GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
HARAMÄ°LERÄ°N HALKIMIZA 19 MAYIS ARMAÄžANI
HARAMÄ°LERÄ°N HALKIMIZA 19 MAYIS ARMAÄžANI TÃœRKÄ°YE CUMHURÄ°YETÄ° KURUCUSU ATATÃœRK’ÃœN EVÄ° YIKILDI! 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayak basarak iÅŸgal edilmiÅŸ topraklarda diÅŸle tırnakla bir mücadele baÅŸlatan ve halkının desteÄŸini saÄŸlayarak yedi düvele kafa tutan, ülke topraklarını, kendi saltanatları için emperyalizme peÅŸkeÅŸ çekmiÅŸ yoz Osmanlı saltanatının ve Hilafet makamının her türlü kirli oyununa karşın yeni bir Cumhuriyet kurmayı baÅŸaran, Osmanlı’nın dışladığı, küçümsediÄŸi Türkçeyi resmi dil yapan, kadın haklarından seçme ve seçilmeye, özgür ve laik eÄŸitime birçok yeniÄŸi Anadolu topraklarında yaÅŸama geçiren Mustafa Kemal Atatürk üzerine bir çöp bile tapu etmeden bu dünyadan göç edip gitti. Onun halkına armaÄŸan ettiÄŸi Atatürk Orman ÇiftliÄŸi toprakları nicedir yoz Osmanlı hanedanı özlemiyle tiranlaÅŸan haramilerin saldırısı altındaydı. Binlerce aÄŸaç kesilip bin yüz odalı saraylar yapıldı, ucundan kıyısından ucube yapılarla, çirkin, arabesk metal yığını parklarla tenekeleÅŸtirildi, taÅŸlaÅŸtırıldı, betonlaÅŸtırıldı. Bu da yetmedi Marmara Köşkü diye anılan, o alçakgönüllü kurtuluÅŸ kahramanı için sembolik ve tarihi büyük bir deÄŸer taşıyan Atatürk evi de tam da 19 Mayıs arifesinde kaÅŸla göz arasında yıkılıverdi. Bu topraklarda tek bir metre yeÅŸil alan, tek bir özgür nefes, tek bir onurlu insan, dillerindeki ve kültürlerindeki farklılığı bir zenginlik olarak görerek kardeşçe yaÅŸayan halk topluluÄŸu bırakmamak için yaÄŸmayı talanı ve yalanı sürdürüyorlar. Tarihte kimi kez toplumsal karmaÅŸa ve yaÅŸanan gerçeklik bir düğüm olup kilitlenir… At izi it izine karışmıştır; kimin elinin kimin cebinde olduÄŸu belli deÄŸildir. Yoksul insanlar birinci derecede sorumlu olmadıkları bir savaşın içinde buÄŸday baÅŸakları gibi devrilmekte, toprak günahsız insanların kanıyla ıslanmaktadır. Bugünkü Türkiye gerçekliÄŸinde olduÄŸu gibi… 19 Mayıs 1919, kapitalizmin en gerici aÅŸaması Batılı emperyalist saldırganlık ile ona kucak açıp topraklarını, kültürünü gerici karanlıklarda satışa çıkarmış DoÄŸulu yoz derebeyliÄŸin bir coÄŸrafyayı parçaladığı, yer altı ve yerüstü kaynaklarını yaÄŸmaladığı bir günde, bir milletin kurtuluÅŸu için Mustafa Kemal adlı bir kahramanın bindiÄŸi köhne Bandırma vapurundan inip Karadeniz kıyısına çıktığı, kördüğüme kılıcını vurduÄŸu gündür. Batılı emperyalistlere göre DoÄŸu halkları kendini yönetmeye muktedir deÄŸildir. Batı ülkelerinde Rönesans ve 1789 Fransız Ä°htilali, işçi sınıfı ve yoksul köylülüğü de yedeÄŸine almış Burjuva Devrimi ürünü olan “EÅŸit KardeÅŸ Hür” insanlar ideali, ortaçağın kilise- derebeyi despotluÄŸu yerine milletin kendisini yönetmesi, din istismarına engel olunmak için dinin bir siyaset aracı ve devlet politikası olmaktan çıkarılması, “laiklik ve sükelarizm”den yasa karşısında yurttaÅŸ eÅŸitliÄŸine, kadının erkeÄŸin gerisinde bir sömürü aracı olmaktan kurtarılmasına kadar birçok insanlık hakkı, DoÄŸu toplumları için uygun deÄŸildir. 13 Haziran 1910 günü Avam kamarasında konuÅŸan, sicilinde BaÅŸbakanlık, Ä°rlanda İçiÅŸleri Bakanlığı, Ä°skoçya Bakanlığı bulunan Lord Arthur James Balfour şöyle diyordu: “Her ÅŸeyden önce olgulara bakın. Batılı uluslar, tarihte ortaya çıkar çıkmaz, … kendilerine özgü erdemleri edinip… kendi kendini yönetme yetilerinin ilk ilkelerini sergilediler,… Genel deyiÅŸle ‘DoÄŸu’daki Åžarklıların tarihine bir göz atın, kendi kendini yönetmenin izine rastlayamazsınız. (…) Bu büyük uluslar için –büyüklüklerini kabul ediyorum- bu mutlakiyetçi yönetimin bizim tasarrufumuzda olması hayırlı mıdır? Hayırlıdır derim ben” (Edward Said, Åžarkiyatçılık, s 42-43) Bugün de açıkça dile getiriliyor olmamakla birlikte, geliÅŸmiÅŸ Batı’nın DoÄŸu’ya bakışının can damarı budur. 19 Mayıs 1919 günü, ordunun genç subaylarını da arkasına alan III. Ordu MüfettiÅŸi Mustafa Kemal, bir süre sonra, içindeki özgürlük ve kurtuluÅŸ bilinci ortaya çıkınca, kendisini göreve gönderen saltanat ve hilafet makamı tarafından geri çaÄŸrılacak; dönmeyince de önce tutuklanması buyrulacak, arkasından katli için dini fetvalar verilecek, karşısına sarık ve cüppe giymiÅŸ, sakal bırakmış Ä°ngiliz Ä°stihbarat Binbaşısı Rahip Fru’ya eÅŸlik eden Necmeddin Molla katılarak halk Mustafa Kemal’e ve Kuvayımilliye’ye karşı kışkırtılmaya çalışılacaktır. Mustafa Kemal, genç subayları, halk temsilcilerini de yanına katarak savaÅŸlar ve yoksulluk içinde kıvranan milletine önderlik edecek, tütününü reji kolcularının, demiryollarını ve madenlerini yabancı ortaklıkların iÅŸlettiÄŸi, yerli iÅŸbirlikçilerin de cebini doldurduÄŸu, yoz imparatorluk sarayı ve hilafet makamını iktidardan uzaklaÅŸtırarak bir yarı sömürgeyi Batı’ya kafa tutacak güçte genç bir Cumhuriyet’e dönüştürecek; arkasından Tonguç Baba önderliÄŸinde kurulan eÄŸitmen kursları ve Köy Enstitüleri aracılığıyla Batı ve DoÄŸu kültürleri arasında bir köprü kurulmaya baÅŸlanacak; Anadolu halk kültürünün üzerindeki karanlık örtü kaldırılacak, evrensel bilgi ve estetik harman edilecektir… Bakmayınız atılan Batı’ya yöneltilmiÅŸ eleÅŸtirilere, karşı duruyormuÅŸ gibi kullanılan nutuklara, sitayiÅŸlere, serzeniÅŸlere… Bugünün koÅŸulları 19 Mayıs 1919’dan çok da farklı deÄŸildir. Anadolu, derelerinden yer altı kaynaklarına, ÅŸehirlerdeki yeÅŸil alanlarından köylerdeki otlaklarına kadar yerli ve yabancı parabalalarının “AVM-Rezidans-HES” iÅŸgali, sömürüsü altında kan aÄŸlarken bir yandan da kardeÅŸ kanı dökülmekte, kültürel haklar, “anadilde eÄŸitim” uÄŸruna olduÄŸu bahane edilen bir kalkışma ile gencecik canlar sıra sıra tabutlarda topraÄŸa verilmektedir. Anadolu ve çevresindeki Ä°slam coÄŸrafyası din ve etnik farklılıkları çok iyi kullanan emperyalist politikalar tarafından bir kan gölüne çevrilmiÅŸ; yoksul halklar birbirine düşman edilmiÅŸ; mezhep ve etnik köken farklılıkları üzerinden derin bir kin ve nefret ortamı yaratılmıştır… Batılı emperyalistlerle DoÄŸulu ortağı saray beylerinin ve gizli servislerinin en çok kullandığı Ä°slam’ın istismarı, bundan dolayı onların gizli vurucu gücü olan, kelle kesen, insanları bombalarla parçalayan IŞİD söyleminde 19 Mayıs tehdidi olarak dile geliyor; 19 Mayıs’a temelden karşı birileri tarafından da bile istene kullanılıyor. 19 Mayıs kutlamaları ve Cumhuriyet devrimine iliÅŸkin diÄŸer önemli günler ve deÄŸerler ÅŸu ya da bu ÅŸekilde yasaklanıp dini siyasete alet edenlerin kurguladığı törenler öne çıkarılıyor. Karşılarında alkışa duran at gözlüklü insanlara duyurulur. Bir zamanlar olduÄŸu gibi kendi kiÅŸi çıkarları uÄŸruna halkının deÄŸerlerini, geleneklerini yok sayan, din kisvesi altında derebeyi saltanatını adım adım kurmakta olan bir ihaneti ve yok oluÅŸu alkışlıyorsunuz. Siz; Mustafa Kemal’in kurduÄŸu Cumhuriyet’in komutanları, resmi elbiselerinizle, gelin sultanlar karşısında esas duruÅŸta çakılıp selamınıza devam edin. Bu ülke olup biteni unutmayacaktır. Yıkılan Atatürk Evi de sizlere armaÄŸan olsun alkışçılar, selamcılar… Bu kördüğümü bizler çözeceÄŸiz. Yüz yıl önce Mustafa Kemal ve arkadaÅŸlarının armaÄŸan olarak sunduÄŸu kurtuluÅŸ, ancak bugünkü gerçekliÄŸi iyi görmeyi, Cumhuriyet’in o gün çözmeyi baÅŸaramadığı kimi sorunların da bilinciyle bir araya gelmeyi baÅŸarmış halkların ve sıradan insanların dayanışması ve mücadelesi ile mümkün olacaktır.
19 Mayıs 1919’un izinde, kördüğüme kılıcı birlikte vuracağız! YaÅŸasın 19 Mayıslar! Alper Akçam Toplam Görüntülenme : 61074 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|