Sobe Gazetesi 2024 - Ankara’da devrimci olmak
GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Ankara’da devrimci olmak

Ankara’da devrimci olmak

Can Soyer

Ankara’da yaÅŸayan devrimcilerin en fazla maruz kaldıkları sorulardan biri “Ankara’nın nesini seviyorsun”dur herhalde. Konu genellikle müstehzi ve alaycı ifadelerle açılır, ardından kent planlaması ve yaÅŸam alışkanlarına gelir, nihayet devrim stratejisi açısından da ele alınarak sonuçsuz biçimde kapatılır.

ÇoÄŸunlukla da Ankara’nın griliÄŸi, her yerinin devlet kurumlarıyla dolu olması, fazlasıyla militarist bir görünüm arz etmesi, meÅŸhur ayazı ve soÄŸuÄŸu ile Ä°. Melih Gökçek’le aynı kentte yaÅŸamanın talihsizliÄŸi gibi iddialar dile getirilir Ankara’nın “çirkinliÄŸi”ne dair. Ä°ÅŸin garibi, Ankara’yı sevenler de bu iddiaların hiçbirini reddetmez, aksine bütün bu özelliklerine raÄŸmen Ankara’nın güzel yanlarını sıralarlar.

KuÅŸkusuz bu tartışmanın ekseninde “güzel” ile ne kastedildiÄŸi durmaktadır. Burada da tercihler kiÅŸiselden toplumsala, estetikten iÅŸlevselliÄŸe, stratejiden ekonomiye kadar geniÅŸ bir skala oluÅŸturur. Sonuçta böylesi bir tartışma ile ne Ankara’yı birine sevdirmek mümkün olur, ne de bir Ankaralıyı sevdasından vazgeçirmek.

Çünkü Ankara’nın güzel yanı, Ankara’da devrimci olmaktır aslında. Nasıl Ankara’da yaÅŸayıp da devrimci olmayan biri Ankara’yı pek sevemezse, devrimci olup da Ankara’da yaÅŸamayan biri de Ankara’yı sevemeyecektir. Devrimci olmak, Ankara’yı sevmenin ilk ve vazgeçilmez koÅŸuludur aslında.

Ankara’da devrimci olmak, bir kentin çirkinliÄŸine deÄŸil, nasıl çirkinleÅŸtirildiÄŸine tanık olmaktır çünkü. Sokakları, caddeleri, meydanları zevksiz ve iç karartıcı bir barbar istilası altında olan bir kentte yaÅŸamak, mücadelenin her an devam etmekte olduÄŸunu, bir sokak ötede, karşıki caddede, ilerdeki meydanda hala kurtarılabilecek ÅŸeyler olduÄŸunu bilmektir.

Ankara’da devrimci olmak, yaÅŸadığımız ülkenin kimler tarafından ve nasıl bir zihniyetle yönetildiÄŸini bilmek ya da anlamak deÄŸil, bizzat deneyimlemektir çünkü. Bir gün evden çıktığınızda sokağınızın kapatılmış olduÄŸunu, bırakın baÅŸbakanı falan, alelade bir milletvekili geçecek diye saatlerce trafikte beklemeniz gerektiÄŸini görmektir.

Ankara’da devrimci olmak, dayağı, copu, gazı polisten deÄŸil, devletten yemektir çünkü. Halka saldırının en sistematik hale gelmiÅŸ biçimini, koca bir kentin sadece büyük eylemlerde deÄŸil, olaÄŸan günlerde dahi bir cezaevine dönüştürülmesini dolaysız olarak gözlemlemektir.

Ancak Ankara yine de güzeldir. Ankaralı devrimciler, yukarıda sayılanlara ve buna eklenebilecek onlarca gerekçeye bakıp öfkelenirken, bir yandan da Ankara’yı sevmek için nedenler yaratmaya çalışırlar. Ve bulurlar da…

Bunlar arasında bir tanesi vardır ki, bir Ankaralı devrimcinin asla üzerinden söküp atamayacağı yoldaşlık bağıdır o da.

Ankara’da devrimci olmak, yoldaÅŸlığın bir bilinç olmanın ötesine geçip, bir baÄŸlılık ve hatta bağımlılık olması demektir çünkü. Bir devrimci için Ankara, herhangi bir kent deÄŸil, yoldaÅŸlarıyla paylaÅŸtığı ve hep birlikte güzelleÅŸtirmeye çalıştığı bir ortak mekandır.

Ankara’da devrimci olmak, her sokakta bir tanıdığını, sevdiÄŸini, arkadaşını görebilmek demektir çünkü. Kalabalıklar içine girip kaybolmak için deÄŸil, bir yoldaşının selamını alabilmek, bir dostunun yüzünü görebilmek içindir.

Ankara’da devrimci olmak, gece yarısı biten bir toplantıdan sonra kol kola girip gidilecek yolu birlikte tepmek ve en yakındaki yoldaşının evine misafir olmaktır çünkü. Evler kiÅŸisel özgürlüklerin ya da özelleÅŸmiÅŸ zamanların deÄŸil, yoldaÅŸlığın ve paylaÅŸmanın ortamıdır.

Ankara’da devrimci olmak, yoldaÅŸlarına kavuÅŸabilmek ve ulaÅŸabilmek demektir çünkü. Bir hastalıkta ya da üzüntüde hemen bir araya gelebilmek, ihtiyaç duyulan ilgiye ya da yardıma en kısa sürede ulaÅŸabilmektir.

Ankara’da devrimci olmak, yarılan kafanı yoldaşının dikmesi, bozulan cihazını yoldaşının onarması, acıkan karnını yoldaşının doyurması demektir çünkü. Ä°nsanların hukuksal ya da idari bir baÄŸla deÄŸil, güvençle, inançla ve sevinçle örülmüş bir birliktelik kurabilmesidir.

Ankara’da devrimci olmak, ÅŸehir dışından yoldaÅŸların geleceÄŸinde heyecanlanmak, beklerken sabırsızlanmak demektir çünkü. Misafirin kim tarafından ağırlanacağı hakkında küçük çekiÅŸmeler yaÅŸamak, evin en rahat köşesini ona ayırmak, onun hiçbir zaman kalıcı olmadığını bilip hüzünlenmek, ama yine de bir umutla ona Ankara’yı sevdirmeye çalışmaktır.

Ankara böyle böyle sevilir, Ankara’yı sevmek için türlü gerekçeler üretilir, giderek Ankara farkında olunmadan sevilen bir kent haline gelir.

Bir de Ankara’nın o acımasız soÄŸuÄŸu olmasa; belki o zaman Ankara’yı sevmek biraz daha kolaylaşırdı diye düşünmemek elde deÄŸil. Ama yoldaÅŸlık o soÄŸuÄŸun da hakkından geliyor. Önce Filistin için Ä°nsanlık Nöbetleriyle, ardından Tekel işçilerinin direniÅŸiyle, en son Hopa davasıyla her yıl tekrarlanan bir yoldaÅŸlık biçimi, artık Ankara’da bir gelenek olmayı baÅŸardı herhalde.

O halde şunları da ekleyebiliriz listeye:

Ankara’da devrimci olmak, aynı zamanda Ankara’nın ayazına ve soÄŸuÄŸuna birlikte dayanmak, iliklerine iÅŸleyen soÄŸuÄŸa raÄŸmen bir bardak çayın sıcaklığıyla direnmek, yoldaşının sırtını sıvazlayarak onu ısıtmaya çalışmak demektir bir de.

Ankara’da devrimci olmak, eldiveninin tekini yoldaşınla paylaÅŸmak, gelen çorbayı birlikte kaşıklamak, nöbet deÄŸiÅŸimi geldiÄŸinde kendini hep en sona saklamaktır.

Ankara’da devrimci olmak, sokakta yakılan küçücük bir ateÅŸin etrafında kenetlenmek, sıcaklığın fazlasını çalmamak için dikkat etmek, o söylemese de yorulduÄŸunu fark ettiÄŸin yoldaşını dinlenmeye göndermek için bahaneler uydurmaktır.

Ankara’da devrimci olmak, nöbette olmasan da evinde tetikte beklemek, en kalın giysilerini ayırıp yoldaÅŸlarına vermek, hatta biraz da o anda nöbet sırası sende olmadığı için kıskanmaktır.

İşte Ankara, bu yoldaşlığın arka planı, karşılıklı bağlılığın dekoru, paylaşılan ve böylece sürekli üretilen bir ilişkinin sahnesi olduğu için sevilir. Ankara, ancak emek harcanarak, emek harcandıkça sevilir.

Belki de Ankara’da kentin kendisinden çok, yoldaÅŸlarınla ortak bir varoluÅŸa sahip olmak duygusu sevilir.

Ankara, yalnızca devrimci olunarak sevilir…

Kaynak: haber.sol.org.tr  


Toplam Görüntülenme : 83523
Kategori Haberleri

Motorculardan AOÇ imza kampanyasına destek
Atatürk Orman Çiftliği imza kampanyasına motorculardan destek geldi.
05 Ekim 2012
AOÇ sergileri kenti dolaşıyor
Mimarlar Odası Ankara Åžubesi, iki hafta boyunca devam edecek olan Mimarlık ÅženliÄŸi’nde AOÇ sergisini ve imza standını kentin farklı yerlerinde halkla buluÅŸturuyor.
03 Ekim 2012
Büyükşehir Belediyesi’nden sergi yasağı
BüyükÅŸehir Belediyesi Mimarlar Odası Ankara Åžubesi’nin kamusal alanda sergi açmasına engel oldu.
03 Ekim 2012
AOÇ tartışmaları alevlendi
Mimarlar Odası’ndan, “AOÇ’de aÄŸaç kıyımı yok” sözlerini sarf eden Arslan’ın sözlerine tepki yaÄŸdı.
02 Ekim 2012

<<< <
129 130 131 132 133 134 135 136 137 138
> >>>

Yorumlar
Yorum eklenmemiÅŸ.
Yorum için giriş yapınız!