GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Mimarlar Mamak Cezaevi duvarlarını aştı
Mimarlar Mamak Cezaevi duvarlarını aştı Mamak Cezaevi’ndeki yaşanmışlıklardan, hatırlananlardan eskizlere dökülen kelimeler: Tecrit, B blok, 7. koğuş, gaz odası, idam hücreleri… Mimarlar Odası Ankara Şubesi, bir bellek mekânı olarak müzeleştirilmesini amaçladıkları Mamak Cezaevi’ni “Kent Düşleri” fikir projeleri yarışmaları kapsamında ele alıyor. 12 Eylül rejimi ile hesaplaşmanın toplumsal bir süreç olması gerektiği ve bu sürecin yaşanılanların cereyan ettiği mekânlar üzerinden kurulması, örgütlenmesi ve toplumsallaştırılması gerektiği düşüncesiyle TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent Düşleri Yarışmaları’nın 7.sinin konusunu Mamak Askeri Cezaevi olarak belirledi. Cezaevinde yapmak istedikleri tespit çalışmalarına izin verilmeyen mimarlar, cezaevi alanının yerleşim planını elde etmek üzere, 12 Eylül döneminde bu mekânda tutuklu ve hükümlü olarak kalmış kişilerle bir araya gelerek “zihinsel harita atölyesi” çalışmalarına bugün başladı. Zihinsel Harita Atölyesi açılış konuşmasını Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Batuman yaptı. Batuman, Mamak Cezaevi’ni dolaşarak tespit yapmalarına izin verilmediğini hatırlatarak şunları söyledi: “Bu koşullarda yarışmaya altlık oluşturacak belgeleri kendimiz üretelim istedik, orada yaşanan deneyimin içinden bunu süzelim ve mimari olanı oradaki toplumsal deneyimden çıkaralım. Hepimizin hayatlarında iz bırakan 12 Eylül’ün bu mekânda biriktirdiği anlamı, bir yandan yaşanan zulüm ve acılar, bir yandan da insanlık adına bir direniş ve inat olarak anlamak gerekiyor. Bir özgürlük mücadelesinin sürekliliği ve bunun karşısındaki sistematik baskının tarih karşısında mahkûm edilmesi olarak anlamak gerekiyor. Biz böyle bir sürece katkı yapmak istiyoruz. İlk aşamada, Kent Düşleri yarışmasına altlık oluşturabilmesi için tanıkların deneyimlerinden yola çıkarak cezaevi kampusunun planını üretmemiz gerekiyor.” Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, yapılacak çalışmaları Ulucanlar Cezaevi’nin müze olma süreci ile örneklendirerek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ulucanlar Cezaevi çalışmaları da aslında böyle başlamıştı. Bir deneyim yaşadık, kamuoyu yaratarak bir mücadeleye soyunduk ve başarılı olduk. Mamak da bunlardan birisi olacak gibi görünüyor. Kültür Bakanlığı’ndan bir anlamda destek sayabileceğimiz bir yazı geldi, bunlar önemli gelişmeler. Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı’nın projeyi çok sahiplenmemesi yaşadığımız sıkıntılardan. Fakat bizim yaratacağımız bu ivme ile hayata geçecek bir proje Mamak Cezaevi. Şu an Ankara için, bu ülkenin siyasi belleği için en önemli mekânlardan birini yaşatmayı amaçlıyoruz, sadece duvarlarla değil, toplumsal bellekte de bunu açığa çıkartmak çok anlamlı olacaktır.” Eza mekânları Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, çalışmanın Mamak Cezaevi ile sınırlı kalmayacağının sinyallerini verdi. Candan, bu çalışmanın 12 Eylül ile hesaplaşmanın ilk adımı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Mimarlar Odası Ankara Şubesi bütün eza mekânlarını açığa çıkartmaya çalışıyor. Ulucanlar bunun ilk örneğiydi. Mamak ikincisi olacak, bir taraftan bu zihinsel haritayı çıkartırken daha da ötesine götürerek Ankara’da eza çekilen bütün mekânları açığa çıkartıp 12 Eylül’ün mekânsallığını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz, bir dönemin Et-Balık Kurumu, Türk Hava Kurumu gibi yerler işkence merkezi olarak kullanıldı. Mamak Cezaevi’ni önemsiyoruz, hapsedilmişliğinden kurtarılmasını istiyoruz, kamuoyunun orada yaşananları bilmeye hakkı var, bu çalışma muhtemelen buna hizmet edecek. Ulucanlar Cezaevi’nde başardığımızı, restorasyon sürecini onaylamasak da binanın ayakta durmasının, yıkılmamasının, Mamak Cezaevi’nde de yaşanabileceğini düşünüyorum. Yaptığımız çalışma tarihsel bir çalışma, hükümet 12 Eylül ile hesaplaştığını söylüyor, bu hesaplaşmanın çok ciddi bir hesaplaşma olmadığı çok açık. Bugün burada yapılan çalışma 12 Eylül ile hesaplaşmanın ilk adımıdır. Bu çalışma uluslararası arenaya taşınabileceğine, uluslar arası kamuoyunun da harekete geçebileceğine, Mamak Cezaevi’nin kendi hapsedilmişliğinden kurtarılarak sahici bir hesaplaşmaya sahne olacağına inanıyorum”. Tanıklıklar… Tanıkların anlattıkları Mamak Cezaevi’nde yaşanan işkenceleri bir kez daha gözler önüne serdi: Ulvi Oğuz: “Mamak Cezaevi’ne 1981 Temmuz’da girdim. A Blokta sağ görüşlü militan İbrahim Çiftçi ile kalıyordum. İbrahim Çiftçi ile yaptığım kavgalar nedeniyle sık sık ölüm hücrelerine giderdim, ölüm hücreleri dört karışa dört karıştı, ya çömeleceksin ya ayakta duracaksın; ayaklarını uzatamazsın. Önünde bir ördek duruyo, yemeği de onun üstüne koyuyorlardı. Her gittiğimde 12 gün kaldım. Sonradan büyüttüler ölüm hücrelerini.” Özgür Ovacık: “Toplam 11 yıl Cezaevi’nde kaldım, bunun 9 yılı Mamak’ta geçti. 9 yılın 4 yılı tecritte geçti, ölüm hücrelerinde. A blokta kaldım. Böyle bir çalışma için Mimarlar Odası’na teşekkür ediyorum” Hasan Kıvırcık: “Toplamda 3 yıl Mamak’ta kaldım. B blokta başladı, C bloğa götürüldüm, bu konuda Mimarlar Odası’nın yaptığı çalışma şu anlamda önemli, bir mekânsal değeri var, bir mekânsal anlatımı var, Mamak Cezaevi yoğun sistematik işkence uygulanan simge mekânlardan bir tanesi. Askeri bir alan içinde kalmış olması gibi sorunlar var. Belki bu çalışmamız, müze olmasına yol açmayabilir ama bu fikrin altında oluşabilecek ve kamuoyu ile paylaşılabilecek değerler daha önemli.” Tanıkların yaşadıklarını dinledikten sonra cezaevi mekânlarının detaylarını da dinleyen mimarlar, gruplara ayrılarak çalışmalara başladı. Mimarlar tanıkların anlattıkları mekânsal deneyimler üzerinden, mimari detayları çizdiler. Mamak Cezaevi’nde kalmış olan tanıklar, anıların koridorlarından geçerek, zihinlerinden süzülen röleveleri eskiz kağıtları üzerinde ölçeklendirdi. Cezaevi’ne girmelerine izin verilmeyen mimarlar, zaman zaman tanıkların da çizimler yaptığı zihinsel harita atölyesi ile Mamak Cezaevi’nin duvarlarını, çelik çitlerini aştı. Mamak Cezaevi’nde yaşadıklarını anlatan, hatırlarken zor anlar da yaşayan tanıklar, Mamak Cezaevi’ni mimarlarla dolaşıyor. İlk çizimler yapılıyor, Cezaevi’nin planları blok blok ortaya çıkıyor. Bir kentin belleğinde gömülü olan mekân gün ışığına çıkıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin başlattığı çalışmayla, tanıkların hafızalarında dimdik ayakta duran mekânlar, mimarların kalemiyle kâğıt üzerine dökülüyor. Mazgallarına göz atıyorlar, koridorlarından yürüyüp, demir kapılardan tekrar geçiyorlar, hücrelere girip çıkıyorlar… Hücrelerden bir slogan yükseliyor: Mamak Cezaevi müze olsun! Atölye katılımcısı tanıklar: Sema Tanal, Ayten Saçık, Ayşe Gül Yılgör, Özgür Ovacık, Mustafa Kantaş, Ela Dinçel, Ulvi Oğuz, Hasan Kıvırcık, Tevfik Güneş, Pamuk Yıldız, Tayfun Mater, Yalçın Bürkev, Gülten Uluçınar, Ayfer Kantaş, Toplam Görüntülenme : 93049 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|