GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Zengin ve fakir ayrımı yapmayın!
Zengin ve fakir ayrımı yapmayın ! Mimarlar Odası Ankara Şubesi bugün gerçekleştirdiği basın toplantısı konut araştırmalarından örnekler vererek TOKİ’ye zengin fakir ayrımı yapmayın mesajını iletti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi bugün yaptığı haftalık rutin basın toplantısında TOKİ uygulamalarını eleştirdi. Toplantıya, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan ve Yönetim kurulu üyesi Bülent Batuman katıldı. TOKİ uygulamalarını değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi Bülent Batuman sosyal konut yapma meselesinin ciddi bir iş olduğunun altını çizerek, Sosyal konutun TOKİ ile başlamadığına değindi. Batuman, Avrupa Birliği’nde 2012 tarihli bir konut araştırmasını aktararak, zengin ve fakir ayrımı yapılmamsı gerektiğinin mesajını şöyle iletti : “ Avrupa Birliği’nde konut üzerine ciddi araştırmalar var, 2012 tarihli bir konut araştırmasına bakarsak, bu araştırmada hem AB ülkeleri içinde üretilen konutların ne kadarının sosyal konut olduğuna bakılıyor, kiralık konut üretiminin oranlarına bakılıyor ve bir takım saptamalar yapılıyor. Çıkarılan bazı dersler var. Bunların, başında sosyal konut üretiminin toplumsal ayrışmaya kentsel ayrışmaya yol açmaması gerektiği söyleniyor bu ne demek? Yoksulları bir takım gettolara tıkıştırmayın. Zenginlere lüks siteler yapıp onları ayrı yere koymayın. Mümkün olduğunca farklı toplumsal grupların temasına izin verin, izin verin ki kentsel yaşantı, toplumsal barışı beslesin, aksi olmasın. Bizde bunun yapıldığını görmüyoruz.Hemen akla gelen bir örneği zaten yerinden edilmeye çalışılan gecekondular buna direniyorlar. Biz kırk kilometre ötede gidip yaşamak istemiyoruz diyen bir sürü gecekondu sakini var. Bunun yine örneklerinden bir tanesi Kuzey Ankara Kent girişi projesi kapsamında Karacaören’e taşınan en yoksul kesim.” Araştırma raporuna ait saptamaları, Türkiye’deki teknik elemanların da meslek insanlarının da yıllardır söylediğine dikkat çeken Batuman, TOKİ’ye getirmiş oldukları eleştirilerin nedenine de değindi. Batuman, “ Sosyal konut yapacaksanız bunun iyi planlanması gerekiyor. Yani çok ucuza taksitlerle ev sahibi yapıyoruz diyorsunuz ama bunlar aslında hep orta sınıf algısına hitap eden şeyler. 100 liradan 300 liradan bahsettiğiniz zaman bu sizin ülkenizdeki yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların aylık gelirinin ya da giderinin yüzde kaçına tekabül ediyor? Bunun ne kadarını ödeyebilir? Mesela yine bu araştırmalarda yüzde 20-25 gibi bir oran görünüyor.? Bu oranı siz göz önünde bulundurmazsanız, sayısal olarak ne kadar düşük olduğunu söyleseniz de “O” konutlar dönüp dolaşıp orta sınıfa, alt- orta sınıfa, düzgün maaşı olan kişilere gidiyor. Türkiye’deki yoksulların büyük kısmı biliyorsunuz, bunlardan yoksun. Yine en önemlilerden bir tanesi de sürece yayılan ödeme planları söz konusu olduğu için bu dar gelirlilerin piyasa dinamiklerine teslim edilmemesi piyasadan korunması gerekli. Bizim aslında TOKİ’ye yönelttiğimiz en önemli eleştiri bunlar, çünkü TOKİ tam tersini yapıyor. TOKİ’nin en çok dikkat etmesi gereken hususlardan biri bu, dar gelirlileri piyasanın yıkıcılığından koruması gerekirken tersini yapıyor görünüyor. Piyasadan kaynaklı dalgalanmaların maliyetini doğrudan kullanıcılara çıkartıyor, bu TOKİ’ye iade edilen konutların sayısında ve dava konusu edilen konut sayısında kendisini gösteriyor.” Şeklinde konuşurken, 15 bin iade 23 bine yakın dava rakamlarını da hatırlattı. Teleferik yargıya taşınacak Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, pahalı maliyet sebebi ile tartışılan teleferik konusunu yargıya taşıyacaklarının sinyallerini verdi. Hakkan “Teleferik hatlarının yapılması ile ilgili bir kararı var Büyükşehir Belediyesi’nin. Teleferik kararının Büyükşehir Belediyesi meclisi’nden geçtiğini biliyoruz. 4 Ağustos tarihinde karar askıdan inecek, hukuki süreci başlatacağız. “ şeklinde konuştu. “TOKİ tam tersini yapıyor” Hakkan TOKİ uygulamalarına dair “TOKİ, yoksulların hepsine mülk edindireceğiz diyor ama yaptığı şey bunun tam tersini gösteriyor. TOKİ nin kuruluş amacı da bu iddiası da bu 1984’te kuruldu. 2003 yılında başka bir fomata dönüştü. Ama iddiası yine aynıydı yoksullara konut edindirme iddiasını sürdürdü TOKİ, bunun için biz bu hedefe ne kadar uygun davranıldığını sorgulamak durumundayız bu bizim görevimiz, kamu adına meslek insanları olarak bu sorgulamayı yapmamız gerekiyor. Ankara’da hareketlendi, geçtiğimiz hafta Ege Mahallesi’nde kentsel dönüşüm alanlarına müdahaleler oldu, bu ramazandan sonra daha yoğun olarak devam edeceğini düşünüyoruz. Uygulamaların, afet yasası ve kentsel dönüşüm yasası ile ilişkisini de kurmak lazım buralar da muhtemelen TOKİ ve TOKİ’nin organize ettiği danışmanlık şirketleri aracılığıyla yapılacak.” TOKİ uygulamalarını değerlendiren Tezcan Karakuş Candan ise şunları söyledi: “TOKİ’nin sosyal konut yapma hedefinden biraz şaşmış durumda şu andaki uygulamaları inşaat sektörünü ayakta tutma ve krizi aşma yönetiminin bir aracı olarak kullanılıyor. Sadece konut ve yerleşim yeri planı seçerken değil konut sürecinde işiniz bitti ve bir konuta oturduğunuzda TOKİ bir ipotek üzerinden işlem yaptığı için konutunuz TOKİ’nin konutu, onun üzerinde hakkı var. Konutunuzun olduğu sitenin bütün alt yapısını, organizasyonunu ve işletmesini de aslında TOKİ belirliyor, sitenin yönetimini TOKİ belirliyor, siz orada herhangi bir şeyi beğenmiyorsanız, bir altyapıyı, harcamayı fazla buluyorsanız itiraz edemiyorsunuz. Mülkiyet hakkı henüz sizde olmadığı için henüz bir şey yapamıyorsunuz, konutun işletim sistemi ile ilgili de yeni bir rant yaratılıyor. Gölbaşı – Örencik konutlarında site yönetimi ile ilgili böyle bir sıkıntı yaşandı. Bir yolsuzluk olayı yaşandı site yönetiminde yer alan bir kişi bunu itiraf ettiği için TOKİ tarafından görevden alındı. Oradaki kullanıcılar ve hak sahipleri sürece müdahale edemediklerini söylediler.” TOKİ insanların hayalleri üzerinden ticaret yapıyor Candan TOKİ’nin dar gelirli gruplar için yaptığı yer seçimini eleştirerek, “ Yer seçimleri de çok ilginç, seçimin bir sosyal dışlamaya olanak vermemesi gerekiyor. Sosyal konut için seçilen yer bir Çankaya değil Mamak’taki Kusunlar seçiliyor, Yoksulların belli bir noktada yaşadığı, hizmetleri ona göre aldığı, konut kalitesinin bile konutta kullanılan malzemenin bile ona göre kullanıldığı bir süreç yaşanıyor. Bu açıdan genel olarak hedefi toplumun konut ihtiyacın çözmek olan TOKİ giderek aslında kendi ekonomik krizini çözmeye çalışan ve ona kaynak yaratan bir ortama doğru gidiyor. TOKİ insanların en güzel hayaline cevap vermeye çalışıyor, herkesin bir yuvamız olsun, bir evimiz olsun, üzerinden başka bir ticaret yapıyor. İnsanların hayalleri üzerinden tacirlik yapmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, bu konuda ciddi bir araştırma sürecine girdi, orta gelirli insanların bir kısmı taksit ödeyemediği için iade ediyor olabilir, ama alt gelir grubu iade etmiyorsa teslim edildikten sora taksitler başladığı için, sorunları görememesinden kaynaklı. Süreç içerisinde bunu fark edecekler, Özellikle böyle istif gibi yapılmış, üst üste yapılmış konutların insan psikolojisini çok derinden etkilediği, komşuluk ilişkilerini çok derinden yaraladığını düşünüyorum, çünkü alt gelir grubundan insanlar daha çok gecekondu bölgelerinde yaşıyorlar, sosyal bir paylaşım ortamları var, İnsan çevresiyle toplumsal bir varlıktır. Son dönemdeki bütün konut politikaları ile yabancılaşıyoruz. Bazı ülkelerde sosyal kaynaşma ve komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi üzerine bile projeler geliştiriliyor” şeklinde konuştu. “Temsiliyet sıkıntısı yaratır” Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yeni Büyükşehir Belediyeleri tartışmalarını da basın toplantısı gündemine taşıyarak, değerlendirmelerde bulundu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan konuyu, temsiliyet üzerinden değerlendirdi. “13 il daha Büyükşehir statüsüne geçecek. Bunun getirdiği artı hanesine yazılacak şeyler var gibi. Tek elde yetkilerin toplanması iyi olabilir yatırımlar ve planlama süreçleri açısından ama gerçek öyle değil. Büyükşehir Belediyesi kent sınırlarının tamamından sorumlu oluyor ve bütün hizmetleri götürmek zorunda, bu arada ilçe belediyeleri var beldeler var ki onların yetkileri elinden alınıyor görünüyor. Temsiliyet açısından sıkıntılar var. Kent sınırları içerisinde belde de oturan bir halk, yerel yöneticisini, meclis üyelerini seçemiyor, sadece Büyükşehir de oy kullanıyor, ilçe belediyeleri yol, altyapı gibi yatırımlar, imar haklarını hiç yapmayacağı için, sadece bölgesinde çöp toplayan bir konuma düşme tehlikesi ile karşı karşıya. Ankara kentine baktığımızda çok tehlikeli, kendinden olmayan belediyelere karşı tavrını biliyoruz” şeklinde ifade ederken “ Çankaya’da oturuyorum, yollar perişan” şeklinde gönderme yaptı. Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan ise “Demokrasiden çok da nasibini almayan bir topluluk ister istemez toplumun genel ihtiyacı üzerinden yapılacak bir reformla değil, hükümetin ihtiyaçları üzerinden yapılacak bir reform olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Bütün bunlar muhalefeti geriletebilir, ama asla Türkiye’nin önünü açacak bir proje olmaz bu, İl özel idarelerinin işlevsizleşeceği çok açık. Bir partinin kendi ihtiyaçları üzerinden bir reform. Hükümet hiçbir zaman böyle bir taslağı çalışmayı yaparken, konunun taraflarıyla iletişime geçmiyor.29 tane Büyükşehir Belediyesi’nin olması demek bütçelerinin de farklılaşması demek. Kentleşme nüfusu artacak % 85’lere çıkacak” eleştirisinde bulundu. Sonraki aşamada Belediye ve Vali aynı kişi olabilir mi? Büyükşehir Belediyeleri’nin sayısının artmasının iki farklı yönden tartışılması gerektiğine değinen Batuman şöyle konuştu: “Önerilerde iki farklı şey var, birincisi Büyükşehir Belediyeleri’nin sayısının artması söz konusu. Bir de Büyükşehir Belediyelerinin sınırlarının, il sınırlarına genişletilmesi söz konusu, bunlar iki farklı uygulama. İkincisi zaten İstanbul ve Kocaeli’de mevcut. Tabii Ankara gibi bir yerde bunu düşündüğünüzde Büyükşehir Belediyesi’nin oralara hizmet ulaştırıp ulaştıramayacağı ciddi bir tartışma konusu. Burada birkaç şey gündeme geliyor, bir tanesi bu yetki alanının genişlemesi meselesi, Şimdi bu seksenlerin başında gündeme gelen bir şey belediyeler tek başına belli sorunlarla başa çıkamıyorlardı. Bunları derleyen toparlayan daha üst belediyelerin oluşması gereği gündeme gelmişti. Planda bütünlük, hizmetlerin organizasyonunda bütünlük açısından, Büyükşehir Belediyeleri kuruldu bu iyi de oldu. Hükümetler güçlü değilse erkin dağıtılmasını savunurlar, güçlendikçe bir hükümet erkin toplanmasını talep etmeye başlar. AKP hükümetinde de aynı şeyin söz konusu olduğunu söylemek mümkün. Göreve geldiklerinde yerel yönetimlerin önünü açmak gibi önerileri vardı. Şimdi yereldeki yetki dağılımının Büyükşehir Belediyelerinde toparlanmasını görüyoruz bunun bir sonraki aşaması zaten Büyükşehir Belediye Başkanı ile Vali’nin tek kişiye dönüşmesi seçimle gelmesi olabilir, bunu zaman zaman dillendirenler var ama somut bir girişim yok henüz. İl özel idarelerinin ortadan kalkıp kalkmaması tartışılabilir, Belediye meclisi ile il özel idaresi aynı yere hizmet götüren meclisler olacak, o zaman kalkması söz konusu olabilir. Tartışılabilir modeller ama kritik olan gücün denetlenebilir olması, Bir yere gücü odaklıyorsanız, o gücün en az onun kadar güçlü denetim mekanizmalarla dengelenmesi şarttır. Burada mesel bu . Büyükşehir Belediyeleri’nin yetkisi çok fazla giderek artıyor, onları dengeleyen şey valiler ve il özel idareleri şu anda. Büyükşehir Belediye meclisleri başkanın istediği her kararı geçirdiği, ekolojiye , kentsel dokuya, altyapı yetersizliğine bakmadan kararların geçirildiği yerler, onun için çok ciddi denetime muhtaç bu sürece bu açıdan bakılması önemli” Toplam Görüntülenme : 93360 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|