GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Ankara’nın katliamına karar verildi
Ankara’nın katliamına karar verildi Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara’da hızla inşa edilmeye başlanan kamu yararına aykırı rant ve yağma projelerini deşifre etmeye devam ediyor. Haftalık basın toplantısında İncek Kızılcaşarda yapılması planlan yüksek yoğunluklu projenin arka planını masaya yatırıldı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, İncek Kızılcaşar’da yüksek katlı bir yapılaşma projesi yapıldığını duyurarak, “Özel Koruma Alanı olan Gölbaşı yapılaşma tehditiyle karşıkarşıya. İncek Kızılcaşar’da 36 bin metrekare arazi üzerine yüksek yoğunluklu beş blok içinde 806 daire ve 60 adet ticari ünite yapılıyor. 38 katlı bu yapılarla 2 katlı sayfiye bölgesi olan incek yüksek yoğunluklu konut ve ticaret alanına dönüşüyor. Ankara’nın kimliği yok ediliyor.Gelir paylaşımı karşılığı inşaat sözleşmeleri ile Ankara’nın katliamına karar verildi” dedi. “Geçtiğimiz hafta rantın sermaye odaklı talanına örnek olarak EGO hangarları parseli arsasına inşa edilecek 38 katlı otel ve 80 katlı ofis kulesi projesini gündeme taşıyan Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Başkent kimliğinin yok edilmesine, “Ankara’nın katliamına karar verildi” diyerek tepki gösterdi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, basın toplantısında “EGO hangarlarının yerine yapılan proje ardından bu kez de Özel Koruma Alanını baskı altına alan İncek Kızılcaşar’da Akfen İnşaatla ortak bir gelir paylaşımı projesi yapılıyor. İçinde beş blok içinde 806 daire yapılıyor 36 bin metrekare arazi üzerine, 60 adet ticari ünite yapılıyor. Ankara’nın başkent kimliği yok ediliyor. Ankara’nın katliamına karar verildi" diye konuştu. Büyük bir rant projesi Candan, sözlerine şöyle devam etti:“Geçtiğimiz hafta EGO hangarlarının yerine yapılacak gelir paylaşımı anlaşmasıyla elde edilecek EGO parselinde yapılacak 80 katlı projeye ilişkin, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne proje tanıtım dosyası sunuldu.Süreci yakından takip ediyoruz. Dün itibariyle Kızılcaşar’da İller Bankası, Akfen inşaat ortaklığı büyük ölçekli projeye “ÇED gerekli değildir kararı” çıktı.Projenin altını kazıyınca bugüne kadarki kent yağmasının nasıl şekillendiğine dair bir süreç karşımıza çıkıyor. Gençlik Parkının karşısında İller Bankası’nın Seyfi Arkan tarafından yapılmış tescilli yapısı var. Ve onun yanına kocaman bir cami yapıldı. İller Bankası cami avlusunda kaldığı için yıkılmak isteniyor. Caminin yeri iller Bankası arazisiydi. İller Bankası arazisi neyin karşılığında bu caminin yerini verdi? Bugün aslında gündeme getireceğimiz rant projesinin arazisi karşılığında olduğunu tahmin ediyoruz. İncek Kızılcaşar bölgesinde trampa ile 2014 yılında İller Bankası’na devredilen bir arazi var. Bu arazi üzerinde büyük bir rant projesi var. Bu arazi trampa usulü ile büyük bir olasılıkla Ulustaki cami alanıyla ilgili bir değişiklik süreci yaşadı.” İncek rant alanı haline geldi İncek’in Ankara’nın Nazım İmar Planı’nda iki katlı sayfiye bölgesi olduğuna dikkat çeken Candan, şunları kaydetti: “Burası Gölbaşı’nın kenarında özel çevre koruma alanlarına yakın bir alanda iki katlı sayfiye yerleri olarak planlanmıştır.Ama son dönemde İncek tamamen rant ve yağma alanının mekanı haline geldi. İller Bankası’nın mal sahipliğinde olan trampa yoluyla elde ettiği projeyi Kızılcaşar’daki Akfen İnşaatla ortak bir gelir paylaşımı projesi yapılıyor. Çok ciddi bir nüfus yoğunluğu geliyor. Bu nasıl bir ilişki ağıdır ki resmi kurum alanından sosyal kültürel alana çevriliyor. Sosyo kültürel alan olmasının nedeni de bir kamusal kullanımdır orada bir sayfiye yeri var. Bu insanların kültürel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere ayrılmış bir plandan bahsediyoruz. Yani sosyal devlet ilkesine göre sosyal planlamanın bir parçası olarak oradaki yerleşimlerin sosyal kültürel ihtiyacını karşılayacak bir alan bir anda kentsel dönüşüm alanına dönüşüyor, sonrada 38 katlı yapıların yapıldığı bir konut ve ticaret alanına dönüşüyor.” Süreci takibe alıyoruz Candan, planlama hiyerarşilerindeki karmaşıklığa da işaret ederek, “Burada planlama hiyerarşisi diye bir şey kalmamış belediye artık bu planların içinde yer alıyor mu, almıyor mu belli değil. Birbirine karışmış durumda. Arsa ofisi, Çevre Şehircilik Bakanlığı, belediye plan yapıyor. İşin ilginci büyük sermaye ve gayri menkul ortaklığıyla çalışan şirketlerde bu işin bir parçası. Halk için planlanan ve sosyal ve kültürel tesis alanı olan bir alanı gasp edilerek bir rant ve yağma alanına dönüştürmüş durumdalar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil bu sürecide takibe alıyoruz. Yargı süreçleri başlatacağız ve gerçekten bu rantın kimlere dağıtılacağının izlerini süreceğiz” dedi. Tapu değişim hareketleri kamuoyuna sunulsun Mimarlar odası Ankara Şubesi’nin 2012 yılından bu yana çalışma ve mücadele yöntemlerine kattığı fikri takip sürecini İncek’teki Kızılcaşar bölgesinde de ele aldıklarını belirten Candan, rant ve yağma sürecinin nasıl işlediğinin görülmesi için Kızılcaşar’daki tapu değişim hareketlerinin kamuoyuna sunulmasını talep etti. Candan, milletvekillerinin konuyu Meclis’te gündeme getirmesini gerektiğini de ifade ederek, şunları söyledi:“TBMM milletvekilleri Kızılcaşar’da bu rant ve yağma sürecinin ortaya çıkartmak istiyorlarsa Kızılcaşar bölgesindeki tapu hareketlerini açıklamalarını önergeyle sunmaları gerekiyor. Kızılcaşar bölgesinde, tanıdığımız bizi yönetenlerin çıkması çok büyük olasılık.Bu bölge Gölbaşı’nın nadide bir yeri, özel koruma alanı içinde üç tane Türkiye’deki özel koruma alanlarından birisi.Bu alanın kamu eliyle böyle bir rant ilişkisi içersine sokulması kabul edilemez” Ankara’yı gözden mi çıkarıyoruz? Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Gökhan Yıldırım ise Ankara’daki dikey mimariden bahsederek, “Ego Hangarları arazisinde yapılması öngörülen proje ve şimdi de İncek'te yapılması gündeme gelen proje ile Çukurambar’la başlayan Başkent’in göğe yükselmesi aslında tüm Ankara genelinde devam ediyor. Ankara’nın ne mimari yapısına ne de kültürüne uymayan yapılaşma öngörülüyor” dedi. Bu süreçte Başbakan’ın ‘Metropol kentlerde yatay mimari öngörüyoruz’ sözlerini de hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti: ''Eğer yatay mimariyi böyle öngörüyorlarsa vay halimize. Eğer bahsettiği gibi bir sorumluluk alacaksa kendisini Ankara’nın mimari kültürünü yok sayan bu projelerini durdurmaya çağırıyorum. Tarihi kentler içinde ‘TOKİ şehirlerin tarihine uygun projeler yapacak. Bizzat görmediğim hiçbir TOKİ projesi hayata geçmeyecek’ demişti. Başbakan hangi mimarlık fakültesini bitirmiş ki, bunları kontrol yetkisine sahip, şehrin mimari niteliğini neye göre tanımlıyor? Ayrıca parti merkez binalarına dönüp baksınlar Ankara'nın tarihine, mimarisine ve kültürel değerlerine uygun mu? Metropoller için de yalnız İstanbul’dan bahsetmiş Ankara’yı yok mu sayıyoruz, gözden mi çıkarıyoruz? Ülkenin başkenti İstanbul oldu da haberimiz mi yok? Bu süreci ben Türkmenistan'daki Türkmen Beyinin yaklaşımlarına benzetiyorum. Orada da yapılacak her bina, Türkmen Beyinin kişisel beğenisinden geçtikten sonra inşa edilebiliyor. Sokaklardan geçeceği zaman saatler öncesinde sokaklar boşaltılıyor, kepenkler kapatılıyor. Ülkemizi de bu hale mi getirmek istiyorsunuz?” Toplam Görüntülenme : 62671 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|