GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Gazeteciler yerel yönetim ve yerel siyaseti masaya yatırdı
Gazeteciler yerel yönetim ve yerel siyaseti masaya yatırdı Farklı bir yerel yönetim mümkün mü sorusuna cevap arandı Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, 31 Martta gerçekleÅŸecek seçimlere doÄŸru yerel yönetimler ve yerel siyaseti iliÅŸkisini masaya yatırıyor. Bu kapsamda “Yerel yönetim ve Yerel Siyaset” panelinin ilki gazetecilerin katılımı ile gerçekleÅŸtirildi. Mimarlar Odası Ankara Åžube BaÅŸkanı Tezcan KarakuÅŸ Candan’ın moderatörlüğünü yaptığı panele konuÅŸmacı olarak Fox Tv eski Ankara Temsilcisi Sedat Bozkurt, Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik, Cumhuriyet gazetesi eski Ankara Temsilcisi Erdem Gül katıldı. Paneli Mimarlar Odası Ankara Åžube Yönetim Kurulu Ãœyesi Songül Ãœzgün'ün yanı sıra çok sayıda gazeteci, mimar ve vatandaÅŸ izledi. Yerel yönetimler siyasetin dışında bir hizmet üretimi anlayışı içinde olabilir mi? Mimarlar Odası Ankara Åžube BaÅŸkanı Tezcan KarakuÅŸ Candan, “Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, 31 Mart’ta gerçekleÅŸtirilecek yerel seçimlere doÄŸru yerel yönetim ve yerel siyaset üzerinden bir tartışma dizisi baÅŸlattı. Bugün gazeteciler haftaya muhtarlar konuÅŸacak, sonrasında belediye meclis üyeleri, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve sonrasında da belki belediye baÅŸkanları belli olursa onları davet etmeyi düşünüyoruz. Farklı kesimlerin yerel yönetim ve yerel siyaset konusundaki fikirlerini almaya çalışıyoruz. Özellikle yerel yönetimlerde sadece hizmet odaklı bir tartışmanın gündeme getirilmesi, siyasetin üzerinde bir yaklaşımın dillendirildiÄŸi bir dönemde yerel siyaset ve yerel yönetimler genel siyasetin dışında olamayacağı yaklaşımıyla gündeme taşımaya çalıştığımız bu tartışmanın ufuk açıcı olmasını önemsiyoruz. Tam da böylesi otoriter yönetimlerde idari olarak kayyumlarla tehdit edilen, mali olarak damadın iznine baÄŸlanan, fiziksel olarak ta imar hareketleri düzeyinde de çıkartılacak yasa yönetmelikler ve taslaklarla birlikte imar hareketlerinin rant iliÅŸkilerinin tek elden yürütüldüğü bir dönemde, gerçekten sadece hizmet üretilebilir mi? Yerel yönetimler siyasetin dışında bir hizmet üretimi anlayışı içinde olabilir mi? Bu eÅŸyanın tabiatına aykırı. Bu durumu ve ihtiyacımız olan baÅŸka bir yerel yönetim anlayışını deÄŸiÅŸik kesimlerle birlikte tartışmaya açacağız” diye konuÅŸtu. “Belediyelerde rant iliÅŸkileri üzerinden ÅŸekillenen, projeler ve politikaların hakim olduÄŸu bir yaklaşım var “ Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Toplumsal muhalefet açısından yerelin ötesine geçen bir politikanın, genelde de iktidar olacak bir politik bakış açısının eksikliÄŸini yaşıyoruz. Var olan belediyelerin büyük bir çoÄŸunluÄŸu da salt hizmet odaklı bakış açısıyla birbirilerini tekrarlayan ve yerel iktidarı genel iktidara taşıyabilecek düzeyde deÄŸil. Rant iliÅŸkileri üzerinden ÅŸekillenen projeler ve politikaların hakim olduÄŸu bir yaklaşım var. Böyle olunca da örnek bir deneyimin çıkması ve etrafını da etkileyerek alıp götürmesi mümkün olamıyor. Mesela Ankara’da muhalefet açısından bakalım, öne çıkan iki belediye Çankaya ve Yenimahalle Ankara’da sınır ilçeleri etkileyebilmeli ve iki sayısı giderek 3-4-5 olması gerekirken, çok uzun süredir sadece bulunulan alanların korunmasından öte bir geliÅŸim maalesef göremiyoruz. BaÅŸarı kriterlerinden en önemlisi belki de en yakın sınır ilçeni etkileyebilme ve halkın ilgisini çekebilmektir. Öte yandan 1980 neoliberal politikalarla yerel yönetimlerde hizmet kavramı özelleÅŸtirmelerle birlikte kamusal hizmet kavramı dejenere olmuÅŸtur. Hizmet neoliberal politikalarla birlikte parayla gördürülen bir iÅŸ oldu. Yerel yönetimler hizmet verme iÅŸini satın alıyor. Yani hizmet özelleÅŸtirildi. Bu da rantın en üst noktaya evrildiÄŸi bir anlayışı ortaya çıkarttı. Bugün adaylıklar sürecinde yaÅŸanan durum ranttan ayrı bir durum deÄŸildir. Ä°mar plan deÄŸiÅŸiklikleri ile birlikte yerel yönetimlerin bugün hizmet dediÄŸi her ÅŸey büyük ihaleler rant politikaları olarak karşımıza geliyor. Rant öne çıkıyor, kente ve kentliye deÄŸer katma geriye düşüyor.” “Yerelde, seçilen belediye baÅŸkanın merkezden ayrı politikaları olamayacak. Yerelin ve genelin iç içe geçeceÄŸi bir dönem baÅŸlayacak. Bu hizmetlerin, rantın ve yerelin tek elde toplanmasının ipuçlarıdır.” Candan, ÅŸunları söyledi: “GeçtiÄŸimiz yıl belediye baÅŸkanlarının görevden alınmasıyla birlikte, gökçek simgesini düşünürseniz kendi başına hareket eden rantı kendi başına kontrol eden bir süreci organize eden belediye baÅŸkanları olmayacak artık emre amede düşük profilli belediye baÅŸkanlarının olacağı yeni bir dönem baÅŸladı. Yerelde, seçilen belediye baÅŸkanın merkezden ayrı politikaları olamayacak. Yerelin ve genelin iç içe geçeceÄŸi bir dönem baÅŸlayacak. Bu hizmetlerin, rantın ve yerelin tek elde toplanmasının ipuçlarıdır. Hatırlarsınız Mustafa Tuna seçilir seçilmez, projelerini hazırladı ve hemen CumhurbaÅŸkanına sundu. Muhalefetin bazı belediye baÅŸkanları bazı projeleri hayata geçirebilmek için CumhurbaÅŸkanı ile görüştü. Yerelden öte genel siyasetin iznine baÄŸlı politikaların hakim olacağı bir kıskaç altında süreç. Bu açıdan yerel yönetimler yeniden nasıl alternatif olabilir yeniden yerelin örgütlenmesinin parçası olabilir buna bakmak lazım. Bugün rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi altında umutsuzlaÅŸan ve kimsesizleÅŸen, ekonomik krizin altında ezilen kesimlerin asfalttan çok umuda ve dayanışmaya yaÅŸamak için direnmeye ihtiyacı var. YaÅŸamı yeniden örgütleyecek çok kültürlülüğü ve hoÅŸgörüyü gerçekleÅŸtirecek, umudu yeniden örgütleyecek baÅŸka bir yerel yönetim anlayışının öne çıkmasına dünden daha çok ihtiyacı var toplumun.” “ANAP dönemi ile bugünkü yerel seçim süreci arasında hiçbir fark yok” Gazeteci Sedat Bozkurt ise yerel yönetimlerin ortaya çıkma nedeninin merkezi otoriteye muhalefet olduÄŸunu anımsatarak, geçmiÅŸten bugüne belediyecilik anlayışına dair ÅŸu tespitlerde bulundu: “Yerel yönetim dediÄŸiniz odak bir muhalefet odağı. Baktığınız zaman bunun politik olarak pratiÄŸe aktarılmasını biz ne kadar yapıyoruz bu da baÅŸka bir tartışma konusu. Ardından muhtelif dönemlerde, muhtelif siyasi akımların ellerine geçmiÅŸ yerel yönetim örnekleri var. 12 Eylül’den sonra yerel yönetim anlamında üç politik dönem var. Liberal ANAP Dönemi, ondan sonra sosyal demokratlar dönemi var, ondan sonrada bugüne kadar gelen milli görüş dönemi var. ANAP döneminin akıllarımızdan kalan birkaç tane kavram var. Bunlardan bir tanesi iÅŸ bitirici belediyeler.1989 seçimlerinde ANAP’ın kullandığı bir cümle var. Sloganlarında ‘eli kolu baÄŸlı belediyeler’ cümlesini kullandılar. Bizim adaylarımıza oy vermezseniz diÄŸerlerin elini kolunu baÄŸlarız, hiçbir hizmet üretemezler dediler. 89 seçimlerinde ANAP bunu kullanmış. Ä°fadeler farklı da olsa hiç yabancı gelmiyor. ANAP dönemi ile bugünkü yerel seçim süreci arasında hiçbir farkın olmadığını görüyorsunuz. 1989’da Sosyal Demokrat Halkçı Parti sokakta yükselen muhalefetin bir anlamda önderliÄŸini yapabiliyordu. Soldan bakma yeteneÄŸi de vardı. Yerel yönetimleri aldı ama bunun üzerine bir siyaset inÅŸa edebilme dimi bütün mesele burada. Nitekim 1994 yılındaki yerel seçimlerde bir siyaset inÅŸa edemediÄŸini görüyoruz. 1994’te Türkiye’deki siyasal Ä°slam’ın temsilcisi milli görüş yerel yönetimlerde iÅŸ başına geldi. 1994 yılından aldığı yönetimlerden kendisine bir iktidar inÅŸa etti. Bunu yerel yönetimlerde ve ülke genelindeki iktidarın temelinin atıldığı dönem 1994’teki arada çok büyük bir fark var. Yerel seçimlerde devletin olanaklarını müthiÅŸ bir ÅŸekilde kullanarak bunu baÅŸardılar. Devletin ve deÄŸerlerin tamamının hoyratça kullanan bir anlayış var. Bugün Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi’nin yerel yönetim anlayışından bir örnek verecek olursak 350 bin tane eve gıda yardımı yapıyorlar. Ellerindeki medya gücüyle de insanları öyle bir alıştırdılar ki o yardımın kendisine yapan kiÅŸinin bir belediye bir devlet kurumu olduÄŸunu bilmiyor. ÖrneÄŸin Gökçek, bunları bize Melih Gökçek veriyor diyorlar. Bu zaten onlara ezberletiliyor da buna nereden bakarsanız bakın siz yerel yönetimlerin gücünü kullanarak bağımlı hale getirdiÄŸi seçmen kitlesini uyarmakta, bu yardımın sorunu çözmek için yeterli olmadığını anlatamazsınız. Zaten bu insanlara ulaÅŸabileceÄŸiz aygıtlar da baÅŸta medya olmak üzere elinizde yok.” “Muhalefet yerel yönetimleri kazanırsa bunun üzerine iyi bir siyaset inÅŸa etmesi lazım” Bozkurt şöyle devam etti: “Yerel yönetimler sadece üç yapı üzerinden anlattığım kısaca özette öne çıkan milli görüş modeli belediyeciliÄŸini göz önünde bulundurduÄŸunuz zaman politik olarak nasıl güçlü ve insanları ve siyasi yapıları nasıl bir yere getireceÄŸini net bir ÅŸekilde görebiliyorsunuz. CHP’nin de muhtelif belediyeleri var. Bu belediyelerdeki hizmetler insanları tatmin ediyor mu? Belediyeden öncelikli beklentiniz çöplerin toplanması çukurların kapatılması mıdır? Ama ben oralarda deÄŸilim ben biraz daha farklı bakıyorum. Bu gelenekten gelen insanlar hayata soldan bakan insanlar konforlarına çok düşkün deÄŸiller. O çukura da basarlar çamurun içinde de yürürler ama beklentileri farklıdır. Politik atraksiyon bunu ne kadar yapabiliyoruz. Yerel yönetimlerin muhalif politika üretmeye ne kadar katkıları var. Bunlara bakmak lazım. Bağımsız gazetecilik yapan kurumlara dahi destek olmakta yetersiz kalan hatta hiç olmayan belediyecilik anlayışı var. 1980 öncesinde Ali Dinçer’in baÅŸlattığı 1 Milyon çocuÄŸa 1 milyon çocuk kitabı 100 tane gazete karşılığında verilen kitaplardı. Ben dahil olmak üzere çok çocuÄŸun hayatını deÄŸiÅŸtirdi. Böyle bir dokunuÅŸ görüyor muyuz? Oysaki milli görüş belediyeleri her tarafta kuran kursu, kadınları belli merkezlerde toplayarak müthiÅŸ bir ideolojik bombardımana tutulmuÅŸ bir orta sınıf insanı ve oradan üretilmiÅŸ seçmen kitlesi var. Çünkü AKP 2002 yılında iktidara geldiÄŸi zaman AK partili seçmen yoktu. Bugün baktığınınız zaman kendisine 16 yılda yüzde 42’lik bir seçmen kitlesi üretmiÅŸ bir siyasi anlayış var. Bunu yerel iktidarlardan baÅŸlayarak yavaÅŸ yavaÅŸ yaptı. Bizim de yapamadığımız yerel yönetimlerde organize olamamak. Bu referandum da muhtelif kimliklerin organize olunduÄŸu da görüldü. Burada da kurumsal yapıların çok eksik kaldığını görüyorum. Örgütlü bir toplum deÄŸiliz. Önümüzdeki yerel seçim muhalefet ve iktidar moral motivasyon toptan siyaset açısından da önemli, kazanıp kaybetmek açısından söylüyorum bunu. Ak Partinin de muhalefetin de eÅŸiÄŸi Ä°stanbul Ankara. Muhalefetin buna göre önlem alması gerekiyor. Muhalefet yerel yönetimleri kazanırsa bunun üzerine iyi bir siyaset inÅŸa etmesi lazım. Yerel yönetimler de sonuç itibariyle birer küçük iktidar odaklarıdır. Siyasette sonuç almadığınız zaman yoksunuzdur ve hiçsinizdir.” Seçmenin zekasıyla dalga geçiliyor, bu siyaset üretememenin sonucudur Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik de, ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yaptı: “ AKP iktidara geldiÄŸinde Avrupa BirliÄŸi hedefi de çerçevesinde yerel yönetimlerini özerkleÅŸtirilmesine vurgu yapan açıklamalar yapıyordu. Dönemin AKP Genel BaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan seçilmiÅŸ valilerle yöneteceÄŸiz diyordu. 16 yılın sonunda hatta 14 yıl sonra 2016 Kasım ayı itibariyle belediyeleri atanmış kayyımlara devretti. 100’e yakın belediyeyi kayyımlar yönetiyor. Kayyım olmayan yerlerde de tıp ki Ankara, Ä°stanbul gibi belediyelere yaptığı uygulamada gördüğümüz ÅŸekliyle, belediye baÅŸkanına görevden el çektirmek suretiyle, belediye meclisi tarafından baÅŸka birini seçtirmek usulüyle onlarda bir nevi kayyum olarak atandılar. Özellikle HDP ağırlıklı olan 4 Kasım 2016 tarihinde eÅŸ baÅŸkanlarıyla birlikte seçilmiÅŸ milletvekillerinin gözaltına alınmasıyla baÅŸlayan süreçle hemen Kasım ayı sonlarına doÄŸru HDP’li belediyelere kayyım atamaya devam etti ve biz bu süreci izledik. Ana muhalefet partisi de izledi daha sonra Ä°stanbul’da CHP’nin belediyelerine kayyım atandı. Tıp ki HDP milletvekillerinin tutuklanması gibi seçilmiÅŸ CHP Milletvekillerinin de tutuklandığına tanık olduk. SeçilmiÅŸ milletvekili Enis BerberoÄŸlu’nun serbest bırakılmasına raÄŸmen seçilmiÅŸ milletvekili Leyla Güven hala tutuklu. Hukukun ilga edildiÄŸi ve siyasal alanın tümden kapatıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Aday adaylarının açıklandığı yerel seçim sürecinde seçmene biraz da aptal muamelesi yapan bu ideolojisiz, vaatsiz, kerameti kendinden menkul birtakım erkek adaylarının sanki kurtarıcıymış gibi seçmene sunulduÄŸu ve hiçbir vaadi olmayan bir takım adayların kazanacak mı kazanmayacak mı süreci ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Seçimler gerçekten demokratik usullerle yapılacak mı bunu bile bilmiyoruz. 2013-2014 yıllarında Türkiye’nin ilk kez barışı konuÅŸmaya baÅŸladığı, silahların sustuÄŸu bir dönemde biz radikal demokrasiyi tartışmaya baÅŸlamışken, bugün geldiÄŸimiz yerde temsili demokrasiyi arar haldeyiz. Seçim güvenliÄŸi bu ülkede gerçekten mümkün mü? Bundan bile şüphe duyarken sanki sıradan bir seçim gerçekleÅŸecek mi kampanya yürütmek ve seçmene bu ÅŸekilde adaylarını sunmak gerçekten seçmenin zekasıyla dalga geçmek, hiçbir biçimde siyaset üretememenin sonucudur.” “Toplumcu ve halkçı belediyecilikten bahsedemiyoruz. Ne yazık ki yerel yönetimde bir zihniyet farklılığı yok” “Muhalefet partilerine bakıyoruz adaylarını konuÅŸuyorlar adayların bir vaadini duyduk mu? Muhalefet partileri Ä°stanbul Ankara Ä°zmir’ini kaybettiÄŸi anda en az ikisini almayı hedefliyorlar. CHP Ä°zmir’i garanti gibi düşünüyor ama her an her ÅŸeyin olabileceÄŸi bir dönemden geçiyor. Ankara ya da Ä°stanbul’u alamadıkları zaman genel baÅŸkanlar koltuÄŸundan olacak. KiÅŸisel iktidarın artık ana muhalefet partisinden muhalefetin en küçük partisine kadar hatta meclis dışı muhalefet partilerine kadar hatta ve hatta pek çok muhalefet odağına kadar sirayet ettiÄŸi bir dönemde seçmen kime nasıl güvenecek?” sorusuna dikkat çeken Çelik, “Buna verilecek bir yanıtım bir seçmen olarak yok. Bir gazeteci olarak ta tanıklığımda maalesef size umut verecek ÅŸeyler söylememe engel oluyor. Bu ittifak ne kadar saÄŸlıklı yürüyor ondan da emin deÄŸiliz. Ankara için gösterilen adaylara baktığımız zaman solun kendi içinden çıkaracağı baÅŸka aday yokmuÅŸ gibi Ankara’da saÄŸ seçmen, Ä°stanbul’da daha sol seçmen çünkü CHP oradaki Kürt oylarına güveniyor Ankara’da neden saÄŸ Ankara daha önce saÄŸ olmayan partilerin temsilcileri tarafından çok güzel idare edildi. Bugün bakıyorsunuz bütün belediyeler birbirlerine benzemiÅŸ durumda. Siyasal Ä°slam neoliberalizmle nasıl bütünleÅŸtiÄŸini geçtiÄŸimiz 16 sene boyunca acı biçimde tanıklık ettik. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ideolojisiyle hesaplaşılarak kaynaklar sınırsızca talan edildi. Gökçek ısrarla yeni bir rant alanı yaratmaya çalıştığı o mücadeleyi verenlerden en baÅŸ aktörlerinden yine Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, yine Cumhuriyetin sembollerinde AOÇ’ye sarayı kurdular. Bunun karşılığında muhalif olduÄŸunu iktidara aday olduÄŸunu söyleyen CHP’li ve HDP’li belediyeler farklı bir yönetim anlayışını benimsemediler. Her yerde rant belediyeciliÄŸi ve bir teslim oluÅŸ hali kendini gösteriyor. Åžiddetli bir biçimde eleÅŸtirdiÄŸimiz iktidar en karşıtını bile ne yazık ki kendisine benzetti. Bütün karşıt duran belediyeler de rant iliÅŸkilerine gömülmüş durumda. Toplumcu ve halkçı belediyecilikten bahsedemiyoruz. Ne yazık ki yerel yönetimde bir zihniyet farklılığı yok” diyerek sözlerini sonlandırdı. “Seçimi kazanabilirler fakat kaybediyorlar” Gazeteci Erdem Gül ise ÅŸunları kaydetti: “Yerel yönetimler çok önemli. DoÄŸalgaz, su elektrik sorunumuz varsa ilk aklımıza gelen muhtar sonra belediye baÅŸkanıdır. Birkaç senedir yaÅŸardığımız sürece baktığımızda kimsenin aklına Mustafa Tuna gelmiyor. Mahalle mahalle bölünen Türkiye’de aklımıza Recep Tayyip ErdoÄŸan geliyor. Yerel diye bir ÅŸey yok. Problemlerimiz çözülmüş olsaydı kent insana eziyet bir ÅŸey olmasaydı bir sabah kalktığımızda önce muhtar sonra belediye baÅŸkanı aklımıza gelirdi. Ama ÅŸimdi sadece bir adam var. Bütün seçimlere de böyle gidiyoruz. 2017 referandumda Ankara ve Ä°stanbul’da Hayır oyları ilk kez AKP iktidara geldiÄŸinden beri Evet oylarını geçti. AKP’nin Ankara ve Ä°stanbul’u kaybetme ÅŸansı var. Kaybederlerse 0 oy alsalar hükümet düşüyor mu? Hükümeti sürdürebilir ama biz biliyoruz ki hükümetler böyle düşer. Medya öldü fakat medya öldü deyip geçemeyiz ne ölmedi ki ölülerimizin cenazelerini bilemiyoruz. Bir süre sonra rahatsız edici bir ÅŸeye dönüşüyor. GeçmiÅŸteki baÅŸarılı belediyecilik örneklerini sıralarken, yerelliÄŸin de önünde daha baÅŸka problemlerimiz var.” Erdem şöyle devam etti. “Kötücüllük, merhametsizlik, vicdansızlık, yaftalamak var. Hukuksuzluk zaten diz boyu, anayasaya uymamak alışagelmiÅŸ bir ÅŸey. Bizim yazılı olmayan kurallarımızı var. Bunun içinde mertlik dayanışmak ahlak vardır. Bunların hepsinin ortadan kalktığı bir dönemden geçiyoruz. Ä°nsanlığı arıyorsun. Yeniden insanlığı öğrenme çabası içindeyiz. Bunun AKP’lisi, CHP’lisi ve HDP’lisi olmaz. DoÄŸalgaz meselesi AKP’liyi de, MHP’li’ye, CHP’liye de hasta ediyor. Ama genel hastalığımıza dair çözüm bulucu konuÅŸmalarımızı artırmak durumundayız. Yoksa bir süre sonra birbirini hasta etmeye dönüşecek. Bunun bir sonu olmalı. Siyasetteki kutuplaÅŸmanın yaratıldığı mahalle kavramını çözmeliyiz. Zaten bana göre BüyükÅŸehir belediyeleri ve metropol ilçe belediyeleri bölünmesi bana göre 12 Eylül sonrası meselesidir. Yerel yönetim meselesine bakarak biraz daha genel hastalıklarımızı bu iyileÅŸememe halimizi mesele etmemiz lazım. Seçimi kazanabilirler fakat kaybediyorlar.” Daha sonra katılımcıların soruları yanıtlandı. Toplam Görüntülenme : 21268 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|