GÜNCEL | KENT | POLİTİK GÜNDEM | KÜLTÜR SANAT | BASINDAN | YAZARLAR | SOBEDEN | SOBELEDİKLERİMİZ | RÖPORTAJLAR | GEZENTİ | YUMURTALAR |
“TMMOB’a yağmur gibi yasa yağıyor”
“TMMOB’a yağmur gibi yasa yağıyor” Son dönemde hazırlanan yasal düzenlemelere ve TMMOB kanununa odalardan tepki yağmaya devam ediyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin bugün gerçekleştirdiği basın toplantısında meclise gitmek üzere olan TMMOB Kanun taslağı toplantı gündemini belirledi. Toplantıya Mimarlar Odası Genel Sekreteri Necip Mutlu, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, katıldı. Meclis kapısında olan kanun tasarısı hakkında ve meslek odaları üzerindeki baskıları eleştiren Mimarlar Odası Genel Sekreteri Necip Mutlu süreci şöyle özetledi: “ Genel seçimler öncesinde, KHK süreçlerine yetki veren bir yetki yasasıyla beraber 34 tane KHK çıkarıldı. Genel seçim sonrasında bu 34 KHK AKP’nin on yıl içinde çıkardığı bütün yasalardan daha fazla etki alanına sahipti. 644 sayılı KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetki ve teşkilatında yapılan düzenleme ve sonrasındaki yönetmelikler, genelgelerle ağırlıklı olarak da hükümetin önündeki en önemli engellerden olan TMMOB başta olmak üzere meslek odalarının yetki alanlarını kısmak üzere düzenleme süreçleri yaşandı. Arkasından yağmur gibi yasalar devam etti. Bunlardan en önemlisi Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, 2B yasası son düzenleme Bütünşehir Belediye yasası. Şimdi Yapı Denetim Kanun Tasarısı.” Yapı Denetim Yasa tasarısı bir torba yasadır Yapılan toplantıda, Yapı Denetim Yasası kanun taslağı hakkında ayrıntılı bilgilendirme yapan Necip Mutlu şunları söyledi: “Yapı Denetim hakkındaki kanun tasarısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan TMMOB’ye gelmişti görüş istemek adına ama gelen tasarıda tamamen yapı denetimi alanı ile ilgili bir düzenleme vardı. Görüş Bakanlığa iletildi yalnız bugün çıkan tasarı bu görüşlerin hiçbirini içermemektedir. Bugün gelinen noktada gelen tasarı tamamen bir torba yasa olarak gelmektedir. Bu kanunun yeni düzenlendiği taslakta, imar kanunu, Kıyı Kanunu, İskan Kanunu, Mera Kanunu, Fikir ve Sanat eserleri Kanunu, Kat Mülkiyeti kanunu, Genel Kadastro kanununda değişiklikler ve TMMOB kanununda değişiklikler öngörmektedir. Tam bir torba yasadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ülke toprakları üzerinde başlattığı ranta dayalı dönüşüm uygulamalarını gerçekleştirmesini kolaylaştırdığı gibi kalan koruma alanlarının da yapılaşmaya açılmasının yasal zeminini hazırlamak üzere hazırlanmış bir kanun tasarısıdır.” “Tasarı anayasaya aykırı” Kanun tasarısının Anayasa’ya aykırı olduğunu dile getiren Mutlu yasanın neler getirdiğini şu şekilde açıkladı: “Bu yasa ile dönüşüm kanununun uygulanması ile başlayan yıkım ve faaliyet izinlerini Bakanlığın vereceği kuruluşlar eliyle yürütülmesini sağlama amacı açıkça okunmaktadır. Jeolojik araştırmalardan başlayarak kent planlaması, yapıların plan ve projelerinin hazırlanması, uygulanması ve denetlenmesi konularında bütün mimarlık ve mühendislik faaliyetlerini yapabilecek olan teknik müşavirlik kuruluşlarının sermaye ve uzman istihdamı gerektirdiği ve izinlerinin bakanlık tarafından verileceği gözetildiğinde, bu alanlarda devlet eliyle gerçekleştirilecek bir tekelleşme söz konusu olacak. Özellikle teknik müşavirlik kuruluşları önerilmekte olan kanun tasarısında, kuruluşlar mesleki anlamda altyapısı olmayan ticari olan yapılanmalardır. En önemlisi mimarlık ve mühendislik bilgisi gerektiren bu hizmetlerin meslekten olmayan kişilerin de ortak olacağı müşavirlik ruhsatı ile açılarak, meslekten olmayan kişilerin eline bırakılmaktadır. Mimar ve Mühendis odaları yok sayılmakta, meslek mensupları da denetimden dışlanmaktadır. Mimarlık ve mühendislik hizmeti sahip olması gereken nitelikleri belirlenmesinde meslek odaları yetkisiz kılınmaktadır.” Kamusal alanlar imara açılıyor Mutlu Yapı Denetim Kanun tasarısının 15 maddesinin yapı denetimi ile ilgili olduğunu belirterek “Kanunun 15 maddesi yapı denetimi ile ilgili diğerleri; doğal alanlar, kıyı alanları, meralar, tarım alanları… Bu alanlar da koruma kapsamı sınırlarından çıkarılarak ya da yapılaşmaya açılarak talan edilecek. Bunlar yapılırken bilim, teknik ve hukuk tanınmıyor. İmar planlarında ayrılan asgari eğitim, sağlık ve sosyal tesis alanları kamulaştırılmayarak, maliklerine verilecek yani bu hizmetlerin devlet eliyle verilmesi gerekirken paralı verilmesi öngörülmekte. Kamusal alanların imara açılması ve ticari amaçla kullanılmasını sağlanmasıdır bu. İmar planlarında meydan, yol, park, yeşil saha olarak ayrılan yerlere rastlayan askeri yasak bölgeler ve TSK’ya ait olan yerler, daha önce devredilemez iken yapılan değişiklik ile bu alanlar Maliye Bakanlığı’na devredilebilecek. İmar kanunun 13. maddesinde yapılması öngörülen değişiklikler ile kent merkezlerindeki resmi yapı tesisleri, otopark, cami, hal gibi hizmetlere ayrılan yerler yapılaşmaya açılacak. Mescit şartı getirilmesi ise tüm toplu konut projelerinin içlerinde camii de olacak anlamına geliyor. Bu da düşündürücüdür. AKP iktidarının nasıl bir simgesel yaklaşımla süreci götürdüğünü gözlemliyoruz.” Sahil kıyılarına talan Cumhuriyet tarihi boyunca kıyılar bir şekilde korunduğunu ve güvence altına alındığını söyleyen Mutlu şöyle devam etti: “Yasanın en vahşi kısmı da kıyılarla ilgili. Sahil şeridinde kıyı kenar çizgisine 10 metre yaklaşan yapılaşmaya izin verilmektedir. Bu kumsallar bile on metreden fazladır hatta kıyı alanında kot yüksekliği varsa 5 metreye kadar yapı yapılabilecek. Nerdeyse yalı daireleri yapılması söz konusu olacak. Kıyılarda yapı yasağı değiştirilerek, kıyılarda akaryakıt istasyonları, enerji üretim tesislerinin yapılmasının önü açılmaktadır. Bazı su kullanımı ihtiyaçlarının, nükleer enerjilerde ve santrallerde kullanılması yoğun biliyoruz, bunun da kıyılarda yapılmasının önü açılıyor. Kıyıların dokusunu bozan kanal ve göletler yapılabilir, dolgularla adacıklar, adalar üzerinde yapılaşma yapılabilir. Kıyıları doldurmak ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu alanları kullanma hakkı, bu alandaki yetkisi genişletilmektedir. Kıyılarda 92 yılından önce yapılan yapılara af verilmesini de ön görülüyor” Mutlu “Hükümet Anayasa değişikliğine bile ihtiyaç duymadan yaptım oldu anlayışıyla tüm ülke topraklarını yağmalamaya karar vermiştir. Meralar dönüşüm kanunu kapsamında rezerv alanı içinde kullanılabilecektir. Yasa da mimarların telif haklarının da ortadan kaldırılması unutulmamış ve düzenleme ihmal edilmemiş. Telif hakkı olarak, mevcut yasada her türlü yapı, eser olarak tanımlanırken, yapılacak düzenlemede, estetik kurullarının belirleyeceği yapıların tanınması söyleniyor. Belediyedeki estetik kurulların böyle bir yetkinliği var mı acaba? Yasa ile korunan bir düzenleme böyle keyfi bir biçime bürünüyor. İkinci olarak meslektaşımızın eser üzerindeki, bütün telif hakları vefat ettikten bir sene sonra kaybolmuş oluyor. Fikir ve Sanat yasası fikrin ve sanatın korunması anlamında önemli düzenlemeler içeriyordu bunlarında kaldırılması düşünülmüş” dedi. hükümetin her türlü icraatı önünde kalan direnç noktasının Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olduğunu belirten Mutlu “TMMOB’nin 1954 yılından beri süren yasası 12 Eylül döneminde bile hiç müdahale edilmeyen yasası bugün değiştirilmek isteniyor ve TMMOB ‘nin tüzel kişiliğinin bölünmesi, parçalanması öngörülmekte. Tasarı, TMMOB’nin yapısını dağıtmak ve yıllardır süren birikimini yok etmek üzerine kurulmuştur. Mimarlar Odası Uluslararası Mimarlar Birliği’ne üyedir. ( UIA ) Artık Mimarlar Odası’nın uluslararası kuruluşlara üyeliği hükümetin iznine bağlı olarak yürütüleceği bile öngörülmektedir. Meslek odalarının Anayasal haklarını da çiğneyen düzenlemeler oluşturmakta. Birbiri ile çelişen düzenlemeler de içermekte olan bu taslak bir şekilde anayasaya da aykırı olduğunu düşünüyoruz, Mimarlar Odası olarak bu konudaki çalışmaları izleyeceğiz, her türlü eylem ve kararlılığımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan TMMOB Kanun tasarısının sürpriz olmadığını belirterek, “Her şeyin tekelleştiği bir süreçte yapı sürecini de tekelleştiren bir sürece gidiliyor. TMMOB hakkındaki kanunun AKP hükümetinin yasaya koyması bizce çok anlamlı, boşuna değil kent mücadelesi sürdürdüğümüz içindir. Tüm örgütle bu tasarıyı tartışıyoruz. Kentten başlayarak mücadele alanlarının iyi örülmesi gerekiyor. Kolay teslim olmayacağız tek hedefimiz bir eylem planı çıkartarak bu yasanın herkesi etkilediğini herkese anlatmak olacak. Sadece TMMOB ve Mimarlar Odası değil herkesi ilgilendiriyor. Kent merkezinde yaklaşık 50 yıllık bir binada oturuyorum ve beni bu bina sağlıklı değil diye kolumdan tutup dışarı atabilirler. Herkes bu yasanın kendisini etkileyebileceğinin farkına varmalı. Bizim yanımızda olmalı.” yorumunu yaptı. “Rantın dörtlü saç ayağı tamamlandı” Bugüne kadar çıkmış ranta dair düzenlemeleri dörtlü saç ayağına benzeten Tezcan Karakuş Candan ise şu şekilde konuştu: “ Yapı Denetim Kanunu dedikleri ihtiyaç üzerine şekillenmiş kanun değildir, bizim talebimizin dışında AKP ihtiyacına göre şekillenmiş bir tasarıdır. AKP’nin ihtiyacı denizinden, merasına oturduğunuz eve kadar kent topraklarını bir rant aracı olarak görebilmektir. Ülkenin Bir Parti diktatoryasına doğru gittiğini hepimiz biliyoruz. TMMOB’nin de bundan payına düşeni alacağını bekliyorduk. Çünkü kent ölçeği, yeşil alanlar, imar mevzuatı bizim mücadele alnımız içine giren alanlar. Bu nedenle de TMMOB’yi ortadan kaldırarak, hibrit bir birlik oluşturmaya çalışıyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iznine tabii yönetmelikler çıkartan ve bakanlıktan izin alarak uluslararası kamuoyu ile buluşan onunla iyi geçindiği takdirde para kaynaklarının da açıldığı döner sermaye tarzı bir yapıya dönüştürmeye çalışıyorlar. Muhafazakâr anlayışlarını ve yaklaşımlarını da yapı üretim sürecinin her yerine getirmeye çalışıyorlar. Son düzenlemeler, kamu yararını dışlayan bir süreci ortaya koyuyor ve dörtlü saç ayağı tamamlanmış oluyor. 2B Yasası, Büyükşehir Belediye Kanunu, Afet Yasası ve Yapı Denetim Kanunu dörtlü saç ayağını oluşturan, tamamıyla rant kanunu. Bunların hepsine karşı çıkacak olan TMMOB’yi dağıtmak da rant sürecinin önünü açmak anlamına geliyor. Yasa yapma süreçlerini anti-demokratik şekilde yapıyorlar. Yalnız toplumu zapturat altına alacak bir zorba yasası geliyorsa, hem halkın hem meslek örgütlerinin direnme hakkı vardır ve meşrudur. AKP iktidarının zorbalıklarıyla doldurmaya çalıştığı bardak bir gün taşacak ve onu alaşağı edecek. Tüm TMMOB örgütü olarak cephe gerisinde teyakkuzdayız, tasarının yasalaşmaması için direniş için hazırlanıyoruz.” şeklinde konuştu. Toplam Görüntülenme : 167846 |
Kategori Haberleri
Yorumlar
|