GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
Mimarlar Odası Savunma Bakanlığı’na dava açmaya hazırlanıyor
Mimarlar Odası Savunma Bakanlığı’na dava açmaya hazırlanıyor Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin bugün gerçekleştirdiği rutin basın toplantısında Mamak Askeri Cezaevi, AOÇ ve ulaşımı gündemine aldı. Toplantıya Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan ve Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan katıldı. Mamak Askeri Cezaevi proje fikir yarışması kapsamında, geçtiğimiz hafta mimarlar, Mamak cezaevi önüne giderek kapıların açılması talebinde bulundu. Cezaevi kapısından geri çevrilen mimarlar, Milli Savunma Bakanlığı’na dava açmaya hazırlanıyor. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan Cezaevi’ni gezme taleplerine ilişkin olarak izin verilmemesini anlaşılmaz olarak niteledi. Hakkan şöyle konuştu: “ Mamak Askeri Cezaevi’ni geçtiğimiz hafta, içlerinde şehir dışından gelen öğrencilerin bulunduğu, duyarlı, heyecanlı ve dinamik bir ekiple gezmek istedik. İzin verilmedi. Mamak Cezaevi önüne gittiğimizde, kışla komutanı, komutanlarını aradı, İzin alınmadığı için, mevzuata uygun olmaması gerekçesiyle izin verilemeyeceğini ilettiler. İzin alamadığınız için giremediğiniz gerekçesi çok anlaşılmaz, biz izin yazısını yazdık. Milli Savunma Bakanlığı’da izin yazımızı görmezden gelen izin almamız gerektiği şeklinde bir madde ile karşı çıktı. Buna dava açma kararı aldık. Mamak Cezaevi’nde gezi yapamadığımızdan, Hüseyin Gazi’ye gittik ve öğrencilerle, Hüseyin Gazi dağından bölge uzaktan da olsa tespit edildi, fotoğraf alındı. Sonrasında çoğu İstanbul’dan gelen öğrenciler, tanıklarla anılar üzerinden değerlendirme yaptı. “Bu süreci yaşamadık sadece filmlerden izledik ama küçük dokunuşlarımızla bir şey ifade edebilmek için buradayız” dediler, öğrencilerin bu heyecanı bizim için anlamlı. Bu süreçte 12 Eylül ile hesaplaşmak üzere mecliste komisyonlar toplanıyor ama bizlere izin vermeyerek tarihi bir fırsatı kaçırdıklarını düşünüyoruz. Biliyorsunuz, farklı kesimlerden de Sanayi İş adamlarından da Mamak Cezaevi konusunda bize destek geldi. Mimarlar Odası’nın önemli bir şey yaptığı fırsatın kaçırılmaması gerektiğini söylediler.” “Elinizin altındaki hukuka göre davranın” Tezcan Karakuş Candan ise Mamak Askeri Cezaevi kapılarının mimarlara açılmamasına tepkiliydi. Candan tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Mimarlar Odası’nın etkinlikleri, açıklamaları galiba hükümeti rahatsız ediyor ve kendi koydukları hukuk kurallarını da hiçe sayarak bizimle yazışmalar yapıyorlar. İzin vermedik diyorlar, bir örneği Milli Savunma Bakanlığı. Kendilerine hatırlatalım, açıp okusunlar; Anayasa’nın 135. maddesine göre 6235 sayılı TMMOB kanuna göre; kamu kurumu niteliğinde meslek örgütüyüz. Herhangi bir sivil toplum örgütü ve dernek değiliz. Her izin vermediklerinde bunu hatırlatıyoruz. İzin vermek durumunda kalıyorlar.” Candan, hükümete ve Mamak Cezaevi’nin kapılarını kapatanlara seslenerek “Bizi sevmeyebilirsiniz. Söylediklerimiz hoşunuza gitmeyebilir, tavırlarımız, kamu yararını savunmamız ve toplum yararına açıklamalar yapmamız da hoşunuza gitmeyebilir ama hukuka göre davranmak durumundasınız. Ellerinizin altındaki hukuka göre davranmak zorundasınız. Bunu hatırlatmak bizim görevimiz, Milli Savunma Bakanlığı’na dava açıyoruz. Çünkü izin alınır, verilir gibi gerekçesiz izin verilmemesini doğru bulmuyoruz. Hukukun dışına Bakan da olsa başbakan da olsa çıkmamalı. Milli Savunma Bakanlığı’na hatırlatmak gerekli; Mimarlar Odası inceleme yapak için giriyordur bir mekâna, bu idarelerin keyfiyeti ile ilgili bir durum değildir. Sincan F tipi cezaevinde de inceleme yaptık. Zaten teknik inceleme gezisine katılacak herkesin isimleri, kimlik bilgileri gezi öncesinde isteniyor. Herhangi bir güvenlik sorunu oluşturacak durum söz konusu olmuyor. Cumhurbaşkanlığı’nın müzesini de elçilik yapılarını da geziyoruz, giremediğimiz bir yer yok. Hukuksal yolla o kapıların açılmasını zorlayacağız.” Candan, Mamak Askeri Cezaevi’nde bulunmuş tanıklarla öğrenci buluşmasının çok duygusal anlara sahne olduğunu söyleyerek, “Cezaevi’nde yatan tanıklar yarışmacılara ‘biz cezaevine girdiğimizde sizden daha küçüktük, ama bütün ülkeyi dönüştürme hayallerimiz vardı’ demesi proje fikir yarışmasına katılan 19 -20yaşındaki gençleri etkiledi. Cezaevine 18 yaşında girmiş tanıklar vardı. Öğrenciler ve tanıkların buluşması oldukça duygusal anları yaşattı bizlere. Mamak Askeri Cezaevi Proje Fikir yarışması devam edecek, ödüller 12 Martta verilecek. 12 Eylül’den 12 Mart’a faklı bir süreci de paylaşarak proje yarışmasını hayata geçirmeyi öngörüyoruz. Ali Hakkan’ın da ifade ettiği gibi Mamak Cezaevi’nin kapılarının açılmaması gerçekten tarihi bir fırsatı kaçırmaktır. Ayrıca Hükümetin derdi ve niyeti 12 Eylül ile hesaplaşmak değil. 12 eylül ile hesaplaşmalarını beklemek hiç mümkün değil. 12 Eylül den daha öte uygulamalar yapmaktalar” dedi. AOÇ hayvanat bahçesi alanı büyüyor Tezcan Karakuş Candan, AOÇ sürecine ilişkin olarak “ Bilindiği gibi Büyükşehir Belediye meclisinde hayvanat bahçesi ile ilgili alanın 7 kat büyütülmesine dair bir karar onaylandı ve bu sürecin hızlı şekilde yapılmasının bir nedeni var. Süreç şöyle gelişiyor; proje koruma kuruluna gidiyor, koruma kurulu kabul etmiyor ve bir projenin meclis kararının gelmesi gerektiğini söylüyor. Hızlıca olağanüstü toplantı yapılıyor. Büyükşehir Belediyesi konuyu gündeme getiriyor. Alanın genişletilmesine ilişkin sabah toplantı yapıyorlar, komisyona devrediyorlar, aynı gün öğleden sonra tekrar toplanıyorlar, komisyon, o kadar donanımlı bir komisyon ki hemen bir saatte değerlendiriyor. Hemen meclisin gündemine geliyor, kabul ediyor sonrasında tekrar koruma kuruluna gidiyor. Muhtemelen de önümüzdeki hafta Büyükşehir Belediye meclisinin toplantısına gelerek kabul edilecek. Kabul edilmesini bekliyoruz mücadelemiz devam ediyor. AOÇ ile ilgili talan devam ettiği sürece kampanyamız ve mücadelemiz devam edecek” yorumunu yaptı. “Cami projesinde mekan yanlış” AOÇ arazisinde bulunan camii projesine değinen Candan, dava açtıklarını hatırlatarak, “ önümüzdeki günlerde bölgede Camii projesinin yapılacağı alanda bilirkişi keşfi yapılacak. Açtığımız davaya Camii yaşatma ve yardımlaşma derneği ilginç bir şekilde müdahil olmak istedi. Burada ne yapılmak istendiğini tahmin ediyoruz, Mimarlar Odası Ankara Şubesi herkesin dini inancına saygılıdır, ibadetini yapmak isteyen herkesin istediği mekânsal ölçütlerde ibadetini yapmasını uygun görür. Önemli olan uygun alan ve mekânın seçilmesidir. AOÇ’deki kullanılmak istenen arazi yeşil alandır. Seçilen alan, yerleşim bölgesine yürüyerek ulaşma mesafesinde değildir. Halkı yoracak bir ulaşım aksı içerisindedir ve yaya ulaşımı yoktur bölgenin. AOÇ gibi özellikle birinci derece doğal ve tarihi sit alanı içerisinde bulunan 1/10.000’lik plana göre bu alanın üzerinde böyle bir talebin olmaması gerekiyor.İnsanların ibadetlerini yeşil alan dışında, planlanmış, tasarlanmış yerlerde yerine getirmelerini isteriz. Yeşil alanların talan edilerek, camiinin orada yapılmasını doğru bulmuyoruz, alanın değiştirilmesi gerekiyor ve daha iyi bir mekânda caminin yapılması gerekiyor. Orada, yaya aksının olmadığı yerde camii yapılması karşıdan karşıya geçişlerde çok fazla trafik kazasına da neden olacaktır.” Şeklinde konuştu. AOÇ’de 35 bin imza toplandı Ali Hakkan yeşil alanda yapılacak olan camii projesine ilişkin “ Projenin yapılması için sekiz bin de imza toplanmış, keşke sekiz bin duyarlı vatandaşın, caminin nerede yapıldığına dair de duyarlılıkları olsaydı. Bu duyarlılıklarını başka yerler için de gösterselerdi. İstatistiklere göre Ankara’da 2817 tane camii var, daha ilginci, 28 tane tiyatro binası, bir tane güzel sanat galerisi, okul sayıları ise içler acısı. Nüfusa kıyasla ilköğretim 1007 tane var. Sağlık Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı bütçesine baktığımızda ise Diyanet İşlerinin bütçesi ile arada iki katı ve fazlası farklar olduğu basına da yansımıştı. Bölge açısından, camiye ihtiyaç olabilir ama yapıldığı yere bakmalı ve başka şeylere de bakmalı. Ankara’da bir tane opera salonu yok. Bugün opera diye geçen yer sergievi olarak yapılmıştı, sonradan dönüştü. İki tane opera projesi var ortada hala temelleri asılı şekilde yatıyor, insanlar biraz buna da sahip çıkmalı. Operası olmayan tek başkent Ankara’dır. İmza önemli ise 35 bin imza ile AOÇ’deki talanın engellenmesi için imza kampanyamız devam ediyor. ” şeklinde konuştu. Yapılan toplantıda Candan yerel yönetimler ve 2014 yılında yapılması planlanan seçim süreçlerine değindi. Candan, “ Yerel yönetim seçimleri Mart 2014 yılında yapılacak. Bugünlerde görüşülen Büyükşehir Belediye Kanunu önemli. İktidar yerel yönetimlerin hepsini ele geçirmeye yönelik bir belediye kanunu çıkartmak üzere, yerel katılımı bitiren ve merkezi iktidarı yerelde güçlendiren bir sistemin alt yapısını öngörmekte. Belediye kanunu için İhtiyaç deniyor, yalnız hükümet kendi ihtiyaçlarına göre hareket ediyor, zaten toplumun ihtiyaçları üzerinden geliştirilmiş bir kanun sitemi bugüne kadar görülmedi. Kanun yapma açısından antidemokratik bir süreç görüyoruz. Büyükşehir Belediye kanununa karşıyız, bizim açımızdan yerel seçimler önemli. Yerel seçimlerin Mimarlar Odası açısından hep bir ağırlığı vardır, muhtemelen bu yerel seçimlerde Mimarlar Odası’nın şubeleri aktif bir rol oynayacak ve tavır belirleyecek. Çünkü kente dair talan, yerel eliyle yapılmaya başladı ve meslek alanımızı daraltan uygulamalar, yerel yönetimler üzerinden yapılmaya başlandı. Dolayısıyla yerel yönetimlere yönelik bir kampanya içerisinde olacağız. AKP iktidarının yerel yönetimlerinin kenti talan etmesi ve yaşanmaz hale getirmesine karşı; bizler meslektaşlarımızla insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ve katılımcı bir yerel yönetim oluşmasındaki talebimizi daha güçlü bir şekilde ifade edeceğiz” dedi. Hakkan: Belediye Başkanı ısrarlı Hakkan, Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’ya metrobüs atağına tepki göstererek şunları söyledi: “ Ankara’daki ulaşım üzerine epeyce şey söyledik ama Büyükşehir Belediyesi ısrarlı. 250 tane metrobüs ile ulaşım sorununu çözmenin mümkün olmadığını söylemek isteriz. Çözmeyeceğini biliyoruz. Asıl yapacağı işleri yapmayan bir Belediye Başkanı bu tür geçici çözümlerle aslında Ankara kentinin ulaşımını daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bütünşehir yasası ile ilgili olarak ise Ankara çeperlerinde ciddi değişiklikler olacak, köy yerleşim alanları mahalleye dönüşerek, kentsel dönüşüm alanları ve rant yaratacak alanların önünü açıyor. Tartışmalı bir konu. Yerel yönetimler için de Ankara ölçeğinde belediyeleri yakından izleyen tek kurumuz Mimarlar Odası olarak. Belediye meclislerini, aldıkları kararları bütçelerini inceliyoruz ve değerlendirmeler yapıyoruz. Her belediye ne söylemiş ne yapmış takip ediyoruz paylaşacağız yakında, olumlu ve olumsuz hepsini kamuoyu ile paylaşacağız” “özür dilemek yetmez” Yapılan basın toplantısında bir gazetecinin kentsel dönüşümdeki son gelişmeleri nasıl değerlendirdikleri sorusu üzerine, Tezcan Karakuş Candan şu değerlendirmeyi yaptı: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kuzey Ankara Kent Girişi bölgesindeki kentsel dönüşüme ilişkin özür diledi ve hatasını kabul etti. Özür dilemek yetmez ortada bir hak kaybı var. Şu anda kentsel dönüşüm ile ilgili 21 bin dava açıldı. Kentsel dönüşüm süreci ile birlikte davalar da devam edecek gibi görünüyor. Bu kentsel dönüşüm sürecinin ele alınış biçiminin yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Tabii ki yenileme sürecine ihtiyaç var, insanların daha sağlıklı konutlar da yaşamasını herkes istiyor ama özellikle gelir durumu düşük insanları şehir dışına iterek, kenti daha asil bir noktaya getirerek insanları yerinden etme doğru değildir. Bunun makul şekilde insanların yaşadıkları yerde, doydukları yerde yaşamalarına olanak sağlayacak şekilde çözülmesi gerekir. Meslek odaları gibi kuruluşların alanların da deneyimli kuruluşlarında bu sürecin içinde durması gerekir. Siz meslek odalarını sürecin dışına iterseniz toplum yararına uygulama yapacağım derseniz, yapamazsınız. Eğer toplum yararına ise yaptığınız kentsel dönüşüm, toplumda içinde olacak.” Toplam Görüntülenme : 122660 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|