GÜNCELKENTPOLİTİK GÜNDEMKÜLTÜR SANATBASINDANYAZARLARSOBEDENSOBELEDİKLERİMİZRÖPORTAJLARGEZENTİYUMURTALAR
Ara
“Kesintisiz bir af süreci başlatılıyor, planlı kentleşme sizlere ömür”

“Kesintisiz bir af süreci başlatılıyor, planlı kentleşme sizlere ömür”

Ses çıkarmak zorundayız, ‘Ankara için bir düşün olsun’

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, "Mimarlık... Daha İyi Bir Dünya İçin" temasıyla kutlanan Dünya Mimarlık Günü’nde basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Hükümetin 100 günlük eylem planı çerçevesinde çevre şehircilik bakanlığının 3194 sayılı kanunda yapılacak değişiklikle kesintisiz bir af sürecinin ortaya çıkarıldığını, planlı kentleşmenin hükümet eliyle sizlere ömür bir hale getirildiğini vurguladı. Bu kapsamda, mimarlık ortamını sorumluluğa davet eden ve toplumsal duyarlılığı artırmayı hedefleyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi, ‘Ankara için bir düşün olsun’ kampanyası başlattığını duyurdu.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “ Kamusal alanlarımızın daraltıldığı, yeşil alanlarımızın, orman alanlarımızın, tarım arazilerimizin yapılaşmaya açıldığı, derelerimizin üstü kapatılarak coğrafyaya meydan okunduğu, nefes borularımız olan vadilerimizin tıkandığı, dere ve vadi yataklarının yapılaşmaya açıldığı, sosyal yaşantımızın ve sosyal buluşma mekanlarımızın ise tamamen ortadan kaldırıldığı bir kentleşme ile  Dünya Mimarlık Gününü karşılıyoruz”. dedi.

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“70 yaşına basan Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günün Dünya Mimarlık Günü olarak kutlanmasına karar veriyor. 124 ülkede sayısı 1,5 milyona yaklaşan mimarlar tüm dünyada Ekim ayını kapsayan etkinliklerle mimarlığın toplumsal sorumluluğunu halka ve profesyonellere hatırlatmak ve göreve çağırmak için  etkinlikler koordine ediyor. Bu yılda UIA Dünya Mimarlık Günü teması "Mimarlık... Daha İyi Bir Dünya İçin" olarak belirledi. Hem kendi ülkemizin koşulları hem Cumhuriyet’in Başkent’i Ankara’nın koşullarından yola çıkarak “ Ankara için bir Düşün olsun” çağrısıyla bir dizi etkinlik programladık.

Dava süreçlerinin önü kapatılıyor

“1 Ekim Dünya Mimarlık Günü’nde mimarlık ortamına baktığımızda kentlerimizin durumuna dair çokta iç açıcı bir süreç görünmüyor.  Bugün kamuoyunun gündemine düşen Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın hukuksal mücadele açısından meslek odalarının olmazsa olmazı olan davalara dair 3194 sayılı İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nda değişiklik yapılacağına dair tasarının gündeme düşmüş olması, aslında kesintisiz bir af sürecinin karşımıza çıkartıyor” diyen Candan, şunları kaydetti:

“Tasarının basına yansıyan kısmında imar planlarının kesinleştikten 6 ay sonra dava açılamayacağı, bu 6 aylık süre içinde de su basmanı yapılmışsa ruhsat iptali de yapılamayacağına yönelik hukuksal sürecin işletilmeyeceği belirtiliyor. Çok uzun süredir de hükümet bizim hukuksal sürecimizden rahatsız olduğu için hem planlama hem şehircilik ilkelerine hem de hukuksal süreçlere aykırı işlemleri hayata geçirdikleri için Mimarlar Odası’nın ve meslek odalarının hukuksal mücadelesini engellemeye çalışıyorlar. Bu aslında bir tasarıyla birlikte ağır aksak olan hukukun da tamamen bitirilmesi, kentlerin de tamamen plansız bir sürece girmesinin önünü açıyor. Çünkü biz planlama süreçlerine dava açarken ola ki kaçırdınız bir imar planı değişikliğini, çünkü  bazı plan değişiklikleri gizli kapaklı yapılıyor. Biz bunu AOÇ’de hülle yoluyla devredilen ABD Büyükelçiliği planlarında gördük. Hiçbir şekilde kamuoyuyla paylaşılmadan plan değişikliği yapıldı ki biz o plan değişikliğini ABD Büyükelçiliği’nin ruhsatı sürecinde ruhsat iptali ve dayanağı olan planın iptali için yargıya başvurmuştuk. Şimdi plan kesinleşti 6 ay sonra fark ettiniz dava açamayacaksınız. 6 ay içinde su basmanları atılmışsa ruhsat iptali davası açamayacaksınız. Bu kesintisiz bir af sürecini meydana getirir. Artık planlı kentleşmenin “sizlere ömür” olduğu bir süreçle karşı karşıyayız. Bu da Dünya Mimarlık Günü’nde dünyanın her yerinde neoliberal politikalarla kapitalizmin hizmetine girmiş, kapitalizmin kendisini meşrulaştırmasının ve sermaye birikiminin çoğaltmasının bir aracı haline getirilen mimarlık sürecinin Türkiye’deki uzantısı olarak geliyor.”

Yerel yöneticiler, kenti değil, rantı seviyorlar

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Mimarlık ortamı olarak bu yanlış gidişe karşı  ses vermek topluma karşı sorumluluğumuzdur. UIA’nın çağrısı bu sorumluluğu hatırlatma çağrısıdır. Hepimiz biliyoruz, bir kentte yaşamak ona gönül vermekle ilgili bir şeydir. Onu seviyorsanız yüreğinizin bir parçası olarak hissediyorsanız, sevdiğinize nasıl bakarsanız kente de öyle bakarsınız. Biz gördük ki AKP hükümeti ve onların yerel yöneticileri, bilimsel planlama ilkelerinden uzak, meslek odaklarını dışlayan yöneticiler bu kenti sevmiyor. Kentten çok, rantı seviyorlar. Oysa planlı bir kente dair insan odaklı bir yaşam yeniden şekillendirmek için  her şey  o kenti sevmekle başlayacak. Kenti sevmenin yolu, kentin değerlerini özümsemek ve kente dair sorumluluklarınızı gerçekten içinizden hissederek görevinizi yerine getirmekten geçiyor.  Cumhuriyet’in başkenti Ankara devrimin başkentidir.  Ankara Cumhuriyet devriminin bütün izlerini taşıyan, yapılı çevresiyle Cumhuriyet dönemini o padişah ait olan bütün alanların kamusallaştırıldığı ve halka verildiği kamusallığı ifade eden alanlarıyla birlikte örnek bir başkenttir. Devrimin başkentiyle diğer kentlere örnek olacak uygulamaların başlatıldığı bir kettir.  Ankara’da 25 yıldır AKP hükümeti onun öncesinde rant politikalarına yol açan bütün yerel yöneticilerle birlikte büyük bir esaret süreci yaşanmıştır. Şimdi Ankara’nın bu esaretten kurtarılması kaçınılmazımızdır.”

Ankara için bir düşün olsun kampanyası başlatıyoruz

Ankara’nın Başkent olarak  değerlerini hatırlatmak için “Ankara için bir düşün olsun” kampanyası başlattıklarını duyuran Candan,  şunları kaydetti:

“Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak Gökçek dönemiyle birlikte Ankara’nın  yaklaşık 25 yıllık hasar tespitini  içeren kara raporu yayınlamıştık. Bu kara rapordaki tahribatların onarımı ve   Ankara’nın aydınlık geleceği için neler yapabilirizi, yerel yönetimler sürecinde bir rehber durumuna gelecek politikaların oluşumunu katılımcı bir yöntemle yapabilmek için   Dünya Mimarlık Günü’nde yeni bir umut, daha iyi  bir Ankara için bir düşün olsun kampanyası başlatıyoruz. Ankara için hepimizin düş kurması gerekiyor. Bu düşlerinde demokrasiye Cumhuriyet’e ve kaybedilen umutlara can suyu olması için herkesi düş kurmaya davet ediyoruz. Düşü olmayanlarla çıkılan yolun,  düşkünlerin yolu olacağını biliyoruz.   Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, ‘Ankara için bir düşün, düşün olsun’ diyoruz. Hayal kurmanın önemli olduğunu ifade ederek etkinliklerimizi programladık. Yerel yönetimlerden kırsal alanlara kadar, kent yürüyüşlerinden kent hafızasından, Ankara’nın derelerine kadar, çocukların sürece katılımından gençlerin katılımına kadar, mahallelinin dertlerini dinleyip onlarla birlikte çözüm üretme yollarına kadar bir dizi etkinlik planlandı. Her bir etkinliğimiz herkese açıktır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin kapıları her zaman halka açıktır. Çat kapı yöneticileriyle görüşebileceğiniz, yönetimin kapsının her daim açık olduğu bir oda olarak hem mimarların hem halkın odasıyız. Bugün Dünya mimarlık günü açılışımızla birlikte Koruma Emre Madran basın ödüllerini vereceğiz. Basında Mimarlar Odası’nın koruma anlamında yaptığı mücadeleye destek veren kurum ve basın emekçilerine vereceğimiz ödül törenine  herkesi davet ediyoruz.  Herkesi  gelecek güzel günler için Ankara için düş kurmaya , Cumhuriyetin başkentinden kurulan bu düşün  de demokratik, laik ve özgürlük bir Cumhuriyet’i yeniden inşa etme sürecinde can suyu olacağı inanıyoruz.”

Sinan Cemgil’in çizimleri ve Mimar Kemalettin’in koleksiyonu sergilenecek

Candan, iki özel koleksiyonun da sergileneceğini belirterek, şu bilgilendirmeyi yaptı:

“Dünya Mimarlık Günü Etkinlikleri kapsamında, Mimarlar Odası Genel Merkezi’mizin organizasyonu ile birlikte 5 Ekim’de Mimarlık Müzesi’ne doğru mimarlarımızın odaya bağışladığı eserler Ankaralılar ile buluşacak. Bu müzede Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak iki önemli koleksiyon belki de ilk defa herkesle buluşacak. Bunlardan bir tanesi ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencisi iken Nurhak dağlarında katledilen Sinan Cemgil’in birinci sınıfta temel tasarım dersinde kendisinin çizdiği el çizimlerini orjinalleri sergilenecek. Sinan Cemgil bugün yaşasaydı belki bu masada birlikte oturuyor olacaktık. İkinci koleksiyonumuz da Mimar Kemalettin özel eşyalarından oluşuyor. Gazi Üniversitesi’ndeki Mimar Kemalettin Müzesi’nin dağıtılmasından sonra ailesi tarafından Mimarlar Odası Ankara Şubesine emanet edilen özel eşyalarının bir bölümü ‘Mimarlık müzesine doğru’ adlı sergide ve toplumla bulaşacak. Demirtaş Kamçıl’nın, Rezmi Bediz’in pergelleri ve daha birçok eseri görmek isteyen herkesi de 5 Ekim’de Mimarlar Odası’ndaki panele ve sergiye bekliyoruz . Dünya Mimarlık Gününde meslektaşlarımızın mimarlık gününü kutlarken, mimarlığın halkın ihtiyaçları üzerinden şekillenmesini, toplumsal sorumluluğunun etik değerlerle yerine getirilmesini önemsiyoruz. Meslek etiğiyle toplum yararına  çizilen her çizgi, üretilen her eser anlamalıdır.”

Toplumun, mimarlığın ve kentlerin dönüşümünü nasıl yaratabileceğimizi masaya yatıracağız

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise, mimarlık ortamının ve kentlerin geldiği hali şöyle özetledi:

“Hepimizin tanık olduğu kentsel gelişim rant odaklı ilerliyor ve bütün bu rant odaklı ilerleyiş mimarlığı sahip olduğu yaratıcı ve özgür ortamdan çıkarıp tekil şekilde yürüyen bir üretim sürecini bizlere dikte ediyor. Bu dikte sonucunda mesleğimiz adına ya star mimarlık gibi bir statü elde etmeye başlanan ya da meslektaşlarımızın güvencesiz ve geleceksiz çalışma koşullarına maruz kaldığı bir yeni dönemin içinde bulunuyoruz. Dolayısıyla bizim daha iyi bir dünya yaratmak için öncelikle mimarlığın bugünkü bulunduğu noktayı yeniden ele almamız gerekiyor. Bunun için sorumluluk almak ve daha iyi bir dünyayı hayal etmek gerek. Biz Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak Ankara üzerinden düşleri kuracağımız mimarlığın toplum faydasına, kamu yaranına gerçekleştirilmesi için tek başına yapı üretim sürecine, kent toprağının rant odaklı dönüştürülmesine hizmet eden bir disiplin olmaktan uzaklaşarak mimarlığın özünde bulunan özgür ortamı, eleştirel aklı yeniden kentli ile buluşturabilecek yöntemleri bulmaya çalışıyoruz. Bunun için düşler kurmak istiyoruz. Ankara için yaratılacak bu düşlerde Ankara’nın her karışından başlayarak kent hafızası yürüyüşleriyle Başkentlilerin Ankara’yı yeniden sahiplenmesini ve değerlerini keşfetmesini önemsiyoruz. Kent İzleme Merkezi sunumlarımızla Ankara’nın sahip olduğu derelerin, ormanların, kırsal alanların neler olduğunu ve bu kenti sevmek için düş kurulacak çok fazla alan olduğunu yeniden ortaya çıkarmak istiyoruz. Ardından yerel yönetimlerle ilgili yapacağımız sempozyumda halk için, toplumcu bir yerel yönetimin mümkün olduğunu ve bu düşleri hep beraber kurduğumuzda da şu an hüküm süren rant odaklı yerel yönetimleri değiştirmenin gücünün elimizde olduğunu yeniden keşfetmek istiyoruz. Yapacağımız etkinliklere hem bütün Ankaralıları, Ankara’da yaşayan herkesi, hem de bütün üyelerimizi, meslektaşlarımızı davet ediyoruz. Ekim ayı boyunca hem toplumun, hem mimarlığın, hem de kentlerin ortak düşlerimizle nasıl dönüştürüleceğini hep beraber bulmak istiyoruz."

Mimarlar Odası Ankara Şube Saymanı Muteber Osmanpaşaoğlu da , “Mimarlık mesleğimiz, oda olarak mesleğimizi severek yapmaya çalışıyoruz. İçinde bulunduğumuz günler ve ortam belki  iç karartıcı. UIA’nın bildirisinde de ifade edildiği gibi mesleki, kentsel, çevre ve dünya anlamında çok kayıplarımız oluyor. Bunları aşmayı çalışıyoruz. Dünya Mimarlık Günü etkinliklerimizde bu konuyu gündeme getirip tartışıyoruz iyilik bekliyoruz güzellikler bekliyoruz Dünya mimarlık günü hepimize kutlu olsun” diyerek düşüncelerini paylaştı.

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi


Toplam Görüntülenme : 51520
Kategori Haberleri

Yorumlar
Yorum eklenmemiş.
Yorum için giriş yapınız!