GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Stephane Hessel Öldü mü?

Stephane Hessel Öldü mü?

Stephane Hessel birkaç gün önce aramızdan ayrıldı.

Kim miydi bu 95 yaşında dünyaya veda eden?

Yaşamını insanı savunma mücadelesine adamış bilge.

Fransız Direniş Hareketi savaşçısı.

Naziler tarafından işkence edilmiş.

Toplama kamplarında idamdan kurtulmuş.

Sosyalist.

Paranın insanı ezmesine karşı çıkmış.

Cezayir’in bağımsızlığını savunmuş.

Filistin’in haklarından yana tavır almış.

Küresel iklim felaketine dikkat çekmiş.

Barış ve insanlık savaşçısı.

95 yaşında aramızdan ayrıldı.

Genç. Çok genç yaşında kaybettik onu.

Gerçekten kaybettik mi?

***

Geçen akşam (28 Şubat 2013 akşamı) AkSanat merkezinde Sevgili Merih Akoğul ile bir söyleşi yaptık.

Çocukluktan söz ettik.

Ben, Sapanca’da, Kandıra’da, Gebze’de geçen çocukluğumdan söz ettim. Konuştukça da yaşadım.

Daha otomobiller istila etmeden bomboş olan sokaklarda oynadığımız oyunlar, korular, kırlar, Sapanca gölü, ırmaklar, kediler, köpekler, koyunlar gibi hayvanlarla dostluk günlerimiz, çocuk grupları olup çılgınca koşmalarımız gözümün önüne geldi.

Meyveleri dallarından koparıp yediğimiz, doğanın bir parçası olarak yaşadığımız günlerimiz, yıllarımız.

Pablo Neruda’yı tanımamıştık.

Daha sonra o bizi anlatacaktı.

“Benim hayatım bütün hayatlardan oluşmuş bir hayattır.”

Böyle dizelerle anlatacaktı bizi.

Özgür çocukluğumuz sadece bizim değil, ülkemin de anıları olacaktı.

Artık öyle bir Sapanca olmayacaktı.

Kandıra. Çocukluğumun Kandıra’sı değildi.

Gebze, fabrikalarla dolacaktı. Sonra gittim ve gördüm.

Çocuklar artık meyveleri dallarından koparmıyordu.

Çocuklar meyveleri AVM’lerde görüyorlardı.

Manav reyonlarında floresan ışıklarının altında.

Ağaçlar yerine yapay palmiyeleri görüyordu çocuklar.

Hayatları burgerlerle gofretler arasında geçiyordu.

Çocukluk artık pazar ekonomisinin reyonlarına konmuştu.

Stephane Hessel, benim çocukluğumu savunuyordu.

***

“Öfkelenin” diyordu bu insanlık savaşçısı.

İnsanın paraya teslim edilişine “öfkelenin.”

Zalimin zulmüne “öfkelenin.”

Emeği sömürerek zenginleşen krallara “öfkelenin.”

Adaleti kendi emellerine alet edenlere “öfkelenin.”

Çocukluğu pazar malı yapanlara “öfkelenin.”

Gençleri marka maymunu yapanlara “öfkelenin.”

İnsanları hayatlarının kölesi yapanlara “öfkelenin.”

Kadınları kadınlıklarıyla ezenlere “öfkelenin.”

İnsanı piyasaya sürülmüş meta yapanlara “öfkelenin.”

Dünya insanları bu çağrıyı duydular.

Dünyanın her yanında öfkelenenler bir araya geldiler.

Paranın egemenliğine tepki duydular.

***

Stephan Hessel burada kalmadı, yeni çağrısını yaptı:

“Kayıtsız Kalmayın,

Mücadeleye Katılın”

Dünya ölçeğinde insanlar mücadeleye katıldı.

Madrid’de, Atina’da, Tel-Aviv’de, Santiago’da insanlar ayağa kalktı. Wall-Street işgal edildi.

Ama para öyle kolay yenilmez.

İnsanın açgözlülüğü yabana atılamaz.

En yoksulu bile, “belki bir gün” diye boynunu büker.

Benim ülkem mi?

***

Benim ülkemin başka dertleri var.

Benim ülkem “İmralı ne diyor?” derdine düşürülmüş.

Benim ülkem “aman başıma bir şey gelmesin de” telaşıyla sindirilmiş.

Benim ülkem artık yer adlarıyla yaşamaya alıştırılmış.

İmralı ne diyor?

Kandil’den ses çıkıyor mu?

Silivri’den haber var mı?

Ankara uyuyor mu?

Kişiler mekânlarla yer değiştirdi.

Yeni bir şifreli dile döndük.

Bölünmenin adı “kimlikli yaşam.”

Amerika’ya bağımlı olmanın adı “model ülke olmak.”

Adaletsiz yaşamanın sıfatı “ileri demokrasi.”

Ülkemde öfkelenecek insan kalmadı.

Katılım da “indirim kampanyasına katılın” ile açıklandı.

Öyle anlaşılıyor ki,

Stephane Hessel’i 95 yaşında biz öldürdük...

 

Erdal Atabek Cumhuriyet  


Toplam Görüntülenme : 43818
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!