GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Özhaseki’nin projeleri emre amade, rant odaklı ve hukuksuzdur
Özhaseki’nin projeleri emre amade, rant odaklı ve hukuksuzdur Ankara’dan bi haber Özhaseki’ye mimarlardan vize çıkmadı Mimarlar Odası Ankara Şubesi, AKP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki’nin projelerini masaya yatırdı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, “Özhaseki bu projeleriyle emre amade, rant odaklı ve hukuksuz yerel yönetimi benimseyeceğini ortaya koymuştur. Bu projelerle yerellikten bahsedilemez. Kaçak Saray ile bir değer ortaya koyan, teleferikle ulaşıma çözüm üreteceğini sanan Özhaseki, Ankara’nın değerlerinden bir haberdir. Ankara Cumhuriyet’in ve devrimin Başkentidir. Gökçek’in verdiği hasarı devrim gibi niteleyen Özhaseki bu projeleriyle Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden vize alamamıştır. Ortak akılın, bilimin ve tekniğin hakim olduğu, toplumun bütün katmanlarıyla birlikte bir yönetim anlayışı oluşturulmalıdır” dedi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan , “31 Mart yerel seçimler üzerine Ankara’da belediye başkan adayları projelerini açıklamaya başladılar. Ankara çok uzun süredir yakından takip eden bir meslek örgütü olarak ve 23,5 yıllık Melih Gökçek döneminin hasar tespitini çıkartmış bir örgüt olarak bütün adayları yakından takip ediyoruz ve bu adayların projelerini de etap etap değerlendirerek kamuoyuna bilgiler veriyoruz. Bugün Özhaseki’nin açıkladığı Ankara projelerine üzerine bir değerlendirme yapacağız. Diğer adaylar da projelerini açıkladığı zaman Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak onların projelerini de değerlendireceğiz. AKP adayı Özhaseki geçtiğimiz hafta Ankara projelerini 11 başlık altında 111 proje olarak açıkladı. Genel olarak değerlendirmek gerekirse bunların hiçbirinin insan odaklı olmadığını görüyoruz. Kazıdığımızda bu projelerinin altından Gökçek dönemi projeleri çıktığını ve gerçekten de rant odaklı bir yaklaşım olduğunu gördük. Hem kamuoyuna açıklamalar yaptığı toplantıyı hem de televizyon programları takip ettik” dedi. Davalık olan Ulus tünelini refere ediyor Candan, Özhaseki’nin ulaşım politikalarına ilişkin şunları söyledi: “Ulaşım politikalarına ilişkin konuştu. Gökçek bir metre metro yapamadığı için, beceriksizliğinden kaynaklı , bildiğiniz üzere metro ve raylı sistem Ankara’da artık Ulaştırma Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Yani belediyenin metroya ilişkin verdiği her vaat yerel politika değil bir merkezi hükümet politikası olarak karşımızda duruyor. Yol genişletmek ve paralel yol açmakla trafiğin rahatlamayacağını söylüyor doğru söylüyor. Lakin bunun arkasından otomobiliyle hava alanından kesintisiz ulaşmayı öngörüyor ki bu bir önceki ile çelişiyor. Ya ne söylediğini ya da ne yapmak istediğini bilmiyor. Çünkü bu söylemler birbiriyle çelişiyor.Projelerinin arkasında neyin olduğunu okumak gerekiyor. Hava alanına kesintisiz ulaşımdan bahsediyor. Kesintisiz ulaşım demek Ulus’ta bugün davalık olan ve gerçekten Ulus’un potansiyelini alt üst edecek Roma dönemini ve Ulus Tarihi kent Merkezi’ndeki Ulus tünelini refere etmektir. Metro istasyonlarının her birinde park et ve devam et yaklaşımı getireceğini söylüyor. Bunun mümkün olmadığı çok açık. Bunun arkasında yatan istasyonların bulunduğu yere otopark yapacağım demektir. Güvenpark’ın, Zaferpark’ın otopark yapacağım demektir. Her metro istasyonun altı ranta açılacak demektir. Bir otopark sistematiğinin içine gireceğini okuyoruz. Oysa kent merkezinin araçtan arındırılması, dolmuşların kent merkezinden çıkması ve olabildiğince yayalaştırılması gerekiyor. Maalesef bunların hiçbirini göremiyoruz. Onun ötesinde ulaşımı çözebileceğini 60 km’lik bir raylı sistem yapabileceğini söylüyor ama AKP hükümeti döneminde raylı sistemler bile düzgün çalışmıyor. Belediyenin kendi sitesinde Ankara’daki 4 metro hattında 2,5 milyon yolcunun taşınması gerekiyor. Ancak bugün toplam 4 hatta 370 bin yolcu taşınıyor. Bu da aslında onların başarısızlıklarını göstergesi. Siz zaten yaptığınız metroları bile kapasitesine göre çalıştıramıyorsunuz. Bugün 60 km’lik metro yapmadan önce yaptıkları hatların kapasitesine göre çalışması gerekiyor. Her hat için 2,5 milyon 4 hat için 10 milyon yolcunun taşınması gerekiyor.” İnsan odaklı değil, rant odaklı yaklaşım “Yine Ankaray’ın AŞTİ’ye olan uzantısının ne zaman açılacağı belli değil. Zaten AŞTİ bağlantısı 6 yıl gecikmiş durumda. Bunun arkasında yatan ise biliyorsunuz orada YDA’nın bir inşaatı var orada henüz bitmedi. Müteahhitte onu bitirebilecek bir ekonomik sıkıntıda anlaşılan. Bunun açılamamasının tek nedeni müteahhidin buna izin vermemesi olması gerek ki, açılamıyor. Burada da bir insan odaklı değil sermaye odaklı bir yaklaşım görüyoruz. Yine millet bahçelerinin yoğun bir şekilde yapılacağı söylendi bunun gerçekçi olmadığını biliyoruz” diyen Candan, sözlerine şöyle devam etti: "23,5 yıllık Gökçek dönemi, sonraki Mustafa Tuna dönemi, ve 17 yıllık AKP hükümeti döneminde insan odaklı bir yeşil politikalarının, bir yeşil senaryolarının ve bir yeşil kuşak ve bir önerilerinin bile olmadığını biz çok iyi biliyoruz. Millet bahçelerinin arkasında yatan da ranta tahvil edilmiş alanların pazarlanması haline getirilmesidir. Bunu EGO hangarlarını yerine yapılan Merkez Ankara dedikleri Pasifik İnşaat üzerinden çok rahat bir şekilde okuyabiliyoruz. Bugün bize çok büyük alanlar değil, bir yeşil senaryoya ihtiyaç var. Yeşil alanların ve çocuk oyun alanlarının artırılmasına ve okulların yeşil alanlar içinde olmasına ihtiyaç varken millet bahçeleriyle bir yeşil projemiz var deniyor. Ancak bunun arkasında bir rant politikasının olduğu çok açık. Yine açıkladıkları çocuk köyü projelerini Ankapark’ın yanındaki AOÇ arazisine yapacakmış. Çünkü Ankapark’ın reklama ihtiyacı var. İkisinin hukuksuz olacağı çok açık. Ankapark’taki çadırların yanıcı olduğunun farkında bile değil. Zeminin gevşek olduğunu çok hassas oyun araçlarıyla birlikte ilk denemede Gökçek’in tepede kaldığını hatırlarsanız. Çocuk köyü projesi Ankapark’a müşteri yaratmanın ve reklamını yapmanın başka bir boyutu olarak planlanıyor. Ankara’nın çocuk köyüne değil, kentte çocuk dostu bir kent politikasına ihtiyacı var. Bugün bebekli anneler çocuklarıyla sokağa çıkamıyorlar. Üzerine tezgahlar ve lavabolar düşerek çocuklarımızı kaybettik. Bugün çocuk köyüne değil çocuk dostu mahallelere ihtiyaç var.” Pahada ağır ama kapasitesi hafif teleferiklerle turist gezdirmeyi planlıyorlar Candan, Özhaseki’nin akıllı şehir söylemini ise şöyle değerlendirdi: “Akıllı şehirden bahsediyorlar. Akıl şehir teknoloji ve bilime saygı duymakla olur. Hatırlarsanız robotu susturan yöneticilerimizin olduğu bir toplumuz. LGS’den bilim ve teknik açısından baktığımızda Türkiye’de Matematik sorularını yapma oranının 7.70 olduğunun farkında değiller. Bütün bilimi öldürmüş, bilimsel kent anlayışını ortan kaldırmış bir zihniyetin akıllı kent yaklaşımı robotun susturulmasından anlaşılıyor. Yaya bölgesinden, bisiklet yollarından bahsedilmezken, pahada ağır ama kapasitesi hafif teleferiklerle turist gezdirmeyi planlıyorlar. Gezi rotası ise kaleden başlayarak, Roma hamamına, Selçukları eserlerinin olduğu bölgelere, Saraçoğlu’na, ardından Anıtkabir’e ardından da Kaçak Saray’a gidecekmiş. Kaçak Saray mimari olarak çok önemliymiş. Ankara Büyükşehir Belediyesi adayı olan şahsiyetin AOÇ’de Atatürk’ün vasiyeti ile şartlı bağışına, hukuka ve vicdana aykırı, israf olarak yapılmış bir binanın mükemmel bir yer olduğunu ifade ederek teleferik hattının oralara gitmesini öneriyor. Kaçak saray bölgesinde 40 metrelik yollara orada kuş uçmuyor. “ Özhaseki Ankara’dan bi haber Candan Ortak akılla yönetilecek bir Ankara’ya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Uzun süredir ben bilirim yaklaşımıyla bilimi ve tekniği devre dışı bırakan politikalarla yürütüldü. Odalarla birlikte yöneteceğini söylüyor muhtemelen bizden bahsetmiyor. Daha ticari ve rant odaklı yaklaşımlarla muhtemelen yürütecektir. Ama bunun da gerçekçi olmadığı ortada bütün projelerini Cumhurbaşkanı’na sunuyor ve ‘Cumhurbaşkanımız bunu çok beğendi ve onay verdi’ diyor. Cumhurbaşkanın bu kenti yöneteceği ve kendisinin de emre amade olacağını ifade ediyor. Bir de ‘Emine hanım sıfır atık projesini çok sevdi’ dedi. Yani artık bilim ve tekniğin, dünyadaki gelişmelerin ve kentsel politikaların baz alınacağı bir yerel yönetim değil, Emine hanımın ve Cumhurbaşkanının beğenmesi üzerinden politikalar üretileceği görülüyor. Burada bir katılımcı bir demokrasi ve demokratik bir kent anlayışı yok. Sonrasında da 'Vedat Dalokay ve Murat Karayalçın da Ankaralı değildi' diyerek söylemler üretiyor. Dalokay Mimarlar Odasının yöneticiliğini yapmış bir dolu organlarında görev almış, Ankara’nın ruhunu ve her bir metrekaresini hissetmiş bir belediye başkanıdır. Aralarında dünyalar kadar fark vardır.Önemli olan Ankaralı olması değil, devrimin Başkentinin ruhunu ve ve her bir metrekaresini hissetmesidir. Dalokay gerektiğinde direnen ve politikalar ortaya koyan bir belediye başkanıydı. Kaçak saray ile bir değer ortaya koyuyorsa, teleferikle bir çözüm üreteceğini sanıyorsa Ankara’yı bilmediğini ve Ankara’nın değerlerinden bir haber yaşadığını gösteriyor. Özhaseki Ankara’nın başkentliğini ve onu taşıdığı kültürel mirası ve cumhuriyet değerlerini bilmediği için Ankarayı yönetemez. Cumhuriyetin simge spor yapılarını yıkacaksınız sonra da stadyum yapacağım diyeceksiniz. Bütün projeleri kazıdığınızda Gökçek dönemiyle başlayan AKP yerel yönetim politikasının Ankara’da iflas ettiği ve rant politikalarıyla bu kenti dönüştürmeye çalıştıkları ortaya çıkacak. Kentsel yenileme alanı dedikleri 30 milyon metrekarelik alanın riskli alan edildiğini tüm bunları yapacağını söyleyen Özhaseki rant üzerinden hareket edeceğini ifade etmektedir. Ankara için insan odaklı değil rant odaklı projelerini açıkladı. Biz de bunu kamuoyuna etap etap açıklayacağız ve takip edeceğiz. Ankara 850 davamız devam ediyor. 850 tartışmalı ve hukuksuz alan var demektir. Bu hukuksuzluğun devamını savunan bir yaklaşım içinde projeler üretiliyor.” Candan, “Özhaseki tv programında Gökçek Ankara’da devrim niteliğinde işler yapmış dedi tarihi eserleri yıkarak, sanatın içine tükürerek, kültür mekanlarını yok eden bir belediye başkanın devrim niteliğinde işler yaptı diyen belediye başkan adayı Gökçek’in izindedir. Ankara Cumhuriyet’in ve devrimin başkentidir Gökçek döneminde yapılan her şey devrimin karşıtıdır. Bunu devrim gibi savunan Özhaseki de bu projelerin devamlılığını sürdürmek için adaydır. Mimarlar odasından vize alamayan Belediye başkanlarının seçilemeyeceği günlere doğru gidiyoruz. Özhaseki bu projeleriyle Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden vize alamamıştır” diyerek sözlerini sonlandırdı. Toplumun bütün katmanlarıyla birlikte bir yönetim anlayışı oluşturulmalı Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakkan ise şunları söyledi: “Bu projelere baktığımızda yerellikten hiç anlamadıklarını görüyoruz. Bütün projeler Cumhurbaşkanı ve onun eşine odaklı gidiyor. Halbuki yerel yönetim aşağıdan yukarıya bir örgütlenme modelidir. Toplumun bütün katmanlarıyla birlikte bir yönetim anlayışı oluşturulmalı. Ulaşım başlığı altında pek çok şey söylüyor hiç mimarlar odasını takip etmediklerini görüyorum. Mimarlar Odası Ankara Şubesi bunları gündeme getirmiş ve hatta sonuçlarına da ulaşmıştır. AOÇ mücadelesi ortadadır. EGO hangarları projesi Ankara’nın kent kemliği ile ilgi iç içe bir konudur. Özhaseki’nin bundan haberi var mı? Bence yok. Ankara ulaşılabilir bir kent değil, çünkü yaya değil taşıt öncelikli bir kent. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kızılay meydan olsun demiştir. Kızılay’ı yayalaştırma projesi üretmiştir. Bundan haberi var mı? Bence derslerine çalışmamışlar. Şimdiki Cumhurbaşkanı Saraçoğlu Mahallesi projelerini yarışmayla elde elden Mimarlar Odası’na, ‘Mimarlar Odası’nın ne işi var’ demiştir. Bunlar Ankara için çok önemli değerler bence bunlardan da haberi yok. Çocuk köyü diyormuş. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan uluslararası alanda çocuk mimarlık çalışmalarının yürütücüsü. Bütün dünya Mimarlar Odası genel merkezinin yürüttüğü bu çalışmanın peşinde bundan da haberi yok. Buna niyet göstermek ve biraz takip etmek gerekiyor. Temas edecekleri nokta Mimarlar Odası’dır. Oda bütün birikimini paylaşabilir ancak onların böyle bir derdi yok. Ulaşımı da havadan insana ve doğaya dokunmadan çok güzel çözdüğünü düşünmüş bizim talebimizin tam tersine bir tavır var. Tam tersine insana ve doğaya dokunmaları gerekiyor." Ankara Büyükşehir belediye başkan adaylarına ‘Seçildikleri andan itibaren Kızılay’da dolaşacaklar mı?’ sorusunu yönelten Hakkan, “Kızılay ve Ulus tarihi kent merkezi ne hale gelmiş hep birlikte dolaşalım. İnsan ne hissediyorlar bundan haberleri var mı? Gelin birlikte dolaşalım” dedi. Özhaseki’nin Ankara’ya ve Ankaralılara vaat ettiği yeni bir şey göremiyoruz Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise Ankara üzerinden genel siyasetin nasıl işlediğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Evirgen şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanı yerel seçimlere ilişkin yaptığı açıklamalardan birinde ‘Ankara’yı ancak iktidarla uyumlu olan belediye güzelleştirebilir’ demişti. Yani aslında seçmene iktidarla uyumlu olan adaylara oy verin diyen tehditvari bir uyarıda bulunmuştu. Bunun somut karşılığını da Özhaseki’nin bütün konuşmalarında ve vaatlerinde çok açık görüyoruz. Millet bahçeleri projelerinin detayı dahil, 19 Mayıs Stadyumu’nun yıkımı haberi Cumhurbaşkanın 24 Haziran seçimleri öncesi Ankara mitinginde açıklanmıştı. Bu projelerin hiçbiri sürpriz olmadı. Belli başlı hazırlanmış projeler var uzun zamandır seçim vaatleri olarak masalar üzerinde konuşuluyor ve halka vaat ediliyor. Özhaseki’nin Ankara’ya ve Ankaralı’ya vaat ettiği yeni bir şey göremiyoruz. Üstelik Melih Gökçek döneminden de Melih Bey’in hakkını teslim etmek lazım diyerek bahsediyor Özhaseki. Bu bizim için önemli bir itiraf, bilindiği gibi Şubemiz tarafından Gökçek’in ardından hazırladığımız Ankara Rapor, 23,5 yıl boyunca Gökçek’in Ankara’da nasıl hasarlara yol açtığını belgeledi. Başkent şu anda bir enkaz halinde ve bu hali öven anlayış yeniden Başkanlığa aday oluyor. Örneğin vaatlerden biri Ankara’nın değeri olan meslekleri yeniden canlandırmak üzerine ve ilk örnek Siteler. Siteler’in bugün nasıl bir çöküntü alanı haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Suriye’den gelen göçle ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Sitelerde çok düşük ücretle Suriyeli mülteciler istihdam ediliyor. Büyük bir emek sömürüsü ve emek hırsızlığı var. Ne ülke ne de kent çapında göç politikanız olmadan, genelde bu problemlerle yüzleşmeden kalkıp yerelde Sitelerdeki problemleri nasıl çözeceksiniz? Yoksa bu meslekleri canlandırmak demek, ucuz iş gücüyle emek sömürüsünün devamı anlamına mı gelecek? Bunların hepsi ciddi soru işaretleri. Bir diğer vaat, tarımı desteklemek yönünde. Siz AOÇ’yi mahvettiniz nasıl şimdi tarımı destekleyeceğiz diyebiliyorsunuz? Bütün tarım arazilerini imara açtınız. Şimdi bu imarlardan vaz mı geçeceksiniz? Ranttan vaz mı geçeceksiniz?” diyen Evirgen, şöyle devam etti: “Türkiye’nin ayağa kalkması gereken çok ciddi bir konu yaşandı çok yakın zamanda. Ceren Damar Şenel cinayeti ve bu noktaya nasıl gelindiğine ilişkin hepimizin bir kez daha durup düşünmesi gerekiyor. İktidar tarafından durmadan cehalete yapılan övgülerin getirdiği bu noktada, Özhaseki söylemlerine de dönüp bakmalı. “Devlete hainlik edenlerin çoğu üniversite mezunu, imam hatip gençliğinin devletiyle bir sorunu yok’ diyerek yaptığı konuşma bu ülkede akademiye, bilime ve tekniğe verilen önemin ne olduğunu, okumuş insana ne gözle bakıldığını çok açık gösteriyor. Ceren Damar’ı üniversitede herkesin içinde öldürme cesareti de buralardan besleniyor. Türkiye’nin Başkentinin belediye başkanlığına aday olan bir isim bu cümleleri kullanıyorsa eğer, bunu bir talihsizlik deyip geçemeyiz. Bu bir zihniyetin göstergesi ve bu zihniyetin Ankara’yı yönetmesine izin verilmemeli. Ankara bir üniversite kentidir, Ankara bir Başkent’tir ve Türkiye’ye örnek olması gereken bir noktadadır. Türkiye bu zihniyetin egemen olduğu bir şehre değil, bilim ve tekniğin ışığında ilerleyen bir Başkent’e layık.” Toplam Görüntülenme : 50230 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|