GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
“Sayıştay AOÇ talanını doğruluyor”
“Sayıştay AOÇ talanını doğruluyor” Sayıştay 2012 raporunu açıklamasının ardından, Mimarlar Odası Ankara Şube yöneticileri Sayıştay’ın AOÇ ve TOKİ’ye ait rapor ettiği noktalara dikkat çekti. Oda yöneticileri, Sayıştay raporunun AOÇ talanına kanıt oluşturduğun ifade etti. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan Sayıştay raporunda yer alan bazı pasajları basın mensuplarına okuyarak şu değerlendirmede bulundu:” Raporda, ‘AOÇ’nin bugünkü önemi artmış, kent merkezinde bütün halinde geniş bir arazi varlığına sahip olması kent halkının dinlenmesi açısından önem kazanmıştır. Bu nedenle AOÇ arazisinde hayvansal ve bitkisel üretim yapmak yerine ağaçlandırmaya önem vererek, halkın dinlenebileceği, piknik , mesire yerleri, park vb dinlenme yerlerinin artırılması gerekmektedir’. İfadelerine yer veriliyor. Sayıştay raporu AOÇ kuruluş amacının altını çiziyor. Bölgeyi yeşillendirmek, modern tarım ve işletmecilik tekniklerini geliştirme amaçlarını belirtiyor. AOÇ birinci derce tarihi sit alanın ilan edilmesinin önemine dikkat çekiyor. 2006 da Büyükşehir Belediyesi’ne plan yapma yetkilerinin devredilmesi ile ciddi ölçüde parçalanmasına dikkat çekmesi ise çok önemli. Başbakanlık hizmet binasının yapılması, Büyükşehir Belediyesi’ne 2006 da verilen plan yetkisi ile AOÇ’yi otobana çevirdiğini düşündükçe rapor çok anlamlı. Sayıştay bir kamu kurumu olarak, AOÇ’nin parçalanmasının yok edilmesinin altını çiziyor. Başbakan bu rapora rağmen Başbakanlık binasını AOÇ’ye yaptırmasını nasıl açıklayacak. Bira fabrikasının da olduğu alanla ilgili olarak ise Bir bütün halinde çiftliğin kuruluş amacına uygun olarak AOÇ arazileri’ne ait arazilerin geri alınarak AOÇ müdürlüğüne iade edilmesi gerektiğini rapor söylüyor. Bahsedilen alan kongre merkezi yapmak üzere TBMM’ye devredilmiş görünüyor. Kent yararı açısından, Mimarlar Odası olarak AOÇ’nin önemini belirtmiştik. Merkezi iktidarın AOÇ’yi yok etme girişimini anlamakta güçlük çekiyoruz bir açıklama bekliyoruz.” “ yargı sürece dur demeli” Ankara Şube Genel Sekreteri Tezcan Karakuş Candan ise Sayıştay raporunu “ Atatürk Orman Çiftliği’nde yürüyen talanın devlet tarafından bir kez daha tespit edildiğinin göstergesi.” Olarak yorumladı. Candan: “ 2011 de hazırladığı raporda da AOÇ arazilerinin AOÇ Genel Müdürlüğüne devrini önermişti. İkinci raporda yine AKP hükümetinin talan süreçlerini ifade ediyor. TBMM’ye eleştiride bulunarak, bira fabrikasının kompleks alanında yapılmak istenen sosyal tesisi alanın AOÇ’nin kuruluş ilkesine aykırı olduğunu hatırlatıyor ve iadesini istiyor. Yıkılan yapılardan aldığı iki tuğlayı işaret eden Candan: “ umutla örülen tüm tuğlaları yıkmayı hedef halan bir hükümetle karşı karşıyayız. AOÇ’nin kuruluş ilkelerine aykırı olarak Başbakanlık Hizmet Binası’nın yapılması için binlerce ağaç kesildi, devlet bütçesi harcandı. Ruhsat iptali davasında yargı yakın zamanda bir karar verecek. Kamuoyu vicdanına göre verebilecekleri karar Başbakanlık hizmet binasının ruhsatının iptalidir. AOÇ’de 2007’den bu yana süren davalarımız var. Bilirkişi raporları lehimize gelmişken, Sayıştay denetiminden kaçan bir hükümetle karşı karşıyayken, Sayıştay raporları da bizim mücadelemizi destekleyen bir rapor sunarken yargının bu sürece artık dur demesi gerekiyor. Acilen TBMM kongre merkezi inşaatının durdurulması, Başbakanlık Hizmet binasının ruhsatının iptali, Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan hayvanat bahçesi projesinin iptali, otoyolların iptali, TCDD hızlı tren bakım ünitelerinin iptal edilmesi gerekiyor. Sayıştay AOÇ raporuyla bu projelerin doğru olmadığına dikkat çeken bir altlık oluşturmuş durumda.” Dedi. Aayrıca “kaynağı AOÇ arazisi olan ve Gazi Üniversitesi’nin TOKİ’ye devrettiği TOKİ’nin de ABD Büyükelçiliği’ne satışını gerçekleştirdiği araziyi hatırlatan Candan, arazinin AOÇ Genel Müdürlüğüne verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “ AOÇ’nin kuruluş amacına aykırı kullanılan tüm topraklarının iadesi gerekiyor, AOÇ’de yürütülen talanın kentsel ölçekte kent rantı ile bağlantılı olduğu ortadadır. meslek odalarını denetlemeye kalkan AKP hükümeti, az biraz geri dursun. Sayıştayın önerilerini dikkate alsın. ” ifadelerini kullandı. “Sayıştay ihale yöntemine dikkat çekiyor” Candan TOKİ’ye dair Sayıştay raporunda işaret edilenlerin önemli olduğunu söyleyerek, “ arazileri ucuz yolla devrediyor, çok büyük projeler yapılarak rant getirisi sağlanıyor, TOKİ aracılığıyla. Maliyet değerine göre bir yapı ihale edilir. İhale maliyet değerine alınır şu an ise piyasada %80 kırımla ihale alınıyor. 100 liralık iş 20 lira ile alınıyor ve aradaki fark ihalenin kapsamı dışında bir bütçe aracılığı ile çıkarılmak isteniyor. Sayıştay bu bedellerin çok önemli ve yüksek olduğunu vurguluyor. Örneğin; 10 TL ile alınan ihale 250 TL ‘ye mal ediliyorsa 240 TL devletin bütçesinden gidiyor. Sayıştay raporunda bu yöntemden vazgeçilmesini önermesi çok ciddi önem taşıyor. Altını kazısak ayakkabı kutusu çıkar mı? Bilmiyoruz? Bu konuda çalışanlar araştırma yapmalı. Büyükşehir Belediyesi Kentsel dönüşüm alanları, Demir Kafes, Teleferik, AOÇ Disneyland’ın yapımı gibi ihaleleri kime verdi? Hangi bedelle verdi? Hangi bedelle bitirtti. Açıklanmalı, şeffaf olmalı. Her yıl Belediyelerin açıkladığı bütçeleri takip ediyoruz. Bütçesinde Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketlerin bütçesi yoktu. ” şeklinde konuştu. Candan TOKİ’de ciddi bir imar skandalı ile karşı karşıya kalınabilir diyerek, “ yapılan binalarda Örencik tesislerinin yönetim işletmesinde yolsuzluk yapıldığı basına yansımıştı.ı, TOKİ işi yaptıktan sonra bir de konutların ortak idaresi için işletme kuruyor, binlerce konuttan alınan aidatların nasıl harcanacağına onlar karar veriyor?” dedi. Saraçoğlu Protokolu Askıda Yapılan toplantıda Saraçoğlu’nda yürütülen ortak projeye değinen Hakkan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı , Ankara Ticaret Odası ile imzalanması gereken protokolde bir adım atılmadığını ifade ederek Şunları söyledi. “ AKP hükümetinin politikaları meslek alanımızdan gidiyor, kent yağmaları, kent rantlarından bahsetmiştik. Saraçoğlu ile ilgili ikinci riskli alan kararı ilan edildi. Saraçoğlu protokolunun bir an önce imzalanmasını talep ediyoruz. Binaların korunması, tüm sivil toplum örgütlerini sürece katarak ortak akılla projenin elde etme sürecine başlanmalı. Görüşmelerin başlamasını talep ediyoruz. Saraçoğlu’nu önemseyen Cumhurbaşkan’ı ile görüşmüş olmamız anlamsız kalacak. Kamuoyu önünde protokol imzalamalı ve çalışmalara başlamalıyız. Onlar da yıkılmayacağını söylüyor biz de ama ikinci kez riskli alan ilanı samimi değil, Ankara Ticaret Odası da süreçten mutlu değil, rahatsız. 17 Aralık olayları ardından Bayraktar’ın yerinde yeni bir bakan var. Durumlar böyle iken adım atmalarını bekliyoruz. ” Yorumunu yaptı. Saraçoğlu Riskli Alan Kararı İkinci Kez Yargıya Gidiyor Candan, Saraçoğlu’nun ikinci kez riskli alan ilanına dava açacaklarını söyleyerek, “ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görüşmeler devam ederken gayri samimi bir şekilde ATO’nun ve bizim bilgimiz dışında ikinci kez riskli alan ilan edilmesi için başvuruda bulundu ve Saraçoğlu ikinci kez riskli alan ilan edildi. Alınan bu karar Saraçoğlu’nun geleceği açısından risklidir. İkinci riskli alan kararına da dava açacağız. Bilimsel bilgi ışığında Koruma Kurulunun bir kültürel mirasın nasıl korunması gerektiğine dair karar vermesini istiyoruz. Ayrıca Saraçoğlu’nda hala oturanlar var, bir insanlık dramı yaşatılıyor, 31 Aralık itibariyle işçilerin sözleşmesi bitti. Şuan Saraçoğlu sakinlerinin doğalgaz alsalar bile doğalgaz kazanını ateşleyecek işçiler yok artık. İnsanların soba kurduklarını duyuyoruz. Orada bulunan insanları soğukla terbiye etmeye kalkışmak doğru değil. İnsanları sağlıksız koşullarda bırakarak hükümet insanları bir yerinden etme sürecine imza atıyor bu süreçten vazgeçilmeli. “ dedi. Toplam Görüntülenme : 125811 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|