GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
AOÇ’deki yıkıma bilirkişi tokadı
AOÇ’deki yıkıma bilirkişi tokadı AOÇ içerisinde bulunan Bira fabrikası kompleksinde tescil edilmeyen konutlara Mimarlar Odası Ankara Şubesi dava açmıştı. Dava sürecinde işçi lojmanları yıkıldı. Alan da inceleme yapan bilirkişiler, işçi lojmanlarının yıkılması hakkında bilirkişilerin görevini yapmaya engel olmaktan işlem yapılmasını istedi. Mimarlar Odası Ankara Şube yöneticileri bugün yapılan basın toplantısında bilirkişi raporunu, kamuoyuyla paylaştı. Mimarlar Odası Ankara Şube Genel Sekreteri Tezcan Karakuş Candan, Bira fabrikası kompleksine ilişkin yaptığı değerlendirmede “ Bira fabrikası kompleksine tescil başvurusu yapmıştık, TBMM kongre merkezinin yapılacağı alanda bulunan işçi lojmanları tescillenmedi bizde Oda olarak Tescil edilmeyen memur işçi konutlarına dava açmıştık. Dava sürecinde bilirkişiler inceleme yaparken işçi lojmanları yıkılmıştı. Elimize yeni ulaşan bilirkişi raporuna göre ve ilk kez bir birlirkişi raporunda; ‘Yargı süreci sonuçlanmadan yıkılmış olması nedeniyle, bilirkişi heyetimizin görevini engelleyenler hakkında gerekli soruşturmanın yapılması, işlemlerin tamamlanması gerekirse konstrüksiyonun tavsiyesine karar verilmiştir.” İfadeleri yer alıyor. Yani dava süreci devam ederken ne hakla yıkarsınız diyen bir belgedir bu. İlk kez bir bilirkişi raporunda böyle bir ifade ile karşılaşıyoruz.” Dedi. Candan aynı süreci Su süzgecinin yıkımında da yaşadıklarını belirterek, “Kültürel miras olan su süzgecinin yıkımında, tescil sürecinde aynı olayı yaşadık, Tescil aşamasındayken su süzgeci yıkıldı, üstelik koruma kurulunun bilgisi olmadan yıkıldı. Hem Mimarlar Odası olarak suç duyurumuz var hem Koruma Kurulu’nun suç duyurusu var. Cumhuriyet Savcılığı’nda henüz bir işlem yok. Dava süreçleri devam ederken bir kültür varlığı yıkılabiliyor, dava sonuçlandığında ortada eser olmayacak. Bu sürecin acilen durdurulması gerekiyor. Değerlerimizi kaybediyoruz. Bu nedenle AOÇ’de bilirkişi raporu ile soruşturma istenmesi çok önemli. AOÇ’de Kültür varlığı olan alanın korunması ve yıkılmaması gerektiğine de bilirkişilerce rapor edilmiş.” İfadelerini kullandı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan bilirkişi raporlarındaki ifadelerin ilk olduğunu ve değerli olduğunun altını çizdi. Hakkan: “ dokundukları alan AOÇ içerisinde önemli bir alan, duyarsızca bir yaklaşım olduğunu bilirkişi raporları da hakkımızı teslim ederek söylüyor. Binaların yeniden yapılması hem de engelleyenler hakkında bir işlem yapılması talebi bilirkişi raporları için sevindirici bir haber. Süreci takip ediyoruz. ”dedi. Su Süzgecinde bu kuşaklara miras var Candan endüstri mirası olan Su Süzgeci yapısının bir endüstri ve kültürel miras olarak tamamen yok edildiğini ama temelinde de bir miras olduğunu söyledi.”Su Süzgeci’nin tüm üst yapısı yıkıldı ama temelleri duruyor, su süzgecinin temellerinin altında su süzgecinin temeli atılırken koyulan anı kapsülü olduğunu biliyoruz. Su süzgeci yapısının temeli atılırken temele bir anı kapsülü konulmuş. tıpkı Marmaray’ı yaparken temellerine çelik bir anı kapsülü koydukları gibi. Üniversiteler de gerekli görüşmeleri yapıyoruz. Su Süzgeci’nin temelindeki bu anı kapsülünü ve kapsülde yazanları önemsiyoruz. Mimarlar Odası olarak Su Süzgecinin temelindeki an kapsülü bizim için önemli bir kültürel değerdir, zarar görmeden çıkartılması için her yolu deneyeceğiz. ” Dedi. Mimarlar Ulus’u yargıya taşıyor Hakkan toplantıda, Ulus Tarihi Kent Merkezi’nde Belediye çalışmalarına değinerek plansızlık olarak değerlendirdi. “Ulus tarihi kent merkezi çok önemli. Oradaki plansız uygulamalar devam ediyor. Tarihi alan içerisinde tescilli yapılar tescilden düşürüldü, yenilendi, yıkıldı. Altındağ Belediyesi’nin hamam önündeki uygulamaları bu kapsamda plansızdır. Koruma Kurullarının verdiği kararlar çerçevesinde bakarsak Koruma Kurulları buradaki tescilli yapıların yıkılmasında sorumludur. Ulus bölgesi Gençlik parkında başlayarak, gecekondu alanlarına kadar büyük bir alan. Bu alanda 1/1000 uygulama planları yapılacak. Şube olarak meslektaşımızı ve plancı ortağını davet ederek, bu planların ne anlama geldiğini sorduk. Ulus Koruma amaçlı imar planı müellifi sadece kendilerinin üst ölçekten plan kararı vermekle yetkili olduklarını uygulama aşamasına girmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Bunun doğruluk payı var ama alanda yaşanan süreç plan içerisinde yok sayılarak ya da meşru hale getirilerek yapılıyor. “ dedi. “Gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuz var” Hakkan Ulus’u yargıya taşıyacaklarının sinyalini de verdi. “Uzmanlarımız bölgeyle ilgili raporu hazırlıyor, Uzun zamandır mücadele ettiğimiz bu alanla ilgili Yönetim Kurulu olarak dava açma kararını aldık, raporu da bekleyeceğiz Nisan’a kadar dava açmak için süremiz var. Ulus Tarihi Kent Merkezi değerini yitirdi, Çok değerli gibi sunulan Hamam önünde de yapıların özgün kimlikleri yok edildi. Büyükşehir Belediyesi’nce hiçbir uzman olmadan, önlem alınmadan roma kalıntılarının olduğu alana bile girildi, iş makineleri tarihi kaybediyor. Tescilli yapıların yıkılması, tescilden düşürülmesi, mülkiyetlerin el değiştirmesi hepsi sorunlu. Ulus Ankara için tarihi ve kültürel bir alan, Ulus’u sadece Belediye Başkanı’nın ağzından çıkanlarla plan yapmak doğru değil, bizlerin uzmanlar olarak, Odalar olarak bu alanların değerini vermemiz gerekeni yapmamız gerekiyor. Gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuz var.” şeklinde konuştu. “Belediye Plansızlığı planlıyor” Candan, planlar olmadan yapılan işlemlerin planla meşrulaştırıldığını söyledi. “ Dün itibariyle Ulus’taki 1/5000’lik koruma amaçlı imar planının askı süresi bitti, oradaki mağdurlar plana yönelik itirazlarını yaptı. Bu plan plansızlığın planıdır. Plan olmadan yapılan işlemler meşrulaştırılıyor. Teknik bir plan olarak karşımıza geliyor, bu plan masa başında teknik yapılacak bir plan değildir. Planın hedef kitlesinin açıklanması gerekir. Sosyal açıdan sorunlu bir plandır. Ulus tarihi kent merkezi yenileme alanı davamızda; alanların, yapıların tespitinin yapıldığını Büyükşehir Belediyesi mahkemeye bildirmişti. sonra bunu yazı ile sorduğumuzda herhangi bir tespitin yapılmadığını tespitin devam ettiği cevabını bize vermişti. Yıkımı yapılan tescilli yapıların listesi bizde var, tespitlerin ciddi yapılmadığı ortada, burada yapılan tarihe karşı yapılmış çok büyük bir vahşet ve haksızlık planlıdır. Büyükşehir Belediyesi plansız yaptığı her şeyi planlı hale getirmeye çalışıyor, Ulus Tarihi Kent Merkezi alanı bunun bir örneği, diğer örneği ulaşım ana planı. Kentsel dönüşüm alanlarını da buna örnek verebiliriz, geçtiğimiz günlerde Altındağ’da olan göçükle bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Tescilli yapılarımız yok ediliyor elimizdeki tüm değerler yok ediliyor” dedi. “Ödül geri alınmalı “ Yaklaşan yerel seçimleri de değerlendiren Candan, Birleşmiş Milletler Habitat’ın Kuzey Ankara kentsel dönüşüm projesi ile ilgili Büyükşehir Belediyesi’ne verdiği iyi uygulamalar ödülünün geri alınması gerektiğinin altını çizdi. Çok fazla ödül aldığını söyleyen Belediyenin bir çok ödülünü dikkate bile almıyoruz. Çünkü gerçekçi değil. Dikkate aldığımız bir tek ödül var: Kuzey Ankara Kentsel dönüşüm Projesinin Birleşmiş Milletler Habitattan aldığı en iyi uygulama ödülü. Habitat önemli bir organizasyon verdiği ödüller anlamlı Kuzey Ankara kentsel dönüşüm projesine verdiği ödül, halkla TOKi ile katılımcı bir modelle elde edilmiş projeye verilen ödül. Böyle katılımcı bir model yok, mağdurların davası var, hatta mağdurların kurdukları bir dernek bile var. Henüz uygulanmadan bir fikre ödül verilmiş oysa uygulama çok farklı. Süreç sıkıntılı işliyor.Birleşmiş Milletlere Kuzey Ankara Kentsel dönüşüm proje ödülünü ödülü geri alması için rapor hazırlayacağız. Ankara fason ödüller başkenti olamaz. Kızılay’ın göbeğine lale dikeceksiniz. Sonra kent ödülleri alacaksınız. Kızılay’daki Lalenin kent için hiçbir anlamı yok, trafik açısından engelleyici. Dijital reklamların Kızılay’ın göbeğinde akması dikkat dağıtır ve kazalara neden olabilir. Gökçek Mimari görgü yoksunu ürünler ortaya koymayı çok önemsiyor. Bir kentin kimliğini nasıl yok ettiğini, bir kenti nasıl bütçesini yok ettiğini topluma anlatmaya devam edeceğiz.” Hakkan Kuzey Ankara kent girişinde verilen birleşmiş Milletler ödülüne ilişkin olarak, “Kuzey Ankara Kentsel dönüşüm projesi iyi bir fikirle başlamıştı, ama Büyükşehir Belediye Başkanı bu süreci yönetemedi. İyi bir örnek olmasını düşlenen alan tarihe kötü bir örnek olarak geçti. 1993 ile başlayan Kuzey Ankara kent girişinde sene 2014 hala hak sahipleri dairelerine taşınmış değil. Daha çok bir rant projesi olduğunu gördük, insanlar, kendi elleriyle evlerini yıkıp teslim ettiler ve insanlar düşlediklerini bulamadı. Kuzey Ankara’da bir taraftan ölçek var diğer tarafta kimliksiz yapılar var. Daha çok rant projesi olarak karşımıza çıktığını gördük. ” Şeklinde konuştu. Pasif yeşil alanlarla yanıltıyor Candan Büyükşehir Belediyesi’nin yayınlarında açıkladığı, Ankara’da kişi başına düşen yeşil alanın gerçeği yansıtmadığını ifade etti. “Yeşil Ankara” yayınında kişi başına düşen yeşil alanın 19 metrekare olduğundan bahsediyor. Teknik bilgi olmadığında bu veri doğru gibi gelebilir oysa yeşil alanlar aktif ve pasif yeşil alan olarak ikiye ayrılır. Cumhurbaşkanlığı’nın olduğu yer ve askeri alanlar pasif yeşil alanlardır, burayı Ankaralı kullanamaz. Pasif yeşil alanları hesaplamaya katan Büyükşehir Belediyesi Ankara’nın kişi başına düşen yeşil alanının 19 metrekare olduğunu yanıltıcı bir şekilde söylüyor. Bu insanları kandırmaktan öteye gitmez. Eğer bu pasif yeşil alanlar, yeşil alansa TBMM bahçesi, Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay bahçesi, ve askeri alanlar hepsi yeşil alan olarak halka açılsın. Gökçek’in yeşilden anladığı sadece yeşil renk. Atatürk Orman Çiftliğinde on binlerce ağaç kesip yurt dışından boylu ağaç getirerek Ankara’yı yeşil yaptım demesi manidardır.” Toplam Görüntülenme : 95259 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|