GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
TÜRKİYE’DE OTORİTERLEŞME VE BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ YASASI
TÜRKİYE’DE OTORİTERLEŞME VE BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ YASASI TBMM gündeminde görüşme aşamasına gelmek üzere olan “Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile temsilî demokrasiye yeni bir darbe indirilirken; yetkilerin merkezde toplanması, kırsalda yağmanın yaygınlaşması; iktidarın bunları seçim zaferi elde etmek için bir araç olarak kullanmayı ve aynı zamanda “Başkanlık Sistemi”ne geçişi amaçladığını göstermektedir. “Kamu hizmetlerinde verimlik” gerekçesiyle hazırlanan ancak otoriterleşme ve yerinden yönetim ilkesinin gaspı anlamına gelen Tasarı ile; 16 Büyükşehir Belediyesinin sorunları çözülmeden 13 yeni Büyükşehir Belediyesi kurmaya yönelik yeni düzenlemelerle daha büyük sorunlara yol açılırken, belediye sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmekte; büyükşehir belediye sınırları içindeki belde belediyeleri ve köyler mahalle olarak ilçe belediyelerine katılmakta ve 29 il özel idaresi, 1591 belde belediyesi ile 16.082 köyün tüzel kişiliği sona erdirilmek suretiyle halkın temsil olanağı elinden alınmaktadır. Saydam ve katılımcı olmayan hazırlama ve anti-demokratik olan gündeme getirilme biçimiyle, yüzyılı aşkın süredir varlığını sürdüren köylerin ve beldelerin tüzel kişiliğine orada yaşayanlara söz hakkı verilmeden son verilmesi yönünde düzenlemeler içeren Tasarı, ülkemizin kazanımlarına ve altına imza attığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da aykırıdır. Tasarı ile “yerinden yönetim” ilkesine aykırı olarak 29 ilde, il özel idarelerinin tüzel kişiliği ortadan kaldırılmakta, il genel meclisleri kapatılmakta, il özel idareleri tarafından yürütülen hizmetlerin büyükşehir belediyeleri tarafından yürütülmesi öngörülmektedir. Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde “yatırım ve hizmetlerin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve denetlenmesi, afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyon ve yürütülmesi, ilin tanıtımı, gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve koordine edilmesi” gibi görevlerle merkezî idareye bağlı özel bütçeli Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezleri kurarak, mahalli idare birimlerinin görevlerini merkezi idareye vermek suretiyle Anayasa’daki yönetim yapısı alt üst edilmektedir. Düzenlemeyle bir anlamda “Başkanlık Sistemi” altyapısı idari olarak oluşturulmaktadır. Köylerin kaldırılarak mahalleye dönüştürülmesiyle, tarım ve hayvancılıkla uğraşan ve yaşamını bu yolla idame ettiren köylü için tanınan muafiyet ve haklar bir süre sonra kaldırılacak, özelleştirme ve kentin giderlerine köylülerin ortak edilmesiyle köylü vatandaşlar daha da yoksullaşacaktır. 6306 Sayılı “Dönüşüm Yasası” ile TOKİ’ye Türkiye'nin her yerinde tanınan “yağma özgürlüğü”nün ardından, büyükşehir belediyelerine de köyleri, meraları ve bütün kırsal bölgeleri yapılaşmaya açma olanağı verilmekte; 2/B Kanunu ve çıkarılan diğer kanunlarla hazine arazilerinin kentsel dönüşüm adı altında belediyelere devri yoluyla imara açılması sonucu elde edilecek olan rantlara ortak edilmektedirler. Tasarıda “imar affı” anlamına gelen “mahalleye dönüştürülen köylerdeki yapıların, ruhsatlı sayılması” düzenlenmiştir. Hükümet bir yandan “afet riskinin azaltılması amacıyla” riskli yapıları yıkmaya hazırlanırken, diğer yandan hiçbir teknik inceleme yapmadan çoğu kaçak olan yapıları ruhsatlı saymak suretiyle yasal hale getirmekle asıl amacın “rant elde etme” olduğunu bir kez daha göstermiştir. Tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüşen köylerde tip mimari projelere bağlı olarak yapılacak tek tip yapılarla yerel kimliğin yok olmasına ve bugün kentlerdeki estetikten yoksun, kimliksiz TOKİ yapılaşmalarının kırsalda yaygınlaşmasına yol açılacaktır. Tasarının gerekçesinde, “getirilen bu model ile daha az kaynakla daha kaliteli hizmet sunulacağı” iddiasına yer verilmekte ise de, tam aksine bu tasarı ile sınırları il mülki sınırı olarak belirlenen büyükşehirlerde vatandaşların hizmete ulaşması zorlaşacak ya da hizmet daha pahalı alınabilecektir. Yani asıl amaç “hizmette verimlilik veya kalite” değil, siyasi hesaplar ve rant paylaşımıdır. Büyükşehirlerin belirlenmesinde, var olan ve kurulacak ilçelerin sınırlarının saptanmasında demokratik ve bilimsel yaklaşım tamamen dışlanarak rant, inanç ve etnik ayrımcılığa dayalı, seçim zaferi kazanmak amacıyla düzenlemeler yapılmaktadır. AKP iktidarı, 6223 sayılı Yetki Kanununa dayalı olarak, neredeyse yasama yetkisini kullanarak, çıkardığı KHK’ler ile merkezî teşkilata verdiği yetkilerle amaçladığı imar rantı üretim ve dağıtımı mekanizmasını belde belediyelerini ve köyleri ortadan kaldırarak, engelsiz yürütmeyi hedeflemektedir. Yukarda genel çekincelerimizi belirttiğimiz Tasarının TBMM’den geri çekilmesi ve gündemden kaldırılması için demokratikleşme, yerelleşme, kentli hakları, tarihsel ve doğal değerlerden yana olan bütün kesimleri dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.
MİMARLAR ODASI Toplam Görüntülenme : 87050 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|