GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Esnaf Belediyeyi oda’ya şikâyet etti
Esnaf Belediyeyi oda’ya şikâyet etti Mimarlar Odası Ankara Şubesi bugün yaptığı basın toplantısında ulus tarihi kent merkezini ve Saraçoğlu’nu gündemine aldı. Ulus’tan esnaf temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı ve Ankara Şube Sekreter Üyesi katıldı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, Hacıbayram esnafının kendilerini ziyaret ettiğini dile getirerek, Tarihi Kent Merkezi ve Hacıbayram çevresindeki uygulamalara yönelik olarak şunları söyledi: “Ulus Tarihi Kent Merkezi 23 yıldır devam eden bir süreç. Şimdi ise Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendi inisiyatifi ile sürdürdüğü bir süreç öne çıkıyor. Dönüşüm ve yıkımlar yapılıyor fakat ortada bir proje süreci yok, plan yok plansızlık var. Son olarak geçtiğimiz yıl koruma amaçlı imar planı yapılması için ihale edildi. Deneyimli bir meslektaşımız bölgede çalışıyor, kendisi bütün bölgedeki analizleri bitirmesine rağmen altı aydan beri, kendisine herhangi bir çağrı yok. Belediye’nin Projeyi bitirme çabası yok. Yeni yapılaşmalar ve yıkımlar devam ediyor. Bütün olarak bakarsak hukuksuz bir süreç oluşturuluyor. Proje süreci sürdürülse iyi şeyler de yapılabilir. Melih Gökçek kendi bildiğini okluyor. Ankara’nın kalbidir orası cumhuriyet’in kurulduğu mekan olarak Türkiye için çok önemli bir alan Ulus çöküntü alanına dönüştü. Hacıbayram esnafı bizi ziyaret etti. Esnafa dükkanlara taşeron firma aracılığıyla antetsiz yazılar gönderiliyor. Hiçbir hukuki tarafı yok.” Şeklinde konuştu. “Bizi tehdit ediyorlar, esnaf korkuyor” Hakkan’ın ardından söz alan bölge esnafı Sabri Özdeş odaya geldiklerini ve destek istediklerini belirterek mağduriyetlerini anlattı. Özdeş zor ve baskıyla taahhütname imzalatmaya çalıştıklarını dile getirdi. Özdeş: “Tam yarım asra yakın esnaflık yapıyorum. Ulus Hacıbayram Camisinin olduğu yerde Karayalçın ile de görüşmüştük. Hacıbayram’ın yarım metre dahi altına inilemeyeceği hakkında bize bilgiler sunmuştu. Üç gündür Hacıbayram çevresindeki mermeritler söküyorlar ve orası sit alanı. Bize gelince sizi buradan kaldıracağız diyorlar. 300 metre kare arsamız ve işyerimiz vardı. 1990’da yangından sonra kamulaştırdılar ve şimdi olduğumuz dükkanları verdiler. Şimdi ikinci bir kamulaştırma yapıyorlar. Esnafta halkta orada zarar görüyoruz. Taşeronlar tarafından resmi bir memur geldiği yok. Kiracılara diyorlar ki taahhütname verin,imzalayın diyorlar, tehdit ediyorlar. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı bize dükkânlarımızı vermezsek önüne inşaat hafriyatını dökeceğini söyleyerek mecbursunuz vereceksiniz dedi. Esnafı basında çıkan haberlerin ardından Büyükşehir Belediyesi esnafı görüşmeye çağırdı esnaf konuşmaya korkuyor. 30 kişi kadarı tehditle taahütname imzaladı, 11 dükkan imzalamadık. Mimarlar Odası ile birlikte buna karşı koyacağız. Dün arkadaşlarımızla buraya geldik beş arkadaş oradaki durumla ilgili bilgi verdik. Bugün çağırdıkları için de çok teşekkür ederiz.” Dedi. “Meslek Odaları’nın tepkileri halkın tepkisiyle buluşuyor “ Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, Hacıbayram esnafının yanında olacaklarını dile getirerek, “ Bugün aslında Sabri bey in ifade ettiği şey, zorla imzalatılan taahütname ile ortaya çıkan zorbalık, Hıdırlıktepe’de, Saraçoğlu’nda, Dikmen’de yaşanan bir benzeridir ve bu durumun tek sorumlusu politikacılardır. Katılımcılığın yok sayıldığı, ben yaptım oldu yaklaşımının bir ürünü. Buyurgan tarzda yapılan uygulamlarla vatandaşı ile bu kadar davalı olan başka bir ülke var mıdır? Hacıbayram’da bir şey yapacaksanız öncelikle orada yaşayanların fikrini almak durumundasınız. Ayrıca çalışma yaptıkları yer tarihi kent merkezi ise birçok kez düşünmeleri gerekiyor. Höyük denen alanda kepçeler çalışıyor,, kamyonların çalışıyor. Orada yapılacak her bir adım, arkeologlar nezdinde, uzmanlar nezdinde olmalı. Müze müdürlüğü devreye girmeli. 50 santimetresinden tarih çıkan yerde bunu yapmak katliamdır. Melih Gökçek 30 günde Hacıbayram’ı düzenleyecek 3 ayda Keçiören ile Konya yolunu birbirine bağlayacak tünel geçirecek, disneyland yapacak falan bunlar gerçekçi değil, yerel seçim süreçlerine yaklaşırken projeler birden hızlanıyor.. Her gün her dakika Hacıbayram esnafını dikmen de oturanların, Saraçoğlu’nda oturanların tepkileriyle meslek odalarının tepkileri buluşacak. Hacıbayram’da imzalatılan taahhütname, Ulus ‘ta Hıdırlıktepe, İsmetpaşa dönüşümünde yaşanan zorbalık, Dikmen vadisinde binaların yıkımı için mafyavari yöntemler gösteriyor ki kamu aslında uzlaşma yolu ile çözemediğini mafya tarzı örgütlenmelere havale etmiş görüntüsü çiziyor.” Dedi. Sorun adalet sorunu Candan Belediye’ni lehine olarak kimliksiz isimsiz kişilerce esnaflara dağıtılan taahhütnameyi okudu: Candan: “Taahhütname diyor ki 30 metre yeriniz varsa belediye buna 3 metre verirse itiraz etmeyeceğiz anlamına geliyor, Belediye’nin istediği tarih ve zamanda taşınacağına, süre içinde taşınmadığın da kiracılık sıfatını sona erdireceğine, Belediye projesinin gecikmesinden dolayı uğrayacağı zararı kabul ettiriyor. Taahütnamede belirtilenlerle ilgili yargı yoluna başvurmayacağına diye bir madde var. Bir insanın hukuksal hakkını, kullanıcı hakkını elinden alan bir taahhhütname Büyükşehir Belediyesi tarafından insanlara imzalatılırken. Adalet Bakanı da Adalet Bakanıyım diye dolaşıyorsa burada bir sorun var. Böyle bir ortam teşvik ediliyorsa adaletten şüphe etmemiz gerekiyor. Adalet herkese lazım” dedi. Candan dün Samsun’da yaşanan olaylara da gönderme yaparak,, “Her gün yaşıyoruz Adaletten şüphe edecek ortamı 1993 te Sivas madımak’ta oradaki aydınları abluka altına alan, katleden anlayışın, Samsun ve Sinop’ta tekrarlanması ve hükümetin saatlerce müdahale etmemesi kanımız dondurdu. Şeklinde konuştu. Atatürk Orman Çiftliği’nin gündeme alındığı toplantı da Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan Sayıştay’ın raporuna değinerek “ Sayıştay, bu alanın devlet eliyle parçalandığı üzerine bir rapor hazırladı. Bu raporu kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz. Raporda sonuç olarak; bu devlet eliyle parçalanmış arazinin iadesi isteniyor. Bu raporu takip edeceğiz. Ak saray’ın yapılması sürecine etki edebileceğini düşünüyoruz. Sayıştay raporunu izleyeceğiz. .AOÇ hakkında Cumhurbaşkanlığı ile görüşme talebimize yanıt gelmedi. Cumhurbaşkanı’na yazılı talebimiz oldu. Altı ay geçti, ya kabul edersiniz ya etmezseniz, Cumhurbaşkanlığı’ndan cevap bekliyoruz” dedi. AOÇ talanı sürüyor Candan ise AOÇ mücadelelerinin devam ettiğini belirterek şunları söyledi: “ Hükümet ya da hükümetin yerel yöneticileri AOÇ talanından vazgeçmiş değil. Disneyland projesi konusunda Orlando’ya giden heyetin bütçesinin nerden karşılandığına dair bilgi edinme kanuna göre sorduğumuz sorulara Büyükşehir Belediyesi’nden yanıt gelmedi. Hayvanat bahçesinin karşısına büyük bir şantiye binası yaptırıyor ve şantiye şefliği ofisi yaptırdığını ifade ediyor. Bu talanla ilgili TBMM kongresine dair dava açacağımızı söylemiştik. Süreci takip ediyoruz.”dedi. Candan, Alman heyeti ile görüşmeye hazırlandıklarını belirterek şöyle konuştu: “Ankara’nın başkent olma rolündeki süreçte sadece bizim mirasımız olan eserler üretilmedi. Alman, Avusturyalı Polonyalı mimarların katkılarıyla bir süreç oluştu ve Cumhuriyet böyle inşa edildi. Hem Egli’nin, Bonatz’ın eserlerinin bulunması sebebiyle Başkent’teki bütün alanları uluslarası başka bir mücadele aksına dönüştüreceğiz. Önümüzdeki hafta Alman Heyeti ile bir araya geleceğiz. Mimarların alman olması sebebiyle onların kültürel mirası da risk altında. AOÇ’deki sığırcık tesisleri de risk altında o dönemde ağılların olduğu ve dönem mimarisi ile oluşmuş, ama şu anda Etimesgut’a yakın sınırlar içerisinde tamamıyla yıkılmaya yüz tutmuş durumda bu konuyla ilgili koruma kurulu’nu göreve çağırıyoruz. Çiftliğin yağma süreci devam ediyor. Üniversiteler ve sivil toplum örgütleri hem başkanlık sarayına açtığımız dava, hem camii inşaatı sürecine müdahil olmak istiyorlar. Bir kez daha ifade ediyoruz, amacı dışında kullanılan tüm araziler AOÇ’ye devredilsin. Başbakanlık Sarayı durdurulsun., Başbakanlık binası ile ilgili ruhsatta sekizı kat yapılaşma biliyorduk, o bölgedeki işçilerin söylemine göre 13 kat alta inildiği sosyal medyada dolaşıyor bunun maliyetini de gerekliliğini de merak ediyoruz?” Yaş kesmek baş kesmektir Candan Cumhurbaşkanı’nı göreve çağırdı. “ Cumhurbaşkanı’nın bu kadar duyarsız olmasını anlamakta zorluk çekiyoruz. Oradaki ağaçların kesilmesi, on binlerce ağacın kesileceği söyleniyor buna duyarsız kalmalarına üzülüyoruz. Bunun sorumluluğuna dair cumhurbaşkanı tavır koymalıdır. Yaş kesmek baş kesmektir.” Dedi. Saraçoğlu’nda destek olmaya hazırız Saraçoğlu’na ilişki olarak ise Hakkan, riskli alan ilan edilmesinin anlaşılır olmadığını söyleyerek, Riskli alan tanımını samimilerse kaldırmalılar, Ticaret Odası’nın açıklamalarını izledik. Şu an onlara tahsis edilmemiş görünüyor, Ankara Ticaret Odası’na bu ölçekte bir yer verilirse tam karşılığını bulamayabilir. Saraçoğlu’nun ticarileşmesinden endişeleniyoruz. Çevre ve Şehircilik Banklığı bu alanla ilgili bir şey yapacaksa,Mimarlar Odası olarak biz elimizi taşın altına sokuyoruz yeter ki tek kaygı rant olmasın. Burası kamusal bir alana dönüşsün. Tüm birikimimizle destek olmaya hazırız. Ankara kentine çok değer katacak bir mekana dönüşebilir, önemli, bir projeyi hep birilikte elde etmeliyiz.” Candan Saraçoğlu Mahallesi riskliyse o zaman bölgede bulunan bakanlıklarında risk altındadır.Rsikli alan olduğuna inanmadıklarını ifade etti.. Candan “Buranın riskli alan olmadığını belirtmiştik. Koruma kurlu kalkanından çıkartıldı. Saraçoğlu’na dair bir karar verilecekse hep birlikte karar vereceğiz. Ortak mirasımız. Eylem programımızı açıkladık, Namık Kemal Mahallesi muhtarı ile irtibat halindeyiz. Muhtarı dün Çevre ve Şehircilik Bakanı aramış ve biz orayı yıkmayacağız diyerek kira yardımı yapacağını söylemiş. Çevre ve Şehircilik Bakanı kamuoyuna yönelik bir açıklama yapmadan, muhtarı araması üstü kapalı oraya dair bir proje süreci yaşandığı kuşkusunu uyandırıyor. Geçen hafta cumartesi günü Saraçoğlu Mahallesi sakinleri toplantı yaptı ve dava açma kararı aldı. Biz de dava hazırlıklarımızı devam ettiriyoruz. Kent merkezinde çok değerli bir alan, oraya yönelik karar verilecekse, öncelikle orada yaşayanların sonra bizim, meslek odalarının sivil toplum kuruluşları, kentliler hep beraber karar vermeli. Mimarlar Odası olarak katılımcı bir model öneriyoruz. Kent düşleri yarışmalarımız katılımcıdır, Saraçoğlu’nu dönüştürülecekse tüm projelerini çeksinler yarışmanın önünü açsınlar, halk ne istiyor tartışalım. Eğer orası riskli bir alansa meclis binası da genelkurmayda bakanlıklarda hepsi risklidir. Hükümet deprem bölgesinde gerekenleri yapsın, riskli alanlardaki insanlar hala evlerine yerleşemedi. Yıkmayacağız diyorlar, inanıyoruz, ama güvenmiyoruz, yalnız koruma kurulunun güvencesinden çıkarmış olmaları ve riskli alan ilan etmiş olmaları her an yıkılabileceği hissini uyandırıyor bizde. Havagazı fabrikası bunun en açık örneği. Bu mücadelenin tarafıyız. Ranta teslim etmeyeceğiz. Rant kaygısı yoksa bu mücadelenin örgütleyen tarafı da olabiliriz.”dedi. Yapılan toplantıda Saraçoğlu’nu kapsayacak olan, Kent Düşleri sekiz proje yarışmasının hazırlıklarının tamamlandığı da vurgulandı. Toplam Görüntülenme : 140920 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|