GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Üniversitelerde piyasacılığa, baskıya, gericiliğe hayır!

Üniversitelerde piyasacılığa, baskıya, gericiliğe hayır!

AKP’nin devleti ele geçirmesiyle birlikte rejimde köklü bir değişiklik gündeme geldi. Eskisine kıyasla çok daha fazla uluslararası sermayenin egemen haline geldiği, kaynakların ilkel birikim dönemine benzer şekilde yağmalandığı, gericiliğin toplumun her noktasına nüfuz ettiği, emeğin köleleştiği, toplumsal yararın ve buna dönük planlamanın yerini sermayenin kısa süreli bencil çıkarlarının aldığı, komşu ülkelere dönük komplolarda görev almanın revaçta olduğu bir rejim kara bir bulut gibi toplumun üzerine çöktü.

Doğal olarak bu yeni ve insanlıktan çıkmış rejim kendi üniversitesini de yaratacaktı. Bir yandan bunun sıkıntısını, bir yandan üniversitenin hâlâ tam olarak ele geçirilememesinin ve bir direnç odağı olarak kalmasının onurunu yaşıyoruz.

AKP'li YÖK ve rektörlükler, bu direnci çözmek için akademisyenler üzerine alabildiğine baskı ve yıldırma politikaları ile gidiyorlar. Öğretim üyeleri tekrar tekrar soruşturmaya uğruyor; YÖK, idare, yargı, yandaş basın kıskacında yağan cezalarla iradeleri çözülmeye çalışılıyor. Doçentlik jürileri taraflı olarak oluşturuluyor, bölümlerin, anabilim dallarının onayı ve haberi olmadan atamalar yapılarak kadro yapısı çürütülüyor. Asistanlar iş güvenceleri yok edilmeye çalışılarak sürekli tehdit altında tutuluyorlar. Her geçen gün dini kurallar  üniversitede günlük yaşamı belirler hale geliyor. Onurumuz olan öğrenciler ise adeta bir Gaz Cumhuriyeti’nde yaşıyorlar ve üniversitenin özgürce düşünme, hiçbir fikre kölelik yapmama, bilim için isyankar olma ilkelerini polis ve idarenin ağır baskısına karşı savunuyorlar. Son olarak Erdoğan’ı protesto eden ODTÜ’lü öğrencilerin başına gelenler, öğrencilerine sahip çıkan idarenin ve öğretim üyelerine söylenen sözler AKP’nin sınırının olmadığını bir kez daha gösterdi.

YÖK Yasası Taslağı kabul edilemez!

1980 askeri rejiminde oluşturulan YÖK üniversite üzerinde idari bir baskı yaratırken piyasalaşma süreci belki bu baskıdan daha etkili oldu ve üniversitenin iç dokusunda bozulmaya yol açtı. Üniversiteler kamu kuruluşundan çok bir şirkete benzemeye başladılar. Öğretim üyelerinin bütçeden aldıkları ücretlerin birçok kez yerini projeler ve satılan hizmetlerden elde edilen gelirlerin aldığı görüldü. Ailelere yüksek harç veya kayıt paralarının çocuklarına yaptıkları yatırım olduğu söylendi.

Şimdi AKP yaşanan geçiş dönemindeki fiili durumu yasayla sabitlemek ve daha ileri taşımak istiyor. YÖK tarafından ileri sürülen YÖK Yasası Taslağı öz olarak üniversiteleri doğrudan sermayeye bağlama politikasının yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Üniversitelerin şirketleşmesini, patronları olmasını, üniversite şirketlerinin borsada alınıp satılmasını, rekabet edemeyenlerin iflas etmesini istiyorlar. Süreci garanti altına almak için devlet baskısını koruyor gözükmekle birlikte asıl yönün kamudan tamamen kopartılmış, özelleştirilmiş üniversiteler olduğu anlaşılıyor.

Doğal olarak patronu olan bir üniversitede akademisyenlerin, emekçilerin ve öğrencilerin yönetime katılma hakkı olmaz. Böyle bir üniversitede hiç kimsenin iş güvencesinden bahsedilemez. Patrona kölelikle yapılan bir meslek akademisyenlik değildir, performansa bağlı ücretlendirme altında yaratılacak emek rejimi belki fabrikalardaki insanlık dışı duruma benzeyebilir ama üniversiteyle alakası olmayacaktır.

Üniversite topluma aittir, toplumsal yarar için, halkın uzun vadeli çıkarları gözetilerek bilim ve sanat üretilir. Oysa sermayenin doğrudan yönettiği bir üniversite halkın çıkarlarından koparılmış ve sermayenin rekabeti gözeten dar ve kısa erimli çıkarlarına  mahkum edilmiş demektir.

Biz aşağıda imzası olan örgütler, sonuna kadar üniversitemizdeki mevzilerimizi koruyacağız. Baskı altındaki akademisyenlerle dayanışmamızı büyüteceğiz. Yasa Taslağı’nın meşru olmadığını her yerde söyleyeceğiz. Aydınlanma geleneğini, toplum için akademik üretimi, üniversitenin üniversiteliler tarafından yönetilmesini, akademik liyakate saygıyı, bütçeden finansmanı ve ticari etkinlikten uzak durmayı sonuna kadar savunacağız. AKP rejiminin hiç  de sanıldığı gibi güçlü olmadığını ve giderek çürüdüğünü görüyoruz. Örgütlülüğümüz geleceğimizdir.

 

Abant İzzet Baysal Üniversiteli Öğretim Elemanları Derneği

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği

Başka Hacettepe Yok İnisiyatifi

Isparta  Öğretim Üyeleri Derneği

Mülkiyeliler Birliği Derneği

ODTÜ Mezunları Derneği

ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği

Trakya Üniversite Öğretim Elemanları Derneği

Üniversite Konseyleri Derneği

Van Üniversite Öğretim Elemanları Derneği

 


Toplam Görüntülenme : 41823
Kategori Haberleri

Başkent Dayanışması: "13 Ekimde Ulus Atatürk anıtında olacağız"
Ankara'nın valisi yer değiştirerek geleneği bozamaz, 13 Ekim töreni her zaman olduğu gibi  Atatürk Anıtı'nda olacak"
12 Ekim 2016
Atatürk anıtının çelenkleri kırıldı
Zafer Meydanı'nda bulunan Mareşal Atatürk Anıtının çelenklerinin kırıldığını bildiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi, anıtın eski haline getirilmesi için yetkilileri göreve davet etti.
25 Temmuz 2016
Cumhurbaşkanı’na hakaretten Tezcan Karakuş Candan’a dava açıldı
Savcılık: “İftira yok hakaret var” , Candan: “iftira da hakaret de yok”
16 Aralık 2015
“Cumhuriyet rejiminde saray olmaz”
Cumhuriyet Bayramı’nın Kaçak Saray resepsiyonu eleştiri konusu oldu. Mimarlar Odası Ankara Şube yöneticileri yaklaşan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için “ Cumhuriyet rejiminde saray olmaz” dedi.
28 Ekim 2015

<<< <
3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!