GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Milletin değil rantın bahçesi
Milletin değil rantın bahçesi “Varlıklarını Cumhuriyete borçlu olan bazı yandaş kalemşörler, saltanat gözlüğünü takarak Cumhuriyet mimarisini ötekileştiremez” Mimarlar Odası Ankara Şubesi, millet bahçelerine ve kalemşörler aracılığıyla millet bahçeleri üzerinden TMMOB ve bağlı odalarıyla hesaplaşılma sürecine girilmesine düzenlediği basın toplantısında tepki verdi. Toplantıya Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakkan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ve Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu katıldı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Milletin değil rantın bahçesi özelliği taşıyan millet bahçeleri aracılığıyla, TMMOB, Mimarlar Odası ve bağlı diğer odalarla hesaplaşılmasına “Millet bahçeleri milletin değil, rantın bahçesi. Yeşil alanlar belirli zümrelerin ve rantın değil tüm kamunun kullanımına açık olmalı. Millet bahçeleri aracılığıyla Cumhuriyet mekanlarıyla hesaplaşıyorlar TMMOB kurulduğu tarihten bu yana bu ülkede kamunun kendini yeniden ürettiği alanların daima savunucusu olmuştur” diyerek tepki gösterdi. Toplantıda Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, millet bahçelerinin sermaye ve rant projelerinin arka bahçesi olarak , diğer yandan Cumhuriyet’in bellek mekanlarının simge mekanlarının yıkılması ve rejimle hesaplaşmanın mekansal karşılığı olarak yapıldığını söyledi. Candan, “Varlıklarını Cumhuriyete borçlu olan bazı yandaş kalemşörler, saltanat gözlüğünü takarak Cumhuriyet mimarisini ötekileştiremez” dedi. Biz bu ülkenin değerlerini emperyalistlere satmış bir kuşağın değil, emperyalistlere karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş insanların çocuklarıyız. Varlıklarını Cumhuriyete borçlu olan bazı yandaş kalemşörler, saltanat gözlüğü takarak Cumhuriyet mimarisini ötekileştiremez, hadleri değil ” diyen Candan sözlerine şöyle devam etti: “Rantın ve Cumhuriyetle hesaplaşmanın mekânsal karşılığı olan Millet bahçeleri yeşil alan üretme kılıfıyla ideolojik olarak planlanıyor. AKP hükümetinin ve yerel yönetimlerinin kente dair yaptığı her şey , her yıkım ideolojiktir. Atatürk Orman Çiftliği bu halkın en ö değerli, yeşil alanı öğrenme alanını talan eden bir zihniyet bizim karşımıza çıkıp yeşil alan yapıyoruz demesin. Millet bahçelerinde hem neoliberal politikalarını hem de siyasal İslam’ın Cumhuriyetle mekânsal hesaplaşmasını görüyoruz. Kentin bilimsel planlamasını, kentin sistematiğini, insan doğa politikasını benimsemeyen, entelektüel birikimin ortadan kaldırılması bellek değerinin yok edilmesi, kentlerin insan odaklı değil rant odaklı değişiminin sorumluluğu AKP politikalarıdır. Millet bahçeleri de bu ideolojinin bir parçası. Rant odaklı büyük projelerin sermaye birikiminin arttırılmasının, Cumhuriyet dönemi stadyumların yıkılmasının bir parçası olan Millet bahçesi projelerinin kurulduğu yerlerdeki rant hareketlerini, yapılan projeleri ve o bölgelerdeki mülkiyet hareketlerini sorgulayalım bakalım, millet için mi yapılıyorlar yoksa rant için mi görelim. Bunu ifade eden meslek odalarına yönelik ve meslek alanlarımıza yönelik saldırılar gösteriyor ki biat dönemine hizmet eden kalemler harekete geçmiş. Ancak şunu bilmeliler . Kendilerini ifade etme özgürlüğünü, kendini ifade etme özgürlüğünün neşriyatının çıkartılmasını Cumhuriyete borçlu bu kalemşörler, saltanat gözlüğünü takarak Cumhuriyeti’nin bugüne kadar bize kattığı modern mimarlık eserlerini, bu ülkenin kalkınması için yaptığı fabrikaları, bu ülkenin simge mekanlarını görmezden gelerek Cumhuriyet dönemi mimarisini, temsil ve simge yapılarını modern mimarlığın verdiği eserleri görmezden gelerek hadlerini aşıyorlar. Bir lafa birde lafı söyleyene baktığınızda gerçeği görürsünüz. Biz bu ülke topraklarında doğduk. Dedelerimiz bu ülke için savaştı bu kentlerin kurulmasında ve bu ülkenin kurgulanmasında emperyalizme karşı mücadele etmiş insanların çocukları olarak Cumhuriyet değerlerini savunuyoruz. Cumhuriyet mimarlığı özgünlüğü ve modernitesinin geliştirilmesinin mücadelesini veriyoruz. Biz bu ülkenin değerlerini ve bilgisini emperyalistlere satmış bir kuşağın değil, bu ülkenin kültürünü ve değerlerini koruyarak emperyalistlere karşı mücadele etmiş insanların çocuklarıyız.” Kentlere ve bu ülkeye kimlerin ihanet ettiği bellidir “Cumhuriyet mimarisinin lafta kalan söylemi gibi yaklaşımlarla saraylı ve saltanat gözlüğü ile açıklama yapanların da hadlerinin olmadığını düşünüyoruz. Herkes haddini bilecek. Yazarken de derdini ifade ederken de Cumhuriyet’e borçlu olduğunun farkında olacak. Sonrasında da bu ülkeyi mimarlar mühendisler şehir plancıları bunların altında imzanız var siz bu kentlere ihanet ettiniz diyemez. Bu ülkeye ve kentlerimize kimlerin ihanet ettiği bellidir. “İstanbul’a, Ankara’ya kentlere ihanet ettik” diyenler bu ülkeyi yönetenlerdir” diyen Candan, şunları kaydetti: “Cumhuriyet’in dünyaya kendini tanıtabilmek için hala asırlar öncesinden sultan saraylarından ve haremlerinden yararlandığını söyleyen birisi kültürden yoksundur. Cumhuriyet kendini bunlarla tanıtmaz. Bir ülke kendini bütün kültürel ve mimari değerleriyle tanıtır. Türkiye Cumhuriyeti bir kültürler bütünüdür. Osmanlı, Roma, Bizans’ın kültürel mirası diye ayrım yapılmaz. Cumhuriyet tüm kültürleri sahiplenmiş ve yıkıp yerine otopark yapmamıştır.Cumhuriyet modernitesinin modern mimarlığın en nadide örnekleri olan Baraj Gazinosu, Su Süzgeci, Etibank Binası, İller Bankası binası ve Atatürk Kültür Merkezi ve saymakla bitmeyecek birçok modern mimarlık eserini toplumla buluşturmasını görmüyorsanız, gözünüzün bozukluğunu kabul edeceksiniz. Bilmiyorsanız, susmakta bir erdemdir. Cumhuriyetin en önemli modern mimarlık eserlerini yıktınız siz. Marmara Köşkünü, Etibank Binasını, Havagazı Fabrikasını, Modern mimarlığın okullarda okutulan en değerlilerinden Seyfi Arkan’ın İller Bankasını, 19 Mayıs Stadyumunu ve stadyumları yıktınız. Şeker fabrikalarını ve kamusal mekansallığını sattınız. Bize 3, 5 katlı çakma Osmanlı Selçuklu mimarisiyle kimse övünmesin. AKP döneminin doğasıyla bütünleşik kentin merkezinde yöneticisiyle yönetileni buluşturabilen doğal bir mahalle kültürü yaratabilen kaç tane Saraçoğlu Mahallesi vardır? Gelecek kuşakların yaratıcılık hakkını öldürüp mimarlara matah birşeymiş gibi çakma mimarlık üslubu dayatıp , yeşil alanları vadileri betonlaştırıp, ormanları koruları talan edip sonrada mimarlara , meslek odalarına laf etmek akla ziyan bir durumdur. Bunun için ya kör olmak yada aklını başka yere devşirmiş olmak gerekir. TMMOB ve Mimarlar Odası, kamu yararını bilimi ve tekniği önceler ve insan odaklı bir kent politikasını yürütür. Rantı önceleyen fırsatçılara, değer bilmezlere karşı da her zaman Cumhuriyet değerlerini ve kentlerimizi koruma geliştirme mücadelesine ısrarla devam edeceğiz.” Millet bahçeleri aracılığıyla Cumhuriyet mekanlarıyla hesaplaşıyorlar Candan, millet bahçelerine ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı: “AKP hükümetinin kente yeşil alan kazandırıyoruz diyerek ilan ettiği millet bahçelerinin gerçekçi ve samimi olmadığı ortada. Özellikle Melih Gökçek’in 23,5 yıllık yerel iktidarı döneminde ve 16 yıllık AKP iktidarı döneminde yaşayarak gördük. Atatürk Orman Çiftliği gibi çok büyük bir alanı talan eden hukuka, vicdana, Atatürk’ün şartlı bağışına ve vasiyete aykırı bir şekilde Kaçak Saray’ı, Ankapark’ı yapan bir yaklaşımın ve zihniyetin yeşil alan üretiyoruz söylemi çok manidar. Millet bahçelerinin ilanı ile birlikte, millet bahçesi çevresindeki emlak fiyatlarında çok ciddi bir artış yaşandı. Millet bahçesi adı altında daha önce planladıkları büyük ölçekli rant projelerinin satışını kolaylaştırmak için millet bahçesine, komşu millet bahçesi manzaralı emlak satış ilanları bunun en net göstergesi Ankara’da EGO hangarları yıkılarak yerine 80 katlı yapılar yapıldığı, günde 30 bin kişinin giriş çıkış yapılacak olan rant projesinin satışı için Ankara’nın Atatürk Kültür Merkezi alanları gibi en değerli varlıklarını pazarlıyorlar. AKM alanlarını büyük ölçekli rant projesinin satışının sağlanması noktasında rantın arka bahçesi haline getiriyorlar sonrada millet için yaptık diyorlar. Milletin değil rantın bahçesi Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakkan ise tepkisini şöyle dile getirdi: “ Millet bahçesi kavram olarak çok popülist ve hakikaten ihtiyacımız olan bir şey olarak geliyor. Ancak bunlar reklamlara da yansıdığı gibi milletin değil rantın bahçesi. Ben millet bahçesinden başka şeyler anlıyorum. Örneğin Cumhuriyet’in kurucu mekanı Atatürk Orman Çiftliği millet bahçesiydi. Modern bir ülkenin kalkınma modeliydi. Onu yok ettiler Mimarlar Odası Ankara Şubesi mücadeleyi hala sürdürüyor. Asıl millet bahçesini milletin elinden aldılar. Gençlik Parkı o dönemin kamusal mekanıydı tam bir millet bahçesiydi. Şimdi ise çöküntü alanı haline dönüştü. Artık Ankaralılar sahip bile çıkmıyor. Güvenpark’tır millet bahçesi bugün onu da yok ettiler. Her taraf işgal edilmiş durumda yürüyemiyorsunuz bile. Benim anladığım millet bahçesi Meclis Parkı’dır. Şu anda güvenlik açısından giremiyorsunuz ama ben üniversite yıllarımda orada ders çalışmaya giderdim. Bugün tehdit altında olan. Mimarlar Odası Ankara Şube’nin mücadeleyi yürüttüğü Eymir ve Mogan gölüdür. Gezi Parkı’dır millet bahçesi. Beş yıl geçmiş hesaplaşılmaya çalışılıyor. Millet bahçesi küresel sermaye şirketlerinin arka bahçesine dönüşmüş bir rant projesi olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşı çıkmak gerekiyor. Mimarlar Odası’na burada ciddi bir saldırı var. Mimarlar Odası bahçeye ve millete nefes aldıracak mekanlara hayır diyormuş, buna gülüp geçmek gerekiyor. Mimarlar odası kıyıların yağmasına, ormanların yok edilmesine, bütün çevre felaketlerine karşı duruş gösteriyor. Kamuoyunun bütün kamusal alanlara sahip çıkması gerekiyor. Mimarlar Odası ciddi bir kent mücadelesi veriyor sahip çıkmak gerekir bunlara prim verilmemeli.” TMMOB kurulduğu tarihten bu yana bu ülkede gerçekten kamuya ait olan bütün alanların daima savunucusu olmuştur Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen de, Merkez Ankara Projesi reklamlarında millet bahçesiyle rant ilişkisinin açıkça ortada olduğunu belirterek şunları söyledi: “Özellikle ekonominin kriz içerisinde olduğu, inşaat sektörünün küçüldüğünün artık televizyonlardan bile ilan edildiği böyle bir dönemde, millet bahçeleri aracılığıyla rezidanslar pazarlanıyor. Özellikle Merkez Ankara Projesi, Gökçek döneminden alışık olduğumuz gibi, turistleri Ankara’ya getirmek üzere kurgulanan projelerden biri. 1 milyon 200 bin metrekarelik bir inşaat alanına sahip ve tek parselde Türkiye’nin en büyük karma kullanım projesi olarak tanıtımları yapılıyor. AKP döneminde kentlerde yapılan bütün inşaat yatırımlarının “en büyük” olarak lanse edilmesine hepimiz alışığız. Bir başarı kriteriymiş gibi sunulan büyüklük, devasalık durumu bu projede de yine karşımızda. Millet bahçesini de aynı şekilde şehir merkezinin en büyük yeşil alanı olarak sunan ve buraya komşu olmasıyla rant değeri yaratılan bu Merkez Ankara projesi için; 19 Mayıs Stadyumu’nu yıkarak yerine çok daha büyük bir stadyum yapılacak olması, Tarihi Ankara projesi, Ankara Kalesi’nin, tarihi Ankara evlerinin ve Ulus’un Cumhuriyet Dönemi yapılarının “yenilenmesi”, Etlik Şehir Hastanesi’nin yapılıyor olması bir artı gibi sunuluyor. Oysa şehrin merkezinde bu denli yüksek yoğunluklu yapılarla ve korkunç bir plansızlık içerisinde yapılan bu projelerle büyük bir tıkanıklık yaratacaklarının da farkındalar. Bu farkındalıkla üretilen bütün bu mekanlarda “yeşil alan” masumiyetinin tam tersine Cumhuriyet dönemini yok ederek ve her şeyin başına “millet” kavramını koyarak, iktidarlarını ve ideolojilerini yeniden üretecek ve sürdürecek alanlar yaratıyorlar. Söylenildiği gibi ne Mimarlar Odası ne de TMMOB’un herhangi bir örgütü hiçbir zaman yeşil alana karşı çıkmıştır. TMMOB kurulduğu tarihten bu yana bu ülkede, kamunun ve toplumun tüm kesimlerinin kendini yeniden ürettiği, gerçekten kamuya ait olan bütün alanların daima savunucusu olmuştur.” Yeşil alan elde etmek için Millet Bahçelerine yatırım yapmaya gerek yok. AOÇ’ye Kaçak Saray’ı, Ankapark’ı inşa ederek yağmalamak yerine, var olan bu alanları korumak yeterli olacaktır. Evirgen, “Bizim savunduğumuz değerleri anlamak ise yeşil alan kavramı ile millet bahçesi arasındaki farkları anlamak açısından önemli. Savunduğumuz kamusal alanlar, herhangi bir erişim kısıtlamasının olmadığı, birkaç rezidansın, belirli zümrelerin kullandığı alanlar olmanın ötesinde tüm kamusal kesimlerin yan yana gelebileceği alanlar olmalı. Güvenpark, Gezi Parkı ve Meclis Parkı gibi gerçekten paylaşım içerisinde olunabilen, insanların yan yana geldiği, değişim değeri yerine kullanım değerinin öncelendiği, birilerinin arka bahçesi haline gelmeyecek yerler olmalı. Millet kıraathanesi ya da her köşe başına cami yapılacak şekilde iktidarın ideolojisini yeniden üretecek ve o ideolojiyi benimsemeyenler ile çatışmayı beslemenin aksine bütün kamunun kullanacağı, dayanışmayı ve birlikteliği örgütleyen yerler olması gerekir. Bu gibi alanları üretmek içinse böyle ekonomik krizin yakıcı olduğu bir dönemde millet bahçelerine, rezidansların arka bahçelerine yatırım yapmaya gerek yok. Atatürk Orman Çiftliği gibi gerçekten millete ait bir bahçeye Kaçak Saray’ı, Ankapark’ı inşa ederek yağmalamak yerine, var olan bu alanlarımızı korumak yeterli olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi Toplam Görüntülenme : 54178 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|