GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Anıtkabir planları ile ilgili tartışmaları değerlendirdi

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Anıtkabir planları ile ilgili tartışmaları değerlendirdi

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Sekreter Üye Namık Kemal Kaya ve Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlunun katıldığı basın açıklamasında, yaklaşık on gündür devam eden Anıtkabir 2017 plan değişikliği ve meclis kararı ile başlayan tartışmalı süreci değerlendirdi.

Anıtkabir Plan Değişikliğinin Savunulacak Hiçbir Yanı Yok

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Karakuş Candan;  “Anıtkabir  ile ilgili plan değişikliğinin kamuoyuna açıklanması ile konu  Türkiye’nin gündemine oturdu. Bu süreçte vicdanlı ve ahlaklı olan bireylerin gösterdiği tavrı, bu sürecin arka planını koordine ederek bu sürecin parçası olanların tavırlarını, aslında dostun düşmanın herkesin söylemlerini bu süreç içerisinde gördük.” dedi.

“Her ne şekilde olursa olsun askıda olan bu plan değişikliğinin savunulacak hiçbir yanı yok… Gerçek gazeteciler cezaevinde yargılanırken, tek sesli medya neredeyse her yere hâkimken, bu planları savunanların gazetelerde çıkan açıklamalarının, Mimarlar Odası’nın ve yöneticilerinin hedef gösterilmesinin ne kadar manidar olduğunu, Atatürk Orman Çiftliği ve Kaçak Saray mücadelesi sürecinden biliyoruz. Savunulacak bir yanı olmayan ve suçüstü yakalanmış olmalarının reflekslerini izliyoruz. ” diyerek açıklamalarına devam eden Candan ;

 “Plan nasıl okunur? Kentlerimizin, değerlerimizin ve varlıklarımızın geleceğini kurgulayan planlar sadece teknik bir süreç olarak ele alınarak okunmaz.  Çünkü planlar iktidarların ideolojik kararlar sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle imar planları yâda mekânsal tüm düzenlemeler ideoloji ve mekân bütünlüğü ile okunmak durumundadır. Yani Ankara Büyükşehir Belediyesi ya da Milli Savunma Bakanlığı, ya da diğer bakanlıklar, kentin geleceğine dair,  ülke geleceğine dair ne düşünüyorlarsa aslında bu düşüncelerini plana yansıtırlar. “ dedi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak; “İdeoloji ve mekân ilişkisini sürecin bir parçası olarak gören mimarlar olarak, bu planı salt teknik bir süreç olarak değil, iktidarın ideolojik bakış açılarının bir ürünü olarak okuruz ve bugüne kadar sosyal siyasal ekonomik tüm süreçlerini bu planın değişikliği çerçevesinde değerlendiririz.  Mimarlık disiplini dünyanın neresinde olursa olsun ideoloji ve mekânı birbirine çakıştıran ve aslında kente dair iktidarda bulunanların ve yönetenlerin kenti nasıl şekillendireceklerini, ideolojik bakış açılarını mekâna nasıl yansıtacaklarını tabiri caizse önceden görüp toplumla paylaşmışlardır. Bu nedenle ilk tepkinin mimarlardan geliyor olmasının tarihselliği vardır. Dünyanın her yerinde ilk tepkiyi, ilk refleksi mimarlık ortamının veriyor olmasının nedeni ideoloji ve mekân bağlamını kuruyor olmalarındadır aslında…” diyerek yaptığı açıklamalarında  “Bugün okullarda kentlilik bilincinin oluşmasına yönelik müfredat yerine, cihat müfredatının koyulması, bilimden, evrimden uzak bir eğitim sisteminin varlığı, toplumun kentsel politikalara katılımcı bir noktadan katılamadığı süreçlerde,  meslek odalarının görevi,  görülen bu ideolojinin mekâna yansıması sürecini toplumla paylaşmaktır. Bizde bu inançla Cumhuriyet’in bize sağladığı diplomalarımızın hakkını vermeye çalışıyoruz.” dedi.

Mimarlar odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Candan; “Anıtkabir’deki plan değişikliği, Cumhuriyetle hesaplaşan ve bunu Cumhuriyetin simge mekânlarına simge alanlarına ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e yansıtan ve hesaplaşan bir anlayışın devamıdır. “

“2002 yılında iktidara gelen AKP, Neoliberal politikaların 2.kuşak yapılandırmalarının ve siyasal islam ideolojisinin taşıyıcısı olmuştur. Kentsel ölçekteki mekâna dokunulan her şey neoliberal politikalar ve siyasal islam bakış açısının ürünüdür. Cumhuriyetin tüm değerlerinin simge kenti, başkent Ankara ise, hem yerel yönetim eliyle hem de merkezi yönetim eliyle uzun süredir tahrip edilmektedir. Cumhuriyet kazanımları birbir yok edilmekte, yıkılmakta, simge alanlar talan edilmektedir. ” dedi.

“2012 yılında planlama sürecinin sadece bir teknik sorun olmadığını cumhuriyet rejimi ile hesaplaşmanın bir parçası olduğunu, rejimi taammüden yıkmaya niyet etmiş insanların mekana bunu yansıttıklarını, hem de adım adım TOKİ ile başlayarak, okulların adliye saraylarının, hükümet konaklarının cephe değişikliklerinden bahsederek bunları aslında içeriğe nasıl yansıdıklarından, devletin en üst nokrasındaki mekanın değişimini, kaçak sarayla anlatmaya çalıştıklarını ifade eden Candan;  “ o zaman toplum bunu algıladı ve AOÇ ve kaçak saray mücadelesi bir plan mücadelesinden çıkıp, ideolojik, cumhuriyete ait değerlerin, rejimin demokratik, laik, özgürlükçü yanlarının budanmaya çalışıldığı bir sürecin mekansal bir parçası olduğu dünya çapında duyuldu “ dedi.

AKP’nin iktidara gelmesiyle kentleşme üzerinden ciddi bir hareketliliğin başladığını ve 2006 yılında başlayan kentsel dönüşüm süreci ile birlikte, Ankara’da, merkezi iktidar ve yerel yönetimin el birliğiyle başlattığı sistematik bir yıkım sürecinin devam ettiğini söyleyen Candan; “Bu süreçte 2006 yılı ciddi bir kırılma süreci. 2006 yılında Atatürk Orman Çiftliği Plan yapma süreçleri Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi, 2006 yılında Ulus Tarihi Kent Merkezi tartışmaya açıldı,2006 yılında Atatürk Kültür Merkezi alanları tartışmaya açıldı, 2023 nazım imar planları yani, Türkiye Cumhuriyetinin 100.yılında bu şehrin nasıl şekilleneceğine dair gelişecek plan kararları tartışılmaya başlandı. 2006 yılında Ankara’nın Başkentliğinin içini boşaltan kimlik sorunu zirve yaptı, finans kurumları bir bir Ankara’yı terk etti. Merkez Bankası’nın taşınması gündeme getirildi.  2006 yılında çok ciddi yıkımlar başladı. Maltepe Havagazı Fabrikası yıkıldı. Tüm bunları alt alta koyduğunuzda zaten ideolojik bir sürecin bir parçası olduğu her yerden görülüyor. Cumhuriyetle hesaplaşan bir anlayışın yönetiminde Ankara’nın çok büyük bir tehdit altında olduğunu biliyoruz. Ve sonrasında yıkımların ardı arkası kesilmedi. Bu yıkımların hepsi simgeseldi, hepsi rejimle hesaplaşmanın mekâna yansımasıydı. Cumhuriyetin temsil yapıları bir bir yıkıldı. Doğrudan rejimin yıkılmasına yönelik bakış açılarının mekânsal yansıması idi tüm bunlar, ” dedi.

Candan diğer bir tespitlerinin ise, 2006 yılında başlayan AOÇ talan süreci ve Kaçak Saray inşaası  ile  mücadeleni teknik bir sorun bir planlama sorunundan daha öte ideoloji ve mekan sorunu olduğu Mimarlar Odası tarafından tespit edilmesi ile birlikte AOÇ mücadelesi ve Kaçak Saray süreci 2012 yılında başka bir evreye sıçradı. Kamuoyu politik bir mekâna yönelik ideolojik mücadeleyi Mimarlar Odasının mücadele sürecinde keşfetti. AOÇ mücadelesi toplumsallaştı. AOÇ Cumhuriyetin kurucu değerlerinin simge mekânıydı. Kadın ile erkeklerin bir arada yaşadığı, birlikte öğrendiği çalıştıkları toplumsal cinsiyet alanı, laiklik alanı, bilim alanı, ortak akıl alanı idi. Bu nedenle  genç Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1.5 yıl içerisinde, bir halk üniversitesi, bir öğrenme, üretim ve paylaşım mekanı olarak ilk kapsamlı atılım olan AOÇ’den başladılar. Sonrasında Cumhuriyetin bütün yapılarını ideolojisini yansıtan tüm mekânları hedef aldılar. Cumhuriyetin başkenti Ankara’yı hedef aldılar.” Şeklinde konuştu.

Anıtkabirdeki toplumsal duyarlılığı tüm kültür varlıklarımız için de bekliyoruz

Anıtkabirdeki duyarlılığı diğer alanlarda maalesef göremiyoruz diyen Candan;  “Cumhuriyetin ilk toplu konut alanı Saraçoğlu Mahallesinin ıssızlaştırılarak yıkıma terk edilmesi, AOÇ içerisinde, lojmanların yıkımı, Atatürk’ün merkez lokantasının kaşıbeyaz kebapçısına dönüşmesi, Atatürk’ün Marmara Köşkü’nün yıkımı, Cumhuriyet döneminin ilk atılımlarından olan Çubuk Barajı’nın kimliksizleştirilmesi, Baraj Gazinosu’nun yıkılması, Su Süzgeci Binasının yıkılması, Etibank Binasının yıkılması, Danıştay binasının yıkımı, Ankara Garı’nın  peronlarının yıkımı, imar ve planlama mevzuatının yazıldığı, kumrular ikamet sitesinin yıkımı ve son olarak Cumhuriyetin kentsel planlamasının şekillendiricisi İller Bankası Binasının yıkımı  bütün bu süreçlerin bir bütün olarak Cumhuriyet değerlerini yıkım süreci gerçeğini acı bir şekilde açığa çıkarttı. Dedi.

Açıklamalarına “ şimdilerde, OHAL süreci ile Ankara’da daha derin yaşanan bir yıkım süreci işlemekte. Cebeci Stadyumu, 19 Mayıs Stadyumu, Arı Stüdyosu, Atatürk Çocuk Yuvası, Güvenpark, Opera Sergi Evi, ve Ulus’un yıkımı ve dönüşümü süreçlerinin düğmesine basılması ve tartışılmasını düşündüğümüzde, Ankara bir rejimle hesaplaşmanın Başkenti olmuş durumda. OHAL ile birlikte hızlanan bu yıkım sürecinin parça parça işletilmesinin hedefi Anıtkabir’dir. “ şeklinde devam eden Tezcan Karakuş Candan; “ Bu konuda toplumun hassasiyeti sürekli yoklanmaktadır. Anıtkabir’de çocuk oyun parkının yapılması, halı sahanın yapılması son olarak da Anıtkabir’de yapılan plan değişikliği kararının 1 yıl 2 ay sonra 15 Temmuz arifesinde askıya çıkması, gizli özneleri olan meclis kararları, var olanın yasallaştırılması söylemleri, konuyu teknik bir sürece indirgeyerek, toplumun hassasiyetinin kırılması sistematik bir sürecin işletildiğinin göstergeleridir. Bu süreç sadece teknik plan okuyarak görülemez. Bunun için plan kadar ideoloji ve  siyaset okumak da gerekir. ” dedi.

Biz bu durumu AOÇ mücadelesinde Kaçak Saray inşasında   gördük. 2012 yılında kaçak saraydaki sürecin sadece bir plan değişikliği olmadığını doğrudan cumhuriyet rejimini hedef alan bir rejim hesaplaşmasının mekânsal karşılığı olduğunu ifade ettik. Konuyu teknik bir plan sorunu olarak ele almadık. Plan değişikliği vardı,  orası tarım arazisi idi oradan yapılaşmaya dönüştürülüyordu  vb. bunlarda önemli, lakin üst ölçekteki ideolojik yaklaşımı bilmeden, algılamadan, görmeden bu planı değerlendirmeniz mümkün değil… AOÇ de 2006 yılında plan değişikliği ile başladı 2012 yılına kadar sadece teknik bir plan sorunu olarak, teknik bir dille tartışıldı. Toplumda bu yüzden bu sürecin çok siyasi, ideolojik ve rejimle hesaplaşmanın bir parçası  olduğunun farkına varamadı diyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Candan;

“2012 yılında bu sürecin sadece bir teknik sorun olmadığını cumhuriyet rejimi ile hesaplaşmanın bir parçası olduğunu, rejimi taammüden yıkmaya niyet etmiş anlayışların mekâna bunu yansıttıklarını, hem de adım adım TOKİ ile başlayarak, okullarda,  adliye saraylarında, hükümet konaklarının cephe değişikliklerinden başlayarak bu hesaplaşmanın içeriğe nasıl yansıdıklarından söz ederek, devletin en üst noktasındaki mekânın değişimini, kaçak sarayla anlatmaya çalıştık. İşte o zaman AOÇ mücadelesi toplumla buluştu. AOÇ ve kaçak saray mücadelesi bir plan mücadelesinden çıkıp, ideolojik cumhuriyete ait değerlerin, rejimin demokratik, laik, özgürlükçü yanlarının budanmaya çalışıldığı bir sürecin mekânsal bir parçası olduğu dünya çapında duyulduğu konusunu açıklarken sözlerine;  Dolayısı ile mimarlık disiplini olarak,  Mimarlar Odası olarak,  planı sadece bir teknokrat bakış açısı ile okumuyoruz, okumayacağız. Çünkü mekân politiktir ve bu politik durum devrimci potansiyeli içerisinde barındırır. Bu bakış açısıyla Devrimin başkenti olarak Ankara’nın çok büyük bir tehdit altında olduğu gerçeği ortadadır. “ dedi.

Candan açıklamalarına; “İdeoloji ve mekân birlikteliğini farkına varan toplumun tepkisine yönelik Mimarlar Odası algıyı yönetiyor dediler… Aslında algıyı onlar yönetmeye çalışıyor. Tek sesli medya ile şeffaf olmayan bir süreç işleterek yaptıklarını gizlemeye çalışıyorlar. Çünkü Anıtkabirdeki duyarlılığı diğer alanlarda maalesef göremiyoruz. İller bankası bir kültür varlığı idi,  Atatürk’ün talimatları ile yapılmıştı ve Atatürk’ün kente bakışını ortaya koyan ve cumhuriyetin kentleşme politikasını bütün kentlere,  bütün Anadolu’ya yayan kurumun çok önemli binasının yıkıldı ama toplum buna bir tepki göstermedi.” diyerek devam etti.

 

Anıtkabiri koruyan şey, teknik bir süreç değil, vicdanlı ve ahlaklı insanların duyarlılığıdır.

 “Yıkılan her yapı aslında Anıtkabir sürecine yönelik yürütülen bu taammüden daraltma –parçalama sürecinin birer tuğla taşı… Her bir yıkım oradan bir tuğla çekiyor… Toplum bunu böyle görmek ve algılamak zorunda. “ diyen Candan;

“Biz niyet okumuyoruz biz gerçekleri ve yaşadıklarımızı okuyoruz. Kültür varlığı bir yapının yıkımı üzerinde fotoğraf çektiren yöneticileri görüyoruz. Bir günde koruma kurulu tescilli kültür varlıklarındaki tescil sürecini nasıl kaldırdığını görüyoruz. Bilim yok, koruma kurulları yok, yargıya müdahale edilmiş insanlar sokaklarda adalet için yürüyor. Böylesi bir ortamda kimden neden adalet bekliyoruz, kimin neyin doğru olduğunu ve söylediğini düşünüyoruz. Hangi planın neyi koruyacağını düşünüyoruz. Adaletin olmadığı bir ortamda, değer verdiklerimizi koruyan tek şey hangi görüşten olursa olsun, vicdanlı ve ahlaklı bireylerin varlığı ve duyarlılığıdır. Ve bu duyarlılık yeni bir adalet sistemi oluşturulması mücadelesinin meşalesini harlayacaktır. Bu duyarlılığın sekteye uğratılmasına neden olanlar ise tarih sayfasının siyasi miyopluk, meslek fetişizmi, bulunduğu yeri koruma bölümlerinde yerlerini alacaklardır. “ dedi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin belgeleri üzerinden konuşuyoruz

Bu gün burada söylediğimiz her şey Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yayınladığı belgeleridir diyen Candan; “  Anıtkabir’in sit sınırları paftası ile 2023 Nazım İmar Planında Anıtkabir alanını yan yana koyduğunuzda Anıtkabir’im makro formunun değiştiğini, etkileşim alanlarının yapılaşmaya açıldığını görmek için teknik insan olmanıza gerek yok. Bugün askıda olan plan değişikliği, bu planın bir parçasıdır. Anıtkabir anıt bloktan ibaret değildir. Anıtkabir’e hiçbir şey yapılmayacak diyerek toplumu yanıltmaya çalışıyorlar. Anıtkabir, anıt bloğun olduğu alan ile birlikte çevresi ile bir bütündür. Çevresinde ki binaların yapılaşma sürecini, kaç katlı olacağını belirleyen bütünlük ile anıtsallaşır. Simgeselleşir. Çünkü o, Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eder. Bu gün burada bize  konuşma ve ifade etme hakkı veren bu ülkenin kurucusunun ebedi ikametgâhıdır. “ diyerek devam etti ve “  siz oraya dair bir karar alma süreci yürütürken,  sadece  “anıt bloğa dokunmuyoruz diğer taraflarda bir şey yapıyoruz, yasal olmayan şekilde inşaa edilenleri yasallaştırıyoruz ” diyemezsiniz.  O diğer taraflar o anıt bloğu ortaya çıkaran,  o anıt bloğu görselliğini ve simgeselliğini arttıran kararlardır. Siz anıt bloğa dokunmazsınız, lakin etrafına yapılarla çevirirseniz,  anıt bloğun anlamı ve simgeselliği kaybolur. O zaman hepimizin çok değer verdiği yapı olan anıtkabir, çevresi ile birlikte değerlendirilmek zorundadır. Bu aldatmacaya düşmemek gerekiyor.” dedi.

Planda varmış, yokmuş tartışmalarını, Anıtkabir alanını daraltacak, yapılaşmaya açacak, yasal olmayanı yasallaştıracak, çevresini kuşatacak her türlü kararı reddediyoruz.  

Candan; bugün çıkıp kararlarını savunanlara inanmıyoruz, “Anıtkabirde çocuk oyun alanı  halı saha yaptıklarını görmedik mi, gazeteciler yazmadı mı Anıtkabir’in bakımının yapılmadığını, Anıtkabir hedefte ve bu planda onun bir parçası. Planda varmış, yokmuş tartışmalarını, Anıtkabir alanını daraltacak, yapılaşmaya açacak, yasal olmayanı yasallaştıracak, çevresini kuşatacak her türlü kararı reddediyoruz.  “ dedi. 

“Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kamuoyuna sunduğu sit sınırlarını, 2023 Nazım İmar planın, yan yana koyduğumuzda bugün yapılmaya çalışılan değişikliğin ne anlama geldiğini görüyoruz diyen Candan;  Büyükşehir Belediyesinin Ankara’nın 2023’ e kadar vizyonunu  ve bu vizyonun nasıl gelişeceğini,  kentsel ölçekte nasıl alanlar oluşacağının ana kararlarını veren plan,  üst ölçekli plan,  yani kentin üst aklı. Anıtkabir alanın daraltıldığını, makro formunun bozulduğunu işaret ediyor.” diyen Candan;

“2023 planına baktığınızda Anıtkabir sınırları içerisinde yer alan muhafız bölüğü yok, anıt park yok, spor tesisleri yok, sadece Anıtkabir’in anıt bloğunun olduğu alan görünüyor.  Yani anıt blok bölümünün simgeselliğini sağlayacak çevresinin canına okuyacağız diyorlar. Anıtkabir sit sınırları ile 2023‘ü yan yana koyduğunuzda Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde bulunan Anıtpark konut olarak görünüyor. Anıtkabir içerisinde bugün askıdaki planla tartışılan, muhafız bölüğü alanı konut olarak görünüyor. 2017 planında askeriyeye ayrılmış alan yok 2023 te konut alanına çevrilmiş, spor alanı yok konuta ayrılmış, 2023 nazım imar planında üst ölçekli , kimse bize leke demesin , lekelerde bu kırıklar olmaz, bu noktalar olmaz…noktaları çakıştıralım”  dedi.

“2023 te cumhuriyetin 100.yılında iktidarın kendi rejimini inşa etmeyi düşündüğü yılda Anıtkabir zaten parça parça daralıyor.  Kamulaştırmadan vazgeçtiğini söylüyorlar. Meclis üyeleri o kadar rahat söylüyor ki bu durumu , “ bir şey yok orada diyorlar”. Anıtkabir’e katılacak  Anıtkabir’in anıtsallığını güçlendirecek bir alandan vazgeçiyorlar ve buna da  bir şey yok diyorlar. Neden Anıtkabir’e katılacak alanın kaldırılmasına onay veriyorsunuz.  Plan notlarında bir konu var ve kimse bu konuda bir şey söylemiyor” diyen Candan;  

“Anıtkabirin hemen karşısında bulunan spor alanının altında yer altı otoparkı olabilir plan notu. Anıtkabir alanına yakın 40 bin metrekarelik bir alanda bir yeraltı otoparkı yapıldığını düşünebiliyor musunuz? Yurt dışında bu tür simgesel mekânlara gittiğinizde en az 2 km mesafede yer alır otoparklar… Çünkü o mekânın ihtişamını algılamak için yapılır bu durum Anıtkabir için de böyledir. Yapının simgeselliği ve anıtsallığı önemlidir.  Peyzajına kadar özenilmiş, anıt yapının görkemini bozmayacak şekilde planlanmış bitkisel dokusu ile bile çok özeldir. Bu yapıyı kapatacak yükseklikte bir ağaç bile göremezsiniz.” dedi.

Kamu mülkiyeti kavramının yeniden tartışılması kaçınılmazdır.

Durum değerlendirmesi açıklamalarına “ Böyle planlanmış bir yerde MSB buradaki parselleri kamulaştırmaktan  vazgeçiyorum, kamulaştırmak istemiyorum diyemez… Burası MSB nin alanı değil burası kamu mülkiyeti, hepimize ait olan bir alan. MSB bakanı bu gün var yarın yok. Ama biz hep buradayız. Anayasada özel mülkiyetin kamu yararı öncelikle sınırlandırılacağı varken, kamu mülkiyeti kavramının yeniden tartışılması kaçınılmazdır. MSB bütçe ayıracak, ve orayı kamulaştıracak, oradan vaz geçemezsiniz,  oradan vazgeçenlere  onay veremezsiniz. 2023 Nazım İmar Planında Anıtkabir Alanı ve etkileşim sınırında yaklaşık 100 bin metrekare alan konut alanına dönüştürülmüş,  şimdi çıkıp bunu açıklasınlar. “ diyerek devam eden Candan;  

“2023 nazım imar planında neden bu alan bu kadar daraltıldı. Neden, Muhafız Birliğinin olduğu alan tamamen konut alanına geçmiş durumda,  muhafız birliğinin yapılaşması daha önce ki planda varmış,  ilgilendirmiyor bizi, o gün insanların gözünden kaçmışsa, o gün bu toplum anıtkabire karşı sit sınırından yapılaşmasına kadar bu kadar duyarlı değilse, sizin  kötü niyetini okuyamamışsa,  bu gün kabul etmek zorunda mı?”  dedi.

2023 nazım imar planın da Anıtkabir alanının daraltılmasını da kabul etmiyoruz,  2012 onaylı Anıtkabir’i yapılaşmaya açan kararları da kabul etmiyoruz. Ve bunlar için yeni bir hukuksal mücadelenin sürecinin başlatılmasını öngörüyoruz. Bu süreçte toplumun desteği , alanda yeni bir adalet arayışının simgesi olacak.

Anıtkabir planları Büyükşehir Belediye Başkanı, Milli Savunma Bakanı, meclis üyeleri  “ biz yaptık oldu, zaten bir değişiklik de yoktu, var olanı yasallaştırıyoruz “ diyerek açıklayamaz, bu alana dair her şeyi, ortaya şeffaf koyacaksınız 2023 planında hiç kimsenin fark edemediği, hiç kimsenin onların kötü niyetini okuyamadığı bir süreçte bunu yapmışsanız,  zaten bu günkü bu planların hepsi 2023’ün bir parçası, buna doğru gidiyor süreç,  o zaman biz bu kapalılığı ve parça parça kopartmayı kabul etmeyeceğiz. Her şeyi bütünlüklü okuyacağız,  bütünlükle algılayacağız ve kim yaptı ise bunun hesabını verecekler. “ diyen Candan;

“Bu toplumun en duyarlı olduğu noktada, örgütlü bir kötü niyetle karşı kaşıya olduğumuzu söyleyebiliriz, buna zemin hazırlayanlar, meslek fetişizmi ile birlikte sadece bir plan tekniği üzerinde,  onun arkasındaki ideolojisini okumayarak aslında,  toplumu sadece teknik bir sürece doğru kanalize etmeye çalışanlar,  gelecek için suç işliyorlar.  “ dedi.

2017 planı-  2023 planı yan yana koyun ve ne değişiyor ne değişmiyor okuyun

Bu gün bu ülkenin gerçek gazetecilerinin yargılandığı, süreci bizim anladığımız şekli ile, siyasi boyutu ile gören gazetecilerin birçoğu tutuklu iken, kanal kanal dolaşıp konuşanlara inanmıyoruz güvenmiyoruz.” diyen Candan ; “Her şey gün gibi ortada iken,   bu sürece onay verenler siz kime ve neye güveniyorsunuz? çıkıp hiçbir şey, hiçbir değişiklik yoktur diyebiliyorsunuz. İşte 2017 planı- işte 2023 planı yan yana koyun ve ne değişiyor ne değişmiyor, bu plan değişikliği neyin adımları okuyun. Umarız bütün bu açıklamalardan sonra söylediklerini yazdıklarını bir kez daha yeniden düşünürler. “ şeklinde devam ettiği açıklamalarında;  

“Biz,  Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, diplomalarımızı bu ülkeye mücadele senedi olarak verdik dedik. Ve söylediğimiz her şeyi bu bütünlük içerisinde okuyoruz. Burnunun ucunu göremeyen “siyasi miyoplara”  mekân üzerinden geleceği anlatıyoruz. “ dedi.

Candan; “ biz bu ülkede ne yıkımlar yaşadık, referandum sürecinin nasıl bir gecede bir kararla elimizden çalındığını görmedik mi? Gözümüzün içine baka baka insanları nasıl gözaltına alıp hapse attıklarını görmedik mi?. 15 gün öncesinde kadar milyonlarca insanların adalet arayışında yollara döküldüğünü görmedik mi?  Adaletin olmadığı, sistemin çalışmadığı bir süreçte, planlama süreçlerinin araçsallaştırılmasına göz yummayacağız.” diyerek devam ettiği açıklamasında; “ ODTÜ yolunda olduğu gibi, meslek fetişizmi ile planda var deyip susmayacağız.  Şimdi bütün bu süreçlerden ayrı bir şekilde plan değişikliğini düşünebilir misiniz?  Bu planın ana kaynağı 2023 nazım imar planıdır. 2023 nazım imar planında yaklaşık 100 bin m2 lik Anıtkabir ve etkileşim alanında  konut alanına dönüştürülmesi planlanmış.  Bu sürece onay veren, planda zaten var deyip kabul edenler değiliz. Biz, bu ülkenin vicdanlı ve ahlaklı olanlarının bizi anlayacağını ve hakkaniyetli davranacağını düşünüyoruz. Hangi siyasi partiden, hangi düşünceden olursa olsun, adalet arayışında bir araya geleceksek, önce vicdanlı ve ahlaklı olacağız. “  dedi ve Anıtkabir plan değişikliği değerlendirme sürecinde Candan;

“Anıtkabir planlama sürecinin tüm detayları ile açıklanmasını,  şeffaflaşmasını, karar alma süreçlerinin herkesin onayı ile birlikte şekillenebilmesi için katılımcı süreçlerin önünün açılması gerekliliğini vurguluyoruz bunun için mücadeleye devam edeceğiz. “ dedi.

Anıtkabir Asker Eliyle Yapılaşmaya Açılıyor

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya, 2023 Ankara Nazım imar planına ve Askıda olan Anıtkabir Tarihi Sit alanını Koruma amaçlı imar Planına ilişkin yaptığı değerlendirmede tepkisini şu şekilde dile getirdi;

Kaya; “ Anıtkabir in plan tadilatına ilişkin Milli Savunma Bakanlığı bu konuda bir başvuruları olmadığını açıklarken, Ankara Büyükşehir belediyesi ise başvurunun Milli Savunma Bakanlığından geldiğini söylüyor. Gerçek olan şu ki bir başvuru var. Ayrıca başvurunun Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılıyor olması oldukça manidardır. Bu başvurunun kim tarafından yapıldığı, nasıl yapıldığı, niçin yapıldığı, amacının ne olduğunun yanı sıra, dikkat çekilmesi gereken konu, askerin bu suça ortak edilmeye çalışılmasıdır. Askeri alanları kent dışına taşımak ve akabinde bu alanları ranta dayalı yapılaşmaya açmak AKP hükümetinin öteden beri planlarından biridir. Belediyeler aracılığıyla yapılan plan çalışmaları geleceğe hazırlıktır. Bu çalışmaları askerin eliyle yaptırarak kendisini masum, suçlunun ise asker olduğunu, dolayısıyla askerin itibarsızlaştırılması çabasından başka bir şey değildir.  İkinci dikkat edilmesi gereken konu ise, gerçekten her anlamı ile Mustafa Kemal Atatürk ve onun eseri  olan Cumhuriyetle hesaplaşan bir süreç ile karşı karşıya olduğumuzdur. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bu bakış açısı ile konuya bir kez daha bakması ve sürece sahip çıkması gerekmektedir.” dedi.

“Bu gün milli eğitim müfredatına, Atatürk’ün çıkartılarak yerine cihat kelimesinin konması ve bunun savunuluyor olması, bu planın bir parçasıdır ve bizim için bir zulümdür.  Cumhuriyete ve cumhuriyetin özgürlükçü değerlerine karşı yapılmış tarihsel bir darbedir. Laikliğe karşı verilen savaşın son hamlesidir. Bu savaşın açık şekilde yapıldığının göstergesidir. Halkın bunu böyle algılaması gerekmektedir.” diyen Namık Kemal Kaya;

“Planlama süreçlerine ve plan kararlarına baktığımızda, sürecin hangi noktaya evrildiğini ve kimlerle karşı karşıya olduğumuzu belgeler ve uygulamalar üzerinden açık bir şekilde okuyoruz.

Oy birliği ile alınan her karar doğru bir karar değildir. Dolayısıyla oy birliği ile alınan her kararı legalleştiremeyiz. Bu nedenle Anıtkabir in üzerinde oynanan bu oyunu her kim yaptıysa karşısındayız.  Anıtkabir dokunulmazdır. Bunu herkes böyle bilsin. Anıtkabir üzerinde alınan bütün kararlar geri çekilmelidir. Bundan sonraki süreçlerde Anıtkabir in her şeyini takip edeceğiz.  Bakımının yapılıp yapılmadığının takipçisi olacağız.  Her kim ki oradaki sorumluluklarını yerine getirmiyorsa, onları da takip edeceğiz.  Orası bizim değerimiz. Bizim varlık nedenimiz, Cumhuriyetin ve cumhuriyetin özgürlükçü değerleri ile bugün burada kendimizi ifade edebiliyorsak, bunu Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Bize emanet edilen bu miras, insanlığın geleceği için, ülkemizin geleceği için önemli ve değerlidir. Bu nedenle geleceğe taşımak için sahip çıkmalıyız.  Biz, bu mirasa sonuna kadar sahip çıkacağız.”  dedi.

Anıtkabir, Kutsalımızdır. Müdahale Nereden Gelirse Gelsin İzin Vermeyeceğiz

Bu gerçeklerden yola çıkarak bundan sonraki süreçleri iyi okumalıyız diyen Namık Kemal Kaya;  “2023 planında Anıtkabir alanı ve etkileşim sahasında  yaklaşık 100 bin metrekarelik alan konuta dönüştürülüyor.  Ankara Büyükşehir Belediyesinin uygulamalarına baktığımızda, yapılaşmaya açtığı her yere en az 2 Emsal veriyor. Burada da 2 Emsal ya da daha fazlasını vermeyeceğini kimse söyleyemez. 2 Emsal verdiğinde buradaki yapılaşmada 2.000 konuta tekabül ediyor. Bunu düşünmek dahi istemiyoruz. Ve asla bu konuyu tartışmayacağız. Çünkü bu plan derhal iptal edilmeli, Anıtkabir gerçek sınırlarına çekilmeli ve ivedilikle Anıtkabir e ilişkin tarihi sit alanı ve Tarihi sit alanı koruma amaçlı imar planı bilimsel planlama ilkelerine göre bir daha dokunmamak kaydıyla yeniden düzenlenmeli.  Bu süreçlerin hepsini adım adım takip edeceğiz, herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz ve müdahale nereden gelirse gelsin izin vermeyeceğiz.”  dedi.

Milli Savunma Bakanlığının Kamulaştırmayacağız Yaklaşımı Doğru Değildir

Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu ;  Planlar kamusal belgelerdir ve değiştirilmesi çok kolay değildir, değiştirileceği zaman da koşulları vardır. Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin İmar Planı Değişikliklerine ilişkin 26. Maddesinde “İmar planı değişikliği; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılır.” dedi.

Burada tariflenmiş hali ile; ilgili kurumun basitçe “Biz burayı kullanmaktan vazgeçiyoruz, olmasa da olur” diye bir karar alamayacağı görülmektedir. Milli Savunma Bakanlığı bunu yapmıştır, “8 adet parselden, çok pahalı olduğu için vazgeçtik, kamulaştırmayacağız. “ diyemeyeceği çok açıktır.  Milli Savunma Bakanlığı bunu yapmıştır ancak doğru değildir. “ diyerek devam eden Muteber Osmanpaşaoğlu;

“Planların değerlendirilmesi politik olduğu kadar teknik bir olaydır. Ölçersiniz, çakıştırırsınız ve ne yapmak istediklerini, hedeflerinin ne olduğunu görürsünüz. Biz gördük, gördüğümüz tablo içinde de âdeta görünmeyen mürekkep yazılmış gibi plan notları var, gizli parantezler var. Bunları da görmek ve değerlendirmek durumundayız. Doğru yaptığımızı, durumu doğru tespit ettiğimizi düşünüyoruz.” diyerek Anıtkabir plan değişikliği ilgili hukuksal süreci başlatacaklarını bildirdi.


Toplam Görüntülenme : 60548
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!