvar” dan “Karayolu” na dönüştürülmüştür. Bu konuda uzman bilim adamlarının, üniversitelerin, meslek kuruluÅŸlarının ve kent halkının görüş ve uyarıları dikkate alınmadan BaÅŸkanın isteÄŸi ile gerçekleÅŸtirilen “proje”ler Atatürk Bulvarını yok etmiÅŸtir. Karayoluna dönüşen Atatürk Bulvarı sosyal, kültürel ve ticari cazibesini yitirmiÅŸ ve terk edilmeye baÅŸlamıştır.       

Yine Ä°. Melih Gökçek’in en son ortaya attığı projelerden biri, kent merkezinde bulunan ve Cumhuriyet’in önemli alanlarından olup hem kültürel hem de doÄŸal açıdan koruma altında bulunan Güvenpark için önerdiÄŸi, London Eye benzeri dönme dolap projesidir. Bu alanı tahrip edecek projeyi yine Ankaralıların yaptığı muhalefete raÄŸmen ısrarla uygulamaya çalışan Gökçek’i ancak Kültür Bakanlığı’nın müdahalesi durdurabilmiÅŸ ve proje iptal edilmiÅŸtir. Ãœstelik daha sonra söz konusu dönme dolabın bir projesinin de olmadığı ve fiziksel olarak uygulanmasının imkansız olduÄŸu ortaya çıkmış, konu, Ä°. Melih Gökçek’in plansız ve programsız yönetim anlayışının bir örneÄŸi olarak arÅŸivlerde yerini almıştır.

4. Kentsel Dönüşüm:

2004 yılından bu yana, Türkiye kentleri kentsel dönüşüm projelerine sahne olmaktadır. Genellikle eski gecekondu alanlarının dönüşümünü amaçlayan bu projelerin ilk ve en büyüklerinden biri Kuzey Ankara’da, Kuzey Ankara Kent GiriÅŸi Projesi adıyla baÅŸlatılmıştır. Bölgede yaÅŸayan kent yoksullarının yerinden edilmeyeceÄŸi ve üst sınıf Ankaralılarla birlikte yaÅŸayacakları iddiasıyla hazırlanan proje, vaadleriyle UN-Habitat ödülü de almıştır. 2005 yılında barışçıl bir biçimde gerçekleÅŸen yıkımlarla birlikte gecekondu sakinleri, üç yıl içinde yeni evlerine taşınacakları vaadiyle baÅŸka alanlarda kiracı konumunda beklemeye baÅŸlamışlardır. Aradan geçen 7 yılın sonunda ise bu alanda evine yerleÅŸebilmiÅŸ hiç kimse yoktur. MaÄŸdur edilen gecekondulular bir dernek kurup örgütlenmiÅŸ ve belediyeye karşı dava açmışlardır. Dava sürmekte, maÄŸduriyet devam etmektedir.

Ä°. Melih Gökçek yönetiminin kentsel dönüşüme bakışını örnekleyen bir baÅŸka alan Dikmen Vadisi’dir. Kentin güneyinde ve deÄŸerli bir alanda bulunan vadinin Ä°. Melih Gökçek döneminde dönüştürülen kısımları ciddi bir seçkinleÅŸtirmeden geçmiÅŸ, bölgedeki yapı yoÄŸunlukları ve kullanıcı profili deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Vadi içinde yapı yoÄŸunluÄŸunun artırılmasının kent bütünü için taşıdığı riskler meslek örgütlerince ifade edildiyse de bu uyarılar Belediye tarafından dikkate alınmamış, sonunda Belediye’nin önerdiÄŸi proje mahkemelerce iptal edilmiÅŸtir. Tüm bu süreçte, Ä°. Melih Gökçek’in kullandığı “katılım” mekanizması, gecekondu sahiplerini tek tek sözleÅŸme imzalamaya zorlamak olmuÅŸtur. Buna karşı çıkan gecekondulular ise terörize edilmiÅŸ, kentsel hizmetlerden mahrum bırakılmış, polis ÅŸiddetiyle yerlerinden uzaklaÅŸtırılmaya çalışılmıştır. Halen bu alanda örgütlenerek yaÅŸam alanını savunan gecekondu halkı, sık sık Ä°. Melih Gökçek’in suçlama ve tehditlerine maruz kalmakta, Gökçek’in yönlendirdiÄŸi yıkım operasyonlarıyla karşı karşıya bulunmaktadır.

VereceÄŸimiz son örnek, yine eski bir gecekondu bölgesi olan Mamak’ta yer almaktadır. Bu bölgede de gecekondu halkı bireysel sözleÅŸmeler imzalamaya zorlanmış, bazıları bunu kabul ederken, bazıları da örgütlenerek direnmeyi seçmiÅŸtir. Burada ilginç olan nokta ise, gecekondu halkı için yapılan toplu konutların –yine tüm uyarılar göz ardı edilerek– dere yatağına yapılmış olmasıdır. Dünyanın geliÅŸmiÅŸ hiçbir bölgesinde yapılmayacak olan bu uygulama, barındırdığı sel riskine raÄŸmen sürdürülmüştür. Söz konusu binalar, henüz inÅŸaat aÅŸamasında iken sel baskınına uÄŸramış, binaların tamamlanmamış olması can kaybını önlemiÅŸtir. YaÅŸanan sele raÄŸmen Belediye projeyi iptal etmeye yanaÅŸmamıştır.

Ä°. Melih Gökçek’in yürütmekte olduÄŸu kentsel dönüşüm projelerinin sayısı ve kapsadıkları alan oldukça büyükse de, burada verdiÄŸimiz birkaç örneÄŸin, bu projelerin temel özelliklerini yansıttığını sanıyoruz. Her ÅŸeyden önce katılımdan uzak biçimde kurgulanan bu projeler azami rant kaygısı ile, ilgili kuruluÅŸların ve dönüşüme konu edilen alanların sakinlerinin görüşü alınmadan hazırlanmaktadır. Dahası, her türlü muhalefet ve karşı görüş baskı ile karşılaÅŸmakta, denetimden uzak biçimde icra edilen projeler kentlilerin saÄŸlıklı çevrelerde yaÅŸamalarını deÄŸil, kentsel mekandan elde edilecek kar marjını artırmayı amaçlamaktadır. Özellikle kent yoksullarına karşı açık ÅŸiddet biçimine bürünen kentsel dönüşüm projeleri, adil olmayan bir kent yönetiminin alameti farikası haline gelmiÅŸtir.

5. Kent Yönetiminde Katılım:

İ. Melih Gökçek, görevde olduğu süre boyunca, kentin başta ulaşım olmak üzere tüm ana sorunlarını hiç bir plana dayanmadan kendi günlük projeleri ile yönlendirmeye çalışmıştır. Bu konularda uzman meslek kuruluşlarının ve üniversitelerin katkı ve önerilerini reddetmiş, uyarılarına kulak asmamıştır. Dahası, bu kurumlardan gelen ve kendisinin ısrarla ihmal ettiği uyarıları haklı çıkaran mahkeme kararlarını da uygulamamıştır. Her konuda kendisini uzman gören İ. Melih Gökçek, kent yönetiminde katılımcılığı kabul etmemiş, göstermelik ve düzmece anketlerle kent halkının desteğine sahip olduğu izlenimini yaratmak istemiştir. Kamu kaynaklarını Ankara halkının yararı için kullanmamış, yapılması gerekenleri yapmamış, bunun yerine gereksiz yatırımlarla kamu kaynaklarını israf etmiştir. Kendi hatasından kaynaklanan zararları ve ölümleri doğa koşullarına yüklemiştir.

Altı çizilmesi gereken bir nokta da, çaÄŸdaÅŸ kent yöneticiliÄŸinin önemli bir boyutunu oluÅŸturan dezavantajlı kesimlerin hayatını kolaylaÅŸtırıcı önlemler konusunda Ä°. Melih Gökçek’in baÅŸarılı bir yönetim sergilememiÅŸ olduÄŸudur. Ä°. Melih Gökçek, yaptığı kentiçi ulaşım uygulamaları  ile Ankara’yı yayalar, yaÅŸlılar, engelliler, çocuklar için yaÅŸanması zor bir kente dönüştürmüştür. Bundan daha vahim olan ise, Ä°. Melih Gökçek’in, kendisi gibi düşünmeyen ve farklı kimliklere sahip yurttaÅŸlara karşı sergilediÄŸi tahammülsüz anlayıştır. Bu yönde, oldukça tartışmalı ve ayrımcılık içeren argümanları kaba ifadelerle sarf etmekten çekinmemiÅŸtir. Buna örnek olarak göreve ilk geldiÄŸi zaman modern bir heykeli ahlaksızlıkla itham ederek “içine tüküreceÄŸini” ilan etmesi ve sonrasında heykeli yerinden kaldırması; yakın zamanda kürtaj karşıtı söylemlerini sosyal medyada karşıt görüşlü kullanıcılara hakaret içeren ifadelerle dile getirmesi ve istenmeyen gebelik durumunda cenin yerine annenin ölmesi gerektiÄŸini söylemesi; eÅŸcinsel birinin Ankara’ya asla Belediye BaÅŸkanı olmaması gerektiÄŸini söylemesi gösterilebilir.

Sonuç:

İ. Melih Gökçek, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ve üniversitelerle kavgalıdır. Uygulamalarında görüşlerini almadığı gibi bu kurumları aşağılamayı ve onlara hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmiştir.

İ. Melih Gökçek, hukuk dışı uygulamaları ile ilgili açılan ve aleyhine sonuçlanan davalarda hiç bir yargı kararını uygulamamış ya da hukuku kandırmıştır.

İ. Melih Gökçek, kendisi ve ailesi hakkında bir dizi yolsuzluk iddiası bulunduğu halde, aynı siyasi partiden olduğu hükümetin korumasında hiç bir soruşturmaya uğramamıştır. Hakkında yapılan suç duyuruları için soruşturma izni verilmemiştir.

Ä°. Melih Gökçek, “Kentsel Dönüşüm” adı altında yaptığı ranta yönelik uygulamaları ile Ankara halkının yıllardır yaÅŸadığı yerleri ellerinden almış, kent halkının barınma hakkını görmezden gelmiÅŸtir. Bu projelere direnen kentlilerin üzerine polis gücünü göndermiÅŸ, gaz bombaları ile zor kullanarak yıkımları gerçekleÅŸtirmiÅŸtir.

Ä°. Melih Gökçek, Ankara’nın kültürel mirasına, kültür mekanlarına, yeÅŸil alanlarına, parklarına, doÄŸal peyzajına, meydanlarına, kültürel peyzajına ve kimliÄŸine düşmanca davranmış, bu deÄŸerleri yok etmeye çalışmış ve bir kısmını da yok etmiÅŸtir.

Yukarıda kısaca sıraladığımız örneklerin, Ä°. Melih Gökçek’in uyguladığı çaÄŸdışı kent yöneticiliÄŸini yeterince açıkladığını umuyoruz. Bu örneklerin, kurumunuzun ilan ettiÄŸi “Etik Kodlar” Belgesinde öne sürülen ÅŸartların pek çoÄŸu ile çeliÅŸtiÄŸi açıktır. Bu çerçevede, Ä°. Melih Gökçek’in kurumunuzdan alacağı bir ödül, her ÅŸeyden önce kurumunuzun uluslararası saygınlığını zedeleyecektir. Ä°. Melih Gökçek’in “Etik Kodlar” belgesinde yer alan ilkelerle baÄŸdaÅŸmayan uygulamaları nedeniyle yarışma dışı bırakılmasını talep ve tavsiye ediyoruz.

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi


Toplam Görüntülenme : 42019
Kategori Haberleri

16 Nisan’da hikayemizin gücüne inanalım Olumsuz söylemlere sağır olalım
Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, 16 Nisan’da Hayır çaÄŸrısı yaparak vatandaÅŸları oylara sahip çıkmaya davet etti
12 Nisan 2017
Hayır demek için binlerce sebebimiz var
Referandumda Hayır demek için binlerce sebep olduÄŸunu belirten Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, 16 Nisan’da tüm vatandaÅŸları Cumhuriyet deÄŸerlerine sahip çıkmaya davet etti.
29 Mart 2017
Türkiye aklını ve varlıklarını kaybediyor
Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, Son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bilim emekçilerinin ihraç edilmesine, ülkenin varlıklarının talan edilmesi anlamına gelen Varlık Fonu’na, “Bu bir siyasi yıkım projesidir. KHK’lar ve Varlık Fonu bu yıkım projesinin argümanlarıdır. Ãœlkenin felakete sürüklenmemesi için referandumda oylarımıza sahip çıkarak, Hayır demeliyiz” diyerek tepki gösterdi.
08 Åžubat 2017
Uğur Mumcu özlemle ve saygıyla anıldı
Aradan 24 yıl geçmesine raÄŸmen faillerinin hala yargılanmadığı gazeteci yazar UÄŸur Mumcu özlemle ve saygıyla anıldı. Anmaya katılanlar ellerinde ve yakalarında “hayır” vurgusu yapan küçük kartlar ve dövizler taşıdı. Mimarlar Odası Ankara Åžube BaÅŸkanı Tezcan KarakuÅŸ Candan, Mumcu için yapılan anıta “UÄŸur Mumcu Hayır Diyor” yazısı bıraktı.
24 Ocak 2017

<<< <
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiÅŸ.
Yorum için giriş yapınız!