GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
Şirindere Vadisi beton mezarlığına dönüştürülüyor

Şirindere Vadisi beton mezarlığına dönüştürülüyor

ODTÜ çevresi yapılaşmaya açılıyor

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde askıya çıkartılan 1/1000’lik Karakusunlar Mahallesi Afet Riskli Alan (Şirindere Vadisi) Uygulama İmar Planını ve 1/5000’lik Karakusunlar Mahallesi Afet Riskli Alan (Şirindere Vadisi) Nazım İmar Planını masaya yatırdı.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, planların kapsama alanını göstererek, “Burada ikişer katlı yapılar var. Çamlık Sitesi dediğimiz ikişer katlı villaların olduğu bir sayfiye noktası ve yoğunluğu az olan bir yapılaşma var. İlerde 8,10 katlı yapılar var. Bu alana getirilen kentsel dönüşüm alanı ile getirilen emsal 1.60 ve hmax serbest bir yapılaşma getiriliyor. Vadiyi iki taraftan duvar gibi örüyorlar. Burada oturacak üst gelir gruplarının iç bahçesi haline getirecekler. Aslında topoğrafya açısından baktığımızda kentin nefes alanı, rüzgar koridoru olan bir vadi. Bir süre sonra burada yüksek katlı binalarda oturanların iç bahçesi haline gelecek. Bu nedenle vadinin betonlaşmasına karşı avukatlarımız bir dava sürecine ilişkin hazırlık yapıyor. Bütün koridordaki rüzgarınızı kesecek bir duvar örülüyor. Ayrıca bölgede hiç ibadethane yokmuş gibi büyük bir bölge de ibadethane olarak ayrılmış. Yüzde 10’da ticari rekreasyon yer alabilir deniyor” dedi.

Vadilerde yapılaşma ile afete davetiye çıkarılıyor

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Yapılaşma süreçleriyle ODTÜ arazisinin de giderek ısırılmaya başlandığını görüyoruz. Yavaş yavaş girilmeye başlanıyor. Gelecekte de ODTÜ’nün etrafı yapılaşmış olacak. ODTÜ’nün belli arazilerinden talep olduğuna dair duyumlarımız da var. Yurt yapılması ve kamu kurumlarının bazı sosyal tesislerinin yapılması gibi duyumlar alıyoruz. Bu planlar yeşil aks bütünlüğünü de bozacak. Sadece Şirindere Vadisi değil Ankara’nın bütün vadileri yapılaşmaya açılmış durumda. İmrahor Vadisi’nde Sinpaş’la birlikte bir yapılaşma süreci yaşanıyor. Büyükesat Vadisi doldurularak dolgunun üzerine 30 katlı yapılar yapmaya başladılar. Şirindere dahil olmak üzere bütün vadilerimiz beton mezarlığına dönüşecek. Buralar zaten heyelan bölgesi ve sağlıksız bir süreç var. Jeolojik etütlerinin de iyi yapılması gerekiyor. Hükümet vadilerde yapılaşma ile afete de davetiye çıkarıyor. Şirindere de bunlardan bir tanesi, bu planları yargıya taşıyacağız. Sadece yargıya taşımakla kalmayacağız. Kentsel kamusal bir alana dahil edilmesi noktasında da bir organizasyon yürüteceğiz.”

Dava açacağız

Candan, bugüne gelen süreci ise şöyle özetledi:

“Kentin çok önemli bir yeşil aksı ve parçası olan Şirindere Vadisi 2005 yılında kentsel dönüşüm alanı olarak belirlendi. Buradaki yapıların bir kısmı afet riskli yapı adı altında boşaltıldı. Bu vadinin büyük bir kısmı uzunca süredir çöküntü alanı haline getirildi. Şu anda Dikmen Vadisi 4.5. etap gibi orada atık kağıtçıların toplandığı ve insanların giremediği bir çöküntü alanına dönüştürüldü. Sonrasında da buraya dair bir plan süreci başlatıldı. Açılmış davalar ve iptal edilmiş süreçler var. 14 Mart 2018 tarihinde Şirindere Vadisi’ne ilişkin yeni bir meclis kararı alındı ve kentsel dönüşüme ilişkin de bir plan yapıldı. Bu planda şimdi askıda, askıdan iner inmez dava açacağız. Plan dair kamuoyunu bilgilendirmek ve planın neleri getirip neleri götürdüğünü anlatacağız. Çiğdem Mahallesi halkının da Şirindere Vadisi’ne yönelik oldukça ilgisi var. Onlarla görüşmeler yapıyoruz. Önümüzdeki haftada mahalle ile bir toplantı gerçekleştireceğiz. Çiğdem Mahallesi halkının açacağı davayı ve onun dışında neler yapacağına ilişkin hem bir bilgilendirme toplantısı hem bir ortak çalışma yapılacak. Şirindere Vadisi ODTÜ’nün hemen sınırında. ODTÜ Çamlık Sitesi ile komşu bir alan. Vadiyi yeşil potansiyelinden arındıran ve betonlaştıran bir planla karşı karşıyayız, dava açacağız.”

Amaç ODTÜ’den pay koparmak ve insan tipolojisini değiştirmek

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise şunları kaydetti:

“Çiğdem Mahallesi ve Karakusunlar Mahallesi ODTÜ ve 100.yıldan ayrı değerlendirilemeyecek önemli bir noktada. Kentsel dönüşüm aslında stratejik bir mesele. Hükümet açısından el atmak istedikleri yerlerde kentsel dönüşüm mahallesi ile kendi ideolojilerini yaymaya ve oradaki insan tipolojisini değiştirmeye çalıştıkları bir yöntem olarak kullanıldığını görüyoruz. 100. Yıl ve Çiğdem Mahallesi’ne çok yakın olan Karakusunlar Mahallesi’nin ve Çukurambar’ın dönüşümü söz konusu. 100. Yıl Mahallesi'nde de aynı şekilde yapılmak isteniyor.  Zaman içinde 100. Yıl Mahallesi’nde bir kentsel dönüşüm yaşanacağı görülüyor ve ODTÜ’den ayrı değerlendirilemeyecek bir öneme sahip. Buradaki kentsel dönüşümleri  ODTÜ’den pay koparmaya çalışmak, atmosferini ve insan tipolojisini değiştirmenin bir adımı olarak görebiliriz. ODTÜ ormanı Ankara’nın ciğerlerini oluşturan neredeyse tek alandır. Kentsel dönüşüm projesi ile birlikte yeni bir duvar örülmek isteniyor. Bütün kentsel dönüşüm projelerinde görüldüğü gibi 100. Yıl Mahallesi'nin de Çukurambar’a dönüşmesini istemiyoruz. Dava açacağız sürecin de takipçisi olacağız.”

Tuna rant sürecini devam ettiriyor

Candan,  Kanal Ankara Projesi’ne ilişkin değerlendirilmesinin istenmesi üzerine ise şunları söyledi:

Kanal Ankara İmrahor Vadisi'nde yapılması planlanıyor. İmrahor Vadisi planlarına açtığımız dava süreci devam ediyor. Bu da aslında bir vadinin yok olmasının başka bir projesidir. Coğrafyayı yeniden oluşturmak, belirlemek ve coğrafyanın yol göstericiliğini reddetmek üzere kurulmuş projelerden bir tanesidir. Mogan gölünden gelerek Şerefli Koçhisar’a giden bir su havzası, bir heyelan ve taşkın bölgesidir. Sinpaş için söylediklerimiz ne kadar geçerli ise İmrahor'da da aynı şey geçerlidir. Emlak GYO tarafından İmrahor Vadisinde gecekondu önleme bölgesinde bir kentsel dönüşüm süreci yürüyor. Buna ilişkin bilirkişi raporları geldi. Bilirkişilerden bilimden yana bir rapor verdi. Kanal Ankara Projesi Ankara’nın bütün dengesini bozacak tüm vadilerini ortadan kaldıracak. Bu proje Ankara’nın hava kirliliğine neden olacak bir sürecin parçası haline geliyor ve bir rant alanına dönüşüyor. Vadiler bize ait kamusal alanlardır. Bu kamusal alanlarda belirli gelirli düzeyinden insanların yaşayacağı bir yer yaptığınız zaman o suyun kenarında oturmanın bir bedeli vardır. Dolayısıyla bunu özelleştirmiş oluyorsunuz parası olanlara yönelik bir yatırım yapmış oluyorsunuz bunu da bir rant ilişkisi üzerinden yapıyorlar. Melih Gökçek bunun ihalesini yapılmadan gitmedi. Bu ihale yapıldı ve ondan sonra istifa etti. İstifa sürecinde bu tartışmalara neden olmuştu. Bir rant ilişkisi üzerinden yürüyen bir proje olduğu belli daha sonra ihale iptal edildi. Şimdi yeniden hazırlandığı söyleniyor. Burada bir rant ve paylaşım var. Gökçek bunun bir parçasıydı. Yeni gelen belediye başkanı biz belediye başkanları değişirken de rantın yeni bir paylaşım süreci yaşanacak demiştik.  Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna’nın yaptığı da başka bir sürecin devamlılığını sağlamak oldu. Bu kentin katline karar vermiş projeler yürürlükteyse Gökçek ya da Mustafa Tuna fark etmez. Hepsi bir rant projesidir bu kentin kuşatılması hava kirliliği nefes alma alanlarını kapatılacağı anlamına geliyor.”


Toplam Görüntülenme : 48016
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!